155.Bölüm - Yıldırım Alevi

avatar
8025 31

Kara Büyücü - 155.Bölüm - Yıldırım Alevi


Tılsım bölümündeki odasından ayrılan Shiwuan iki eliyle tuttuğu siyah kaplı kalın kitapla koridorda yürürken birçok öğrenci çekilerek ona yol veriyordu. Akademide epey arkadaşçıl bir tavır sergilese de hâlâ Krallığın İlk Prensesi'ydi ve birçok öğrenci ondan çekiniyordu.

Bu durumu fark ettiği için hafifçe iç çektikten sonra büyükçe bir kapıyı açtı. İçeride, onlarca kitaplığın bulunduğu büyükçe bir kütüphane vardı. Kütüphanedeki masaların çoğu tamamen dolu olmasına rağmen kütüphanede herhangi bir ses duyulmuyordu.

Bu ortamdan hoşlanan Shiwuan yavaşça gülümsedikten sonra kütüphanenin bir köşesindeki tezgaha ilerledi ve gözlerini tezgahın arkasında oturan yaşlı kadına çevirdi.

Yaşlı kadın uzun beyaz saçlara sahipti. Kırışmış yüzü yeşil gözlerini gizliyordu. Taktığı cam gözlük arada mavi bir parıltıyla parlıyordu. O sırada elindeki bir kitabı okumakla meşguldü.

Shiwuan kadının kitabını okumasını bekledi. Yaşlı kadın o sırada okuduğu kitabı bitirdiğinde bir işaret bırakarak kitabı bıraktı ve Shiwuan'a baktı. Bir süre düşünceli bir halde bekledikten sonra yüzünde parlak bir gülümseme belirdi.

"Küçük Shiwuan, çalıştığını sanıyordum."

Shiwuan yavaşça gülümserken cevap verdi.

"Kitabı alma sürem geçti. Biraz daha uzatmak istiyordum."

Kadın yavaşça başını salladı ve elini savurarak havada bir kalem çıkardı. Shiwuan'ın elindeki kitabı alıp içindeki ufak bir kağıda bir şeyler yazıdktan sonra kitabı geri uzattı. Bu sırada birden bir kez daha konuştu.

"Küçük Kız Sushie senin arkadaşındı değil mi? Kitabını getirme süresini çoktan aştı. Onu çağırabilir misin?"

Shiwuan hafifçe başını salladıktan sonra elindeki kitapla beraber kütüphaneden ayrıldı ve Sushie'nin odasına ilerlemeye başladı. Normalde Sushie aldığı kitapları her zaman zamanında getirdiği için bu sefer biraz şaşırmıştı.

Sushie'nin odasına varıp kapıyı yavaşça açtı ve içeriye bakındı. Sushie normalde bu saatlerde çalışıyor olduğundan ilk baktığı yer masası olmuştu.

Ancak gördüğü şey masanın önünde yerde yatan ve hızlıca nefes alan bir Sushie olduğu için bir anda kalbini korku kaplamıştı. Elindeki kitabı hızla fırlatırken Sushie'nin yanına koştu.

Sushie'nin yanına eğilip hızla onu sarsarken endişeli bir şekilde bağırıyordu.

"Sushie, ne oldu? Sushie!"

Aldığı tek cevap ise Sushie'nin acılı bir şekilde inleyişi olmuştu.

--------------------

Paul'ün en son meditasyona girişinin üzerinden zindanın içinde iki hafta geçmişti.

Alevlerle kaplı alanın ortasında bağdaş kurarak oturan Paul'ün uzun siyah saçları arkasından sarkıyordu. İki elini göğsünün önünde birleştirmiş olan Paul'ün kapalı gözleri titrerken yüzünde ciddi bir ifade vardı.

Birkaç dakika bu durum devam ettikten sonra, Paul'ün olduğu alanda hafif cızırtı sesleri duyulmaya başlandı. Zamanın geçişiyle artan bu sesler hızla artarken Paul dişlerini sıkıyordu.

