176.Bölüm - Ölüm Şöleni

avatar
8199 32

Kara Büyücü - 176.Bölüm - Ölüm Şöleni


Shijin Paul'ün harekete geçtiğini gördüğü anda şehri izlemesini sağlayan tılsımı parçalamış ve can havliyle kaçmaya başlamıştı. Paul'ün onu öldürmek için geldiğini biliyordu.

Ama Paul bunu yapanların kendisi olduğunu nasıl öğrenmişti? Veya onun yerini nasıl bu kadar kolay bulabilmişti?

İlk soru Arthur'un anlatmalarıyla açıklanabilecek olsa bile Paul onun yerini nasıl bulabilmişti? Ormanın içinde saklandığı yere kokunun yayılmasını engelleyen bir toz dökmüş ve aurasını saklayacak bir tılsımı üzerine takmıştı. Paul'ün onu bu kadar çabuk bulması imkansızdı.

O sırada kalbi oldukça hızlı atıyordu. Paul'ün o kurdu ikiye bölmek için tek bir hamle kullandığını da, onun muhteşem hızını da görmüştü. Eğer yeterince hızlı kaçamazsa ölümü kesindi.

Saklanmak gibi bir şansının olmadığını biliyordu. Paul şehirden bile onun yerini bulabildiyse yakın menzilde bulunmaması imkansızdı. O anda tek güvencesi şehirle aradaki mesafenin fazla yakın olmamasıydı. Paul ona yetişemeden önce kaçabilmiş olmalıydı.

Geri dönmek için bir tılsım almamak gibi bir aptallığı yaptığı için pişmanlık duyuyordu. Ancak başından beri Paul'ü fazla küçük düşündüğünü fark etmişti.

Planını yaparken Paul'ün onun kimliğini bulsa bile yerini bulamayacağını ve Ejderyiyen Şehri'ne bile gelmeyeceğini düşünmüştü. Gelse bile ailesini korumak için şehirde kalacağını düşünmüştü.

Paul'ün anında kendisini bulacağını ve öldürmek için kovalayacağını düşünmemişti. Bu nedenle bu saldırıyı düzenlerken yalnızca tek bir koz kartına sahipti.

Onun koz kartı olan Rüya Pençesi Kurdu, A seviyeli bir canavar tek saldırıda öldürülmüştü. Hem de saldırmaya şansı bile olmadan!

O anda Shijin'in kalbinin derinlerinde duran, öfke ve nefret tarafından üzeri kapatılmış korkusu yeniden ortaya çıkmaya başlamıştı. Tüm vücudu terle kaplanmaya başlarken yüzünde vahşi bir yaratıktan kaçan birinin ifadesi belirdi.

"Ya-ka-la-dım."

Kulağına hece hece fısıldanan kelime yüzünden bir anda dengesini kaybederek yere düştü ve bir ağaca çarpıp durana kadar yuvarlandı. En sonunda, başını kaldırıp ona kelimeyi fısıldayan kişiyi gördüğünde yüzündeki tüm kan çekildi. Vücudu zangır zangır titremeye başladı.

Orada, Paul yerde yaklaşık iki metre kadar yüksekte iki kan kırmızısı kanadını çırparak uçuyordu. Saf siyah renkli kılıcını pençeleşmiş sağ eliyle kavramıştı.

Kızıl gözlerinin içindeki göz bebekleri keskin bir çizgi halini almışlardı. Tüm dişlerini göstererek yaptığı büyük gülümseme sivrileşmiş dişlerini gösterdiğinden oldukça korkutucu görünüyordu.

Shijin'in ona bakarken titrediğini gören Paul'ün içinde bir memnuniyet belirmişti. Ancak bu onun için yeterli değildi. Kanatlarını çırpmayı bırakarak yere sert bir şekilde indiğinde Shijin geri çekilmek istese de bunu yapacak gücü kalmamıştı.

"Küçük kardeş Shijin... Seni epeydir görmüyorum, değil mi?"

Kanadından bir tüyü koparıp elinde onunla uğraşmaya başlayan Paul tüye bakmasına rağmen Shijin'le konuşuyordu. Shijin ona bir cevap veremediğinden, bir sürelik sessizlikten sonra konuştu.

"Son zamanlarda biraz işim var, anlarsın, şerefsizin teki bana zarar vermeye çalışıyor da."

Elindeki tüyü Shijin'e çevirdi ve fırlattı. Tüy bir fırlatma bıçağı gibi ilerleyip Shijin'in sağ ayağının bileğine saplandı.

"Arghh!"

Shijin acıyla bağırırken bu tüyün keskinliği yüzünden şaşmıştı. Paul'ün kanatları yüzünden olan şaşkınlığı kat kat artmıştı.

Aynı anda tüyün tüm bileğini geçip yere saplandığını da fark etmişti. Paul basitçe onu yere çivilemişti!

"O şerefsiz önce benim görev yaptığım yeri buldu ve görevimin içine etti."

Paul bunu söylerken kılıcını mührüne geri koymuş ve bir başka tüyü daha koparmıştı. Normalde, Anka Tüyleri oldukça değerli şeylerdi ve onlardan biri bile bir Tılsım yazarı için muhteşem bir hediyeydi. Ancak o anda bu anka tüyleri birisini yere çivilemek için kullanılıyordu!

"Ardından o şerefsiz benim kız kardeşim olarak gördüğüm birisini zehirledi."

İkinci tüy direkt olarak onun sol ayak bileğine saplanıp Shijin'in acılı bir çığlık atmasına neden olmuştu. Gözyaşları çoktan Shijin'in gözlerinde belirmişlerdi. Aynı anda, Paul'ün yüzündeki gülümseme yerini soğuk ve duygusuz bir ifadeye bırakıyordu.

"Şöyle bir şey var ki... Ben biraz savaş manyağı biriyim. Aynı zamanda da biraz sadistim ve bunu kabul ediyorum. Düşmanlarımın çığlıkları beni memnun ediyor. Onların acısı kalbimi mutlulukla dolduruyor. Ve..."

Sert adımlarla Shijin'e doğru ilerlemeye başladığında aurasını saran duvar parçalanmıştı ve onun baskıcı aurası bir kez daha ortaya çıkmıştı.

"Bu şerefsizin ölümünde özel olarak eğlendiğimden emin olmak istiyorum."

Sağ ayağını sertçe Shijin'in karnına geçiren Paul Shijin'in çığlıklar atmaya başladığını görünce içinde yeniden içinde bir memnuniyet hissi belirmişti.

Shijin'in acı çekmesini istiyordu. Onun için önemli olan kişilere zarar veren bu piçin acıyla ölmesini istiyordu!

Sağ pençesini kaldırdı ve hızla yerde yatan Shijin'e savurdu. Onun göğsünde derin bir pençe izi bırakırken Shijin de bir ağız dolusu kan kusmuştu.

Ardından, Paul 'eğlenmeye' başladı. Öncelikle onu yere çivileyen anka tüylerini geri aldı ve Shijin'in yeşil saçlarını sıkıca kavradı. Hâlâ acı içinde olan Shijin'in yüzüne bir süre bakındıktan sonra yüzünü hızla sert toprağa geçirdi.

Yaklaşık on beş kez bunu yaptıktan sonra Haies'in Adımları'nı kullandı ve en yakındaki büyük kayaya ulaştı. Shijin'in yüzünü kayaya gömme ye başlarken bir yandan da konuşuyordu.

"Küçük kardeş Shijin, hemen ölmesen iyi olur. Bunu özel bir şeyle bitirmeyi planlıyorum ve ölürsen bunu yapamam."

O sırada oldukça büyük acı çeken Shijin bu sözleri duyduğunda anında ölmeyi istemişti. Ancak bunu yapacak gücü bile yoktu.

Paul Shijin'in vücudunu kullanarak devasa kayayı parçalarına ayırmayı bitirdiğinde soğuk bir şekilde gülümsedi ve Shijin'in tamamen şişmiş yüzüne baktı. Neredeyse her yeri şişikler ve kanla kaplı olan o yüzün içindeki iki yeşil gözü gören Paul iç çekti.

"Shijin, biliyor musun? Gözlerin cidden güzeller."

Sol elinin işaret ve orta parmağını açıp diğerlerini kaparken konuştu.

"Senin gibi birine hiç yakışmıyorlar."

İki parmağı hızla Shijin'in gözlerine saplandı. Shijin acı içinde bir çığlık atarken Paul onun iki gözünü oymuştu.

"Yeşil saçlarının oldukça güzel olduğunu biliyor musun? Bu renkte bir saça sahip olmak isteyecek birçok kız, hatta erkek bile vardır."

Az önce Shijin'in gözlerini oyduğu sol elini onun başına koydu.

"Sana hiç mi hiç yakışmıyorlar."

Sol elinde beliren kan kırmızısı alevler Shijin'in tüm saçlarını kavururken genç adam yeniden bir çığlık atmıştı. Onun saçları tamamen yanıp yok olduktan sonra, Paul yavaşça onun kulağına eğildi.

"Sen sadece başkalarını öldürmek için kendi ellerini kullanabileceği bir güce sahip olmayan çöpün tekisin. Seni tanıyan herkesin senin ölmeni mutlulukla karşılayacaklarına eminim."

"Bu nedenle, onlara bir iyilik yapacağım. Seni öldürdüğümü açık açık kimseye söyleyemem ancak onlara ölüm haberini verebilirim."

Gözlerini kaparken yeniden ayağa kalktı. Pençeye benzeyen iki eli havaya kalktıklarında yarı-saydam siyah karanlık ruhsal enerji etrafa bir sis gibi yayılmaya başladı.

"Ustamın bana öğrettiği 'Ruh İnfazı' tekniği tek bir hamleden oluşmuyor ve aralarında tam şu anki duruma uyan bir şey var."

Yarı saydam siyah karanlık ruhsal enerji Shijin'in yaralı vücudunu hızla havaya kaldırdı.

Shijin havada süzülürken bir anda karanlık ruhsal enerji onun altında bir sahne haline geldi. Ardından, ruhsal enerjiden oluşan bir boyunduruk Shijin'in ellerini ve başını kısıtladı.

Shijin'in vücudunun olduğu yerde karanlık ruhsal enerji birikirken Paul kendi kendine mırıldanıyordu.

"Ruh İnfazı'nın ilk hamlesi, Ruh Yiyen, yanlızca ruhu yok eden en basit hamledir ve başka bir amacı yoktur. Ancak ikinci hamlenin ayrı bir amacı vardır."

"İkinci hamlede, infaz edilen kişinin daha önce bağ kurduğu her kişi onun öldüğünü öğrenecektir. Bunu nasıl öğrendiklerini bilmeyecek olsalar bile bu bilgi onların zihinlerinde var olacak."

Bu sırada, Shijin'in etrafında toplanan yarı saydam siyah enerji devasa bir giyotin şeklini almıştı. Giyotin'in bıçağında bir kafatası şekli vardı.

"Bu hamlenin adı..."

Paul iki elini giyotine doğru kaldırdı.

"Ölüm Şöleni!"

Giyotin uğursuz bir şekilde parıldadığında Paul bağırdı.

"İnfaz!"

Giyotinin kafatası işlemesine sahip bıçağı hızla aşağı indi ve Shijin'in başını vurdu. Ancak, Shijin'in vücuduna bir şey olmamıştı.

Paul Ruh İnfazı tekniğinin ruhu öldürmeye dayandığını bildiğinden bu onun için şaşırtıcı bir şey değildi. Ölüm Şöleni tekniği dağılmaya başladığı anda Shijin'in vücudunu arkasında bırakarak ormandan ayrılmaya başlamıştı.

Shijin'in ruhunun öldüğü anda, Sisli Gök Akademisi'nden birçok öğrenci, Jenne ve Yaşlı Klaus onun öldüğünü anlamışlardı. Kimse bunu nereden bildiklerini bilmese de hepsi bunun doğru olduğunu biliyorlardı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr