Çeviri: İkarus Düzenleme: Sapphire

Woooow. Bulunmak için kötü bir yer. Önümde devasa bir magma gölü uzanıyor. Geçmek için hiçbir yol yok.

Yanlış yola mı saptım acaba? Gerçi orta katman uzun bir geçit şeklinde. Bir kilometreden fazla genişlikte, belki de “geçit” doğru kelime değildir.

Ne olursa olsun, önümdeki gölü geçmenin bir yolunu bulmak zorundayım. Şansıma gerçek bir yol olmasa da yüzeyde yüzen küçük adalar var. Zıplama kabiliyetim sayesinde adadan adaya zıplayabilmeliyim, en kötü olasılıkta tavana yapışıp bütün yolu yavaşça geçmem gerekir.

Ç.N: Herkes şahit, kendi kaşındı.

Bu bariyeri kırıp geçebilirim çünkü ben benim ama bir insan için imkansız değil mi? Sanırım üst katman bir insanın gidebileceği tek katman, huh… Şimdi düşündüm de, ortalama bir insanın Hokkaido’dan daha büyük olan bu labirenti geçmesi imkanssııız… Tabi Kahraman, Seçilmiş Kişi yada büyük bir Efsanevi Gücü ele geçirmiş biri olmadıkça. Bunların var olup olmadığını bile bilmiyorum. Belki de bir yönetici yakışıklı, güçlü kuvvetli bir gence hayranlık duyabilir ve ona özel bir güç bahşedebilir. Ugh, bu adil değil! Eğer bunun gibi bir şey gerçekten varsa, bana da ver! … Yapmayacak mısın? Oh, anlıyorum. Tam da düşündüğüm gibi, huh…

Aaaah. Bir anlığına gerçekliği kaybettim. Buradan geçebilirim derken, sadece fiziksel olarak geçebileceğim bahsediyordum. Burayı kötü bir yer yapan bu değil; Gölün dibinde yüzen canavarlar.

Gölün büyüklüğüne yakışır bir derinliği var. Görünüşe göre yaklaşık 200 metre derinliğinde. Bu kadar fazla miktarda magma olduğu için yüzeyinin soğuyup katılaşması gerekmiyor muydu? Böyle düşünebilirim ama bu önümde devasa bir magma havuzu olduğu gerçeğini değiştirmez.

Yani bu derinlikte ve bu genişlikte olan bir gölde tonlarca canavar vardır. Güçsüz olanlardan olsalar sorun olmazdı ama aralarına gerçekten tehlikeli gözükenler de karışmış. Yılan Balığı benzeri bir silüetin algılama alanımda yüzdüğünü görebiliyorum.

Bu kötüüü. Yapmak istediğim şey tüm hızımla bütün canavarları görmezden gelerek gölü geçmek ama önceki tecrübelerimden biliyorum ki bunu yaparsam kesinlikle sonum yakalanmak olacak. Basacağım yerler düzgün değil. Koşacak hiçbir yer yok. Düşersem, oyun biter. Tonlarca düşman var.

Bu iyi değil. Bu şekilde koşmamın hiçbiiiir yolu yok. Özellikle tehlike hislerim bu şekilde ötmeye devam ederken…

Ama, bu engeli aşamazsam, yoluma devam edemem. Bu labirentin neyi var? Geçilmemek için mi inşa edilmiş? Ölmem gerektiğini mi söylüyorsun? Belki de bu tanrının bana burada ölmem gerektiğini söyleme şeklidir. Yöneticiler, bunu bana siz mi yaptınız?!

Haaaah. Doğru! Hadi gidelim. Savaştan kaçınarak gidebileceğim en iyi yolları seçeceğim.

Taktik: Hadi ileriye doğru koşalım!

Düzeltme: Hayatta kalırken!

Sonra, en yakın adaya zıpladım. Mükemmel bir iniş! Bir yılan balığı aniden magmanın yüzeyinden fırladı.

Ooooiiii?!

Ama panik yapacak vaktim yok! O yılan balığı belki güçlü olabilir ama bence şu anda onu yenebilecek kadar güçlüyüm! Ama güvende kalmaya çalışıyorum, kaçmalı mıyım?

Kaptan Vücut, Kaptan Büyü, Ne yapmalıyız?!

[Zemin çok kötü. Kaçmayı öneriyorum.]

{Katılıyorum. Dezavantajımız varken savaşmamıza gerek yok.}

Doğru, hemen buradan ayrılalım! [Evet, efendim!]

{Destek için hazır!}

Ve, Hadi gideliiiim! ...Bunu düşündüğüm anda, yılan balığının biraz garip davrandığını fark ettim. Beni fark ettiğine eminim ama saldırmıyor. ...Hayır, saldıracakmış gibi duruyor ama… Hareket etmiyor. Huh?

[Kaptan Beyin, Bu felç değil mi?]

Aha, Haklısın! Bu doğru, bu doğru. Seviye 5 olduğumda, Felcin şeytani gözünü aldım.

Normalde, Yıkımın ya da Taşlaşmanın şeytani gözünü seçecektim ama sonunda bundan vazgeçtim ve felcin şeytani gözünü almaya karar verdim, çünkü bunun ne kadar tehlikeli olduğunu ilk elden tecrübe ettim. Bu tehlikeli. Hareket edemiyorsun. Bunun sayesinde, ölüme çok yaklaştım. Canıma bakarsan öldüğümü bile söyleyebilirsin.

Yıkımın Şeytani Gözüne bir bakarsan, Gerçekten çok fazla saldırı gücü var ama Korozyon saldırısında olduğu gibi kendime de zarar vermekten korktum. Artı onu güçsüz bir canavarda kullanırsam geriye bedeni kalmayacak, yani yiyemeyeceğim.

Taşlaşmanın Şeytani Gözü de aynı şey. Sonuçta taş yiyemem. Artı, Taşlaştırıcı kertenkele ile savaştıktan sonra taşlaştırmanın ne kadar etkili olduğunu biliyorum ve onun büyük bir zayıflığı var: etkisini göstermesi vakit alıyor. Rakibimin bir parçasını taşlaştırabilirim, bu kesinlikle rakibim için bir dezavantaj olur ama benim için çok da büyük bir avantaj olmaz. Hedefimin bir parçasını kullanmasını engellemek ile bütün vücudunun donması arasında bir tercih yapmam gerekirse, felç fark ile kazanır.

Kısaca, ikinci şeytani gözüm olarak felci seçtim. Tıpkı Lanetin Şeytani Gözü gibi bir kere aktif olduğunda mana harcamaya başlıyor. Ancak, Nihai Büyü ve Tıkınma’nın birleşmiş etkileri sayesinde ikisini aynı anda kullansam bile hala mana kazanıyorum.

Oh, bu arada, Tıkınma depom hakkında: Otomatik yenileme becerilerim sayesinde gelen fazladan can ve mana depoma ekleniyor. Süper kullanışlı. Bunun sayesinde biraz biraz can doldurmaya başladım. Gerçi bütün sıcaklık hasarının üstesinden geldiği için yavaş ilerliyor.

Manam sürekli dolmaya devam ettiği için, Onu aynı hızda harcamaya çalışıyorum. Savaş Büyüsü diye bir büyü var, bütün fiziksel statlarını geçici olarak arttırıyor, onu kazanmak için manayı bütün vücudumda dolaştırmaya başladım ve işe yaradı. Sürekli açık tutuyorum. Benzer bir beceri var, Savaş Ruhu, mana yerine stamina harcıyor. Bunu arada sırada açıyorum, stamina miktarını kontrol ettikten sonra.

Son olarak, Kaptan Büyü sürekli gölge büyüsünde pratik yapmak için mana harcıyor. Şu anda, o yılan balığına karşı Zehir Büyüsü kullanıyor. Felç olmuş yılan balığının zehir tarafından vurulmaktan başka şansı yok ve bunun yanında sürekli olarak Lanetimden hasar alıyor. Ve sonunda son nefesini verdi.

"Deneyim gereksinimi sağlandı. Zoa Ere, seviye 6'dan seviye 7'ye yükseldi. Bütün beceri puanların arttı. Bonus yetenek uzmanlığı kazanıldı. Becerin [İplik Kabiliyeti (SV 3)] seviye 4'e yükseldi. Ek yetenek puanı kazanıldı."

"Deneyim gereksinimi sağlandı. Zoa Ere, seviye 7'den seviye 8'e yükseldi. Bütün beceri puanların arttı. Bonus yetenek uzmanlığı kazanıldı. Ek yetenek puanı kazanıldı."

Değerli mi değerli et magmanın altına batmaya başladı, onu çekmek için ağımı kullandım. İpliğim çok kolay yandığı için karaya çıkana kadar sürekli olarak ağ atıp çekmeye devam ettim. Bence bu savaşın kendisinden daha zordu.

Daha önce yakın dövüş yaptığım yılan balığını şimdi bu kadar kolay şekilde yendim. Gerçekteeeeen güçlenmiş olmalıyım, değil mi?