Bir süre sonra daha önceki cızırtı seslerini tamamen bastıran bir gürleme etrafındaki alanda yükselmeye başlarken Paul'ün vücudunu parlak sarı yıldırım arkları sarmaya başladı. Parlak sarı yıldırımlar etrafa yayılan gürleme seslerini artırırken Paul'ün tüm vücuduna hızla yayılmış ve kısa bir srüe içinde tüm vücudunu kaplamıştı.

Bu sırada, Paul birleşmiş olan ellerini yavaşça birbirinden ayırdı. Orada, iki elinin arasında yıldırımlar birbirine çarpıp duruyordu ve güçleri hızla artıyordu. İki elinin avuçlarının hizasında havada duran parlak sarı bir yıldırım topu duruyordu.

Paul ellerini açmaya devam ettikçe yıldırım topu büyümeye devam etti. Kısa bir süre sonra Paul'ün başıyla aynı boyuta gelen yıldırım topu sarsılmaya başladığında Paul ellerini birbirinden uzaklaştırmayı bıraktı ve gözlerini açtı. Gözlerinde belirgin bir heyecan vardı.

Ardından derin bir nefes aldı ve yıldırım topu hızla küçülerek havaya karıştı. Vücudunu saran parlak sarı yıldırımlar da dağıldığında iki elini de kaldırdı ve avuçlarını birbiriyle aynı hizada tuttu.

Ardından gözlerini kapadı. Yıldırım elementinin özünü ve yıkıcı doğasını artık kavramıştı. Şimdi tek yapması gereken şey bu yıkıcı gücü alevleriyle birleştirmekti.

Kalbinden sağ eline ilerleyen alev manası hızla avcunda ufak bir top oluştururken etrafında hafif kıvılcımlar oluştu. Bir süre sonra bir kibrit alevinden daha ufak bir alev parçası hale gelen bu kıvılcımlar alev manasının yoğunluğu yüzünden kendi kendilerine ortaya çıkıyorlardı.

Paul bir süre boyunca sağ elindeki alev manasını yoğunlaştırdı. Ne kadar mana kullanması bildiğini bilmiyordu ve hata yapmamalıydı. Bu yüzden manasını aktarmaya ve yoğunlaştırmaya devam ediyordu.

Elbette, bu oldukça zor bir işti. Aktardığı mana güçlendikçe yoğunlaştırılmış mananın dengesizliği artıyor ve kontrol etmesi zorlaşıyordu. Bu yüzden kontrol edebileceği sınırda bırakmayı düşünüyordu.

Birkaç dakika sonra sınırına geldiğinde sağ elindeki alev manasından oluşan topun yoğunluğu o kadar yüksekti ki etrafını kendiliğinden tamamen bir ateş sarmıştı. Paul'ün elindeki alev topu o sırada oldukça güçsüz ve düşük bir büyü gibi görünse de tek başına ufak bir köyü kolayca yakabilecek kadar güçlü bir mana taşıyordu.

Paul alev mnaasından oluşan toptaki enerjiyi iyice dengeledikten sonra derin bir nefes aldı ve kalbinde yıldırım manası oluşturmaya başladı.

Rüzgar elementinin alt elementi olan Yıldırım doğal olarak oluşması zor bir manaydı ve rüzgar manası kullanılarak elde edilebilirdi. Elbette, bazı özel bölgeler yıldırım manası bulundurabilir hatta üretebilirdi. Veya direkt olarak gökten gelen bir yıldırımdaki mana çekilebilirdi ki bu neredeyse imkansız bir şeydi. Eğer bir kişi yıldırımları çekebilecek bir hazineye sahip değilse yıldırımın gelip kafasına düşmesi kolay değildi. Düşse bile o anda yıldırım manasını alabilecek biri olduğunu düşünmüyordu.

Elbette kendisi böyle bir hazineye sahip değildi ve böyle bir hazinenin o anda olduğu alanda çalışacağını da pek sanmıyordu. Bu yüzden yıldırım manasını rüzgar manasını kullanarak elde ediyordu.

Yeterince yıldırım manasını oluşturduktan sonra bu manayı sol koluna ve oradan da sol elinin avcundan dışarıya aktarmaya başladı. Avcundan dışarı akan yıkıcı manayı bir top haline getirirken kaşları çatılmıştı.

Yıldırımın özünü anlasa da yıldırımın doğal yıkıcılığı ve henüz yeni öğrenmiş olması kontrolünü zayıflatıyordu. Bu yıldırımları kullanmak alevlerini kullanmaktan çok daha zordu.

Bir süre kaşları çatılı şekilde yıldırım manasını avcunun hemen üzerinde bir top olarak yoğunlaştırmaya devam etti. Çıplak gözle görünmeyen yıldırım manasından oluşan topun etrafında hafif cızırtılar çıkaran yıldırım arkları oluşmaya başladığında alnında terler birikmişti.

O sırada epey zorlanıyordu. Çünkü sağ elindeki alev manasından oluşan yop da dağılmaya başlamıştı. İşini hızlı bitirmesi gerekiyordu.

Bir dakika sonra, alev manasını saran alev katmanı gözle görülür bir şekilde inceldikten hemen sonra Paul'ün sol elindeki görünmez enerji topunu parlak sarı yıldırım arkları çevirmiş ve etrafta bir gürleme sesi oluşturmuştu.

Paul'ün yüzünde bir anlığına ufak bir gülümseme oluşmuş ve hemen sonraki anda yerini ciddi bir ifadeye bırakmıştı. Şimdi, füzyonun en zor kısmı gelmişti.

İki avcunu birbirine doğrultup yavaşça ikisini de birbirine yaklaştırmaya başladı. Parlak alevler ile çarpıcı sarı renkteki yıldırım arkları birbirine yaklaştıkça daha da güçleniyorlarmış gibi hissediyordu.

İki topun arasında yalnızca bir parmaklık bir mesafe kaldığında derin bir nefes aldı ve hızla iki topu birbirine değdirdi.

İki top birbirine dokunduğu anda etrafa alev ve yıldırım manası yayılmaya ve alandaki alevleri bastırmaya başladı. İki mana topu iç içe geçerlerken Paul de içten içe düşünüyordu.

"Alev kadar çevik ve değişken olmalı, yıldırım kadar yıkıcı ve sarsıcı olmalı! Benim isteğimle dönüşürken benim dışında her şeyi yıkabilmeli!"

Bu sırada, ruh sarayındaki kırmızı ruh parçası parladı ve Paul'ün zihninde Allatra'nın sesi canlandı.

"Alev, altı elementin arasından en değişken ve en çok yönlü olanı. Yıldırım ise bir alt element olmasına rağmen üstün güce sahip bir tanesi. İkisi bir olduğunda ya alev güce sahip olacak, ya yıldırım daha çok yönlü olacak."

Ardından, ses yeniden duyuldu.

"[Yıldırım Alevi], Yıldırım'ın yıkıcılığını ve Alev'in saf gücünü taşıyan element. Bu element kullanıcısının elinde sonsuz farklı forma dönüşür, ancak her form yıkımı getirir!"

Bu anda, Paul'ün elindeki iki top birleşmiş ve etrafa bir enerji dalgası yayılmıştı. Paul'ün olduğu alandaki alevlerin hepsi tamamen sönmüştü. Yalnızca alanın merkezinde iki eli birleşmiş ve gözleri kapalı bir şekilde oturan Paul duruyordu.

Paul yavaşça iki elini ayırırken ayağa kalktı. Kapalı gözlerini yavaşça araladığında, tüm alanı ve vücudunu parlak alevler sarmıştı.

Bu alevlerin içinde oldukça sesli gürültüler çıkaran parlak sarı yıldırım arkları kolayca görülebiliyordu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44336 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr