344.Bölüm - Hazineler İçin Dövüşmek (2)

avatar
6028 22

Kara Büyücü - 344.Bölüm - Hazineler İçin Dövüşmek (2)


“Patla!”

 

“Booom!!!”

 

Paul’ün bağırışıyla birlikte güçlü bir sesle patlayan alev topu arkasında yanan bir zemin ve anormal bir sıcaklıktaki havayı bırakırken Paul’ün düşmanı olan gencin vücudu tamamen yanarak kül olmuştu.

 

O sırada maskesinin altındaki yüzünde büyük bir gülümseme beliren Paul hafifçe vücudunu esnetmişti. Bu büyüyü henüz istediği tamlığa ulaştıramasa da en azından düşük seviye bir Aziz seviyeli büyüyle aynı seviyeye getirmişti. Yaptığı şey ise basitti.

 

Alev tek bir noktada sıkıştırıp engele vardığı anda tüm gücüyle havaya uçurmak bu büyünün tek göreviydi. Basitçe alevden bir bombaya benziyordu ve en iyi tarafı, değişken bir özelliğe sahip olmasıydı.

 

Paul büyünün sözlerini seçerken belirli bir alevi seçmediğinden emin olmuştu. Yani yeterince dikkatli olursa Işın Alevleri, Yıldırım Alevleri ve hatta Cehennem Alevleriyle bile bu büyüyü kullanabilirdi. Büyünün tüm sözlerini birkaç saniye içinde bitirebiliyordu. Savunabileceği bir durumda olduğu sürece bu büyüyü kullanabilirdi.

 

“Dinlenme süresi 30 dakika. Ödül bir Ruhsal Alev Hapı.”

 

Olduğu yere oturan Paul önünde beliren hapı almış ve direkt olarak ağzına atmıştı. Bu haplar büyücülerin gelişiminde yardımcı olmak için gereken kaynaklardandı ve asıl hedefi sayılmazlardı. O ana gelene kadar yirmiden fazla kişiyle dövüştüğünden birçok hap kazanmıştı ama yarısı kadarını kendisi çoktan harcamıştı. Diğer yarısı ise okulun deposuna koyulmak için boyutuna çekilmişti.

 

Paul’ün asıl hedefi bu ilaçlar değillerdi. Kan İmparatorunun mirası iyi bir kazanç olsa da o da asıl istediği şey değildi. Eğer kazanabilirse, Kan İmparatorunun Şarap Kâsesini istiyordu. O hazine yalnızca onu takip edenleri güçlendirmek için işine yaramayacaktı. Aynı zamanda kâsenin yapılış şeklini incelerse hazine oluşturma üzerine çok daha fazla şey öğrenebilirdi.

 

“Om…”

 

Bir anda zihninde bir ses çınlamaya başlayınca Paul etrafına bakındı. Aynı anda, alan yavaş yavaş değişmeye başlamıştı.

 

Siyah zemin yerini kırmızı taştan yuvarlak bir yere sınırlamıştı. Bu yuvarlak alanın boyutu büyük sayılabilse de az önceki sınırsız alan ile karşılaştırıldığında küçük kalıyordu.

 

“Sıradaki dövüşte alan dışına çıkan kişi kaybeder. Kazanan kişi bir Alev İradesi Meyvesi kazanır.”

 

Gözleri sonuna kadar açılan Paul Alev İradesi Meyvesinin ne olduğunu biliyordu. Zihnindeki Simya bilgilerinin içerisinde bu meyve özel olarak açıklanmıştı.

 

Alevin İradesini direkt olarak barındıran bu meyve binlerce yılda bir doğardı ve yeri tamamen rastgele olurdu. Alevin İradesinin bir yerde ne kadar kaldığı ve yoğunlaştığı bilinmediğinden meyvenin bulunması da zordu.

 

Ancak birisi bir meyve bulursa işler değişirdi. Çünkü o meyvenin yetiştiği yer Alevin İradesinin toplandığı bir yer olurdu. O bölgeyi birisi bozmadığı veya mana akışını bozmadığı sürece bin yıl kadar sonra orada yeni bir meyve açardı.

 

Aziz seviyeli birinin yaşam süresi 10.000 yıldı. Lord seviyesi ve üzeri ise 100.000 yıllık bir hayat süresine sahiplerdi. Eğer Lord seviyeli birisi bir meyve bulabilirse onlarca kez meyveyi yiyerek Alevin İradesindeki anlayışını kat kat artırabilirdi.

 

Evet, bu meyve Alevin İradesi üzerindeki kavrayışı artırmaya yarıyordu. O sırada Paul’ün buna ihtiyacı yoktu çünkü tek bir meyve ikinci aşamadan özel aşamalara çıkmasına yardım edemezdi. Ancak bu meyve çok ama çok değerli bir kaynaktı.

 

Hem, bir Alev İradesi Meyvesi varsa diğer elementlerin de meyveleri burada bulunabilirdi. Hatta Yasa meyveleri bile burada bulunabilirlerdi. Bu kaynaklar Paul’ün bile dikkatini çeken şeylerdi!

 

Bir anda önünde beliren genç adamı gören Paul onun geldiği anda kılıcını çektiğini görmüştü. Karşısındaki kişi Işık Grubundandı ve Paul’ü hatırlamış gibi görünüyordu. Buraya kadar dayanabildiğine göre çoktan birçok kişiyi yenip diğerlerinden üst seviyeli olduğunu kanıtlamıştı.

 

“Başla!”

 

Anında mırıldanmaya başlayan Paul ellerini önüne uzatmıştı. Yapacağı büyünün sözlerini bitirmesi için bir veya iki saniye yeterliydi ancak rakibi çoktan kılıcını birçok kez savurmuş ve sarı renkli kılıç enerjisi dalgalarını onun üzerine yollamıştı.

 

Kılıç dalgaları Barış Manasından oluşmuş kıyafetinde kesikler açıp vücudunda da ince kesikler açarken Paul onları umursamamış ve büyüsünü mırıldanmaya devam etmişti. En sonunda, ellerinin önünde altın renginde bir ışık topu oluşmuştu.

 

“Cennet Güneşi Işını!”

 

Parlak altın rengindeki ışın kaçınılamayacak bir hızda ilerlerken Işık Grubundan olan genç pes etme şansı bulamamış ve ışın tarafından öldürülmüştü. Işının boyutu vücudunun yarısını kaplayacak kadar büyük olduğundan yalnızca ayak bileklerinin altı ile omuzlarının üst kısmı kalmış ve vücudunun orta kısmı ışık yüzünden atomlara ayrılmıştı.

 

“Dinlenme süresi 1 saat. Ödül, Alev İradesi Meyvesi.”

 

Bir anda Paul’ün önünde parlak kızıl-turuncu renkli bir meyve belirmişti. Görünüş olarak turuncumsu bir elmaya benzeyen bu meyveden etrafa yayılan alev manası saf ve güçlüydü. Aynı zamanda, meyve oldukça güçlü bir koku yayıyordu. Paul’ün bile ağzı biraz sulanmıştı.

 

Ancak meyveyi yemek yerine elini savurdu ve meyveyi boyutuna gönderdi. Meyvenin kokusuna biraz daha katlanması gerekseydi büyük ihtimalle dayanamayacak ve bir ısırık alacaktı. Bunu yaptığında ise meyvedeki mana yavaş yavaş sızmaya başlayacaktı.

 

Meyveyi boyutuna attıktan sonra bağdaş kurarak oturup meditasyon yapmaya başlayan Paul yavaşça çekirdeğini mana ile doldurmuştu. Cennet Güneşi Işını oldukça güçlü olsa da oldukça yüksek bir mana kullanımı vardı. Kendi Habis Tanrı Çekirdeği bile Aziz seviyede olduğu sürece bu kullanış miktarına dayanamazdı. Manasını yenilemeden en fazla 3 veya 4 kez kullanabilirdi.

 

3 veya 4 kez oldukça yeterli sayılabilirdi ancak eğer yüksek hareket hızına ya da Kara Vadinin lideri gibi Uzay Yasaları veya İradesine çalışan birisiyle karşılaşırsa onları vuramayabilirdi. Işının hızı yüksekti ancak sözlerin söylenme zamanı olan 1-2 saniye bu uzmanların kilometrelerce uzaklaşması için yeterliydi.

 

Bu nedenle bu teknik de tamamen muhteşem sayılmazdı. Ancak sahip olduğu büyüler arasında yüksek seviyeli olanlardan birisi olduğu kesindi.

 

Bir saatlik dinlenme süresi bittiğinde Paul olduğu yerden kalkmıştı. Aynı anda, zihninin içinde bir mesaj çınlamıştı.

 

“Sıradaki dövüşte kazanan kişi bir Su İradesi Meyvesi kazanır.”

 

Hafifçe gülümseyen Paul bu sefer direkt olarak kendisinin kullanabileceği bir ödül çıktığından daha mutluydu. Rakibi onun önünde belirirken o da kendi oluşturduğu Alev Bombası büyüsünü hazırlamaya başlamıştı. Dövüşü uzatmayı planlamıyordu.

 

--

 

Paul miras mezarında hazineler için dövüşürken kıtayı dolaşmakta olan Simon o sırada bir canavar ile dövüşüyordu. Devasa gergedan benzeri canavarı öldürmeye çalışan Simon biraz yaralı sayılırdı.

 

Bir ay geçmiş olsa da Simon hâlâ bir öğrenci bulamamıştı. Gücü oldukça yüksek olsa da kendisi buna değer birisini seçememişti. Paul’ün yarattığı okulun önemini kavrayabilmişti. Rastgele birisi oraya katılamazdı.

 

Bu nedenle tüm kıtayı dolaşması gerekse de gerçekten katılmayı hak edecek kişiler bulması gerektiğini biliyordu. Aynı zamanda, kıtayı dolaşmak gücünü artırmak için iyi bir fırsattı.

 

Gergedanı kılıcının son vuruşuyla boynunda açtığı bir kesikle öldüren Simon derin bir nefes alırken yüzündeki kan kırmızısı maskeyi hafifçe oynattı. Maske görüşüne veya nefes alış verişine engel olmasa da bir maskeyle dolaşmak oldukça zordu.

 

Maskeyi çıkartıp birkaç kez derince nefes alan Simon maskeyi geri takmadan önce birden garip bir auranın bedenini sardığını hissetmişti. Oldukça sıcak ve yakıcı bir havaya sahip olan bu aura vücuduna biraz acı verse de daha çok çekici bir his veriyordu.

 

Bunu anlayamayan Simon maskesini taktıktan sonra aurayı takip etmeye başlamıştı. Bu aurayı kaçırırsa büyük bir şeyi kaybedeceğini düşünüyordu ve bu düşüncenin nereden geldiğini bile anlayamamıştı.

 

Bir süre aurayı takip ettikten sonra en sonunda bir mağaraya varmıştı. Etrafındaki ağaçlar ve kayalar tarafından saklanan bu mağaranın içinden yayılan aura onu çeken auraydı ve ilk hissettiğinden daha da sıcaktı.

 

Mağaranın ağzına kadar yürüyen Simon içeriden garip bir sesin geldiğini ve vücudundaki her bir hücrenin bu sese karşılık verdiğini hissedebiliyordu. Bu tepkinin ne olduğunu gerçekten merak ettiğinden, ileriye doğru bir adım attı.

 

Kalbinin sertçe attığını hissedebiliyordu.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46894 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr