188.Bölüm - Habisvücut Sembolleri

avatar
8334 35

Kara Büyücü - 188.Bölüm - Habisvücut Sembolleri


Ay ışığı Platin Kılıç Şehri’ni kaplayıp gecenin karanlığını bastırırken şehrin güvenlik biriminden iki asker bir ellerinde yağ lambası diğer ellerinde ise kılıçlarıyla birlikte sert adımlarla şehrin içinde dolanıyorlardı. Gökyıldırım Adası’na girecek kişilerin seçmeleri yaklaştığından şehre birçok yeni yüz gelmiş ve epey yeni tehlike de gelmişti.

 

Şehirdeki herkes bunun farkındaydı ve sokağa çıktıklarında daha dikkatli oluyorlardı. Gelen insan sayısının artışıyla hırsızlar ve kötü düşüncelere sahip kişiler de artıyordu.

 

Paul de gün içinde dolaşırken bir hırsızlık vakasıyla karşı karşıya gelmişti. İlk başta hırsızın onun içine yalnızca dokuz gümüşü koyduğu kesesini almasına izin vermiş ardından onun bir ara sokağa girmesini beklemişti.

 

Sonrasında ise arkasından gidip kesesini geri almış ve adamın sağ elini tamamen parçalamıştı. Adam artık hırsızlık yerine dilencilik yapmak zorunda kalacaktı.

 

Bu sırada Paul kiraladığı han odasındaydı. Koyu sarı bir örtüye sahip yatağının üzerine otururken maskesini yeniden kolye şeklindeki dövmeye geri gönderdi. Yalnızca bir gün boyunca gezmiş olsa bile epey bilgiye sahip olmuştu.

 

Seçmeler yaklaşık 20 gün sonra başlayacaktı ve kayıtlar on gün sonra başlıyordu. Aynı zamanda seçmeler direkt olarak burada, başkentin içinde yapılacaktı.

 

Şehrin içinde siyah-beyaz arena merkezi olarak bilinen bir bölge vardı. İçinde beş arena bulunduran bu bölge aynı zamanda seçmelerin yapılacağı yerdi.

 

O bölgeye siyah-beyaz arena merkezi denmesinin nedeni arenaların renklerinden dolayıydı. Arenalar sert ve güçlü bir mineral türü olan Albram Taşından yapılmıştı ve bu taş asıl halinde siyah renkliydi. Bu taş türü saldırı aldıkça zayıflar ve en sonunda renklerini kaybedip beyaz, güçsüz bir kayaya dönüşürlerdi.

 

Bu taşların kesilmesi veya bölünmesi neredeyse imkansızdı. Çünkü alınan her saldırı tüm taşa yayılıyor ve taş yavaş yavaş parçalanıyordu. Bu nedenle arenanın yapıldığı yuvarlak şeklindeki Albram Taşı oldukça değerliydi. Onlar doğal arenalar gibilerdi.

 

Bu siyah beyaz arena merkezinin yerini iyice öğrenen Paul biraz da muhtemel rakipleri hakkında bir şeyler öğrenmek istemiş ve bunu da başarmıştı.

 

Duyduğuna göre Veuria’nın iki büyük akademisi de bu seçmelere katılmaları için öğrencilerini gönderiyorlardı.

 

İki akademiden biri olan Yüce Kılıç Akademisi ülkedeki en güçlü ve en büyük savaşçı akademisiydi. Oradan mezun olan birçok savaşçı genelde ülkede yüksek yerlere çıkıyorlardı.

 

İkinci akademi ise Cennet Nehri Akademisi idi. Bu akademi ruhsal gelişime odaklanıyordu ve oradan mezun olmak Yüce Kılıç Akademisinden mezun olmaktan bile zordu. Ancak ruhsal gelişimciler ilk seviyelerde bir savaş gücüne sahip olmadıkları için genelde geride kalıyorlardı.

 

Bu iki akademinin öğrencileri genelde seçmelerde baskın taraf kalıyorlardı. Bu durum özellikle de Yüce Kılıç Akademisi için geçerliydi.

 

Seçmelerde 20 yaş altı sınırı bulunduğundan en fazla usta savaşçılar veya ruh gelişimcileri girebiliyordu. O ana kadar var olmuş en genç büyükusta savaşçı 22 yaşında olmuştu ve ondan daha genç biri olmamıştı.

 

Usta seviyeli ruh gelişimcileri yalnızca basit ruhsal saldırıları kullanabilir ve fiziksel saldırılar yapamazlardı. Bu nedenle savaşçı grubu genelde ezici bir şekilde kazanıyordu.

 

Ayrıca şehir dışından gelen bağımsız gelişimciler de vardı. Onlar seçmelere katılmak için özel bir kontrat imzalıyor olsalar da ülke onların katılmasına hâlâ izin veriyordu. Kontrat ise yalnızca kazanılan ödüllerin bir kısmının ülkeye verilmesi idi.

 

Paul’ün bu konuyla ilgili bir sıkıntısı yoktu. Zaten içerideyken kazanacağı şeyler daha çok gelişimini yükseltecek şeylerdi ve onları anında kullanmayı düşünüyordu.

 

Onları yanında tutmadığı sürece bir şeyi geri vermek zorunda değildi sonuçta. Ayrıca birisi onun yalnızca vermek istemediğini söylese de bir kanıtı olmayacaktı. Bu nedenle bir sıkıntısı yoktu.

 

Ancak içeriye girmeden önce biraz daha güçlenmek istiyordu. O anki gücünün seçmeleri kolayca geçmesini sağlayacağını bilse de Gökyıldırım Adası’nda neler olabileceğini bilmiyordu.

 

Derin bir nefes aldı ve kalbinde çekirdeğinin etrafında dönen ufak siyah yıldızı aktifleştirdi. Mor renkli bir sis vücudunu tamamen sardıktan sonra bir anda Yaradan Yetiştirme Zindanında belirmişti.

 

Hâlâ zindanın içinde bekleyen Grim ve Wulian anında Paul’ün üzerine atıldılar. Paul hafifçe gülümseyip ve ikiliyi üzerinden ittirdikten sonra boyutundan siyah renkli bir parşömeni çıkardı.

 

Bu parşömen Savaş Tanrısı Beden İşleme Tekniği’nin parşömeniydi. Paul daha önce Aziz seviyeye gelişim için kullanılan cümleye bakmadığından belki işine yarayabileceğini düşünüyordu.

 

Parşömeni açtı ve Aziz seviyenin gelişim kısmını okudu.

 

“Var olan her şey yasalara, yasalar ise bir bilince sahiptir. Onunla gelişmek ise senin bilincinin işidir. Onunla bağ da kurabilirsin, tehdit de edebilirsin. Onu bir üst olarak da görebilirsin, ast olarak da…”

 

Söz bu kadardı ve fazla bir şey anlatmıyordu. Ancak Paul anlaması gerekeni anlamıştı.

 

Yasa enerjisi gerçekten de kendi bilincine sahipti ve onu nasıl kullanması gerektiğini kendisinin bulması gerekiyordu. Elbette Paul için bu cevap oldukça belliydi.

 

“Hükmetmek!”

 

Paul yasa enerjisini kendinde üst görmeye hiç meraklı değildi. O, yasaları tamamen kavramayı ve onları istediği gibi kullanmayı amaçlıyordu. O yasalara hükmetmeyi amaçlıyordu!

 

Bu kavrayış onu o anki kavrayışına uygun olduğu için eğitiminde bir değişiklik olmayacaktı. Ancak kendi gelişim yolunu tam olarak kabul ettiğinden artık eskisinden de hızlı güçlenebilirdi.

 

Bu sırada birden zihninde Spadia’nın sesi yankılandı.

 

“Pekala, kararımı verdim.”

 

Paul onun neden böyle bir şey dediğini anlamamışken Spadia bir kez daha konuştu.

 

“Boş durman hiç hoşuma gitmiyor. Bu yüzden bir başka şeyi sana öğretmeye başlayacağım.”

 

Bu sırada, Spadia’nın yarı saydam görüntüsü bir anda dışarıda belirmişti. Mor gözlerini Paul’e dikmişken hafifçe beyaz keçi sakalını okşuyordu.

 

Paul ona bakarken Spadia konuşmaya başladı.

 

“Fiziksel güç, Zara da kolayca saklayabileceğin bir şeydir. Yalnızca doğuştan üstün bir fiziksel güce sahip olduğunu söylersin ve emin ol buna inanırlar. Bu nedenle geliştireceksek o kısmı geliştirmeliyiz.”

 

Paul başını sallayarak onu onayladığında Spadia hafifçe gülümsedi ve üzerindeki siyah cübbeyi çıkardı.

 

Yalnızca siyah pantolonuyla kalan Spadia’nın yapılı üst vücudu tamamen görünüyordu. Esmer teninin üstü siyah renkli farklı şekillerdeki dövmelerle kaplıydı.

 

Paul dövmelere bakarken Spadia hafifçe gülümsedi ve dövmelerden birini hafifçe okşarken konuştu.

 

“Bunlar Habisvücut Tekniğini çalışanların büyükusta seviyesinden başlayarak üretebilecekleri fiziksel güç artırıcı dövmelerdir. Onlara Habisvücut Sembolleri adı verilir.”

 

“Semboller beş tanedirler. Bu beş sembol ise sağ omuzda, sol omuzda, sağ dizde, sol dizde ve göğsün sağ tarafında bulunurlar. Bulundukları bölgenin fiziksel gücünü artırdıkları gibi savunmasını ve dayanıklılığını da artırırlar. Onları yetiştirmek kendi fiziksel gücünü yetiştirmekten daha kolaydır ancak…”

 

Yüzünde uğursuz bir gülümseme belirirken konuşmuştu.

 

“Epey acı çekmen gerekir.”

 

Paul hafifçe yutkundu. Ustası bir şeyden epey acı çekeceğini söylüyorsa bu acının normal bir şey olmayacağını biliyordu.

 

Spadia onun korkmuş ifadesine bakarken hafifçe güldü ve konuştu.

 

“Sembollerin asıl görevi fiziksel gücü toplayıp bir anda patlatmaktır. Bu fiziksel gücü toplamanın en kolay yolu ise saldırıları direkt olarak karşılamaktır. Saldırılardan aldığın hasarın yaklaşık %10’u dövmelerde toplanarak senin gücüne eklenir. Elbette, bu yalnızca fiziksel saldırılar için geçerlidir.”

 

“Sembolleri oluşturma yolu ise kolaydır. En az bir ay gerekse de zindanın varlığı sayesinde dış dünyada yalnızca on beş gün geçecek. Bu kayıt yaptırmana yetecektir.”

 

Paul başını sallayarak onaylarken derin bir şekilde iç çekmişti. Sembolleri oluşturmak ilk adım olduğu için bir süre daha dayanabilecekmiş gibi görünüyordu. Ancak sembolleri oluşturduğu anda Spadia’nın sembolleri fiziksel güç ile doldurması için onu zorlayacağını biliyordu.

 

“Nasıl yapacağım?”

 

Paul’den gelen basit soru karşısında Spadia hafifçe gülümsedi ve işaret parmağını onun alnına doğrulttu. Aynı anda, Paul’ün zihninde bilgiler belirmişti.

 

“Seni destekleyen kişi ben olacağım. Sembolleri oluşturmaya hemen başlayacağız.”

 

Spadia Paul’ün karşısına otururken Paul üzerindeki paltoyu çıkardı. Pantolonunu dizlerinin ortaya çıkacağı kadar çektikten sonra sağ elinin baş parmağını ısırdı ve kanın akmasına izin verdi.

 

Anka kanını nengelleyerek yaranın kanlanmasını sağladıktan sonra sağ omzuna, sol omzuna, sağ dizine, sol dizine ve göğsünün sağ kısmına kandan bir çizgi çekti.

 

Parmağını iyileştirdikten sonra gözlerini kapadı ve meditasyon pozisyonuna geçti. Aynı anda, Spadia’nın yüzünde ciddi bir ifade belirmişti.

 

Paul’ün çektiği kan çizgileri siyah bir duman çıkarmaya başlarken Spadia iki elini uzatmıştı ve bu dumanı tek bir yerde yoğunlaştırmaya başlamıştı. Aynı anda, Paul’ün alnını terler kaplamaya başlamıştı.

 

[YN]: Neden bölümü yazarken yaoi yazıyomuş gibi hissediyorum?






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 47018 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr