Parlayan alevlerle kaplı alanın merkezinde oturan Paul meditasyon durumundaydı. O sırada, Alev Testi'nin alanında çoktan bir ay geçirmişti.
Bu dışarıda yaklaşık iki haftaya denk geldiğinden fazla önemsemiyordu ve durmadan çekirdeğini geliştirmeye devam ediyordu. O sırada, aralıksız bir aylık meditasyonun sonucunda büyücü olarak Usta seviyesinin Zirve Düzeyine ulaşmıştı.
Tek seferde Büyükusta seviyesine geçmek istediği için meditasyonuna hâlâ devam ediyordu. Büyükusta seviyesine vardığı sürece çekirdeği daha da fazla mana üretebilecekti ve füzyon elementi oluşturması daha kolay olacaktı.
Bu sırada, derin bir nefes aldı ve içine çektiği mana miktarı hızla artmaya başladı. Çekirdeğinin etrafında dönen kara yıldız kendi etrafında da dönmeye başladığında etrafındaki mana o kadar hızlı bir şekilde çekirdeğine ilerlemeye başladı ki mananın akışı havanın yönünü kendisine çevirdi.
Vücuduna giren tüm alev manası o sırada çılgıca dönen kara yıldızdan geçip saf manaya dönüşerek çekirdeğine aktarılırken Paul çekirdeğinin sarsılmaya başladığını hissedebiliyordu. Yüzünde parlak bir gülümseme oluşurken manayı vücuduna çekmeye devam etti.
Geçen her bir dakikayla birlikte çekirdeğinini sarsılması artarken yaklaşık yarım saat sonra birden çekirdek boyut olarak büyümeye başladı. Beyaz, kırmızı ve yeşil ışıklara sahip siyah çekirdek bir süre boyut olarak büyüdükten hemen sonra içindeki manayı yoğunlaştırarak yeniden küçülmeye başladı.
En sonunda, çekirdeğin boyutu yalnızca ufak bir şekilde büyümüştü ancak değişim Paul için muazzam bir değişimdi. İçinde akan mananın katlandığını hissedebiliyordu ki bu onun Büyükusta seviyesine ulaştığını gösteriyordu!
Bu sırada, saf soğuk bir aura vücudunu sardı. Büyü seviyesindeki gelişimi ile beraber Habisvücudu bir kez daha gelişiyordu.
Normalde her seviye artışıyla artan ölüm soğukluğu bu sefer ona o kadar da soğuk gelmediğinden şaşırsa da ardından bunun ölüm manasına çalıştığı için olduğunu anladı. Kendisi de ölüm manasını kavradığından bu soğuk ona zarar vermiyordu. Hatta aksine kendi kavrayışını artırmış ve ruh sarayındaki kızıl ruh parçasının içinde gri bir parıltının belirmesine neden olmuştu. Bu parıltıyı veren şey tamamlanmış olmasa da etrafa ölüm aurası saçmaya başlamıştı.
Habisvücudunun gelişimi bittikten hemen sonra gözlerini hafifçe açtığında yüzünde parlak bir gülümseme oluştu. Büyü gücüyle beraber fiziksel gücü de bir kez daha artmıştı ve o sırada Büyükusta seviyesindeki herhangi birinin onu yenebileceğini düşünmüyordu. Bir ara Yaşlı Klaus'la savaşmayı düşünüyordu.
Ancak o sırada bunun zamanı değildi ve bunu kendisi de biliyordu. Bir aylık yetişim sürecinde diğer alevlerin özelliklerini incelemiş ve füzyon için hangi elementi seçeceğini düşünmüştü.
Diğer dokuz alevin sahip oldukları özellikleri düşünmüştü. Parlak mavi alevler aşındırıcı bir buz özelliğine sahipti. Yeşil alevler zehir özelliğine sahiplerdi. Sarı alevler oldukça yüksek sıcaklıktalardı. Mor alevler illüzyon hissi veriyorlardı. Turuncu alevler direkt olarak onu sarıyorlardı. Pembe alevler onu cezbedip zihnini rahatlatıyor ve savaş gücünü kesiyorlardı. Beyaz alevler kesici bir acı verirken Siyah alevler toptan bir acı veriyordu ve Gri alevler ise yaşam enerjisine saldırıyordu.
Bu özelliklerin hepsi birbirinden farklı şeylerdi ancak Paul bu alevlerin ortak bir yanını bulabilmişti. Bu alevler uzun süreli bir hasar veya zihinsel bir hasar verecek türden alevlerdi. Hiçbiri tam bir yıkıcı güce sahip değildi.
Sarı alevlerin sıcaklığı oldukça yüksek olsa da en sonunda eritme veya yakma gibi işlerde işe yarayabilirdi. Patlayıcı veya çarpıcı bir güce sahip değildi ve Paul'e göre bu sarı alevlerin tek kötü yanıydı.
Paul diğer alevlerin eksik yanını bulduktan sonra yıkıcı güce odaklanmaya karar vermişti. Eğer diğerlerinin alevleri ona dokunamadan önce onları yıkıcı bir güçle ezebilirse testi geçmesi oldukça kolaylaşırdı.
Ancak, yıkıcı güce sahip bir aleve sahip olmasının tek yolu yıkıcı bir güce sahip elementi alev elementiyle birleştirmekti. Ve o anki durumunda güçlü bir yıkıcı güce sahip tek elementi vardı ki onun da özüne çalışmamıştı.
Yıldırım elementi, o anda Karanlık Elementinden sonra en çok yıkıcı güce sahip olan elementiydi. Ancak [Karanlık Alevler] yıkıcı değil de acı verici bir güce sahip olduğu için yalnızca yıldırım elementini kullanabilirdi.
Ancak Yıldırım elementini daha önce direkt olarak kullanmamıştı. Yalnızca [Yıldırım Kesiği] tekniğini kullanmak için öğrenmişti ve yalnızca tekniğin gerektirdiği kadarını biliyordu. Bilgisi elementi füzyon içinde kullanmak için yetersizdi.
Bu yüzden daha işinin bitmediğini biliyordu. Füzyon elementi oluşturmak için öncelikle Yıldırım elementinde ustalaşmalıydı!
--------------------
Göksel Rüzgar Akademisi'nin Tılsım Bölümü'nde Sushie sağ kolunun altındaki kalın bir kitapla hızla odasına doğru ilerliyordu. Yüzü hızlı yürüdüğü için hafifçe kızarmış olan küçük kız epey aceleci görünüyordu.
Hızla koridorlarda ilerleyerek odasının olduğu kata vardı. Odasının kapısının önüne geldiğinde, uzun kahverengi saçlara ve siyah gözlere sahip uzun boylu bir kızın kapının önünde beklediğini gördü. Kız Sushie'yi gördüğü anda gülümsemiş ve ona doğru yürümüştü. Sushie ise yavaşça kızın yüzünü incelemişti.
Bu kızın onunla aynı sınıfta olduğunu hatırlıyordu. Ancak onunla fazla bir konuşması veya samimiliği olmamıştı. Şimdi neden buradaydı ki?
Bu sırada, kızın yüzünde bir gülümseme belirdi.
"Sonunda buradasın, sabahtan beri seni bekliyorum Sushie."
Sushie hafifçe gülümseyerek kendi sınıf arkadaşının ismini unuttuğunu saklamaya çalışırken nazikçe cevap verdi.
"Üzgünüm, sabahtan beri kütüphanedeydim."
Kahverengi saçlı kız Sushie'nin tuttuğu kalın kitaba baktığında gözleri yavaşça genişledi.
"[Usta Tılsım Ansiklopedisi], Usta seviye için sınava mı gireceksin? Fazla erken değil mi?"
Sushie hafifçe gülümserken cevapladı.
"Birkaç güne sınava gireceğim. O zamana kadar biraz daha çalışmak istiyorum."
Kahverengi saçlı kız onun odasına girmek istediğini anlamış ve hafifçe gülümserken yavaşça cübbesinden parlak beyaz renkli, ucunda sivri gümüş bir parça bulunan bir kalemi çıkardı. Bu kalem tüy kalemlerin aksine tahtadan yapılan ve son zamanlarda kullanılan tılsım kalemleriydi ve birçok kişi bunları kullanıyordu.
"Bunu senden ödünç almıştım. Bunu vermeye geldim."
"Ah, peki."
Sushie sol elini kaleme uzatırken gerçekten de kalemi verip vermediğini düşünmemişti bile. Geldiğinden beri etrafındakilerle samimi bir ilişki kuruyordu ve birkaç kişiye birkaç şey vermiş olabilirdi.
Sol elini kaleme uzattığı anda kahverengi saçlı kızın yüzünde Sushie'nin göremediği soğuk bir gülümseme belirdi ve kalemi Sushie'nin eline doğru uzattı. Birden uzatılan kalemin ucu parmağında ufak bir çizik bırakan Sushie anlık acı yüzünden sağ elindeki kitabı düşürmüştü.
"Ah, iyi misin? Özür dilerim!"
Kahverengi saçlı kız yüzündeki soğuk gülümsemeyi atıp endişeli bir ifade takınırken Sushie'nin eline baktı. Bu sırada Sushie yavaşça gülümsedi ve yere düşen kitabı yerden kaldırırken konuştu.
"Bir sıkıntı yok, sadece ufak bir çizik. Hem ben sağ elimi kullanıyorum."
Bir Tılsımcı için elleri oldukça önemliydi ve kahverengi saçlı kız da bunu biliyordu. Eğer kalem Sushie'nin sol elini değil de sağ elini çizseydi o zaman işi biraz zor olabilirdi.
"Pekala, yeniden özür dilerim. Görüşürüz."
Kahverengi saçlı kız arkasını dönüp uzaklaşmaya başladığında Sushie de elindeki kitapla ve kalemle beraber odasına döndü. Kızın yüzündeki soğuk gülümsemeyi hiç fark edememişti.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..