Bana yaklaşmalarını bekledim, uyanık olduğumu bilmemeleri gerekiyordu. Yoksa…
“Bunun derdi ne?” Kadının sesini duydum.
“Geçmişi…” Derin bir iç çekişin ardından adamın sesi geldi bu sefer.” Görevden dönerken tüm ekibi katledilmiş! Tek sağ kalan o…”
Bunları nereden öğrendiğini bilmiyordum. Belki gerçekten de yeni görev ataması için gönderilen biri olabilirdi. Ama yine de onlara güvenemezdim.
Yaklaştılar, tam dibime geldiklerinde durdular. Biri sağımda diğeri solumdaydı, hissedebiliyordum.
” Yazık…” Kadının sözlerinin devamını getirmesine izin vermeden gözlerimi açtım. Ellerimi aniden uzatıp bacaklarından tuttum. Ve onları kendime çekip iki ayağımı da yanlamasına savurdum.
PAT! PAT!
Sanki bir program tarafından ayarlanmış gibi ikisi de yüzlerinde beliren şokla ve vücut hareketleriyle havada dönüp yere düşerken onları tekrar çekip birbirlerine yapıştırdım.
BANG!
Adam ve kadının yüzü birbirine yapıştığında istemsizce utandım. Ama onların, kendilerine gelmelerine fırsat vermeden ayağımı geri çekip adamın karnına geçirdim.
PAT!
Adam, savrulup ağaca yapışırken bakışları odağını kaybeden kadını kendime çekip yüzünün ortasına kafamı gömdüm.
GÜM! Çat!
Kadının burnundan yankılanan çatırtı sesi eşliğinde kanlar akarken yumruğumu karnına gömdüm.
BANG!
Kadın da adamın üstüne doğru savrulurken etraftan kaos enerjisi çekmeye başladım. ‘Hemen bitirmem gerek!’ Bedenimden parıltılar yayılırken ileriye bir adım atıp yerden kalkmaya çalışan adama atıldım. Ve adamın önüne geldiğimde onun da kadın gibi dalgın bir ifadeye sahip olduğunu fark ettim. Kafamın karışmasına izin vermeden ayağımı parıltılar yayan ayağımı kaldırıp adamın karnına indirdim.
GÜM!
Ama daha ayağım inmeden yandan yüzüme yediğim darbeyle dünyam allak bullak oldu. Havada savrulup birkaç ağaç parçaladıktan sonra yere düştüm. Ağzımın kenarından akan kanları umursamadan ayağa kalktım.
GÜM!
Ve bu sefer öbür taraftan yüzüme yediğim darbeyle tekrar savrulurken ağzımdan avuçlar dolusu kan fışkırdı.
“SENİ GEBERTECEĞİM!!”
Daha yere düşmeden birinin beni tuttuğunu fark ettim. Bulanık görüşüme, kırılmış olduğu belli olan burnundan kanlar akarken delirmiş bir ifadeye sahip kadını gördüm. Kafasını geriye çekip yüzümün ortasına gömdü.
BANG!
Görüşüm, aniden karardı. Ve tekrar düzeldi.
“O kadar kolay olamayacak!” Kadın, kafasını tekrar geriye çekerken onun elinden bedenime yayılan bir şeyler hissettim. Sanırım, beni iyileştiriyordu. ‘Ehh?’ Kadının elini tuttum, ayağımı karnına gömdüm.
PAT!
Kadının tutuşundan kurtulduğum gibi arkamı döndüm. Ve tüm gücümle koşmaya başladım. Bu esnada etraftaki kaos enerjisini çekip bedenime yayarken daha da hızlandım. ‘Gerçekten… Benimle oyun oynuyorlardı!!’ Onlar, kadının çok güçlü olduğundan adım gibi eminim.
Homurdanıp yavaşlayan zamanın içinde koşmaya devam ettim. Ve geçen birkaç dakikanın ardından adam veya kadının benim peşimden geldiklerine dair herhangi bir belirti görmedim. Ama bu olsa bile rahatlamaya iznim yoktu! Kim olduklarını veya nereden geldiklerini bilmediğim bu iki manyak…
Kulaklarımda yankılanan rüzgârın sesiyle etrafımı kontrol ettim. Sadece çam ağaçları. Bir sıkıntı vardı. ‘Nereye gidiyordum ben?’ Kafam karıştı. Sanki daha önce benzer bir şeyler hissetmiştim. Ama ne olduğunu çıkaramıyordum. Etraftan daha fazla kaos enerjisi çekmeyi bıraktım. Koşma hızımı yavaşlattım. Birkaç on adımdan sonra yürümeye başladım. ‘Ehh?’ Yürümeyi de kestim. Ve daha sonra ne yapmam gerektiğini hatırladım. Ama önümdeki yolda duran adam ve kadını gördüğümde bunun bir önemi kalmadı.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..