443.Bölüm – Karanlık ve Işığın Karşılaşması (6)
Dövüşün sonucu Pisboğaz’ın asıl formu belli olduktan sonra kolayca belli olmuştu. Işık grubunun üyeleri zaten sayıları bir eksilmesine rağmen bir de panik ve korkuyla yanlış hareketler yapmaya başladıklarında en sonunda hepsi Pisboğaz’ın midesini boylamıştı.
Pisboğaz arenanın üst kısmına geçerken yeniden insan formuna bürünse de Kara Vadi’nin üyeleri bile birkaç adım geri atmışlardı. Pisboğaz’ın kişiliği onlara daha önceden biraz garip gelmişti ancak artık anlayabiliyorlardı. Bu şey insanları yiyen bir şeytandı!
“Hmph. Aynı sizlerden beklenebileceği gibi. Birkaç barbardan başka şeyler değilsiniz.”
Alicia’nın mağrur ve alaycı sesi Kara Vadi’nin tarafına ulaştığında normalde direkt sözlerle karşılık veren veya fısıldaşan kişiler bile bir ses çıkarmamışlardı. Çünkü Alicia’nın sözleri tam olarak yanlış değildi. Onlar bile Pisboğaz’dan korkuyorlardı yani bir şey deme hakları yoktu.
Shuan bunun Paul’ü öfkelendirebileceğini düşünüp ona bakmış ancak yüzünde bir gülümseme olduğunu görmüştü. Aynı zamanda, Pisboğaz Paul’e beş mana çekirdeği uzatmıştı. Işık Grubunun ve Kara Vadi’nin güçlü üyeleri bu çekirdeklerin az önce öldürülen kişilere ait olduklarını fark edebilmişlerdi.
“Bizden bekleneni karşılayabildiğim için mutluyum.”
Crack!
Paul cümlesini bitirdiğinde Pisboğaz’ın ona uzattığı mana çekirdeklerinden birisini ağzına atmış ve sert bir şekilde çiğnemişti. Mana çekirdeği anında parçalara ayrılırken içindeki mana Paul’ün vücuduna yayılmış ve çekirdeğin tadı Paul’ün hafif bir gülümseme göstermesine neden olmuştu.
Ancak bu manzara iki grubun üyelerini daha da korkutmuştu. Çünkü Pisboğaz onları direkt olarak yediğinde ölüyor olsalar da mana çekirdekleri farklı bir durumdu. Bir kişi yeterli ilaçlarla desteklendiğinde ve ruhu sürekli yenilendiğinde sürekli olarak mana çekirdeği üretmesi mümkündü. Seviyesi yükselemeyecekti ancak gelişimi tamamen kaybolmayacaktı.
Ve bu Paul’ün herhangi birisini bir çiftlik hayvanı olarak kullanabileceğini gösteriyordu. Yalnızca birisini kilitlemesi, ilaçlarla desteklemesi ve çekirdeği oluşturmasını sağlaması gerekiyordu. Kalbin içinden çekirdeği çıkarmak ve kişinin hayatını korumak zor olsa da yapılabilirdi.
Bazılarının gözünde, Paul Pisboğaz’dan çok daha korkutucu bir seviyedeydi.
“Gereksiz konuşmalara gerek yok. Yalnızca savaşların süresini uzatıyorsunuz ve bu pek hoşuma gitmiyor. Aleena, sen çıkacaksın. Rakiplerini en kısa sürede ezmeni istiyorum.”
Paul’ün sözlerinin üzerine, Aleena bir adım ileriye çıkmış ve anında Paul’e doğru eğilmişti.
“Güveninizi boşa çıkarmayacağım, Lordum.”
Hua!
Sözleri bittikten sonra birden, arenanın zemini yükselmiş ve Aleena’yı yutmuştu. İki tarafın grupları bu durumu şaşkın gözlerle izlerken Shuan birden olanların farkına varmış ve gözlerini arenaya çevirmişti.
Yavaş yavaş, herkesin gözleri arenaya dönmüştü. Orada, arenanın zemininde bir kırık hafifçe belirmiş ve Aleena bu kırığın içinden yükselmişti. Daha sonrasında bu kırık sanki hiç var olmamışçasına kaybolmuştu.
“…Siktir, Kan Kızılı Saray’da kaç canavar var böyle?”
Işık Grubundan birisi istemsizce bir küfür savursa da kimse onu ayıplamamıştı. Çünkü bu gerçekten şaşırtıcı bir durumdu ve inanmak zordu.
Işık grubundan olan herkes bu arenanın aslında devasa bir uçan hazine olduğunu biliyorlardı. Yapımında değerli materyaller kullanılmıştı ve kesinlikle basit toprak ve taşla kaplı değildi. Yani az önce Aleena’nın yaptığı şey basitçe toprağın içinde hareket etmekle karşılaşamazdı.
Az önce yapımı yıllar almış bir hazineyi kolayca delmiş, içinde hareket etmiş ve sonrasında direkt tamir etmişti. Bu akıl almaz bir olaydı.
“…Seçiminizi yapın.”
Adalius artık bıkmış bir şekilde konuşmuştu. Normalde kendi grubunun karşı tarafı kesinlikle ezeceğini düşünüyordu. Hatta bu zor bile olmamalıydı. Ancak şimdi…
Dört tur savaşılmıştı ve yirmi kişi kaybedilmişti. Bir tur bile kazanamamışlardı!
“Kan Kızılı Saray’dan gelen o kadına öncelik verin. O ölene kadar diğerlerini umursamayın. Ölseniz bile onların bir kayba uğramasını sağlayın.”
Adalius’un sert sözlerini işiten katılımcılar başlarını kararlı bir şekilde sallamış ve savaş arenasına inmişlerdi. Aynı anda, Kara Vadi’nin grubu da savaş alanına inmişlerdi.
“Dövüş başlasın!”
Adalius ve Shuan’ın birleşik sesleri yankılandığı anda normalde hedefleriyle karşılaşmak için ayrılmaya başlayan Kara Vadi üyeleri o anda hedeflerinin dağılmadıklarını fark etmişlerdi. Beşi de aynı kişiye, Aleena’ya doğru ilerliyorlardı!
“Hehe… Gelin bakalım, lordumun emirlerini yere getirmek için hepinize ihtiyacım var sonuçta!”
Aleena karşı tarafın korkutucu saldırılarının başladığını fark etse de bir hareket bile yapmıyordu. Paul en kısa sürede savaşın bitmesini istese de Aleena en azından bir güç gösterisi yapmalıydı yoksa öncekilerden daha değersizmiş gibi hissederdi.
“Beş Yıldızlı Formasyon! Gök Yıldırım Kuşağı!”
Beş kişi Aleena’nın çevresine geçmiş ve dördü onun etrafında bir kare oluştururken diğeri de uçarak onun tepesinde durmuştu. Aynı anda, oraya doğru koşan Kara Vadi üyeleri parlak yıldırım arklarının birden belirdiklerini görmüş ve istemsizce çekilmişlerdi.
“Beş Yönlü Yıldırım Akını!”
Beşlinin birlikte yankılanan seslerinden sonra birden o bölge tamamen yıldırım arklarının patlayıcı sesleriyle dolmuş ve oldukça göz alıcı bir ışıkla parıldamıştı. Bir kişi yerine birden fazla kişinin gücüne dayanan formasyonlar oldukça güçlülerdi ve bu saldırıda ışık manasının bir alt dalı kullanılmasa da gücü hiç de düşük değildi.
Aleena’nın üzerinde uçan kişi, Kral Teed’in öğrencisi ve Mistik özelliğinin temsilcisi olan bir kızdı. O anda bu kız aşağıya yüzünde bir gülümseme ile bakıyordu. Saldırılarının gücünden emindi. Bir Büyük Aziz bu saldırıyı kesinlikle karşılayamazdı.
O anda arenaya bir sessizlik hakimdi. Yıldırım arkları yavaşça yok olduklarından onlar bile ses çıkarmıyorlardı. Çoğu kişi saldırı yüzünden oluşan toz bulutunun dağılmasını bekliyorlardı. Bu sayede Kan Kızılı Saray’ın sonunda bir kayıp verip vermediğini görebileceklerdi.
Işık Grubundan olan birçok kişi Aleena’nın ölü olmasını dilerken Kara Vadidekiler tam tersini diliyorlardı. Bunun iki nedeni vardı. İlk neden elbette Aleena’nın onların gruplarından olmasıydı. Bir kayıp vermeyi istemiyorlardı.
İkinci neden ise Aleena’nın Paul’e yakın görünmesiydi. Eğer Aleena burada ölür ve Paul çıldırırsa onu engellemek oldukça zor olacaktı. Bu yüzden Kara Vadi’den herkes Aleena’nın yaşıyor olmasını diliyordu.
O anda herkesin gözleri o alandaydı. Ve birden, Kral Teed’in öğrencisinin gözleri kısılmıştı.
“Metal Cehennemi!”
Aleena’nın yankılanan güçlü sesinden hemen sonra birden gümüş renkli birer metre boyundaki çiviler toz bulutunun içinden fırlamış ve hızlıca ilerlemişlerdi. Sayıları oldukça yüksekti ve neredeyse her yere fırlıyorlardı. Aleena’nın etrafını saran Işık Grubu öğrencileri kaçacak zamanı bile bulamamıştı ve en iyi durumda olan Kral Teed’in öğrencisi bile bir omzundan ve bir dizinden gümüş çivilerle vurulmuştu!
Ancak Aleena’nın saldırısı böyle bitmemişti. Yaralı olan öğrenciler onlara saplanan gümüş çivilerin birden güçlü bir etki yaydıklarını fark etmişlerdi. Bu etki, etraftaki gümüş çivilerin önce hafifçe titremelerine ve sonrasında birden onlara doğru fırlamalarına neden olmuştu!
“Aaaah!!!”
Kral Teed’in öğrencisi vücudu birçok gümüş çivi tarafından delinirken aşağıya bir bakış daha atabilmişti. O sırada toz bulutu çoktan dağılmıştı ve Aleena’nın yerinden hiç oynamadığı belliydi. Etrafındaki zemin yıldırımlar yüzünden hasar almış ve kendisi tarafından gümüş çivileri yapmak için kullanıldığı için boş görünüyordu ancak onun üzerinde bir çizik bile yoktu!
“Yenileme.”
Aleena hafifçe mırıldandığında birden tüm gümüş çiviler saplandıkları kişiyle birlikte arenanın zeminine geri dönmüş ve zamanla dönüşmeye başlamışlardı. Çiviler arenanın zeminiyle aynı materyale dönüşüp onları aşağıda bırakırken Işık Grubunun katılımcıları canlı canlı bir büyülü hazineye gömüldüklerinin farkına varmış ve korku dolu gözleriyle Aleena’ya bakmışlardı.
Ancak Aleena tereddüt etmemişti. Çiviler zeminle tamamen birleştiğinde son anda onları bir kez daha hareket ettirmiş ve zeminin altını kontrol ederek tüm Işık Grubu üyelerini öldürmüştü.
Arenaya o anda bir sessizlik hâkim olmuştu.
[YN]: Yihu!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..