Tekrar... Yaşama Şansı?

Kim yazan Markus
avatar
481 5

Kim - Tekrar... Yaşama Şansı?



Kafamı iki yana salladım, dengemi kaybedip yere düştüm,”Öhhö… Öhhö…”kan tadını boğazımda hissediyordum. ‘Çok kötü bir şekilde yaralandım. Üsse geri dönmem gerek!’ Yerden destek alıp ayağa kalktım, sendeledim. Kendimi dik tutmaya çalıştım.

 

Önümdeki çam ağaçlarıyla kaplı ormana baktım. İleriye bir adım attım, tekrar sendeledim. Bacaklarımda güç kalmamıştı. Bedenim, daha fazla dayanamıyordu. Ruhumun veya irademin ne kadar güçlü olduğunun bir önemi yoktu; çünkü zehirlenmiştim!

 

O kahrolasıca bombanın başka bir etkisi daha. Bedeni içten içe zehirliyordu. İşlerini nasıl sağlama almaları gerektiğini çok iyi biliyorlardı. ‘Soysuzlar!’  Kokuyu alabiliyordum. Kafamı çevirdim, harap olmuş alanın içinden ormana doğru yayılan siyah gazı gördüm. Bana doğru geliyordu.

 

‘Gitmem gerek!’

 

Önüme bakıp yürümeye çalıştım.

 

 

Wuuu! Wuuu! Wuuu!

 

Rüzgâr. Kulaklarıma, rüzgârın çıkardığı keskin ve rahatlatıcı sesler ilişti. Gözlerimi kırpıştırıp açtım. Gökyüzü, hafiften kızıla boyanmıştı. Bir şeyler hatırladım. Kalbim hızlı hızlı atmaya başladı. Acıyı hissettim. Gözlerim dolmaya başladı. Kendimi tutmaya çalıştım…

 

Ama ne yaparsam yapayım, üstümdeki cansız bedene bakmaktan kendimi alıkoyamadım. ‘Komutanım!?’ Ölmüştü! Ona aptal aptal bakarken gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Derin bir nefes alıp fazla kımıldamamak için kendimi sakinleştirmeye çalıştım.

 

Elimden geldiğince kafamı çevirip bedenimden gelen acıları umursamamaya çalıştım. Yine de bir faydası olmadı. En azından kafamı hafifçe çevirebilmiştim.

 

Gözümün görebildiği her yer, sadece siyah renkte ve çatlaklarla kaplı topraktı. Zemin, hafifçe içeri göçmüştü. Sanki bir meteor yere düşmüş ve zemini dümdüz etmişti. Bir şeyler fark ettim, yanmış toprağın üstünde. Gri toz gibiydi.

 

Kafama dank etti. Küller! Ölü askerlerden geriye kalmış küller… Ölen kardeşlerimin cesetlerinden oluşmuş küller…

 

Gözlerim dolduğu gibi yaşlar sel misali aktı. Kendimi tutamadım, durduramadım. Durdurmakta istemedim! Tüm bedenim titrerken ağzımı açıp haykırdım,”AAAAAARR… ÖHHHÖÖÖĞĞ…” Ağzımdan, ok misali kan fışkırdı. Sanki birileri beni bıçakla kesiyormuş gibi bedenimin her yerinden acılar yayıldı. Görüşüm bulanıklaştı, yavaş yavaş kararmaya başladı.

 

PATA! PATA! PATA! PATA! PATA!

 

Kulaklarıma bir şeyler ulaştı, pervane sesi gibi. Ama anlamlandıramıyordum. Burada pervane gibi ses çıkartacak bir şeyin ne işi vardı?

 

‘Pervane mi?’

 

Aniden içimde doğan umut kırıntısıyla kendime gelmeye çalıştım. Kafamı sertçe iki yana salladım, görüşüm hafiften düzelirken boyun kısmımdan yayılan acılar yüzünden tekrar bağırdım,”AAAAAAARRR...” fazla bir ses çıkaramamıştım. Ama bunun yeteceğini düşündüm. Daha fazla kendimi tutamadım. Görüşüm tekrar kararıp bayılmadan önce birinin bağırışını duydum.

 

KOMUTANIM! YAŞAYAN VAR!

 

 

Derin bir nefes verdim. ‘Kahretsin’  Neden her seferinde hatırlamak zorundayım ki? Bir adım daha attım. Ormana yetişmeme fazla kalmamıştı. Ama gücümün de sınırına ulaşmıştım.

 

Siyah gazı gördüm. Bana yetişmişti bile. ‘Solumamam gerek!’ Kamuflajımın sağlam kalmış yakasıyla ağzımı ve burnumu sertçe kapattım. Normal insanların dayanamayacağı kadar düşük bir akışta nefes alıp vermeye başladım.

 

Gaz, bana ulaştı. Bedenimi geçip ormana doğru durmadan ilerliyordu. ‘Başaramayacağım!’ Görüşüm bulanıklaşmaya başladı. Dişlerimi sıktım, bir faydası olmadı. Dilimi sertçe ısırdım, hafiften kendime geldim. Ama daha fazla dayanamayacaktım!

 

Bir iki adım sonra bacaklarımdaki güç, tamamen kayboldu. Yüz üstü yere devrildim,”Öhhhöö… Öhhhöö…”Öksürüklerimin arasından fırlayan kanları gördüm, siyahtı. İğrenç kokuyordu.

 

‘Böyle mi bitecekti?’

 

He-He-He…” Güldüm; aptallığıma, öfkeme, umursamazlığıma... Şimdi ne olacaktı? Komutanım, ölen kardeşlerim… Onların intikamını nasıl alacaktım? Artık ne yapabilirdim? Ölmek üzere olan biri ne yapabilirdi ki?

 

HİÇBİR ŞEY!

 

Demek… Buraya… Kadarmış…

 

Bu aptalın fazla dayanamayacağını biliyordum!

 

‘Ehh?’

 

Gözlerimi açmaya çalıştım. Bulanık görüşümle zar zor bir çift ayak fark edebildim, küçük askeri botlar. Bir bayanın giyeceği tarzda hazırlanmış askeri botlar. Ve bir bayanın sesi…

 

Heyy! Yaşıyor musun sen!?

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46884 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr