482.Bölüm - Alevlerin Arasında Gerçekliği Kavramak

avatar
5388 22

Kara Büyücü - 482.Bölüm - Alevlerin Arasında Gerçekliği Kavramak


482.Bölüm – Alevlerin Arasında Gerçekliği Kavramak

 

“B… Baba?”

 

Küçük Hükümdar babası olan Altı Mücevherli Ejderha Hükümdarının devasa figürüne bakarken ağzından yalnızca bu kelime dökülebilmişti. O anda ne yaşaması gerektiğini bilmiyordu.

 

Yıllarca arkasından gözyaşı döktüğü, yolundan ilerlemek için çabaladığı, ölümünü gururlandırmak için uğraştığı babası o anda onun karşısındaydı. Ona ölümün kendisinden bile daha soğuk gözlerle bakıyordu.

 

“Bu gerçek değil… Anka! Neredesin!?”

 

Küçük Hükümdar öfkeyle çığlık atmış ve etrafta Paul’ün figürünü aramaya başlamıştı. Burada olanların garip bir teknik olduğuna emindi. Büyük ihtimalle Paul onun üzerinde bir ruh tekniğini kullanıyordu ve buna kanmaması gerekiyordu.

 

“Aptallaşma. Karşında kanlı canlı bir şekilde duruyorum ve bana saygı göstermiyor musun?”

 

Altı Mücevherli Ejderha Hükümdarının gözleri bu sözlerden sonra kısılırken vücudundan aşırı baskıcı bir aura yayılmış ve Küçük Hükümdar’ın anında dizlerinin üzerine çökmesine neden olmuştu. Aynı anda, Küçük Hükümdar da kendi gerçek kavramını kaybetmeye başlamıştı.

 

“Bu… gerçekten babam olabilir mi? Ama neden şimdi? Belki de o ankayla karşılaştığım için-”

 

“Rastgele şeyler düşünme. Benim yolumdan ilerlemek istediğini duydum, doğru mu?”

 

Altı Mücevherli Ejderha Hükümdarı bu sözleri söylediğinde Küçük Hükümdar anında başını sallamıştı. Babası tüm gerçeklikte en çok saygı duyduğu kişiydi ve hep onun yolunda ilerlemek istemişti. Birçok zorlukla karşılaşsa bile bu kararı değişmeyecekti.

 

“Unutma, yolumun sonunda ben Kan Kanatlı Ankaların elinde öldüm. Benim yolumda ilerlemek istediğinden emin misin?”

 

Altı Mücevherli Ejderha Hükümdarının bu sözleri üzerine Küçük Hükümdar bir anlığına duraksasa da sonrasında gözlerinde kararlı bir ifade belirmişti.

 

Babasının ölmesinin nedeni zayıf olması değildi. Eğer o gün yeterince hazırlık yapabilseydi Kan Kanatlı Anka onu öldüremezdi. Babasının o gün ölmesinin tek nedeni yaptığı yanlışlardı ve Küçük Hükümdar bu yanlışları tekrarlamamaya kararlıydı.

 

O sırada, gökyüzünde gizlenerek onları izleyen Paul’ün kaşları çatılmıştı. Allatra’nın anılarını kullanarak Altı Mücevherli Ejderha Hükümdarını yaratmayı başarmıştı ve onu kullanarak Küçük Hükümdar’ın ruhunu parçalamayı düşünüyordu. Ama yanlış bir şeyler vardı!

 

“Ne olursa olsun, bir sonraki gerçek Altı Mücevherli Ejderha Hükümdarı ben olacağım!”

 

Küçük Hükümdar başını kaldırıp gururlu bir sesle bağırdığında Altı Mücevherli Ejderha Hükümdarı birden başını kaldırmış ve gözlerini Paul’ün olduğu yere dikmişti. O anda yüzünde alaycı bir sırıtış ve gözlerinde de kötü bir niyet vardı.

 

“S*ktir!”

 

Paul ruhunda birden büyük bir darbe hissederken Altı Mücevherli Ejderha Hükümdarı güçlü bir sesle bağırmıştı.

 

“O halde öldür şu kuşu!”

 

Bang!

 

Kara Büyücü’nün Cehennemi tek seferde parçalarına ayrılırken gerçek dünyadaki Paul’ün ağzından bir miktar kan akmıştı. Aynı anda, dudakları acı bir gülümseme oluşturacak şekilde kıvrılmışlardı.

 

Altı Mücevherli Ejderha Hükümdarı Tanrı seviyesinde bir varlık olsa da Tek Bilinç seviyesine ulaştığını düşünmemişti. Bu garip seviye kişinin gücüyle tamamen alakasızdı ve var oluşta bir anda yalnızca tek bir bilincin var olmasına neden oluyordu. Paul Kara Büyücü’nün Cehennemini kullandığında Altı Mücevherli Ejderha Hükümdarı ölü olsa bile mana tarafından hatırlanan tek bilinci ortaya çıkmıştı.

 

Yani Paul yalnızca kendisini yaralamamış, aynı zamanda Küçük Hükümdar’a bir moral noktası vermişti.

 

“Hahaha… uzun zaman sonra yeniden babamı görmek güzeldi. Gerçekten güzeldi!”

 

Küçük Hükümdarın yaraları çoktan iyileşmişken gözlerinden hafif yaşlar akmıştı. Bu sefer mutluluk göz yaşlarıydı ve Küçük Hükümdarın oldukça mutlu olduğu belliydi.

 

Onun aksine, Paul zar zor ayakta duruyordu. Az önce Altı Mücevherli Ejderha Hükümdarı onun vücuduna değil, ruhuna saldırmıştı. Ruhta bırakılan yaraların iyileştirilmesi normal yaralardan daha zor olurdu ve verdiği acı da normal yaralardan çok daha üstündü.

 

Acıya oldukça dayanıklı olan Paul bile o anda ayağa zar zor kalkabileceğini hissediyordu. Hızlıca hareket ederek kaçması ise imkânsızdı!

 

“Anka, bunu neden yaptığını bilmiyorum ama babamı bir kez daha görmemi sağladın. Bu nedenle sana hızlı bir ölüm vereceğim.”

 

Küçük Hükümdar Paul’e bakarken gür bir sesle konuşmuş ve ağzını sonuna kadar açmıştı. Aynı anda, boynunda sıralanan altı ruh kafesi parıldamaya başlamışlardı. Aynı anda, altı renkli bir alev küresi ağzının içinde belirmişti.

 

“Ejderha Nefesi!”

 

Paul bunun anında Ejderhaların en yıkıcı tekniği olan Ejderha Nefesi olduğunu anlamış ve kaçmak istemişti. Ancak ayağa kalkabilse bile geriye doğru kaçmaya çalıştığında sendelemiş ve bir kez daha ağzından kan kusmuştu.

 

“Öl!”

 

Küçük Hükümdar’ın bir bağırışıyla birlikte birden alev küresi patlamış ve altı rengin iç içe geçtiği oldukça güçlü alevler bir anda Paul’ü ve yakınındaki bir kilometrelik alanı tamamen kaplamıştı. En korkutucu kısım ise bu alevlerin hâlâ güçlü bir şekilde yükseliyor olmalarıydı.

 

Vücudunun anormal alevler tarafından kavrulduğunu hisseden Paul kan soyunu sınırlarına kadar zorlarken vücudunun tamamen küllere dönüşmediğinden emin olmaya çalışıyordu. Ancak bu alevlerin karşısında ne kadar güçlü olursa olsun vücudu yavaş yavaş yok olmaya başlıyordu.

 

Vücudunu saran Katliam Manasından oluşan kıyafetler kolayca dağılırken Paul kendisini Sükunet gücüyle korumak istese de kırık ruhu yüzünden bunu başaramıyordu. Alev vücudunu ele geçirirken yapabildiği tek şey kan soyunu zorlayarak bunu geciktirmekti.

 

“Kurtulmam gerekiyor… yanıyorum… yanıyorum…”

 

Vücudunu dikleştirebildiği kadar dikleştirirken aldığı her nefeste iç organlarını da yakan alevi hisseden Paul yine de yere çökmemeye çalışıyordu. Eğer pes ederse hayatta kalma şansı tamamen kaybolurdu. Hâlâ kurtulma şansı olmalıydı.

 

“Alevin Kutsal Fiziği!”

 

Paul vücudunu alev huzmelerine çevirip kaçmayı düşünse de yine kırık olan ruhu yüzünden bunu başaramamıştı. Vücudu alevlere dönüştüğünde ruhu dışarıdaki alevlerin verdiği hasarı direkt olarak alıyordu ve bunun verdiği acı daha da yüksekti. Fiziklerini kullanarak buradan kaçamazdı.

 

Kolları dirseklerine ve bacakları neredeyse dizlerine kadar yanıp kül olduğunda ise birden gözleri kapanmıştı. Ölmemişti, yalnızca tüm vücudunu yakan bu his onu garip bir duruma sokmuştu. Etrafındaki alevler oldukça vahşi ve güçlü olsalar da o anda onları incelerken özlerindeki garipliği fark ediyordu.

 

Bu gariplik ise diğer alevlerle taşıdıkları benzerliklerdi. Var olan birçok alev tipi vardı ancak hepsi özlerinde birbirlerine benziyorlardı. Hatta bazıları direkt olarak aynılardı. Her şeyi yok edebilen Cehennem Alevlerinden ölüyü diriltebilen Nirvana Alevlerine kadar her alevin özü aynıydı.

 

Boom!

 

Birden Paul’ün etrafındaki tüm alevler ortadan kaybolmuş ve Küçük Hükümdar Paul’ün olduğu yerde süzülen figürüne şok içinde bakmaya başlamıştı. Az önce alevlerini dağıtan gücün ne olduğunu bilmiyordu ancak hissettiği anda tüm ruhu titremişti. Bu ölümlü anka nasıl bir seviyeye adım atmıştı?

 

Gözlerini o sırada aralayan Paul’ün yüzünde hafif bir gülümseme belirmişti. Kolları ve bacakları saniyeler içinde kendilerini yenilerken onun Küçük Hükümdar’a bakan gözlerinde oldukça… barışçıl bir his vardı. Bu barışçıl his Küçük Hükümdarın tüm ruhunu titretmişti.

 

Ona öfke veya öldürme isteği ile bakan bir Paul normal geliyordu ancak bu barışçıl gözlerle ona bakıyorsa… işte o zaman korkması gerektiğini hissediyordu.

 

“Küçük Hükümdar… bana değerli bir hediye verdin. Bunu yaşayan ilk kişinin sen olmanı sağlayacağım.”

 

Paul ruhunun sağlam olmadığını hissetse de o anda yapabileceği bir şey yoktu. Eğer Küçük Hükümdar’ı tek bir saldırıda öldüremez ve bir Ejderha Nefesine daha maruz kalırsa o zaman hayatta kurtulma şansı yoktu. Eğer bu saldırıyı kullanırsa ve ruhu tamamen parçalara ayrılmazsa o zaman ufak da olsa bir hayatta kalma şansı olacaktı.

 

“Kara Büyü…”

 

Paul iki elini de havaya kaldırmış ve o anda tüm evren birden bükülmüştü. Bunu yalnızca Paul ve Küçük Hükümdar değil, Araf’taki her bir varlık bir anlığına hissetmişlerdi.

 

“Küllere Dönen Evren.”

 

Paul’ün sözleri bittiğinde ifadesi tamamen solmuş ve ellerini uzattığı yerde oldukça normal görünen ufak bir alev huzmesi belirmişti. Ancak bu alev huzmesi oldukça normal görünse de belirdiğinde Ejderhalar Yuvasında Küçük Hükümdar da dahil herhangi bir varlık hareket etmeye cüret edememişti.

 

Bu ufak alev huzmesi Paul’ün isteğiyle ilerlemiş ve Küçük Hükümdar’ın başının üzerindeki boynuza hafifçe dokunmuştu.

 

“Woosh!”

 

Sonraki an, Ejderhalar Yuvasındaki her şey birden küllere dönmüştü. Ne bir Ejderha kalmıştı, ne de bir Küçük Hükümdar. Yalnızca tamamen boş olan alanda sırt üstü yatan baygın Paul kalmıştı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr