435.Bölüm - Kapalı Kapı Eğitimi

avatar
5507 24

Kara Büyücü - 435.Bölüm - Kapalı Kapı Eğitimi


435.Bölüm – Kapalı Kapı Eğitimi

 

Beyaz mermerden yapılmış devasa bir binanın içerisinde, içerideki odaların birinde genç bir adam önünde beliren mektubu tek eliyle tutarken oldukça rahat görünüyordu. Oturduğu sandalyeye yaslanmış bir vaziyette zarfı açıp yazanları okumaya başlayan genç adamın duruşu zamanla yavaşça dikleşmişti.

 

“Gardiyan Kolu saldırıya mı uğradı? Hem de Büyük Aziz seviyeli canavarların da içinde olduğu bir grup tarafından… Arkalarında bir Lord olmalı. Hatta bir Kral bile olabilir. S*ktir, ne zamandan beri Tena’da bizim gözetimimizde olmayan Krallar var?”

 

Genç adam bir süre kendi kendine mırıldandıktan sonra sandalyesinden kalkmış ve vücudunu bir süre esnetmişti. Sonrasında ellerini arkasında birleştirmiş ve birden odasının içinden kaybolup binanın dışında belirmişti. Aslında, direkt olarak binanın çıkışında belirdiği için iki koruma onu görmüşlerdi.

 

“Saygılarımı sunuyorum, Kral Belen.”

 

İki koruma da diz üstü çöküp saygıyla konuşsalar da Belen ismindeki genç onlara bir bakış bile atmamıştı. Aslında hızla ilerleyip kaybolmayı planlıyordu ama bir anda aklına bir şey gelmiş ve durmuştu.

 

“Gidin ve Alicia’ya kapalı kapı eğitimine girmesinin zamanının geldiğini bildirin. Eğer düşündüklerim doğruysa… Şu anki gücü bir sene sonraki dövüş için yeterli olmayacaktır.”

 

“Anlaşıldı efendim!”

 

Alicia Guren’in, tüm Guren ailesindeki en büyük dâhinin gücünün yeterli olmayacağını öğrenen koruma şaşırsa da karşıt bir şey demeye izni yoktu. Cüret edemezdi ve zaten şansı da olmamıştı. Belen cevabını aldıktan hemen sonra oradan uzaklaşmıştı.

 

“Bu hızla gidersem birkaç günümü alabilir… Her neyse, tam hızla uçmayalı baya olmuştu.”

 

Gökyüzünde, Gardiyan Kolunun bölgesine doğru hızla uçan Belen bir süre kendi kendine mırıldandıktan sonra hafifçe gülümsemiş ve altın renkli gözleri bir anlığına parıldamıştı. Ardından, sırtından bir çift beyaz tüylü kanat fışkırmış ve hızla çırpılmışlardı. Aynı anda, Belen’in vücudunun etrafındaki uzay hafifçe dalgalanmıştı.

 

Sonrasında, Belen’in görüntüsü sürekli dalgalanmaya başlamıştı. Bazen kayboluyor, birkaç kilometre ileride beliriyordu. Sonra bir süre daha uçuyor ve yeniden kayboluyordu. Onun ışık manasının altı olan uzay manasına çalıştığı ve hızlı hareket için bir büyü öğrendiği kolayca anlaşılabiliyordu.

 

 

“Ohohoho… Biraz daha güçlü birisi gelmiş!”

 

Belen Gardiyan Kolunun bölgesine vardığında onu karşılayan şey Birinci Büyüğün yarısı yenmiş cesedinin üzerindeki kızıl kürklü goril olmuştu. Goril Belen’i gördüğü ve aurasını hissettiği anda insan formuna geçmiş ve kahkaha atmaya başlamıştı.

 

“Gardiyan Kolunun en güçlü uzmanı ölmüş ve tüm şehir ele geçirilmiş… Hey, hey. Bu bize epey sıkıntı çıkaracak. Şimdi ana aileden bir parçayı çıkarıp yeni bir Gardiyan Kolu kurmamız gerekiyor. Hah…”

 

Belen bunu düşünürken hafifçe alnını ovuşturmuştu. Goril de bu anı boş geçmeyip direkt olarak havalanmış ve mızrağını Belen’e doğru saplamıştı. Karşısındaki kişinin ondan güçlü olduğunun farkındaydı ve en ufak açığı bile kullanmazsa direkt öleceğini biliyordu.

 

“Önce ufak böcekleri temizleyerek başlayalım.”

 

Mızrak Belen’in başından bir santim uzaktayken Belen’in gözleri birden açılmış ve Goril olduğu yerde donakalmıştı. Sonrasında, Belen’in altın gözlerinden saydam ve keskin bir enerji parıltısı ayrılmış ve gorilin vücuduyla buluşmuşlardı.

 

Gorilin vücudu dört parçaya ayrılıp yere düşerken Belen ona bir bakış daha atmamıştı. Bu canavarların silahları ve zırhları kötü sayılmasalar da ana aile için o kadar önemli sayılmazlardı. Ayrıca, yan ailelerde bile onların kanından birini katletmiş bir canavarla aynı zırhı veya silahı kullanmayı isteyecek birisi olduğunu sanmıyordu.

 

“Bakalım, bakalım… Aşılmaz Uzay Etki Alanı. Sonsuz Görü Etki Alanı.”

 

Birden, tüm şehri kaplayan iki etki alanı -Büyücü ve Savaşçı Yolu için- aynı anda belirmiş ve şehrin etrafında farklı işaretler belirmişti. Şehirdeki binaların duvarlarında, çatılarda, hatta havanın ortasında bile beyaz göz işaretleri belirirken canavarların olduğu yerlerde oldukça keskin uzay enerjisinden oluşan bıçaklar belirmeye başlamışlardı.

 

Bu şekilde, yalnızca yarım saat kadar bir sürede şehirdeki tüm canavarlar temizlenmişlerdi. Koca bir ailenin karşı koyamadığı o canavarlar bu kadar kısa sürede tamamen katledilmişlerdi.

 

“Hmm… Hiçbir Lord göremedim gerçi. Belki de saldırıya direkt olarak- Ha?”

 

Kendi kendine mırıldanırken şehre yaydığı beyaz gözleri sayesinde bir eşyaya denk gelen Belen hafifçe şaşırmıştı. Etki alanlarını geri çekmeden direkt olarak o bölgeye fırlayan Belen bu eşyadan garip bir aura seziyordu.

 

Eşyanın bulunduğu bölgeye ulaşan ancak hareket etmeyen Belen önce bu şeyi uzaktan incelemeye karar vermişti. Yalnızca metal bir küp gibi görünse de içinden gelen aura onun kan soyunu rahatsız eden bir etkiye sahipti. Yani basit bir şey olması imkansızdı.

 

“İçinde ne varmış bakalım…”

 

Ruh gücünü ileriye gönderip küpü havaya kaldıran Belen küpün açılması için ufak bir bölüm olduğunu fark etmiş ve ruh gücünü bu bölgeye göndermişti. Aynı anda, küpten güçlü bir patlama sesi duyulmuş ve Belen’e dokunmamasına rağmen onun vücudunun karıncalanmasına neden olan kızıl bir sis bulutu belirmişti.

 

“Tuzak olduğunu biliyor-”

 

Belen ilk başta bağırarak geri çekilse de sonrasında bir başka şeyi fark etmişti. Onu rahatsız eden bu kızıl sis ona saldırmıyordu. Havada yoğunlaşıyor ve bir not oluşturuyordu.

 

En başta yıldız işlemesine sahip bir taç şekliyle başlayan bu not uzun değildi ancak oldukça heybetli bir havası vardı.

 

“Tüm dünyada, cennette ve cehennemde; dostum olanlara tek bir zarar gelmeyecek, düşmanım olanlar ise korkuyla ve ölümle titreyecekler!”

“Kan Kızılı Saray, Kara Büyücü.”

 

Not yalnızca birkaç dakika havada kalmış ve sonrasında dağılmıştı. Ancak bu birkaç dakika boyunca Belen hareket bile etmeden nota bakılı kalmıştı. Hatta not dağıldıktan sonraki birkaç dakika da oraya bakmaya devam etmişti.

 

“Tüm dünya, cennet ve cehennemde… Kan Kızılı Saray, Kara Büyücü!”

 

Belen vücudundaki tüylerin dikeldiğini hissedebiliyordu. Bu Lord seviyesinin zirvesine ulaşıp Kral olarak anılmaya başladığı zamandan beri hissetmediği ve unuttuğunu sandığı o iğrenç duygunun, korkunun simgesiydi!

 

 

Anka formunda birkaç gün boyunca tam hızıyla uçarak Kan Kızılı Saray’a ulaşan Paul bu sefer görkemli bir giriş yapmak yerine içeriye sessizce girmiş ve Ana Saray’a ulaşmıştı. Simon ve Semia’nın işlerini bir süre izledikten sonra ise ana saraydaki tahtına geçmişti.

 

“Aleena, Sarayda Aaron isminde bir cüce var. Senden ona demircilik konusunda biraz eğitim vermeni istiyorum. Yapabilir misin?”

 

“İsteğiniz benim için emirdir, lordum.”

 

Aleena Paul’ün sözlerine hiç karşı çıkmadan ana saraydan ayrılmış ve Aaron’u bulmaya gitmişti. Aleena’nın gelişim seviyesi yalnızca Aziz seviyede olsa da Ana Sarayda bulunan Aaron’u bulması o kadar uzun sürmemeliydi.

 

İleride, Paul Kan Kızılı Saray’dan ayrılacakken Aaron’u yanına alamazdı. Bu nedenle onu burada olduğu sürece eğitip Kan Kızılı Saraya bakabilecek bir seviyeye çıkarmak istiyordu. Konu demirciliğe, yani Aaron’un yeteneğine geldiğinde onu eğitebilecek en iyi kişi Aleena’ydı.

 

“Üç kitap… Bunlar yeterli olmalı.”

 

Boyutundan bir miktar deri ve kağıt çıkaran Paul onları Kutsal Karanlık Düzen Çemberinin içine almış ve üçünü de kitaplara dönüştürmüştü. Ardından, bir miktar mürekkep çıkarmış ve üç zihnini de çembere odaklamıştı.

 

Mürekkep havada uçuşurken kitapların sayfaları dönüyor ve yazılar ile açıklamalar kitapların sayfalarında beliriyorlardı. Paul o anda Sonsuz Gece Sanatını, Sınırsız Cennet Formasyonlarını ve ikisini birleştirerek oluşturduğu Cehennem Çukurunu bu kitaplara geçiriyordu. Cehennem Çukuru diğer kitapların birleşimi olsa da savaş gücü yüksekti ve her seferinde mana taşlarını harcamak gerekiyordu. Eğer Amelia’nın daha fazla saldırı türüne sahip olmasını istiyorsa ona bu teknikleri de öğretmeliydi.

 

Daha sonra bir süreliğine durgunlaşan Paul birkaç kitap daha oluşturmuş ve sahip olduğu ancak az güce sahip teknikleri de kayda geçirmeye başlamıştı. Bunlara His Sıfırlama, Rüzgar Adımları, Yıldırım Kesiği de dahildi. Basit görünen bu teknikler Büyük Aziz seviyesinin zirvesine yaklaşan Paul için o kadar değerli olmasalar da Amelia için önemli olabilirlerdi.

 

“Grim, bunları Amelia’ya verebilir misin? Ona önümüzdeki bir yıl boyunca iyi çalışmasını söyle.”

 

“Mm.”

 

Grim kitapları alıp kısa bir süre içerisinde Amelia’ya ulaştırmış ve taht odasına geri dönmüştü. Paul ise o anda geri dönen Grim’in belini tek koluyla sararken hafifçe mırıldanmıştı.

 

“Onlar için bir yıl, benim için dört yıl… Bakalım ne kadar gelişebileceğim?”

 

Paul yüzünde bir gülümseme gösterirken kalbindeki kara yıldızdan salınan mor sis ile Yaradan Yetiştirme Zindanına girmişti.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr