487.Bölüm - Dokuz Başlı Alev Ejderhası!

avatar
5167 25

Kara Büyücü - 487.Bölüm - Dokuz Başlı Alev Ejderhası!


487.Bölüm – Dokuz Başlı Alev Ejderhası!

 

Yüzlerce kilometrelik devasa bir açıklık okyanusun en derinlerinde oldukça belirgin bir şekilde duruyordu. İçine onlarca varlığın girip çıktığı bu açıklık normal herhangi bir canlının yanına bile yaklaşamayacağı kadar tehlikeliyken o anda bu açığın onlarca metre üzerinde iki figür uçuyordu.

 

Oldukça büyük sayılabilecek bir uzunluğa sahip Kalyan Kanyonuna bakan Paul yanındaki Sidur’un bir miktar titrediğini hissetse de bunu önemsemeden aşağıya bakmaya devam ediyordu. Düşündüğü gibi, önceden gezerken varlığını önemsemediği bu kanyonun en derinlerine odaklandığında orada bir yarık daha olduğunu görebiliyordu.

 

“İyi iş.”

 

Paul en sonunda gözlerini kısmayı bıraktığında Sidur derin bir nefes almıştı. Ardından, vücudunun garip hissettiğini ve gözlerinin bulandığını hisseden Sidur gözlerini kapatıp açtığında birden kendisini bir başka yerde bulmuştu.

 

Bu yer kendi krallığının iç kısımlarındaydı ve sarayına oldukça yakındı. Gözlerini biraz ovuşturup etrafa bakınan Sidur neler olduğunu anladığında derince iç çekmişti.

 

“Anında Işınlanma… Büyük figürler kesinlikle kendi yollarına sahip.”

 

Sidur’un bu sözlerini duyamayan Paul o sırada Kalyan Kanyonuna bakmaya devam ediyordu. Ancak bir süre sonra yalnızca bakmak yerine direkt olarak dalmaya karar vermişti. Bu yer başkaları için tehlikeli olsa da kendisi için o kadar tehlikeli sayılmazdı.

 

“Roa-”

 

Ona yaklaşan bir canavar daha kükremesini bitiremeden Paul’ün ruh gücü ile sarılmış ve kanyonun bir duvarına savrulmuştu. Paul ise biraz daha indikten sonra kanyonun duvarında bir bölme oluşturmuş ve içeriye girip tüm suyu dışarıya boşaltmıştı.

 

Normalde direkt olarak en derine inmesi gerekiyordu ancak Araf’tayken halletmeyi unuttuğu bazı şeyler vardı ve Vielis ile karşılaşmadan önce bunları halletmek istiyordu. Sonuçta Vielis’in ona nasıl bir görev vereceğini bilmiyordu ve öncelikle yapabileceği en yüksek güce ulaşmak istiyordu.

 

Açtığı mağaranın boyutunu bir miktar büyüttükten sonra boyutundan materyalleri birden çıkaran Paul aynı zamanda yedi ejderha ruh kafesi çıkarmıştı. Normalde bu ruh kafeslerini İnfirmi’ye vermek istiyordu ancak şimdi onları kullanması gerekiyordu. Uzun zaman önce girdiği zindanın Alev Testinden kazandığı çağırma büyülerini artık kullanmak istiyordu ve Ejderhalar Yuvasına yaptığı baskından sonra en sonunda gerekli malzemeleri toplamıştı.

 

“Vifre. Kardias.”

 

Daha önceden çağırmayı başardığı iki ejderhayı arkasında kalmaları için çağırdıktan sonra önündeki yedi materyal tepesine bir bakış atan Paul vücudundaki yoğun alev manası noktalarından birini birden salmış ve etraflarına soğukluk yayan bir materyal yığınına gönderirken birden mırıldanmaya başlamıştı.

 

“Yüksel, Alynn.”

 

Birkaç dakikalık mırıldanmanın sonunda en sonunda yüksek sesle konuşan Paul’ün sözleri üzerine materyal tepesi birden mavi bir sis bulutuna dönüşmüş ve en sonunda kudretli bir ejderha formuna geçmişti. Tamamen buz mavisi pullarla kaplı olan bu ejderha Alev-Buz Ejderhası Alynn’di.

 

“İyi. Sıra ikincisinde.”

 

Alynn’in İmparator seviyeli bir güce sahip olduğunu gören Paul başını sallarken anında diğer materyal tepeciğine geçmiş ve yine alev manasını salmıştı. Birkaç dakikalık mırıldanma sonrasında ise koyu yeşil pullarla kaplı yılan benzeri bir ejderha birden ortaya çıkmıştı.

 

“Zehir Ejderhası Vild.”

 

Bu ejderhayı da inceledikten sonra sıra diğerlerine gelince Paul işini biraz hızlandırmaya karar vermişti.

 

“İllüzyon Ejderhası Varag.”

 

“Arzu Ejderhası Verd.”

 

“Işık Ejderhası Sabâd.”

 

“Karanlık Ejderhası Basil.”

 

Üst üste dört ejderhayı çağırıp arkasına geçirdikten sonra önünde kalan gri renkli yığına bakan Paul vücudundaki alev manasını bir kez daha salmış ve mırıldanmaya başlamıştı. Ölüm Ejderhası çağırabileceği dokuz ejderha arasında sonuncuydu ve ölüm manası ile güçlenen alevleri kullanıyordu.

 

Ama bu ejderhayı çağırırken, son kısımlara yaklaştıkça birden bir değişim olmuştu. Paul’ün ruhunun derinliklerinde dinlenen çağrılmış canavar, Lich Estes, birden uyanmış ve Paul’ün vücudundan fırlayarak materyallerin oluştuğu sise girmişti. Bunu engelleyemeyen Paul ise ilk başta üzülse bile sonrasında bunun getirebileceği değişimleri düşününce pek üzülmemeye karar vermişti.

 

“Ölüm Ejderhası Grazyal.”

 

Dokuzuncu ejderha da formunu aldığında Paul dokuz ejderhaya iyice bir bakış atmıştı. Her biri birbirinden heybetli olan bu ejderhalar o anda gözlerinin önünde duruyorlardı ve bu küçük dünyada gerçek kaosa neden olabilirlerdi. Hatta yalnızca biri bile bu dünyayı neredeyse tamamen yok etmeye tamamen yetebilirdi.

 

“Yine de Estes gittiği için biraz üzüldüm… Neyse, geri dön-”

 

Paul daha kendi sözünü tamamlayamadan önce dokuz ejderhanın figürlerinin birden silikleşmeye başladıklarını fark etmişti. Sonrasında, birden Paul’ün ruh sarayının yakınlarındaki dokuz kule parçalanmıştı.

 

Ama Paul herhangi bir yara almamıştı. Aksine, ruhunun bir miktar güçlendiğini bile hissediyordu. Ruhunun çoktan İmparator seviyede olduğu düşünülürse bu şaşırtıcı bir gelişimdi.

 

Ama daha şaşırtıcı olan şey aslında ruh sarayının değişiyor olmasıydı. Etrafındaki dokuz ejderhaya ek olarak ruh sarayı ve ruh kuleleri de sis şeklindeki formlara girmiş ve birleşmeye başlamışlardı. Bu süreç devam ederken ejderhaların dönüştükleri sis formu ruhuna girdiğinden Paul olduğu yerde hareketsiz kalmış ve işlemin bitmesini beklemişti. Ne olduğunu anlamıyordu ancak kendisine zararlı olmadığını hissedebiliyordu.

 

Onda bu değişimler geçerken ruh gücü vücudundan birkaç kez sızıp oraya yaklaşmaya cüret eden her bir canavarı ezdiği için tehlikede değildi. Birkaç canavarın cesedi etrafta toplandığında diğer canavarlar oraya yaklaşmaktan korkmaya başlamışlardı.

 

Yaklaşık bir saat sonrasında, birden Paul’ün ruh sarayının dönüştüğü sis bulutu yoğunlaşmaya başlamış ve dakikalar içerisinde saray şeklini yeniden almıştı. Ancak bu sefer öncekinden daha farklıydı. Bu saray hiç de basit değildi.

 

Önceki ruh sarayı tamamen kan kırmızı bir renge sahipti ve içindeki varlıkların içinde en değerli şey olan Allatra’nın ruh parçası çoktan harcanmıştı. Diğer şeyler ölümlü kişiler için yararlı olsalar da Paul Yükselen seviyesine varınca onların bir işe yaramayacağını biliyordu. Ama bu saray daha işe yarar duruyordu.

 

Önceki şekli biraz da olsa korunmuştu ancak saray artık kan kırmızı renginin üstünde farklı renklere de sahipti. Bazıları oyma, bazıları kabartma olan süsler duvarları dolduruyordu ve sarayın dört köşesinde uzunca kuleler vardı.

 

Sarayın merkezinde ise oldukça yüksek olan bir başka kule daha vardı. Etrafında kuleye sarılmış dokuz ejderhanın motiflerini taşıyan bu kule gerçekten de göz alıcıydı. Ancak o anda Paul’ün dünyasındaki en göz alıcı şey o değildi.

 

Çünkü dokuz ejderhanın dönüştüğü sis bulutu en sonunda gerçek bir form almaya başlamış ve bu form ruh sarayının ortasındaki o devasa kulenin etrafına sarılmıştı.

 

Bu form kulenin tamamını saran bir ejderhaydı. Pullarının çoğunluğu kan kırmızısı olan bu ejderhanın üzerinde aynı saraydaki gibi dokuz farklı renk de işlenmişti. Konu boynuna gelene kadar bu ejderha oldukça normaldi ve heybetli görünse de İnfirmi’nin vücudundan tek farkı rengi görünüyordu.

 

Ancak bir çağırılmış canavar olduğu için Ruh Kafesine sahip olmayan boynundan, daha doğrusu boyunlarından, sonra dokuz başa sahipti. Paul’ün çağırdığı dokuz ejderhayı temsil eden bu başların hepsi renkleri dışında aynı görünüşe sahip olsalar da birbirlerinden büyük bir miktarda farklılardı ve Paul bunu fark etmişti.

 

Bu ejderha yalnızca önceki dokuz ejderhanın özel alevlerini değil, aynı zamanda normal alevleri de kontrol edebiliyordu. Bu önemliydi çünkü özel alevlerin gereksiz olduğu durumlarda onları kullanmak herhangi bir işe yaramayabilirdi.

 

Aynı zamanda, bu ejderhanın vücudu güçlüydü. Hem de aşırı güçlüydü. Paul onun bir çağırılmış canavar olduğunu ve en yüksek seviyenin 9 yıldız olabileceğini biliyordu. Üç hayatın anılarında da bu böyleydi. Ancak karşısındaki ejderhanın bu seviyeyi aşıp 10’uncu bir yıldızı hak ettiğini de düşünüyordu.

 

“Rroooaarrr!!!”

 

Ejderhanın dokuz başı da başını kaldırıp kükrediğinde Paul bu ‘basit’ çağırılmış canavarın kudretini direkt olarak hissedebilmiş ve gülümsemişti.

 

“Dokuz Başlı Alev Ejderhası. Sen bir Dokuz Başlı Alev Ejderhasısın. Adın ise… Solom.”

 

Solom, Varlığın Hükümdarı Shane’in evreni gezerken karşılaştığı güçlü bir alev ejderhasının adıydı. O alev ejderhası Shane’den çok daha önce ölmüştü ancak Shane’in zihninde iyi bir arkadaş olarak yer edinmişti. Paul bu ejderhaya bu ismi vermenin oldukça uygun olduğunu düşünüyordu.

 

Paul ona ismini verdikten sonra ejderha bir daha cevap vermemiş ve basitçe boyunlarını kulenin çevresine sarıp uyumaya başlamıştı. Paul ise merakla sarayın içine adımlarını atmıştı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr