329.Bölüm - Dünya Ayıran Nehir (2)

avatar
6719 26

Kara Büyücü - 329.Bölüm - Dünya Ayıran Nehir (2)


Ters puluna aldığı yaradan sonra su ejderhası tamamen çıldırmıştı. Mavi gözlerinde delirmiş bir ifade belirirken mavimsi yeşil kanatları sonuna kadar açılmış ve hızla uçmasına neden olmuştu. Aynı anda, pençelerinden ve ağzından mavi renkli alevler saçılıyordu.

 

O anda etrafa yaydığı aura nehrin enerji dağıtan özelliği yüzünden biraz dalgalansa da eskisinden çok daha güçlü olduğu belliydi. Aynı zamanda öldürme isteği de saçıyordu ve oldukça korkutucu bir hâle bürünmüştü. Paul ise buna karşılık olarak kılıçlarını sıkıca kavramış ve vücudunu saran kızıl sis ile yıldırım miktarını artırmıştı.

 

Habis Vücut Sembolleri tamamen belirgin bir hâle geçerlerken saf fiziksel gücü iyice yükselmişti. Aynı anda, kızıl sisin etrafında parlak alevler belirmişti. Bu alevler, normalde fazla kullanmadığı Yıldırım Alevleriydi.

 

Su ejderhasıyla dövüşürken alev kullanması oldukça iyi bir seçenek olsa da Katliam Manası hariç diğer kozlarını bu hâldeyken kullanmayı düşünmüyordu ve alışabilmesi için tercihlerini değiştirmesi gerekiyordu. Bu hâldeyken yıldırım büyüsünü daha fazla kullandığından Yıldırım Alevlerini kullanmayı tercih etmişti.

 

O anda kullandığı yıldırım alevleri eskisinden farklılardı. İçlerindeki yıldırım arkları artık sarı değil kızıl renktelerdi ve etrafa yaydıkları gürültü eskisinden de fazlaydı. Elbette, yıkıcı güçleri de anormal bir şekilde artmıştı.

 

İki kılıcını ileriye doğru uzatan Paul yıldırım alevlerinden oluşturduğu topları su ejderhasının üzerine yağdırmaya başlarken bir yandan da kendisi de fırlamıştı. Ejderhanın delirdiği an hem en çok fırsata sahip olduğu an hem de en çok tehlikede olduğu andı.

 

Ejderha kendi öfkesinde ve acısında boğulduğundan saldırıları karşılamaktan çekinmeyecek ve bu bir fırsat oluşturacaktı ancak aynı zamanda korunmaktan vazgeçtiği için daha fazla ve şiddetli bir şekilde saldırabilecekti.

 

Ancak bu durum Paul’ün kaçırmaması gereken bir andı. Bu nedenle yıldırım alevlerinden oluşan toplar ejderhaya çarptığı anda kendisi de saldırısına başlamış, ejderha da şiddetle karşılık vermeye başlamıştı.

 

Ejderhanın mavi alevleri ve Paul’ün kızıl yıldırım arklarıyla parlayan yıldırım alevleri karşılaşırken Ejderha pençeleriyle Paul’ün kılıç darbelerini engellemeye çalışıyordu. Arkalarında müthiş bir güç barındıran pençeler savruldukça Paul’ün saldırıları dağıldığından Paul’ün verebildiği zarar oldukça azalıyordu.

 

Ejderhaya maskesinin arkasındaki gözlerinde soğuk bir ifadeyle bakan Paul bir anda yükselmeye başlamıştı. Ejderha ile göz göze gelebileceği bir mesafeye geldiğinde ise maskesini hafifçe kaydırmış ve yıldız işaretli gözlerini ejderhanınkilerle karşılaştırmıştı.

 

Aynı anda, delirmiş olan ejderhanın ruhu birden Paul’ün tekniğine çekilmişti. Beyaz bir göğe ve siyah bir zemine sahip olan yere çekilen ejderha öfkeyle kükrerken nerede olduğunu kavramaya çalışıyordu.

 

O sırada, Kara Büyücünün Cehennemini aktifleştirmiş olan Paul beyaz gökte büyük, kırmızı bir ışık topunun belirmesini sağlamış ve bu ışık topunu yavaşça siyah zemine indirmişti. Işık topu zemine değdiği anda ise İnfirmi’nin mutasyondan sonraki hâli ortaya çıkmıştı.

 

İnfirmi anında su ejderhasına atılırken su ejderhası da ona saldırmıştı. Aynı anda, Paul asıl gerçekliğe geri dönmüş ve ruhsal saldırısını diğer zihinlerinden birisine bağlamıştı.

 

O sırada ruhsal boşluğuna çekilmiş olan ejderha hâlâ savunmaya devam etse de bunlar tamamen içgüdüsel hareketlerdi ve önceki güçlerini taşımıyorlardı. İnfirmi’nin onu ruhsal olarak öldürebileceğinden tam olarak emin değildi çünkü ruh gücü İnfirmi’nin tam gücünü yansıtabilecek seviyede değildi. Bu nedenle su ejderhası ruhsal savaşın içerisindeyken onun asıl vücudunu öldürmek tek seçeneğiydi.

 

İki kılıcını da sıkıca kavradıktan sonra hızla ejderhanın kalbinin bulunduğu yere yöneldi. Bir ejderha anormal bir hayat enerjisine sahip olsa da kalbi hasar aldığı sürece ölürdü. Özel bir kan soyuna sahip olmadığı veya özel bir yeteneğe çalışmadığı sürece bu değişmezdi.

 

Kılıçlarını saran koyu kızıl kılıç enerjisini iyice yoğunlaştırıp keskin bir hâle sokarken kılıç niyetini de tek bir noktaya toplamıştı. O anda, kılıç tekniği olarak düşündüğü ilk tekniği kullanmayı deneyecekti.

 

Kılıçlarında çalıştığı Sonsuz Evren Kılıç Tekniği basitçe var olan herhangi bir yasa enerjisini kılıç enerjisine enjekte edip sürekli olarak değişken bir kılıç enerjisi sağlıyordu. Ancak enerjinin üzerinde yeterince kontrole sahip olduğu sürece tek bir yasayı enjekte edip diğerlerini çekmek mümkündü.

 

O anda kılıçlarında altı elementin küçük kavrayış seviyesindeki yasa enerjileri ve Katliam Yasalarının ölümcül enerjisi bulunuyordu. Yıkıcı bir güce sahip olan bu enerji, o anda oluşturacağı ilk saldırı için oldukça yeterliydi.

 

İki kılıcını çapraz bir şekle sokan Paul kılıç niyetini ve enerjisini bir olacak kadar kaynaştırdıktan sonra ikisini de aynı anda savurmuştu.

 

“Kan Kızılı Çift Hilal.”

 

Oluşturduğu tekniğin ismi buydu ve tamamen ismi gibiydi. İki kılıcı savruldukları anda bir çift hilal şeklindeki kan kızılı kılıç enerjisi dalgası havada ilerlemeye başlamışlardı. İki enerji dalgası da direkt olarak ejderhanın kalbine doğru ilerliyorlardı.

 

O anda ejderha İnfirmi ile olan dövüşünün bitirip ruhsal boşluktan kaçabilse de artık çok geçti. Kılıç enerjisi dalgaları pullarını kolayca aşmış ve kalbine kadar ilerledikten sonra kalbini parçalamıştı. Ejderhanın gözlerindeki hayat ışığı sönerken devasa vücudu yavaşça nehre düşmeye başlamıştı.

 

Aynı anda Paul sol elini savurmuş ve ejderhanın tamamen boyutuna çekmişti. Sonrasında ise direkt olarak nehrin diğer tarafına doğru uçmaya devam etmişti.

 

Ancak nehrin derinlerinden yaklaşan başka şeylerin olduğunu da hissedebiliyordu.

 

--

 

“Hah… Hah…”

 

Dünya Ayıran Nehri son anda geçen Paul kendisini yere bırakırken bir yandan da iç geçiriyordu. 100 metrelik bir genişliğe sahip bu nehir normal bir nehir olsaydı geçmesi birkaç dakikasını bile almazdı ancak şimdi geçmesi 2 saati bulmuştu!

 

Su ejderhasını öldürdükten hemen sonra, devasa ahtapot tipi bir canavarın saldırısına uğramış ve suyun altına çekilmişti. Ahtapotun dokunaçlarının her birinden büyüler ona saldırırken kendi saldırı gücü belirgin bir şekilde düşmüş ve nehirden dışarıya uçup kaçmak zorunda kalmıştı.

 

Ahtapotun menzilinden çıktıktan sonra ise kanatlara sahip balık tipi canavarlardan oluşan bir sürü denizden fırlamış ve onu sarmışlardı. Aralarından geçebilmek için Yok Oluşun Fırtınasını üst üste birkaç kez kullanması gerekmişti ve bazı balıklar bu sürede ona saldırmayı başarmışlardı.

 

O anda yaralı olmasa bile bunun tek nedeni anormal fiziksel gücü ve Katliam Manasından yapılan kıyafetinin sağlamlığıydı. Uçan balıkların boyutları küçük olsa da güçleri yüksekti ve giydiği kıyafet yerine direkt olarak vücuduna saldırsalardı bir yara alma şansı bile vardı.

 

Bu balık sürüsünden sonra birkaç engelle daha karşılaşan Paul nehri iki saat içerisinde geçebildiği için oldukça mutluydu. Eğer kaçmak yerine ahtapotla dövüşmeyi seçseydi bu zaman onlarca saati bulabilirdi. Ancak ahtapotla savaşmakta üstelememişti.

 

Bunun nedeni basitçe kazancının olmamasıydı. Paul savaşmayı seven birisiydi ancak önemli bir nedene sahip olmadığı sürece tamamen dezavantajda olduğu bir yerde savaşmazdı. Ahtapotu öldürerek kazanabileceği bir şey yoktu ve nehrin altında ahtapotun kendi evindeydi.

 

Su ejderhasının vücudu ve ruh kafesi onun için oldukça yeterliydi. Şimdi yapması gereken tek şey başarılı bir şekilde kıtalar arasında geçmek ve okulunu kurabilecek bir yer bulmaktı.

 

Yerden yavaşça kalkan Paul yüzündeki maskeyi iyice oturttuktan sonra hafifçe vücudunu gerdi ve yükselerek uçmaya başladı. İlk yapacağı şey kendisine başkalarının bulamayacağı gizli bir yer bulmaktı. Okulunu kurmak önemli olsa da o anda bundan daha önemli bir şeyi düşünüyordu.

 

Şimdi Büyük Dünyaya geçmişti ve adı o kadar tanınır değildi. Kara Vadiyle bağlantı kurmuş olsa da onların kendisine ulaşması için biraz zaman olmalıydı. Yani en azından bir veya iki aylık boş bir zamanı olmalıydı.

 

Bu boş zamanda ne yapacağını çoktan seçmişti. O anda Alev, Su, Karanlık ve Işık elementlerinin özelliklerine sahip ruhuna Rüzgâr ve Toprak elementlerinin enerjilerini de katacaktı!

 

İki sınavın ne kadar zaman alabileceğinden emin değildi ancak bir veya iki ay yeterli olmalıydı. Ve hatırladığı şeyler doğruysa altı testi de bitirdiğinde bir ‘başarı’ kazanmış sayılacak ve zindanın zaman kavramı bir kez daha değişecekti.

 

Bu ona epey yardım edebilirdi.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr