Karanlık Mananın o anda kendisine karşı tamamen düşmanca bir tavır takındığını hissedebiliyordu ancak bu kötü bir şey değildi. Aksine, Karanlık Mananın ‘kişiliğini’ hissedebildiği için bu oldukça iyiydi.
Anka Kanını anında tamamen aktifleştiren Paul etrafındaki karanlık manayı bastırabilmek için anka kanının gücünü kullanıyordu. Aynı anda, dört elementin gücüne sahip ruhunu da ileri çıkarmış ve manayı baskılamaya başlamıştı.
Kişiler yasalar ve iradelerle farklı şekillerde iletişim kurabilirlerdi. Bazıları onlarla eşitmişçesine onlardan güç ister, bazıları büyü sözlerini tapan dualara çevirirlerdi. Paul’ün iletişim şekli ise onların üzerinde tamamen hüküm kurmakla sağlanıyordu.
“Gel, bana düşmanlarımı yok etmem için kullanacağım bir silah ol.”
Paul yalnızca bu sözleri Yüce Anka Dilinde mırıldandığında etrafındaki karanlık mana bir anda sarsılmıştı. Sonrasında, Paul karanlık mana ile kendisinin az da olsa bağlandıklarını hissedebilmişti.
Ancak fiziğin dönüşümünü tamamlamak için bu yeterli değildi. Bu nedenle Paul kendisini zorlayıp karanlığın bilincini tamamen kendisine bağlamaya karar vermişti.
Orada, saatler geçmiş ve Paul’ün çevresindeki karanlık mana git gide yoğunlaşmaya başlamıştı. Öyle ki canavarlar bile karanlık mananın akışını sezebiliyor ve oraya toplanıyorlardı. Sıradağlarda yaşayan insanlar yoktu ve gelen canavarlar o kadar tehlikeli değillerdi.
Pisboğaz Kan İblisi gelen her canavarı tamamen yiyip bitiriyordu. En baştan şekilsiz olan Pisboğaz Kan İblisi bu canavarların saldırılarını umursamadan onları canlı canlı yiyip çekirdeklerini başka bir yere koyuyordu. Bu iblis tamamen akılsız değildi. Paul’ün bu çekirdekleri kullanabildiğini anlayabilmişti. Bu nedenle onları Paul için saklıyordu.
O sırada, birden toplanan tüm karanlık mana oldukları yerde durmuş ve herhangi bir hareketi kesmişlerdi. Buna Pisboğaz Kan İblisi bile şaşırırken birden öncekinden de hızlı bir akım başlamıştı. Tüm bu karanlık mana Paul’ün kalbine yönelmişti.
Paul’ün kalbinin içerisindeki Habis Tanrı Çekirdeğinin çevresinde dönen ufak kızıl parlaklığın hemen karşıt tarafında, siyah bir parıltı belirmişti. Kızıl parıltıyla neredeyse aynı boyutta olan bu siyah parıltı diğeriyle benzer bir enerji taşısa da farklıydı.
Bu siyah parıltı belirdiği anda Paul’ün tüm vücudunu saf siyah bir kaplama sarmıştı. Yoğunlaşmış enerjiden oluşan bu kaplama Paul’ün vücudunu tamamen sardıktan sonra yavaş yavaş küçülmeye başlamıştı.
Deriyi, eti ve kemikleri küçüldükçe yok eden bu siyah enerji kalbe ulaşana kadar devam etmiş ve kalbe ulaştığında durmuştu. O anda, Paul’ün eskiden durduğu yerde yalnızca havada süzülen siyah renkli bir kalp duruyordu.
“Thump! Thump!”
Sert kalp atışları yarım saat boyunca devam etmiş ve en sonunda oldukça gür bir kalp atışıyla kalbi saran tüm karanlık enerji kalbin içerisine çekilmişti. Sonrasında, kalp bir kez daha hızlıca atmaya başlamıştı.
Kalptan yayılan siyah enerjiyle oluşan kara bir iskelet ve iç organlar birkaç dakika içerisinde oluşmuşlardı. Sonrasında, anka kanı ve birlikte damarları oluşmuş ve bir ankanın çığlığı dağın tepesinden tüm sıradağlara yankılanarak canavarların dikkatlerini çekmişti. Vera ve öğrenci grubu paniklemiş, Sharon istemsizce titremişti. Aynı anda, Pisboğaz Kan İblisi onun vücuduna geri dönmüştü.
Siyah renkli kaslar ve siyah renkli deri bir kez daha oluştuktan sonra Paul bir kez daha bilincini tamamen kazanmıştı. Derin bir nefes alan Paul’ün siyah deri rengi tamamen dağılıp ten rengi eski hâline geri dönerken siyah saçları bir kez daha uzamışlardı.
Parlak mor rengine dönmüş olan gözlerini açan Paul’ün gözlerindeki yıldız işaretleri de göz renginin değişimiyle parlak bir mor rengine bürünmüşlerdi. O anda, vücudu tamamen karanlık manayla doluydu ve kendisi de bunu hissedebiliyordu.
Kutsal Karanlık Fiziği, vücudu karanlığın kendisine çeviren bir fizikti ve Paul de bunun farkındaydı. O anda, geçirdiği saatlerin sonucunda hava kararmıştı ve gece vaktiydi. Her yer karanlığa bürünmüştü ve o anda fiziğin yeteneğini denemesi için en iyi vakitti.
“Hoh…”
Çektiği nefesi veren Paul fiziğin yeteneğini nasıl kullanacağını oldukça iyi biliyordu. Bu aynı kanatlarını ilk kazandığında nasıl uçacağını bilmesi gibiydi. Sanki doğuştan beri bu yeteneği kullanıyormuş gibiydi.
Bu yetenekle kıyafetlerini dönüştüremese de zaten o anda bir şey giymiyordu ve kıyafetleri katliam manasından oluşturduğu şeylerdi. Bu nedenle yeteneği direkt olarak kullanabilirdi.
Derin bir nefes çeken Paul’ün vücudu bir anda siyah bir sis öbeğine dönüşmüş ve yavaşça etrafa karışmıştı. Pisboğaz Kan İblisi dönüşümün son anında onunla birlikte olduğundan o da dönüşebiliyordu ve bir sıkıntı yaşamamıştı.
Havaya, daha doğrusu gecenin karanlığına karışmış olan Paul sıradağların içerisinde ilerlerken herhangi bir canavar onu sezemiyordu. Bazı canavarların yanından geçmiş, bazılarında ise sis formunu ikiye bölerek üzerinden ve altından aynı anda geçmişti. Sis halinde bölünebiliyordu ancak eski hâline geri dönmek istediği sürece yeniden bir olması gerekiyordu.
En sonunda tüm karanlık formunu toplayan Paul gökyüzünde yükselmiş ve kendi vücuduna geri dönmüştü. Yasa enerjisini kullanıp uçmaya başlarken üzerinde Katliam Manasından kıyafetlerini yeniden oluşturan Paul mor gözlerini eski kızıl hâllerine geri dönüştürmüş ve Sharon’un olduğu mağaraya doğru yol almaya başlamıştı. Pisboğaz Kan İblisinin öldürdüğü canavarların çekirdeklerini o anda umursamıyordu.
--
Aynı anda, sıradağları çeviren grimsi bariyerin dışarısında Matthias az önce oluşan fenomeni izlemiş ve gözleri sonuna kadar açılmıştı.
O anda katılacak kişiyi seçecek olan yarışma devam ediyordu ve Matthias aslında bu yarışmayı incelemesi gerektiğini biliyordu. Ancak bariyerde değişimler olmuştu ve bu önemli bir konu olduğundan anında buraya gelmişti. Gördüğü şey ise onu hayrete düşürmüştü.
Kara Gölge Sıradağlarındaki Karanlık Mana normalde kaotik değildi ve kendi akışında ilerliyordu. Ancak az önce tüm bu mananın akışı bozulmuş ve tek bir yere odaklanmıştı. Matthias oraya gidip bakmak istese de bunu yapamazdı çünkü bariyer o anda düzgün bir durumda değildi.
Bariyerin açılıp kapanmasının arasında bir ay olmasının asıl nedeni bariyerin tamamen bozulmaması içindi. Bariyerin aslında bir kapısı veya benzer bir yeri yoktu ve her ayda bir bariyerde bir bölgeyi yırtan kişi Matthias’tı.
Bu yırtıktan öğrencileri gönderen Matthias sonrasında yırtığın kapanmasına izin veriyor ve bariyeri kendi hâline bırakıyordu. Eğer bu hâlinde bariyer bir kez daha yırtılırsa çökebilirdi ve sıradağlardaki mutant canavarlar dışarıya dökülürlerdi.
Matthias o ana kadar içeriye bir grubu göndermeden bir ay öncesinde içeriye kıdemli gruplarını göndermiş içerideki büyük canavar gruplarını temizletmişti. Ancak bu sefer Vera ve Sharon’un istekleri üzerine ikisinin gruplarının gitmelerine izin vermiş ve şimdi böyle bir fenomen gerçekleşmişti.
Matthias bu fenomenin neden gerçekleştiğini bilmese de aklına gelen birkaç fikir vardı. Bunlardan ilki, sıradağların içerisinde doğal bir karanlık mana hazinesinin doğmuş olmasıydı.
Doğal hazineler doğanın kendisinden büyüyen ve bir hazine olana kadar yetişen hazinelerdi. Bu hazineler son seviyelerine vardıklarında etrafa güçlü bir fenomen yayarlardı ve genelde insan eliyle yapılan hazinelerden bile güçlü olurlardı. Eğer bu seçenek doğruysa o zaman Matthias ve Gölge Kılıç Akademisi büyük kazançlara sahip olabilirlerdi.
Ama eğer bu bir hazinenin doğuşunu değil de bir canavarın evrimini gösteren bir fenomense… O zaman olaylar tersine dönerdi. Çünkü böyle bir fenomenin oluşmasına neden olabilecek bir canavarın içeriye gönderilen öğrenci grubunu kolayca öldürebileceğini biliyordu.
Okulunun en yüksek seviyeli iki öğrencisi içeridelerdi ve içeride ölürlerse o zaman Dâhiler Toplantısında herhangi bir şansları olmazdı. Aynı zamanda bir süre boyunca sıradağları kullanamaz ve öğrenciler için iyi bir tecrübe kazanma yerinden mahrum kalmış olurdu.
Yumruklarını sıkan Matthias o dağa bakarken bir süre derin nefesler aldıktan sonra bariyerden uzaklaştı. O anda öğrencilerin yarışmasını izleyecek bir durumda değildi. Bunun yerine kendisi biraz çalışmaya karar vermişti.
Kendisi de Liderler Kabul Yarışmasına katılacaktı ve bunun önemi onun için Dâhiler Toplantısından çok daha büyüktü. Ne olursa olsun başarılı olmalıydı.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..