431.Bölüm - Aile Ziyafeti (2)

avatar
5797 22

Kara Büyücü - 431.Bölüm - Aile Ziyafeti (2)


431.Bölüm – Aile Ziyafeti (2)

 

Guren Ailesinin Gardiyan Kolunun yerleştiği şehir o anda kahkahalar ile doluydu. Büyük ailelerin evlerinde aile başları ellerindeki davetiyelerle etrafta zıplayarak genç öğrencileri şok ediyorlardı ve bazı küçük ailelerin aile başları ailelerine gönderilen davetiyeyi birkaç kez kontrol etmek zorunda kalmışlardı. Gerçek olduğundan emin olmak istiyorlardı.

 

Gardiyan Kolunun büyük ziyafeti bu sene öncekilerden de büyük olacaktı. Bu yüzden şehirdeki birçok küçük aile de yalnızca iki veya üç kişi için de olsa giriş davetiyesi alabilmişlerdi.

 

Şehrin neşesine benzer bir şekilde, ailenin içinde de neşeli bir hava vardı. Öğrenciler daha ziyafete bir hafta olmasına rağmen ellerindeki işleri ve meditasyonu bırakmışlardı. Bazıları oturacakları yerleri karşılaştırırken bazıları ziyafet için planlar yapmakla meşguldü.

 

Paul ise evinin bahçesinde oturuyordu. Kucağında kedi formundaki Grim vardı ve epey yorgun görünüyordu. Yanında ise Aleena oturuyordu. O sırada mavi renkli bir içecek içiyordu ve Aleena sürekli onun bardağını dolduruyordu.

 

Paul bu içeceği yalnızca keyif için içse de aslında içinde yüksek miktarda mana bulunuyordu. Yani bir yandan da çalışıyor sayılabilirdi. Manayı manuel olarak çekmesine gerek yoktu. Habis tanrı Çekirdeği ve Kara Yıldız bu işi onun için hallediyorlardı. Eğer gelişmek için yeterli kavrayış seviyesine ulaşsaydı o zaman çoktan Lord seviyeye aşmış olurdu.

 

Ama Paul gelişimini bilerek engelliyordu. Lord seviyesine gelişirken oluşturulan Etki Alanı özel bir yetenekti ve kişinin kavrayışına göre zamanla değişmesi de mümkündü. Ancak genelde ilk oluşan Etki Alanına benzer sonuçlar ortaya çıktığından önce her yolda mükemmel bir ilerleme kaydettiğinden emin olması gerekiyordu.

 

Zıtlık, Barış ve Katliamın yasaları ile iradesini henüz istese de kolayca kavrayamazdı. Kılıç ve Müziğin yasalarında da aynı şey geçerliydi. Bu yüzden dikkatini altı ana element ile yaşam, ölüm ve kanın yasa ve iradesine veriyordu. Onları son seviyeye çıkardığı anda gelişimini gerçekleştirmeyi planlıyordu.

 

“Ah, bu sakin hava gerçekten güzel… Gülücükler, mutluluk, falan…”

 

Paul elindeki içeceği tek yudumda bitirirken gülümseyerek ailenin iç kısımlarını izliyordu. O sırada parlak sarı olan gözlerinde bir anlık acıma belirmişti.

 

“Bu şeylerin kısa sürede çığlıklar ve yasa dönüşmesi acı verici olacak. Onlar için, en azından. Her neyse. Benim düşmanım olmak onların suçuydu. En azından bir şekilde öyleydi.”

 

Paul hâlâ kan soyunun Guren Ailesinin kan soyunda verdiği negatif tepkinin nedenini bilmiyordu. Bunu öğrenmeyi gerçekten istese de yalnızca bir yıl kadar bir zamanı kaldığı için bununla aklını karıştırmak istemiyordu. O anda kendi savaş gücünü artırmak ilk önceliğiydi. Daha sonrasında Guren Ailesinin geçmişini ve kan soyunu araştırabilirdi.

 

“Ah… Ziyafetin çabucak gelmesini istiyorum.”

 

Paul dışarıdaki öğrencilerden birinin iç çekişini duymuş ve hafifçe gülümsemişti. Bu öğrenciye katılıyordu. Ziyafetin hızlıca gelmesini ve beklediği festivalin başlamasını o da istiyordu.

 

 

Bir hafta kadar sonra, büyük ziyafet masaları Gardiyan Kolunun her köşesine kurulmuştu ve hepsi ağzına kadar doluydu. Sandalyelerde oturan kişilerin bazıları yüz yaşını çoktan aşmış olsalar da bir çocuk kadar heyecanlılardı ve yakınlarındaki gençlere karşı bile oldukça saygılı davranıyorlardı.

 

Bu yer Guren Ailesinin bir kolunun iç kısımlarıydı. Aileden olan birine karşı saygısızlık etmeleri onlardan güçlü olsalar da yasaktı. Yoksa kesinlikle cezalandırılırlardı ve yalnızca kendileri değil, aileleri de bundan hasar alırdı. Bu yüzden biraz bile aklı olan herkes yüzünde en samimi görünen gülümsemeyi taşımaya çalışıyordu.

 

En iç kısımdaki en büyük masada ise ailenin en büyük ve en güçlü figürleri ile en yetenekli gençleri toplanmışlardı. Masanın başında kucağında siyah bir kedi formundaki Grim ile birlikte Paul oturuyordu. Onun hemen solunda Aleena oturuyordu ve sağ tarafında Paul’ün az önce tanıştığı bir kız vardı.

 

Adı Clara olan bu kız en azından kendi sözlerine göre Dördüncü Büyüğün bir öğrencisiydi ve bir süredir Paul’ü ayartmak için yapabildiği her şeyi deniyordu. Yalnızca Paul’ün görebileceği bir açıdan hafif açıklar vermek de buna dahildi. Ancak Paul ona karşılık vermediği için bu amacını başaramıyordu.

 

O sırada yemeklerin dağıtımı başlamamıştı ve birçok kişi yalnızca muhabbet ediyorlardı. Birçok kişi ailede onlardan daha yüksek seviyedeki kişilere saygılarını göstermek için bir konuşma başlatıyorlardı. Ancak Paul ile konuşma başlatan tek kişi Aleena ve Clara olmuştu. Clara başarısız olsa da en azından denemişti.

 

Paul o sırada sessizce bekliyor gibi duruyordu ve diğerleri bunu pek garip bulmuyordu. Önceki ziyafetlerde Birinci Büyük de genelde sessizce oturur ve beklerdi. Daha sonra ziyafetin başlangıcında bir konuşma olurdu ve Birinci Büyük yeniden sessizliğe bürünürdü. Bazen ailenin gençlerine veya yetenekli diğer gençlere öğütler verir ve gelişimlerini daha doğru bir yola sokardı. Bu nedenle baş sandalyede oturan kişi daha çok bir ‘öğretmen’ gibi görülürdü. Diğerleri ona saygı duysalar da bu saygıyı sözlerle göstermelerine gerek yoktu.

 

“Efendim, yemek zamanı geldi ancak önce bir konuşma yapmanız gerekiyor…”

 

Clad’ın sesi zihninde çınladığında Paul hafifçe gülümsemiş ve kucağındaki Grim’in başını hafifçe okşamıştı. Grim rahat bir şekilde miyavladıktan sonra Paul’ün kucağından yere atlamış ve hızla ortadan kaybolmuştu. Elbette, yılda bir yapılan bu büyük ziyafette kimse bir kediye ilgi gösterecek durumda olmadığı için istediği gibi hareket edebiliyordu.

 

“Tüm Guren Ailesi ve şehir sakinleri, bugün ailemizin düzenlediği büyük aile ziyafetine hepiniz hoş geldiniz.”

 

“Bu seneki ziyafet öncekilerden daha büyük ve daha geniş bir kitleye ev sahipliği yapıyor, bunun nedeni ise ailemizin tüm üyelerine ve ailemizi destekleyen şehir sakinlerine olan minnettarlığımızı göstermekti. Sizlere değer verdiğimizin anlaşılması için yapılan bu ziyafette umarım yer, içer ve eğlenirsiniz. Şimdi, servis başlasın!”

 

Paul’ün konuşması uzun değildi ancak kimsenin bununla bir sıkıntısı olmamıştı. Paul’ün onlara düzgün bir konuşma vermesi ve ‘minnettarlık’ gibi kelimeleri utanmadan kullanması onun içten konuştuğunu gösteriyordu ve birçok kişi bu durumdan mutluydu.

 

Paul sandalyesine geri oturduğu anda ellerinde tepsilerle birlikte normal şehirlerde güzellikler olarak nam salabilecek hizmetçiler yemekleri sunmaya başlamışlardı. Neredeyse her masaya giden yemek bir öncekinden farklı olsa da hepsinde ortak olan bir şey vardı. Her birinden yoğun mana akışı hissedilebiliyordu. Bu yemekleri yapan kişi gerçek bir uzmandı ve canavarların etlerindeki ve sebzelerin içlerindeki manayı dağıtmadan yemekleri hazırlayabilmişti.

 

Paul önüne konan büyük biftek parçasından ufak bir lokma alıp ağzına atarken masadaki diğerleri de yemeklerine başlamışlardı. Elbette, birkaç istisna vardı. Aleena bir şey yemek yerine daha çok Paul’e odaklanıyor ve onun şarap bardağını dolduruyordu. Paul bir şeyler yemekten çok içkisine odaklandığı için bu işlem oldukça sık tekrarlanıyordu.

 

“Saf Soylu’nun alkol toleransı oldukça iyi! O halde ailemiz için bir kadeh kaldırmazsak yazık olacak!”

 

Dördüncü Büyük bunu söylerken yüzü hafifçe kırmızıydı. Yemeğin başından beri içten içe Paul ile yarıştığından o da şarabına odaklanmıştı ve Paul 15 kadeh kadar içtikten sonra Dördüncü Büyüğün başı çoktan dönmeye başlamıştı.

 

Bu şarap normal değildi. Mana ile doluydu ve özel meyvelerden yapılıyordu. Tadı da, etkisi de oldukça muhteşemdi. Eğer Paul zehir ve zararlı maddeleri dağıtan Kutsal Kan tekniğine sahip olmasaydı kısa bir süre önce sarhoş olmuş olurdu.

 

“Dördüncü Büyüğün bu fikri oldukça iyi.”

 

Paul başını sallayarak onaylayınca masadaki diğerleri de anında şarap kadehlerini doldurmuş ve hazırlanmışlardı. Paul ise Aleena’nın onun kadehini bir kez daha doldurmasını beklemiş ve sonrasında dolu kadehi yavaşça havaya kaldırmıştı.

 

“Ailemizin refahına ve uzun ömrüne!”

 

Paul’ün sözlerinden sonra herkes kadehlerini kaldırmış ve sonrasında tek seferde başlarına dikmişlerdi. Paul ise kadehini yavaşça indirmiş ve etrafındaki sarhoş topluluğuna bir bakış atmıştı. O kadehten bir yudum bile almamıştı.

 

“B-b-booooom!!!”

 

Aynı anda, tüm şehri sarsan bir patlama sesi şehir duvarlarından duyulmuştu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr