Kumo Savaş 5: Büyük İnsan-Şeytan Savaşı (5)

avatar
3029 5

Kumo Desu ga, Nani ka? - Kumo Savaş 5: Büyük İnsan-Şeytan Savaşı (5)


 

Çeviri: Ikarus  Düzenleme: Sapphire

 

 

[ Kusarion Kalesi ]

 

Ahgnar, Şeytan ordusundaki birinci birliklerin Kumandanı, suratında katı bir ifade ile önündeki savaş alanına göz gezdirdi. Savaş isteğine göre ilerlemiyordu. Bir bakışta savaş saldırı ve savunma arasında gidip geliyor gibi gözüküyor ama gerçekte, şeytan ordusu odağını kaybetmeye başlamıştı.

 

Şeytan ordularının saldırmaya karar verdiği yerler arasında özellikle Kusarion Kalesi’nin yüksek önceliği vardı. Bu kalenin şeytan ile insan diyarlarını birbirinden ayırdığını söylemek abartı olmaz. Diğer bütün ordular kaybetse bile insanlar bu kaleyi ne olursa olsun savunmak zorundaydı. Eğer bu kale ele geçirilirse, şeytanların istilasını durdurmak imkansız olacaktır. İşte bu kadar önemli.

 

Bu nedenle, burada yer alan askerlerin hepsi insanlığın elinde olan en elit askerlerden oluşuyor. Bu ordudaki her asker küçük bir ülkede general olabilecek kadar güçlü.

 

Düşmanları da kendileri gibi Ahgnar tarafından, yani bir sürü savaş başarısı ve bir şeytana göre bile kapsamlı bir kariyeri, olan kişi tarafından elle seçilen elitler. Eğer Kahraman ve Şeytan Lordu saymazsan burada toplanan askerler iki ırkında sağlayabileceği en güçlü askerler olduğunu söyleyebilirsin.

 

Şeytanların insanları aşması anlaşılabilir, ancak Ahgnar bunun gerçekte böyle olmayabileceğinden şüpheleniyor. Tamamen yanlış değil ama aynı anda tamamen doğru olduğunu da söyleyemezsin.

 

İnsanler ve şeytanlar arasındaki fark doğuştan statları arasındaki farktan kaynaklanıyor. Genel olarak şeytanların insanlardan daha fazla statları var. Ancak sahip oldukları tek şey bu. Genel olarak yüksek statları olduğunu söylesen de, her şeytanın farkları vardır. Eğer bir şeytan zayıf ise ondan daha güçlü bir insan olabilir.

 

En önemlisi becerilerde bir fark olmaması, bu dünyada birinin savaş gücü sadece kısmen statlara bağlıdır. Becerilerin savaşta etkisi çok daha fazladır. Tabi ki kişisel farklılıklar var ama İnsanlık ve şeytan ırkının ikisine de bakarsan aralarında genel bir fark olmadığını görürsün.

 

Eğer sadece statlara bakarsan, şeytanlara göre bile çok daha güçlü canavarlar var. Ancak eğer bir canavar yürüyen bir felaket değilse, “S” yada “S üstü” seviyede değilse, o zaman yenilebilir. Canavarların zeka eksikliği olduğundan, kişisel olarak becerileri farkında değiller, yani onları kullanarak eğitim yapamazlar.

 

Canavarlar doğuştan kazandıkları beceriler yüzünden insanlar ve şeytanlardan farklılar. Diğer bir elden, insanlar ve şeytanlar kendilerini eğiterek beceriler edinebilirler ve onları güçlendirebilirler. Bu birikmiş beceriler doğuştan becerileri olan canavarları yenmek için silah olarak kullanılabilir. Canavarların kazanabileceği beceriler ya doğal hareketlerinin sonucudur ya da hayatları süresinde şans eseri kazandıkları becerilerdir. İnsanlar ve şeytanlar ile karşılaştırıldığında, ortalama bir canavardan daha fazla becerileri olduğu ortada. Bu sayede saf statların üstesinden gelebiliyorlar.

 

Bir şeytanın ve bir insanın statları arasındaki fark o kadar da çok değil. Onları yüksek sınıf bir canavar ile karşılaştırırsan fark aslında çok küçük gözüküyor. Artı beceri seviyeleri arasında fark yok. Şeytanların üstün olduğunu söylemek yanlış olmaz ama Ahgnar insanlar ile uzunca bir süre savaştıktan sonra, bu farkın tamamen önemsiz olduğu sonucuna vardı.

 

Dahası şeytanlar insanlardan daha uzun süre yaşadığı için doğum oranı buna göre daha az. Bu yüzden şeytanlardan daha az var. İnsanların üstün sayıları, şeytanların da üstün statları var. İkisininde savaş potansiyeli diğerine ulaşıyor.

 

(Çn: Şunu en başında söyleyeydin ya)

 

Bu nedenle, bu savaşta, insanlık çok önemli savunma pozisyonlarında olduğu için, avantaj insanlarda. Şeytanlar kalelerin büyük duvarlarını geçemediği için yavaş yavaş kayıpları birikiyor. Ancak insanlar kale duvarlarının arkasında sadece ufak kayıplar verdiler. Duvarlar da azar azar hasar alıyor, ancak bu seviyede, duvarlardan önce şeytan orduları çökecek.

 

Ahgnar, bunu fark ediyor, ancak hala etkili bir önlem ile gelmiyor. İnsanlar, zekice bir plan olmasa da kalenin arkasından savunma yapıyorlar. Bu taktik uzun yıllar yapılan savaşların neden olduğu tecrübelerin birikimine dayanıyor. Nadiren kaybettiği için iyi kurulmuş bir taktik, eğer Ahgnar bir taktik dener ve başarısız olursa kötü bir geri tepme gerçekleşebilir.

 

Bu, iyi kurulmuş savunmayı geçebilecek bir taktik yok demek değil. Ancak, Ahgnar eski bir kumandan. Savaşları kazanmak için güçlü ve resmileşmiş planlar kurmakta tecrübeli, buna karşılık olarak yeni zekice planlar üretmekte yeteneksiz.

 

Buna rağmen, Ahgnar üstün bir kumandan, olasılıkların ona karşı olduğu bir çok savaştan sağ çıktı. Bunca yıllık tecrübesi sayesinde gelişen öngörü yeteneği ve kesin emirler verebilme becerisi ile bazıları ona Büyük Kumandan diyor.

 

Yine de, savaş dakika dakika daha kötüleşiyor. Bu merkezden geri çekilme emri gelmesinin tam zamanı. Ahgnar anında emri verdi. Bundan sonra savaşmaya devam etse bile, olacak tek şey boşa kayıp vermeleriydi. Ancak, tahliye asla tamamlanamadı.

 

O anda, devasa bir canavar ortaya çıktı.

 

“Kra… Kraliçe Taratekt?!”

 

(Çn: “Anne geldiii!”)

 

Ahgnar’ın gözleri genişledi. Bu efsanevi bir tür, uzun hayatına rağmen daha önce hiç görmediği türden. O örümcek tipi canavarların zirvesi, dünyada bundan sadece beş tane olduğunu söylüyorlar. Devasa cüssesine bakarsak tamamen beklenmedik bir durum.

 

“Bu olamaz?! Bu nasıl oldu?!”

 

Dünyada muhtemelen beş taneden fazla yok ve Kusarion Kalesine en yakın olanı çok uzakta. Ahgnar, hangi açıyla bakarsa baksın bu son derece anormal.

 

Ahgnar aklındaki devasa karışıklığı bastırdı. İlk olarak, Kraliçe Taratekt gibi bir yaratığın gözükmeden askerlere yaklaşması imkansız, yani sadece bir seçenek kalıyor:

 

Uzaysal Büyü kullanılarak hareket ettirilmiş olmalı.

 

Ahgnar’ın bildiğine göre, bu büyüklükte bir yaratığı ışınlayabilecek sadece tek bir kişi vardı. Aklındaki, bir şeytanın yüzünde hilekar bir gülümseme oluştu.

 

“Ah, anlıyorum. Benden istediğin şeyi çoktan yaptım, Şeytan Lord…”

 

Ve sonra, S üstü rütbeli canavar, sadece yürüyen bir felaket olarak tarif edilebilecek efsanevi varlık, araziyi ezmeye başladı, şeytanlara veya insanlara önem vermeden. O gün, Kusarion Kalesi hiçbir iz bırakmadan ortadan kayboldu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 47018 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr