500.Bölüm – Yeniden Toplanmak
Uzay Salonunun içerisindeki odalardan birisinde, mor renkli sis bulutlarının ortasında oturan Amelia derin nefesler alırken etrafında farklı görüntüler belirip duruyordu. Normalde başkalarının zihnine yapılan saldırılar sonucu ortaya çıkan illüzyonlar Amelia’nın teknikleri sayesinde iyice gerçekliğe dönmeye başlamıştı ve bu birçok İllüzyon Ustasının ulaşamadığı bir seviyeydi.
Belki de kan soyundan kaynaklanıyordu ancak Amelia’nın yetenekli olduğu bir gerçekti. Alacakaranlık Asilleri nadir bir ırk olsalar da yalnızca ‘güçlü’ illüzyonistler olarak biliniyorlardı ve Amelia kadar yetenekli bir tanesinin ortaya çıkıp çıkmadığı bilinmiyordu.
O sırada, birden odanın kapısı açılmıştı ve mor sis üzerinde tam kontrole sahip olan Amelia bir ses çıkmasa da bunu direkt olarak hissetmişti. İçeriye giren kişinin kim olduğunu bilmiyordu ancak bir düşman olmasa da herhangi bir haber olmadan odasına girmesi pek hoşuna gitmemişti. Bu nedenle mor sisi giren kişiye yönlendirmişti.
Giren kişiye zarar vermek istemiyordu. Yalnızca biraz ürkütmek istemişti. Mor sis onun emirleri altında karşı tarafın bilinç altındaki korkuları görüp o şekle bürünebilirdi. Giren kişiyi korkutup bir daha izin almadan girmemesi için uyarmayı düşünüyordu.
Ancak giren kişi mor sisi isteyerek kendi vücuduna çektiğinde ürken kişi kendisi olmuştu. Çünkü bu kişinin bilinç altında görebildiği bir şey yoktu. Hüzün veya öfke gibi anıları uyarabileceğini görebiliyordu ancak korku kısmında tek bir şey bile yoktu…
“Herhangi bir sembol olmadan karşı tarafın anılarını tetikleyebilmek şaşırtıcı bir yetenek. Görünüşe göre ben yokken kazandığın unvanı hak ediyorsun, Amelia.”
Tanıdık ses kulaklarında yankılandığında Amelia sonunda bu anormal bilincin kime ait olduğunu anlamış ve solan yüzüyle anında gerçek dünyaya geçmişti. Mor sis onun tek düşüncesiyle dağıldığında arkasında Vord ile kapıdan içeriye giren figüre bakan Amelia’nın yüzünde belirgin bir utanç belirmişti.
“Usta… ben… özü-”
“Özür dilemeye gerek yok. Her türlü tekniklerini benim üzerimde denemeni isteyecektim zaten. Oldukça işe yarar oldukları belli. Eğer normal bir Yükselen olsaydı çoktan korkularının arasına düşmüştü.”
Amelia’nın yaptığı şey için kötü hissettiğini fark eden Paul anında gülümsemiş ve ilerleyip Amelia’nın başını okşamıştı. Paul’ün elinin sıcaklığını hisseden Amelia birkaç saniye içinde rahatlamış ve tatlı bir gülümseme ile başını yeniden kaldırmıştı.
“Görünüşe göre 1.Semaya ulaşmışsın. Vord, Amelia’nın savaş gücü ne kadar?”
Allatra ve Shane’in anıları sayesinde Paul elbette Savaş Gücü Mantığı hakkında bilgiliydi. Amelia saldırı tipi değil de kontrol tipi teknikler kullansa da Wulian gibi destek tipi sayılmadığından savaş gücü minimumu aşıyor olmalıydı.
O anda savaş gücünü ölçebilecek makineler olduğunu biliyordu ancak Vord’un gözlerine daha çok güveniyordu.
“Genç Hanım’ın savaş gücü 1600. Kontrol tipi yükselenler arasında yüksek bir savaş gücü, efendim.”
“Mm.”
Paul başını hafifçe salladıktan sonra Amelia’nın başını bir kez daha okşamıştı.
“Görünüşe göre gerçekten de gelişmeye başladın ha? Böyle devam et. İllüzyonlar Prensesi lakabının boşa gitmesine izin verme.”
“Anladım, usta.”
Amelia başını sallayarak onu onayladıktan sonra Paul diğerlerini görmek için odadan çıkmıştı. Amelia da eğitime devam etmek yerine biraz daha Paul’ü takip etmeye karar vermişti. Paul’ün sonraki varış yeri Yeni adıyla Cain ve İnfirmi’nin çalıştığı yerdi.
Alpran ve Sabatha’nın zorlu eğitimlerinden geçen ikili bir yılın sonunda gerçekten oldukça değişmişlerdi. Görünüş olarak o kadar değişmeseler de kişilikleri neredeyse tamamen dönmüştü. Önceden yalnızca karşı tarafı yemeye odaklanan Cain ile korkak bir ejderha olan İnfirmi o anda hafif sadistik bir yana sahiplerdi.
“Geri dönüşünüzü kutlarım, efendim.”
Ancak Paul’ün karşısına geldiklerinde sadistik düşünceyi bırakın en ufak bir kibirleri bile kalmıyordu. Elbette, hâlâ Paul ile normal bir şekilde konuşup bir dost gibi davranabiliyorlardı ancak ona herhangi bir şekilde saygısız davranmıyorlardı. Paul ile karşılaştıktan sonra ikisinin de hayatları değişmişti ve bu unuttukları veya unutacakları bir şey değildi.
“13.000.”
Paul’ün ne soracağını bilen Vord Cain’e bakarken direkt olarak cevabını vermişti. 4.Semadaki bir Yükselen olan Cain için 13.000 savaş gücü oldukça iyi sayılırdı ve Paul bundan memnundu.
“Bir süre boyunca savaş için hazırlanın. Yapmayı planladığım bir şey var. Sizlerin yardımına ihtiyacım olacak.”
“Anlaşıldı.”
Paul’ün ağzından ‘savaş’ kelimesini duyan Cain ve İnfirmi’nin yüzlerinde heyecanlı bir ifade belirmişti. Herhangi bir savaş süresinde kendilerinin oldukça fazla kişiyle dövüşmeleri gerekeceğini biliyorlardı ve bu onlar için epey heyecan verici bir şeydi. Bu ikili çoktan önceki kişiliklerinden sıyrılıp iki savaş manyağına dönüşmüşlerdi.
“Efendim, eğer bir savaş olacaksa o zaman önceden hazırlık yapmam gerekiyor mu? Suikast da iyi olabilirim ancak konu birden fazla düşmanla dövüşmeye geldiğinde tam gücümü kullanamıyorum.”
Konuşan kişi o sırada gelen ve her şeyi duyan Shuan’dı. Yüzünde hafif bir gülümseme ile içeriye giren Shuan’ın üzerinde gözlerini gezdiren Paul onun vücudunun her hareketi ile görüntü olarak değişmese de uzayın farklı katmanlarında hareket ettiğini görebilmişti. Yani Shuan neredeyse aynı anda birden fazla uzay katmanında var olmayı başarıyordu.
Bu oldukça özel bir gelişim yolu sayılırdı ve Paul’ün kavradığı Engelsizlik Ruh Özü ile yapılabilecek bir şey değildi. Shuan kendisine özel bir ruh özü kavramıştı.
“Merak etme, Shuan. Senin yeteneklerini de biliyorum. Senin için daha iyi bir planım var.”
“Efendim, ona yumuşak davranmayın. Böyle davransa da savaş gücü çoktan 17.000’e ulaştı. Savaşta önemli bir birlik olacaktır.”
Vord’un sözlerinin üzerine Shuan’ın yüzü hafifçe kızarmış ve başını kaşırken Paul’ün vereceği kararı beklemeye başlamıştı. Ancak Paul Vord’un sözlerini duysa bile başını iki yana sallamıştı.
“Dediğim gibi, sana başka bir yerde ihtiyacım var. Şu anda uzay üzerindeki yeteneğin benimkinden bile daha gizemli yani ben savaşırken senin gitmen daha mantıklı olacaktır. Her neyse, bunları sonra konuşabiliriz. Daha diğerlerini görmedim.”
İlk başta konuyu rahat bir şekilde konuşsa da sonrasında daha sonra düşünmeye karar veren Paul başını iki yana salladıktan sonra oradan ayrılmıştı. Bu sefer Vord onu takip etmemişti ve peşinden gelen tek kişi Amelia’ydı. Bir süre yürüdükten sonra ikisi Uzay Salonunda yeni olan bir malikaneye ulaşmışlardı.
Paul bu malikaneyi biliyordu. Daha önceden geldiğinde malikane yalnızca yapılma aşamasında olsa da Silleverde’nin bu malikaneyi onun için yaptırdığını öğrenmişti. Silleverde Paul ve yandaşlarının hızlı ilerleyişini gördükçe endişeleniyor ve bu yüzünden onlara yanaşmaya çalışıyordu. Konseye çoktan karşı gelmişti ve Paul bir gün fazla güçlenip onu unutursa o zaman gerçekten işi biterdi.
Ancak Paul’ün Silleverde’yi unutmak gibi bir düşüncesi yoktu. Ne de olsa bu Uzay Tanrıçasının ona epey yardımı dokunmuştu ve o aldığı yardımları rastgele unutan birisi değildi. Silleverde bir gün ona sırtını çevirmediği sürece o da Silleverde’ye sırtını çevirmeyecekti.
Paul’ün malikaneye gelme sebebi geri kalan üçlünün burada olmasıydı. Beklediği gibi, o içeriye girdikten kısa bir süre sonra üç figür onun önünde belirmişlerdi.
“Efendim.”
“Efendim~”
“Hoş geldiniz, efendim.”
Üç farklı ton kullanılsa da üç kadının da bir şekilde heyecanlı oldukları belliydi ve Paul hafifçe gülümsemeden edememişti. Oradaki ortamın yavaşça değiştiğini fark eden Amelia ise kızarmış yüzüyle gizlice ortadan kaybolmuştu. Paul bunu görmüş ancak onu durdurmak için herhangi bir şey yapmamıştı.
Doğruyu söylemek gerekirse, uzun bir süredir Yaradan Yetiştirme Zindanındaydı ve tamamen gelişimine yoğunlaşmıştı. Bundan sonra ise daha büyük adımlar atması gerekecekti. Bu ufak fırsatta kendisini biraz rahatlatmak istemesi normaldi.
[YN]: Ve bu bölümle birlikte, toplamda 500 Bölüme ulaştık. Buraya kadar benimle gelen ve beni destekleyen herkese teşekkürlerimi iletiyorum. Umarım serinin devamında da beni bu şekilde desteklemeye devam edebilirsiniz.
Bu arada, severek okuyup da beğenmeyenler varsa umarım beğenirsiniz :D
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..