288.Bölüm - Ruhu İyileştiren Melodi

avatar
7509 32

Kara Büyücü - 288.Bölüm - Ruhu İyileştiren Melodi


Paul o gün birkaç saat boyunca Grim ile birlikte durmuş ve daha önce hissetmediği barışçıl hissin keyfini çıkarmıştı. Grim’in de rahat olduğunu anlayabildiğinden bunda kendini geri tutmamıştı.

 

Birkaç saatin sonunda ise Grim gerçekten kucağında uyumaya başlamış ve onun biraz gülmesine neden olmuştu. Grim kedi halindeyken uyuyor olsa ile onun uyumaya ihtiyacının olmadığını biliyordu. Uyumasının nedeni kendini barışçıl hisse kaptırmasıydı.

 

Ancak bunun kötü bir şey olmadığını bildiğinden onu uyandırmak yerine kendisi de arkaya doğru uzandı ve uyumaya çalıştı. Uyumaya ihtiyacı olmaması uyuyamayacağı anlamına gelmiyordu. Bir süre sonra uyuyabilmek için muhteşem bir zamanı bulabilmişti ve kaçırmayacaktı.

 

--

 

Sonraki gün, sabah erkenden uyanan Paul henüz malikanedeki hizmetçilerin uyanmadıklarını fark etmiş ve hafifçe esnedikten sonra göğsüne başını koymuş olan Grim’i uyandırmıştı. Grim de hafif bir esneyişle uyandıktan sonra Paul yatağın üzerinde oturur bir pozisyona geçmişti.

 

Grim kapının önüne geçip kimsenin yaklaşmadığından emin olurken Paul Bin Şeytan Kılıcı ile Keln’i çıkarmış ve ikisini de önüne, yatay şekilde koymuştu. Saf siyah kılıç ile saf beyaz kılıç birbirlerinin zıttı gibi görünseler de ikisi de güçlü ve keskin bir aura taşıyorlardı.

 

İki kılıcı bir süre inceleyen Paul en sonunda derin bir nefes alırken iki elini önünde birleştirmişti. Zihni derin bir meditasyon moduna geçerken bir yandan da Büyükaziz Seviyesindeki bir savaşçı olmanın yolunu düşünmeye başlamıştı. Ruh gücünü geliştirmek istemesi diğer yollardaki gelişimini yavaşlatmamalıydı.

 

Bir Büyükaziz Savaşçı, silahıyla bir olmayı başarabilen ve kendisini tamamen savaş yoluna adayabilen bir savaşçı olmalıydı. Bir savaşçı Büyükaziz seviyesine aştığında, silahıyla bir olur ve silahının enerjisini silahını çekmeden veya silahına temas etmeden kullanabilecek duruma gelirdi.

 

Paul gibi bir kılıç gelişimcisi için bu durum Kılıç Kalbini oluşturmak anlamına geliyordu. Kılıç Kalbi vücudunun gerçek bir kılıç ile aynı enerjiyi kontrol edebilmesini sağlayacak ve kılıç enerjisi ile kılıç niyeti kat kat güçlenirken üzerindeki kontrolü de anormal bir şekilde artacaktı.

 

Ancak Kılıç Kalbini oluşturmak kolayca yapılabilecek bir şey değildi. Çünkü kendisine özel bir yasa enerjisini, Kılıcın Yasalarını gerektiriyordu.

 

Kılıcın Yasaları, Alev veya diğer elementlerden çok Müziğin yasalarına benzeyen bir yasa tipiydi. Saf bir şekle sahip değildi ve gücü kavrama şekline göre şekilden şekle girebilirdi. Ancak Kılıcın Yasaları yasalar arasında en yüksek ofansif güce sahip olanlarından birisiydi. Bu nedenle Kılıç kullanan bir Büyükaziz aynı seviyedeki diğer Büyükazizlerden daha güçlü olurlardı. Elbette, karşı taraf sabre veya mızrak gibi kılıcınkiyle yarışacak güçte yasalara sahip bir silah kullanıyorsa durum değişebilirdi.

 

O sırada iki kılıcına en yüksek şekilde dikkatini veren Paul Kılıcın Yasalarının ilk kavranmasının kolay olduğunu Spadia’dan öğrenmişti. Aslında, Büyük Kavrayış seviyesine gelmek o kadar zor bile değildi. Ancak sıkıntı Tam Kavrayış seviyesine ulaşmak ve ondan sonrasıydı.

 

Kılıcın Yasalarında Küçük Kavrayışa ulaşmak için yapması gereken şey kılıçlarıyla tamamen bir olmaktı. Bunun için yalnızca yeterince savaşması ve kılıçlarını kendi vücudunun uzuvları olarak kullanabilecek bir hâle gelmesi gerekiyordu. O anda savaş halinde olan bir ülkede olduğundan bu kısım o kadar sıkıntılı değildi.

 

Büyük Kavrayışa ulaşmak için kılıç enerjisinin ve niyetinin özünü kavramalı ve ikisini de bir olarak kullanabilmeliydi. Ardından, Tam Kavrayışa ulaşmak için kılıcına kendi anlamını kazandırmalı ve kendi kendine bir kılıç olmalıydı. Büyük Kavrayıştan sonraki tüm kavrama süreci kişinin kendi kavrayışına bağlıydı ve gidilebilecek düz bir yol yoktu. Bu nedenle en zor kısım bu kısımdı.

 

Ama Paul o anda Küçük Kavrayış sınırını geçmesi gerektiğini bildiğinden o kadar ilerisini düşünmüyordu. Bunun yerine önündeki iki kılıçtan kılıcın yasalarını hissetmeye çalışıyordu. Bu iki kılıcın biri yıllar boyunca Spadia’ya eşlik etmişken diğer ise Karva’ya eşlik etmişti ve üzerlerinde silinemez, bol miktarda kılıç yasası enerjisi bulunduruyorlardı. Bu kılıç enerjileri birbirlerinden oldukça farklı olsalar da Paul yalnızca saf kılıç yasasını hissetmeye çalıştığından o kadar sıkıntı çıkmıyordu.

 

Tam olarak sürenin geçişini anlayamayan Paul kılıçlardan gelen enerjiyi hissetmek için elinden gelen her şeyi yapıyordu. En sonunda, birkaç saatin sonunda kılıçlardan gelen hafif ancak şiddetli bir enerjiyi hissedebilmişti.

 

“Tak tak tak…”

 

Odanın kapısı çalındığında Paul derince iç çekmiş ve meditasyon durumundan çıkmıştı. Durmadan meditasyon yapmaya devam etmek isterdi ancak o anda yaşadığı his ona yeterdi. Artık meditasyon durumuna geçmese de kılıç yasalarını hissedebildiğinden yavaş yavaş geliştirmeye devam edebilirdi.

 

Aslında, aklında bir süredir bir düşünce vardı ancak kullanıp kullanmamak arasında gelip gidiyordu. Ancak kılıç yasasının enerjisini hissettikten sonra balodan sonra kullanmaya başlamaya karar vermişti.

 

Önündeki kılıçlarını geri gönderen Paul yatağından ayaklandı ve Grim’e kapıyı açması için işaret verdi. Grim kapıyı açtığında, daha önceden onları odalarına gönderen hizmetçi orada duruyordu.

 

Hizmetçinin onlara basit ihtiyaçlarını ve isteklerini sormak için geldiğini öğrenen Paul bir süre düşündükten sonra balo gününe kadar rahatsız edilmemeyi tercih ettiğini söyleyerek hizmetçiyi yollamıştı. Bu Şehir Lorduna karşı bir saygısızlık olarak görülebilirdi ancak ilk başta onu doğru karşılamayıp direkt olarak odasına yollayan oydu. Bu saygısızlığı hak ediyordu.

 

Hizmetçi odadan ayrıldıktan sonra Paul kılıçlarını kullanmak yerine yan flütünü çıkarmış ve bir kez daha yatağın üzerine oturmuştu. Ardından, Grim de onun yanına geçmişti. Çünkü Paul’ün ne yapmak istediğini biliyordu.

 

Grim onun yanına geçtiğinde direkt olarak dizlerinden birine başını koymuş ve uzanmaya başlamıştı. Paul ise derin bir nefes alırken zihnini boşaltmış ve yan flütü yavaşça ağzına yaklaştırmıştı.

 

Çektiği derin nefesle birlikte üflemeye başlarken elleri flütün üzerinde nazikçe gezinmeye başlamış, daha önce hiç çalmadığı kadar sakin ve büyüleyici bir melodi flütten yayılmaya başlamıştı. Daha öncekilerin aksine öfke veya üzgünlük gibi negatif duyguları barındırmayan bu melodi tamamen sakinleştirici ve barışçıl bir hava taşıyordu.

 

“Purrr…”

 

İnsan halindeki Grim o anda mırlamaya başlasa da o sırada Paul çaldığı melodiye kapılmıştı ve etrafındaki şeylere o kadar önem vermiyordu. Bu müziği çalabilmesinin ilk nedeni zaten Girm ile birlikteyken yaşadığı rahatlatıcı histi ve o anda kendini bu hisse tamamen kaptırmıştı. Melodi git gide daha da iyileşirken ruhu da yavaş yavaş güçlenmeye başlamıştı.

 

Müziğin Yasaları ve ruh gücü tamamen uyumluydu. Müziğin yasaları üzerindeki anlayışı güçlendikçe ruhu da benzer bir şekilde gelişiyordu. Ancak Müziğin Yasalarında gelişebilmek için olabildiğince farklı türde müzikte çalışması ve bazılarında tamamen ustalaşması gerektiğini biliyordu. Aynı zamanda, başkalarının çaldığı müzikleri dinlemek de epey işine yarardı.

 

Şimdilik yalnızca kendi gelişiminde ilerlemeye çalıştığından bu barışçıl his ile kalıcı bir müzik parçası oluşturmayacaktı. Bunun için önce yeterli bir kavrayışa sahip olmak ve çıkarabileceği en iyi parçayı çıkarmak istiyordu.

 

--

 

“Hm? Bu ses de ne böyle?”

 

Arzan’ın kendisi için hazırladığı odanın içerisinde meditasyon yapmakla meşgul olan Jessica bir anda kulaklarına ulaşan melodiyle bir anda meditasyonunu kesmiş ve kendisini müziğe kaptırmıştı.

 

Git gide seviyesi yükselen müziğin rahatlatıcı ve barışçıl hissine bir süre boyunca kapılan Jessica en sonunda kendine geldiğinde odasından ayrılmış ve müziğin geldiği kısma bakarak orada kimin olduğunu hatırlamaya çalışmıştı.

 

Sonrasında, Arzan’ın Paul için ayarladığı odanın o bölgede olduğunu hatırlamıştı.

 

“Müziğin Yasalarında gelişen bir savaşçı olması… Hem de bu seviyede bir melodi çıkarabiliyor mu?”

 

O anda çalan Paul ve direkt olarak kendisini rahatlığa bırakan Grim’in dışında müziği dinleyen Jessica bu müziğin etkisini kolayca anlayabiliyordu. Melodi kulaklarına ulaştığı anda, ruhu titremeye ve müzik ile birlikte hafifçe güçlenmeye başlamıştı. Bu gelişim o kadar belirgin olmasa da zaten asıl işlevi bu değil gibiydi.

 

Bu melodi, geliştirici bir güce sahip değildi. Ancak ‘iyileştirici’ bir güce sahipti. Jessica eğer ruhunda bir yaraya sahip olsaydı bu yaranın hızla iyileşecek olduğundan neredeyse emindi.

 

“Böyle bir müziği çalabilmek… bu Paul kimin nesi? Adı nasıl oldu da daha önce duyulmadı?”

 

Müzik Yasalarını çalışan kişiler azdı ve genelde savaş güçleri o kadar yüksek olmazdı. Ancak onlar savaş alanında bulunabilecek en büyük destekçilerden biri sayılırlardı. Yalnızca çaldıkları melodiler ile ruhlarını ve hatta savaş güçlerini destekleyebilir veya düşmanın savaş gücünü düşürebilirlerdi. Bu nedenle Müzik Yasalarına çalışan kişiler değerli kişilerdi. Paul gibi ruhu iyileştirebilen bir melodi çalan biri ise, çağırıcı büyücülerin çoğunlukta olduğu bu ülkede çok daha değerliydi.

 

Sonuçta çağrılmış bir canavar öldürüldüğünde sahibin ruhu yara alıyordu ve savaştan çekilmek zorunda kalıyorlardı. Ancak eğer Paul gibi bir destek onlarla birlikte olursa ruhları kısa bir sürede iyileşirdi ve aktif büyüler ile savaşta kalmaya devam edebilirlerdi.

 

Derin bir nefes alarak Paul’ün odasına doğru bakan Jessica’nın gözlerinde garip bir parıltı belirmişti. O anda, Paul isimli bu gelişimci Alph’in bahsettiği ‘Kızıl Sis İblisi’ olmasa bile ona değer vermesi gerektiğini anlamıştı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr