484.Bölüm – Ascher Ailesi (2)
“Soruların miktarını ve geri kalan kuralları belirlemedik, bu nedenle her sorunun önemli olacağını düşünüyorum. O hâlde bana söyle, kimliğin nedir?”
Bionna ilk başlarda hafifçe mırıldanırken ikinci cümleyi söylerken Paul’e doğru sesli bir şekilde konuşmuştu. Bu soru hâlâ aklını kurcalıyordu çünkü abisinin bu adamda neden bir karma ipliği bıraktığını öğrenmek istiyordu.
Bionna’nın sorusunu duyan Paul’ün kaşları hafifçe kırışmıştı. Bionna ona adını değil, kimliğini söylemesini söylemişti ve tam olarak ne söylemesi gerektiğinden emin değildi.
Bionna’nın onun gibi aurayı gören gözleri olmayabilirdi ancak yalanları ve duyguları hissedebilen başka teknikler vardı. Bionna’nın ondan çok daha güçlü olduğunu hissedebiliyordu ve eğer ona yalan söylerse saldırıya uğramasa da büyük ihtimalle kendi aldığı cevaplar da yalanlar olacaktı.
“Hah… Paul Shane Veussia. Önemli olan üç kimliğim var. İlki bildiğin gibi Kan Kanatlı Anka ırkından kalan son kişi olmam. İkincisi önceki hayatımda Varlığın Hükümdarı Shane olarak bilinmem. Üçüncüsü ise Habis Tanrı’nın varisi olmam.”
En sonunda Paul yalnızca gerçeği söylemeye karar vermişti. Garip bir şekilde Bionna’nın aurasına baktığında herhangi bir ölümlünün bile sahip olduğu tedbiri göremiyordu. Bionna o anda oldukça rahattı ve Paul’ün sözlerinden sonra şaşırmış görünse de yine de tamamen şok olmamıştı.
“Demek bu yüzden abim buna karar verdi… Öyle olsun, sıra sende.”
Bionna bu cevabı alınca başını sallamış ve soru sorma sırası Paul’e geçmişti. Paul de anında bir süredir aklına takılan o soruyu sormuştu.
“Abin kim?”
Bu soruyu duyan Bionna bir süre beklemiş ve düşünmüştü. Ardından Paul’ün kimliklerindeki anormalliğe rağmen ona doğruyu söyleyişini hatırlamış ve iç çektikten sonra konuşmaya karar vermişti.
“Astra Ascher benim abim. Tek boynuzlu bir şeytana benziyor ancak asıl ırkı Asura. Görünüşe göre Karmaşa Alanında az bulunan Ganya Fillerini avlarken onunla karşılaşmış ve onun isteğiyle onları öldürmekten kaçınmışsın. Abim bunun üzerine bir karma ipliği bırakmış.”
Bionna konuşmayı bitirdiğinde Paul başını hafifçe sallamıştı. Kendisinden Düzen Bozucu diye bahseden bu adamın oldukça güçlü olduğunu daha önce de hissetmişti ve şimdi Bionna gibi bir kardeşi olduğunu öğrenince önceden onun sözünü dinlediği için mutlu hissetmişti.
“Sıra bende, neden karmaşa alanına girdin?”
“Yapmak istediğim birkaç ekipman için gerekli materyaller burada bulunuyorlardı. Ekipmanın ne olduğunu söyleyemeyeceğim için üzgünüm. Bu materyalleri toplamayı başardım ve biraz da fiziksel gücümü artırmak istedim. Bu nedenle burada kaldım.”
Paul asıl amacını söylese de Vincent veya Eisengarm’ın Kızları ekipmanlarından bahsetmemişti. Vincent’in içinde olduğu Abdallar Grubu gizli bir örgüttü ve onun adını verirse büyük sıkıntılar çıkabilirdi. Paul Vincent’in adının sahte olma olasılığını düşünmüştü ancak sözlerinde yalan olmadığı için bu onun gerçek ismi olmalıydı.
“Demek öyle… Doğru, Karmaşa Alanı yüksek miktarda Araf Siyah Metali barındırıyor. Ekipmanların çoğunun gücünü artırabilen bir materyal.”
Bionna Paul’ün sözlerinin üzerine düşünmüş ve başını sallamıştı. Paul’ün buraya girme nedeni oldukça normaldi ve bir yalan söylemiyor gibi görünüyordu. Bazı yerleri eksik söylediği belliydi ancak herkesin sırları olurdu. Yalan söylemediği sürece bir sıkıntı yoktu.
“Sen bana söyle, Ascher Ailesi nedir?”
Paul bu soruyu sorduğunda Bionna’nın vücudu bir anlığına titremiş ve aurası dalgalanmıştı. Aynı anda, Paul’ün ciddi gözlerine bakan Bionna derince iç çekmişti.
“Sana söylemekten bir şey olmaz sanırım. İstesen de konseyin yanına gidemezsin sonuçta. Ascher Ailesi… Kayıplar Ailesi olarak da bilinir.”
Bionna’nın sözlerinden herhangi bir şey anlamayan Paul ona meraklı bakışlarla bakarken Bionna açıklamaya devam etmişti.
“Evrenin var oluşundan beri binlerce farklı ırk var olmuştur. Bazıları doğal bir şekilde, bazıları ise düşmanları tarafından tamamen yok edilmişlerdir. Öyle ki, bu ırkların kan soylarını taşıyabilecek en ufak bir parça bile kalmamıştır.”
“Ascher Ailesi, Yaratanların bu konuyu sevmediği için müdahale ettikleri bir ailedir. Ne zaman bir ırk geri gelme şansı olmadan tamamen yok edilse Yaratanlar o ırktan bir varlığı evrende yeniden oluşturur. Bu varlıkların toplandığı yer, Ascher Ailesidir.”
“Bu yeniden doğan varlıkların amacı ırkları için intikam almaktır. Eğer doğal olarak yok olmuşlarsa o zaman yalnızca üremeleri gerekir ancak düşmanları tarafından yok edildilerse onların yok oluşunu sağlayan asıl beyni öldürmeleri gerekir. Görevlerini bitirene kadar ölümsüzlerdir ve ondan sonra seviyelerine göre hayat zamanlarını kazanırlar. Aileden olan kişiler Yaratanlar tarafından kutsandıkları için varlığın yasalarına karşı gelip oldukça uzun süreler boyunca yaşayabilirler.”
“Senin karşılaştığın kişi, Astra Abim, bir Asura’ydı. Asura ırkı 5,5 milyar yıl önce yok edildi ve Astra Abim o zaman doğdu. Asura ırkını yok edenler Kutsal Doğan ırkıydı ve emri veren kişi o zamanların Baş Tanrısıydı. Asura Abim yalnızca 2 milyon yıl çalıştıktan sonra Baş Tanrı’yı öldürdü ve evrendeki düzeni altüst etti. Bu nedenle ona Düzen Bozucu da dendi. Şimdilerde yalnızca evreni dolaşmayı seviyor.”
“Ben, Altın Karga Irkından bir varlığım. Altın Karga Irkı yalnızca 1,8 Milyar Yıl önce yok edildi ve ben görevimi çoktan tamamladım. Bizi yok eden ırk özel bir bilgi olduğu için şimdilik söyleyemeyeceğim.”
“Ve son kişi… Arad!”
Bionna’nın sesli çağrısından sonra birden Paul’ün olduğu mağaranın girişinde devasa bir göz belirmişti. Başını çevirip bu gözü gören Paul Arad isimli bu kişinin tüm vücudunun 100 metreye yakın olduğunu düşünüyordu.
“Arad, Titan Irkından. Onun ırkı 1,5 Milyar Yıl önce yok edildi. Hâlâ görevini tamamlayamadı çünkü henüz gücü yeterli değil.”
Bionna açıklamayı bitirdiğinde Paul’ün düşünceleri bir süreliğine durmuştu. Aldığı bilgiler oldukça fazlaydı ve karmaşık sayılırlardı bu nedenle anında bir şey söyleyemiyordu.
Ascher Ailesi gibi bir varlığın bu evrende var olabileceğini düşünmemişti. Yaratanlar tarafından evrendeki dengeyi korumak için gönderildikleri söylenebilirdi ama bu onların aynı zamanda tehlikeli varlıklar olduğunu gösteriyordu.
Paul Küçük Hükümdar’ı öldürdüğünü hatırladığında kaşları hafifçe kırışmıştı. Eğer onun soyu da tükendiyse ve bir Ascher Ailesi üyesi olarak doğarsa bu onun kendisi ölene kadar sahip olmaya devam edeceği ölümsüz bir düşmana sahip olacağını gösterirdi.
“Merak etme. Küçük Hükümdar babası gibi değildi ve şehvetli bir hayat yaşadı. Altı Mücevherli Ejderha kanı saf olmasa da evrenin köşelerinde birçok ejderha tarafından taşınıyor. Eğer yok olursa bu doğal bir sebep olarak kabul edilecek.”
Paul’ün endişesini anında fark eden Bionna bu sözleri söylemiş ancak sonrasında pişman olmuştu. Eğer bunu söylemeseydi ve Paul bunu bir soru olarak sorsaydı o zaman kendisi daha fazla soru sorabilirdi.
“Her neyse, sıra bende. Küçük Hükümdar’ı öldürmek için kullandığın teknik neydi?”
Bu sorunun geleceğini bekleyen Paul derince bir nefes almıştı. Kara Büyü gerçekten bir sır sayılmasa da bu büyünün özelliğini tam olarak söylemek istemiyordu.
Küllere Dönen Evren, hiçlikte bulunan ve tüm alevlerin doğduğu alev sayılan Gerçek Alev’in bir huzmesini gerçekliğe çağıran bir Kara Büyüydü. Gerçek Alev dokunduğu her şeyi hiçliğe karışan Kozmik Küllere çevirirdi ve korunması imkânsız sayılsa da onu kullanabildiği bilinmemeliydi.
Hiçlik gizemli bir yerdi ve gerçeklik hiçlikte yaşayan Yaratanlar tarafından birçok kez elden geçirilmişti. Kim bilir, belki de bu devasa evrenin bir köşesinde Gerçek Aleve karşı çıkabilecek bir ekipman veya teknik vardı. Paul şansını denemek istemiyordu. Onun kozları mümkün olduğunda gizli kalmalıydı.
“Bu soruyu cevaplamak istemiyorum. Ve soracak başka sorum da yok. Benim buradaki işim bitti, Bionna Ascher.”
Paul başını iki yana sallayarak ayağa kalkarken Bionna da derince bir nefes almış ve başını anladığını gösterircesine sallamıştı. Paul’ün öyle bir koz kartını açıklamak istememesi normaldi ve pek hayal kırıklığına uğramamıştı.
“Şimdi nereye gideceksin?”
Bionna ona bu soruyu sorduğunda Paul bir anlığına duraksamıştı. Ardından, bir süre düşünmüş ve gideceği yeri seçmişti.
“Rastgele bir küçük dünyaya…”
Paul bu sözleri söylerken etrafındaki uzay katmanları sert bir şekilde dalgalanmış ve bir iki saniye sonra bir yırtık açılmıştı. Bu yırtığa adım atan Paul ise anında ortadan kaybolmuştu.
“Gitti mi, abla?”
“Gitti.”
Bionna Paul’ün kaybolduğu yere bakarken derince iç çekmiş ve başını iki yana sallarken mağaradan ayrılıp Arad’ın omzuna yeniden oturmuştu. Arad oradan ayrılmaya başlarken Bionna’ya bir soru sormuştu.
“Onun arkadaş olmaya değer olacağını düşünüyor musun, abla?”
“Bunu zaman gösterecek, Arad.”
Bionna bu sözleri söyledikten sonra ikisi de sessizleşmişlerdi. Arad büyük adımlarıyla Karmaşa Alanının köşelerinden birinde, Ganya Fillerinin yaşadığı yere doğru yürüyordu. İkisi Astra ile konuşmak istiyorlardı.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..