Okula yeni katılan öğrenciler okulun içinde dolaşmaya devam ederlerken yeni katılanların sadece kendileri olmadıklarını anlıyorlardı. Yeni gelen öğrencilerin üniformalarının üzerinde bulunan bulut siyah renkliydi ve şu anda hepsi 100'den fazla kişi gördüklerine eminlerdi.
Lisa, Aki ve Liebe konuşarak, aslında Aki'nin çok konuştuğu söylenemezdi, ilerlerlerken birisi Aki'ye çarptı. Aki her ne kadar kaçınmaya çalışmış olsa bile o kişi ona çarpmıştı. Aki hiçbir şey demeden ilerlemek istediğinde ise çarpan kişi ''Hey burada büyüğüne çarptın ve özür dilemiyor musun?'' demişti.
Aki daha bir şey demeden Liebe aralarına girip ''Büyüğüm burada Aki'nin kaçınmaya çalıştığı oldukça barizdi. Bu sebeple özür dilemediğini tahmin ediyorum.'' demiş ama karşısındaki kişinin öfkeli bakışlarını görünce ''Eğer izin verirseniz onun yerine özür dilemek isterim.'' demişti.
''İstemem, ben onun özrünü duymak istiyorum.''
Aki, söyleneni ciddiye almayarak ''Liebe hadi gidelim.'' diyerek ilerlemeye başlamıştı. Liebe ise başıyla onaylamakla yetinip Aki'nin arkasından ilerlemeye başlamıştı.
Arkalarından onları izleyen büyük öğrenci eldivenini çıkarıp Aki'nin önüne fırlatırken ''Seni düelloya davet ediyorum!'' diye bağırmıştı. Aki ise hiçbir şey demeye uğraşmadan yerdeki eldivenin üzerine basarak oradan uzaklaşmıştı.
Liebe ve Lisa, Aki'nin neden böyle davrandığını düşünüyorlarken Aki 'Şu ödülleri almak daha öncelikli...' diye düşünüyordu.
Arkalarından onları öfkeli gözlerle bakan kişi ise içinden Aki'ye lanetler ediyordu.
Liebe, Lisa ve Aki ödül salonuna geldiklerinde, salon görevlisi onları bir ödül odasına götürmüştü. Görevli yüzünde her zaman takındığı gülümsemesiyle ''Buradan istediğiniz şeyi alabilirsiniz, ödül sayınıza bağlı olarak.'' demiş ve kapının önüne geçerek onları izlemeye başlamıştı.
Liebe sadece bir seçim yapabileceği için ne seçeceğine karar veremezken Aki ''Liebe istediğin iki şeyi seç benim üç hakkım var ve istediğim sadece iki şey var.'' demişti.
''Teşekkürler.'' demişti insanın içini ısıtan bir ses tonuyla.
Lisa kendisine uzun bir asa alırken ikinci ödül olarak ne istediğini bilmediğini fark etti.
Liebe ise kendisine iki tane sarı renkte özel materyallerle işlenmiş kılıç almıştı.
Aki ise hala düşünüyordu.
Lisa bu esnada bir kuş sesi duymuş ve rafın en altına bakmıştı, orada gri tüylü başında yeşil bir taç tüyü bulunan güvercin boyutunda bir kuş bulunuyordu. Görevli, Lisa'ya bakarak ''O kuş bir Çimen ankası, hala bir yavru bu sebeple anlaşma yapmak kolay olacaktır.'' dediği anda Lisa kuşu kafesinden çıkararak kucağına aldı. Görevli ilginç bir şey bulmuşçasına ''Kafesi de alabilirsin.'' demişti. Lisa gülümseyerek boş kafesi de almıştı.
Aki odanın ortasında rafları incelerken 'Bir silaha ihtiyacım var mı? Hayır yok, David yakında getirecektir zaten. Büyü kitabı ise tamamen gereksiz, elimde oldukça harika bir kitap bulunuyor zaten. Şu anda en zayıf yanım büyük ihtimalle bedenimdir yani bunun için bir şeyler almalıyım. O zaman bir cüppe şart. Peki diğer ödülüm ne olmalı...' diye düşünürken rafların üstünden saçlarına bir damla kan damlamıştı.
Aki daha ne olduğunu kavrayamadan bedeninin çevresinde yüzlerce büyü çemberi bir anlığına belirerek kaybolmuştu. Aki ne olduğunu soracağı esnada bir karga sesi duyulmaya başlamıştı.
''Gaaak''
''Gaaaak''
Görevli ''O bir Altın Gagalı ve Gölge Kargasının melezi bir kaç senedir burada ama ilk defa birisine böyle davranıyor. Ayrıca geriye sadece 1 ödül hakkın kaldı.'' dediğinde Aki normalde kafeste olması gereken ama şu anda kafesin dışında özgürce uçan kargaya baktı.
''İşime yarasan iyi olur.'' dedi ve kendisi için bir cüppe aramaya başladı. Cüppeler arasında kaliteli bir şey bulamayınca üzerine bir kaç beden bol gelen siyah renkli özel işlemelere sahip bir kıyafet alarak oradan çıktı.
Çıktıkları anda görevli Lisa'ya ''O kuşla anlaşma yapmak için 500 puan ödeme yapman gerekiyor.'' dediğin Lisa istemsizce üzüldü.
Aki ise umursamaz bir ses tonuyla ''Ben öderim, bu arada 400 puanımla bir şey alabilir miyim?''
Görevli Aki'nin bunu yapacağını tahmin ederek ilk başta fiyatı yüksek tutmuştu ''Tamam gelin benimle, bu arada 400 puana ufak bir boyutsal yüzük verebilirim sana.'' dedi.
...
Aki parmağındaki beyaz yüzüğe bakarken ''O kadın bilerek bunu yaptı!'' diye söyleniyordu.
Liebe ise kılıçlarını belindeki kınlarına yerleştirmişti. Lisa ise Aki'ye bakarak ''Kötü bir şey değil ki bu yaptığı.' Zaten boyutsal yüzükler seviyelerine göre renklere ayrılır, sana en düşük olan beyazı verdi o puana karşılık.' demişti.
Aki yüzüğü göstererek ''Hiç vermese daha iyiydi, şu anda bu beyaz yüzük, tuhaf gözlerimden bile daha çok dikkat çekiyor ama ben yapacağımı biliyorum.'' demişti. Boyutsal yüzükler değerli eşyalardı ve her öğrencide bulunmayan şeylerdi, bu da bu tip bir yüzüğe sahip birisini diğerlerine hedef olarak gösteriyordu.
Aki'de durum ise daha da kötü olarak normalde saklanması gereken bir avın ''Ben buradayım, beni avlayın.'' diye bağırması gibiydi. Aki yüzüğü cebine atarken kafasına konuş kargaya bakarak ''Şşşşt istenmeyen ödül rahat mı orası?'' diye imalı bir biçimde sormuştu.
Karga ise gaklayarak yattığı yere geri atmıştı. Üçlü bu şekilde okulda bir süre daha dolaştıktan sonra Aki yanlarından ayrılarak üniformaları aldıkları sınıfa ilerlemeye başlamıştı. Nedenini bilmiyordu ama içinden bir kaç ses ona oraya gitmesi gerektiğini söylüyordu.
''Akzen'i gör!''
''İlk sınıfa git!''
''Kayıt yerine!''
gibi sesler doluşmaya başlamıştı, bu sesler ona Kanatlı elemanla karşılaşmasını anımsatıyordu ve yine başını ağrıtıyorlardı. Bu sefer bağırarak kurtulamayacağının farkında olduğu için onlara uymaya karar vermişti.
Tam o sınıfın kapısını açacağı esnada arkasından tanıdık bir ses duyulmuştu.
''Aki, şu istediğin silahı buldum.'' dedi David, sonrasında boyutsal kesesinden iki kutu çıkararak ''Silahlar burada, başka bir isteğin yoksa ben gidiyorum.'' dedi.
Aki kutuları boyutsal yüzüğüne aktarırken ''Biraz fazla olduğumu biliyorum ama rica etsem bana sıradan bir silah verebilir misin?'' diye sordu.
David bu soru üzerine sinirlenirken içinden 'Ben o silahları almak için az daha ölüyordum lan, şimdi gelmiş benden sıradan silahlar mı istiyorsun!?' diye haykırıyordu ama bu düşünceleri hiç belli etmeden ''Neden böyle bir şey istiyorsun?'' diye sordu.
Aki sırıtarak ''Şu anki gücümle bu silahları kullanmak riskli, o sebeple o zamana kadar kullanabileceğim bir silaha ihtiyacım var.'' dediğinde David bu açıklamayı mantıklı bulsa bile içten içe hala yakarıyordu ama buna rağmen boyutsal kesesinden karmaşık bir silah yığını çıkardı.
''Hepsi daha önceden öldürdüğüm güçsüz kişilere ait, hepsi senin olabilir.'' demiş ve oradan uzaklaşmak için ilerlemeye başlamıştı. Bu esnada zihninde bir şimşek çakmışçasına arkasına dönüp ''Bu arada hocanız kim?'' diye sormuştu.
''Akzen'di ama soy adını hatırlamıyorum.''
Bu cevabın üzerine David ''O sınıfa bugün girmeni önermem, uyarmadı deme.'' diyerek gitmişti. Aki her ne kadar bu uyarı için teşekkür etse bile baş ağrısından kurtulmak için aklına gelen başka bir şey yoktu.
''Oraya gir!''
''Oraya girmelisin!''
''Yarın çok geç!''
... gibi bir sürü ses kafasının içinde yankılanıyordu.
Bu seslerden kurtulmayı umarak kapıyı açtı ve içeride bulunan kafası kopmuş kırk cesede bakarak istemsizce bir mide bulantısı yaşadı. Hızla kapıyı kapayarak zihnindeki seslerin onu neden buraya yönlendirdiğini düşünmeye başladı.
Ne kadar düşünde bile bir sebep bulamıyordu, mide bulantısı dinmeye başlarken odada daha rahat gezinebilmeye başlamıştı.
Yarım saat kadar odayı gezinse bile işe yarar bir şey bulamamıştı. Sınıftan çıkmak için kapıya yaklaştığı esnada kapının kolu onun hareketinden önce aşağıya doğru inmeye başlamıştı.
Aki bu durumda ne yapması gerektiğini düşünürken tüm bedenini bir anda karanlık kaplamış ve ortadan kaybolmuştu.
Sınıfa giren kişiler ise yerdeki cesetlere bakarken ''Efendi Akzen keşke daha derli topla olsaydı, kafaları her yere dağılmış bunların.'' demişlerdi.
---------------------
Selam, nasılsınız?
İlerleyiş sizce iyi gidiyor mu?
Tavsiye ve önerileriniz var mı?
Aki nereye kayboldu?
Kafasındaki o sesler ne?
Gibi soruların cevabını merak ediyorsanız okumaya devam edin.
Bu arada kapak resminde yardımcı olabilecek birileri varsa çok sevinirim. İyi günler
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..