372.Bölüm - Ateş-Su Ruh Sarayı

avatar
6951 26

Kara Büyücü - 372.Bölüm - Ateş-Su Ruh Sarayı


Paul’ün çıkardığı iki büyü çekirdeği Gece İmparatoriçesinin ona verdikleriydi. Amelia’nın Ruh Sarayı için kullanması gereken büyü çekirdekleriydi ve onları yemeyi düşünmüyordu.

 

Bir Ruh Sarayı her gelişimde yardımcı olabilir ve ruha artı bir koruma sağlardı. Amelia için bir ruh sarayına ihtiyacı vardı ve bu iki çekirdek bunun için mükemmeldi. Bu nedenle hazırlanması ve Ruh Sarayı’nı en hızlı şekilde yapması gerekiyordu.

 

Bir Ruh Sarayını yapmak için çekirdeğin mana ve ruh gücü ile oyulması gerekiyordu. Ruhsal formda bu saray oldukça büyük olabilirdi ancak asıl boyutu Paul’ün elindeki ufak top şeklindeki çekirdekler kadardı. Yani bir tanesini yapmanın ne kadar zorlu olduğu belliydi.

 

Ancak Paul Kutsal Karanlık Düzen Çemberine sahipti. Minimize yerlerde bile işlemeyi yapabilirdi ve iki çekirdeği bir saraya dönüştürmek biraz zorlu olsa da yapılamaz değildi. Ama bundan önemli olan şey ‘tek’ bir saray yapmaktı.

 

İki çekirdeği kaynaştırması ve sonrasında bir saray hâline getirmesi gerekiyordu. Aynı zamanda büyü çekirdeklerindeki enerjinin Amelia’ya zarar vermeyecek seviyede olmasını sağlaması gerekiyordu.

 

“İhtiyar, sence Allatra’nın İmparator Ruh Sarayı’ndaki gibi çalışma yerleri ekleyebilir miyim?”

 

“Ruh Sarayı yaratmak apayrı bir sanat sayılabilir. Allatra’nın nasıl yaptığını bile bilmiyorum ama ruh sarayını oyduktan sonra eklemeler yapabilirsin. Elbette küçük kız bu ruh sarayıyla birleşmeden öncesinden bahsediyorum. Çünkü sonrasında bir şey yaparsan kızın ruhuna zarar verirsin.”

 

Paul bunu duyduktan sonra Kutsal Karanlık Düzen Çemberini çağırmış ve iki çekirdeği de içine koyup birleştirmeye başlamıştı. Çemberin yardımıyla işlem epey sorunsuz geçse de alev ve su enerjilerinin birbiriyle dengeli olması gerekiyordu ve bu Paul’e düşüyordu.

 

Yaklaşık bir saat sonra iki çekirdeğin kaynaşması sorunsuz bir şekilde bitmişti. Oluşan şey ise güçlü bir mana akışına sahip çift renkli bir çekirdekti. Turuncu ve mavi izlere sahip bu çekirdek parıldarken etrafa uyumlu bir enerji yayılıyordu.

 

“Bu…”

 

Paul gözlerini açarken vücudundaki Zıtlık Manası hafifçe hareketlenmişti. Amelia’nın anne ve babasının mana tipleri birbirine zıttı ve onların mana tipini kullanamasa da kavrayışı yükseliyordu. Bu iyi bir şeydi. Zıtlık Manası onun sahip oldukları arasında geliştirmesi en zor mana tipiydi. Çünkü aynı anda birbirine zır olan mana tiplerini geliştirmesi gerekiyordu.

 

Elindeki mavi-turuncu çekirdeği bir süre izleyen Paul derin bir nefes almış ve Kutsal Karanlık Düzen Çemberinin gücünü yoğunlaştırmıştı. Sonrasında çekirdeğin şekli yavaş yavaş değişmeye başlamıştı.

 

Paul kendi ruh gücünü ve manasını çembere aktarıyor ve onları kullanarak çekirdeği düzenliyordu. Bir yanlış olmadığından emin olması gerektiği için hafif güçsüz kesiklerle hareket ediyordu ve hızlanmıyordu. Bu öğrencisine Ailesinden bırakılan bir hediyeydi. Düzgün bir şekilde yapamazsa kendisi kötü hissedecekti. Bu nedenle çemberin içindeki çekirdeğe en narin cam parçası gibi davranıyordu.

 

 

İki hafta. Kutsal Karanlık Düzen Çemberinin yardımıyla bile Ruh Sarayının yapılış süreci kesintisiz iki koca hafta sürmüştü. Normal hazine üreticileri için bu normal ve hatta hızlı sayılabilirdi ama Paul için oldukça uzun bir süreydi.

 

Sonuç ise kesin bir başarıydı. O anda, biraz soluk görünen Paul’ün önünde ufak bir saray süzülüyordu. Saray’ın dışı oldukça hoş duruyordu ve mavi-turuncu rengi oldukça uyumlu bir şekilde iç içe geçmişti. Etrafa alev ve su tipi mana yayan bu ufak sarayın içinde güçlü bir ruh parçası süzülüyordu.

 

“Cidden gidip yaptığına inanamıyorum. Şimdi yine ruhunu iyileştirmek zorundasın.”

 

“Bir şey olmaz. En fazla kaynaklarımı tüketip bir süre duraksamam gerekir. Ruh Sarayı korunmayı güçlendirse de Amelia genç bir kız ve ruhsal saldırılara karşı daha zayıf. Şimdilik ruhumun bir parçası ruh sarayında kalmalı.”

 

Ruh Sarayının yapılma aşamasının en sonunda Paul kendi ruhundan bir parçayı koparmış ve ruh sarayının içine yerleştirilmişti. Bu ruh parçası Amelia tarafından görülmeyecekti ancak gerekli zamanlarda etki ederek Amelia’yı koruyacaktı.

 

Ama Paul’ün ruhu epey hasar almıştı. İyileşmek için en az bir aya ihtiyacı vardı. Eğer zindanın dışında olsaydı bu süre ödeyemeyeceği bir süre olurdu ancak zindanın içerisinde olduğundan bir ayını feda edebilirdi.

 

“Yine de bir ay uzun bir süre. Yalnızca ruhunu iyileştirmeye çalışırsan boşa harcamış olursun.”

 

Paul ruh sarayını boyutuna koyarken Spadia konuşmuştu. Paul ise bir cevap vermemiş ancak olduğu yerden almış ve normal bir zemine ulaşmıştı. Sonrasında, bir bilincini ruhunu iyileştirmek için odaklamıştı.

 

Sonrasında ellerini savurmuş ve boyutundan o ana kadar topladığı tüm materyalleri çıkarmıştı. Düzlük alanda ufak bir dağ oluşurken Paul’ün gözleri etrafta gezinmeye başlamıştı.

 

Gök Alevi Ocağı’ndan epey şey elde etmişti ve Zara’daki Gökkılıç Tanrı Sarayının hazineliğinden gelen birçok şey de vardı. Bir köşede uzun süredir kullanmadığı ejderha başlı yayı ve hiç kullanmadığı hap fırınını görebiliyordu.

 

Bir süre tüm eşyaları inceledikten sonra her şeyi ayırmaya başlamıştı. Bir yere madenleri, bir yere simya materyallerini ve bir tarafa hazineleri yerleştiriyordu. Paralar tamamen madenlere giriyorlardı çünkü o anda olduğu dünyada bir işe yaramıyorlardı.

 

Bu devasa yığını tamamen ayırması birkaç saatini almıştı ve ayırırken birçok mana taşına rastlamıştı. Bu taşlar bu dünyadaki para birimi sayılırdı ve onları bulması da iyiydi. En azından zamanını kaybetmeyecekti.

 

Sonrasında önemli objeleri seçip ayırmaya başladı. Yay gözleri sayesinde önem kazansa da onu bu yeni yığına yerleştirmemişti. Kılıçlarını seviyordu ve farklı bir silaha geçmeyi düşünmüyordu.

 

Yığını ayırırken Gökkılıç Tanrı Sarayındayken bulduğu dizaynları fark etmişti. Bu dizaynlardaki eşyalar hâlâ oldukça çekicilerdi ve o anda bile üzerlerinde yazanları okuyamasa da bir gün okuyacak ve onları yapacaktı. Onları özel yığına koymuştu.

 

Altın Lordun Büyü Kitabı da yeni yığına gelse de Paul bu büyü kitabının üzerinde daha fazla çalışacağını düşünmüyordu. Kendi büyülerini yaratmak çok daha eğlenceli ve özgür bir yoldu. Bu nedenle daha fazla şeyi araştırmayacaktı.

 

Kılıç Yasası meyvelerini bulunca onları direkt olarak yanında taşımaya başladı. İyileştiği anda onları yiyip savaşçılıkta da Büyük Aziz seviyeye varmayı planlıyordu.

 

Kan İmparatorunun Şarap Kasesi önüne geldiğinde içine bir miktar kan akıtıp onu da yığına koyan Paul bir sonraki kullanacağı sefere kadar onu burada tutacaktı. O anda Amelia’nın buna ihtiyacı kalmamıştı ama Simon ve Semia yararlanabilirdi. Aynı zamanda diğer dört öğrenci de yararlanabilirlerdi.

 

Tüm hazineleri ayırmayı bitirmeye yaklaştığında Gökkılıç Tanrı Sarayında girdiği testlerden kazandığı iki eşyayı görebilmişti. Kızıl Gök Şarabı ile dolu bir testi ve mor kristalli kolye yan yana duruyorlardı. Paul bir süre düşündükten sonra ikisini de yığına koymuştu. Ama mor kristalli kolyeyi bir kez eline almayı düşünmüştü.

 

“Bzzz…”

 

Kristal kolye eline değdiğinde parlayıp titremeye başlayınca Paul’ün kaşları kırışmıştı. Daha önceden bu kolyeye temas ettiğinde yalnızca hafif mor bir ışık ışıldamıştı. Bunun dışında ise herhangi bir şey olmamıştı. Ama şimdi bu titreyiş de vardı.

 

“Om…”

 

Hafif bir sesle özel yığından bir kağıt parçası uçarak yükselmişti. Bunun daha önceden ayırdığı özel dizaynlardan birisi olduğunu fark eden Paul bunun en detaylı olan küpe dizaynı olduğunu fark edebilmişti. O anda küpe dizaynındaki malzemelerden birisinin adı mor bir renkte parıldıyordu.

 

Sonrasında, bu yazı değişmiş ve okunabilir bir hâle gelmişti. Açıkça ‘Mor Uzay Damarı’ yazıyordu ve elindeki kristal titriyordu. Kristalin yazan malzeme olduğunu anlamamak için Paul aptal olmalıydı.

 

“Demek böyle de oluyor.”

 

“Bu dizaynları çizen kişi kesinlikle bir dahi.”

 

Spadia överken Paul düşüncelere dalmıştı. Görünüşe göre yeni bir materyale sahip olduğunda onu dizaynlara yakınlaştırması gerekecekti. Belki daha fazla materyalin ne olduğunu anlayabilir ve aralarından birini yapabilirdi.

 

 

Birkaç saat sonra, Paul olduğu yerde ağzına bir hap atmış ve yutmuştu. O anda önünde haplardan oluşan ufak bir yığın duruyordu. Hepsi ruh iyileştirme ilaçlarıydı. Ruh gücünü tamamen iyileştiremese bile bir süreliğine kullanması gerekecekti ve bu ruh ilaçları bunun için yeterliydi.

 

“Baam!!!”

 

Dışarıya birçok metali çıkardığında metaller çimen zemine sertçe çarpmış ve gür bir sesin oluşmasına neden olmuştu. Orada birçok çeşit metal vardı ve Paul aralarından altı tanesini özel olarak seçmişti.

 

Magma Kristali, Engin Nehir Taşı, Dağ Özütü, Tüyümsü Yeşim, Saf Kaya ve Sis Kristali, altı elementi temsil edecek şekilde sıralanmışlardı. Bu şeyler Magma Kristali dışında tamamen Gök Alevi Ocağının hazineliğinden geliyordu.

 

Paul bu altı eşyayı Kutsal Karanlık Düzen Çemberinin içine aldıktan sonra eritip şekillendirmeye başlamıştı. Kutsal Karanlık Düzen Çemberi o kadar harcamasa da ruh gücünün bir miktarını harcıyordu. Bu yüzden işlem sırasında ağzına birkaç hap atıyordu.

 

Altı materyalin hepsi bir bilye boyutundaki taşlar hâline geçtikten sonra Paul boyutundan kırmızı bir sıvıyla dolu bir şişe çıkarmış ve şişeyi çemberin içine boşaltmıştı. Bu sefer yazıtlar için kendi kanını kullanmayacaktı. Yaptığı şey tam olarak bir hazine değildi. Daha çok bir destek aracı sayılırdı.

 

Amelia’nın yalnızca 1.5 ayda Büyük Usta derecesindeki öğrencilerle dövüşecek güce sahip olması imkansızdı. Ona verdiği bileklik sayesinde güçlü bir savunmaya sahip olsa da iyi bir saldırı yöntemine de ihtiyacı olacaktı. Yoksa Büyük Usta seviyesindeki düşmanlarının üzerinde kolay kolay bir yara bile bırakamazdı.

 

Bilyelerin üzerine çizdiği yazıtlar bitirildiğinde diğer metaller çemberin içine çekilmeye başlamışlardı. Yavaş yavaş, hepsi şekillenip altı elementi belli eden bilyelerin etrafında toplanıyorlardı. Paul ise kalan ilaçları hızlı bir şekilde ağzına atıyordu.

 

En son hapı ağzına attığında tüm altı hazine de şekillenmişlerdi. Hepsi bir yüze sahip olmayan insan kuklalarıydı. Boyutları Amelia’yla aynıydı ve çekirdekleri olarak seçtiği bilyelere göre renklere sahiplerdi. Ufak bir kızın vücuduna sahip olsalar da saçları veya herhangi bir göz veya ağza sahip olmadıkları için kukla oldukları anlaşılabiliyordu. İlk bakışta, metalden yapılmış kaba heykellere benziyorlardı.

 

Ancak vücutlarının içi araştırılırsa onlarca iç içe geçmiş yazıt keşfedilebilirdi. Bu yazıtlar önemle işlenmişlerdi ve tek bir kusur bile bulunmuyordu. Yalnızca bu yazıtları incelemek bir Yazıt Ustasının aydınlanma kazanmasını sağlayabilirdi.

 

Bu yazıtlar aynı anda Paul’ün kendi ürünüydü ve değillerdi. Daha önceden Altın-Gümüş Lea’yı inceleyerek kazandığı yazıtları düzenlemiş ve ek bir ruh gerektirmeyen bir kukla tekniği oluşturmuştu. Bu tekniği ve altı kuklayı Amelia’ya teslim ettiği sürece bir buçuk ayda en azından Büyük Usta kişilerde büyük yaralar bırakabiliyor olmalıydı.

 

“Şimdi biraz kağıt ve…”

 

Bir canavar derisini ve kağıdı Kutsal Karanlık Düzen Çemberi’nin içine koyduktan sonra birleştirmiş ve defter boyutunda bir kitap çıkarmıştı. Sonrasında, bu defterin başına siyah mürekkeple Kukla Tekniğine koyduğu ismi yazmıştı.

 

“Altı Kaynak Kukla Tekniği.”

 

Basit ve anlaşılabilir bir isimdi. Defteri açıp metal ve tahtadan oluşturduğu kalemle yazmaya başlayan Paul tekniği anlatmaya başlarken sakin bir ruh haline geçmişti. Yazdığı her kelimede tekniğin en derin kısımlarını açıklıyor ve kullanmayı oldukça iyi bir şekilde anlatıyordu.

 

[YN]: Np. Her bölümü 2000 kelimeye çıkaramıyorum. En azından 1500-2000 arası olacak ama. Eminim! :D

(Yapamadı)






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr