Başkent Kraliyet Savaşları 2

avatar
1994 5

Kumo Desu ga, Nani ka? - Başkent Kraliyet Savaşları 2


 

Başkent Kraliyet Savaşları 2

 

Yazarın Notu: Shun'un bakış açısı.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 

Ustam. Oraya gidip Nii-sama'yı kurtaracağım.

 

Benim kararlı sözlerime ustam dudaklarını ısırararak cevap verdi.

Elbette Ustam geri çekilmeyeceğimin farkındaydı.

 

Sonucu ne olursa olsun, gitmeye razı mısın?

 

Evet.

 

Anlıyorum. Seninle geliyorum ayrıca.

 

Ustam, bu benim mevzum. Siz değerli Ustamın beni zorla takip etmesine ihtiyaç yoktur.

 

Shun'kun, oraya yalnız başına gitmene müsade verecek değilim.

 

Yalnız değilim. Elbette bir yoldaşım var...

 

Katia, ancak...

 

Lütfen müsade verin gideyim. Mağlup olacaksam dahi, hiç yoktan sebebiyet verdiğim olayları düzeltmek için bir çabam olsun.

 

Gözlerimdeki kararlılık renginin aynısını Katia'nın gözlerinde de görebilirdiniz.

Diğer bir deyişle, onun da geriye adım atmaya niyeti yoktu.

 

Anlıyorum. Ancak, lütfen kendini zora sokma, olur mu?

 

Tamam.

 

Ustam onay verdi.

Ancak, sözlerine yine de güvenemiyorum ya hadi neyse.

Katia düşüncesiz şeyleri oldukça sakin bir ruhla yapacak atmosferi kendinde toplamış gibi duruyordu artık.

 

Eğer Shun-kun da yola düşüyorsa, elbette ben de gideceğim.

 

Hyrinth-san.

 

Endişelenmeyin lütfen, hem sizi korurum Jou-Chan.

 

Telepati ile benimle konuşan kişi Hyrinth-san'dı.

Eğer durum buysa, huzura erdim diyeyim.

 

Pekala, ne gibi bir strateji izleyeceğiz?

 

Yuugo'yu alt edeceğiz. Tek strateji bu.

 

Mümkünatı yok bunun!

 

Ustanın sözleri.

 

Yuugo-kun mu, hayır! Yuugo çoktandır Rengzant İmparatorluğuna geçiş yapmıştır. Sue-chan ile birlikte...

 

Ne!?

 

Shun, Uzay Büyüsünü başarıyla tamamladın değil mi? Seviyesi nedir?

 

İşe yaramaz. Uzay büyüsünün kaldırışı şimdilik çok yavaş, yalnızca 3. seviyede... Şu andan itibaren Aktarma yetisini çalışarak öğrenemem.

 

Anareich Krallığının kraliyet kalesinde, doğrudan Kasanagara kıtasına seni aktaran bir portal bulunmakta. Ancak bunu kullansak dahi, Rengzant İmparatorluğuna bir hayli yolumuz olacaktır.

Ne kadar yırtınsak da bir önemi yok, Nii-sama'nın infazından önce Rengzant İmparatorluğuna erişmemizin hiçbir yolu yok.

 

Kaçtılar demek ha?

 

Evet. İşte bundan ötürü Yuugo'yu öldürmemiz imkansız diyorum ya!

 

Öldürmek mi?

 

Ustanın sözlerinin ardından bir titreme sardı beni.

 

Shun-kun, bu durumların yaşanmasına sebebiyet veren Yuugo'nun öylesine yaşamasına müsade vereceğini söyleme bana!?

 

Hayır, ancak...

 

Shun-kun. Zamanında onun yeteneklerini ve statüsünü yok etmediğime o kadar pişmanım ki... Keşke onu daha önceden korumuş olsaydım, olaylar böyle gelişmeyebilirdi. Ancak, bu sefer onu öldürürsem eğer, böyle bir şey asla yaşanmaz.

 

Ustamın parıldayan buğulu gözlerine gözlerim yaşlı bir şekilde baktım.

Ustam ciddiydi.

Ciddi ciddi Yuugo'yu öldürmeyi kafasında kuruyordu.

 

Yuugo'yu affedemeyeceğimi bile bile...

Babam öldürüldü, Sue ve pek çok insan mağlup edildi.

Bu olanları affetmemin bir yolu yok.

Ancak, onu öldürmeyi asla aklıma dahi getirmemiştim.

Bunu düşünemiyorum bile.

Durum böyle gitse dahi, bir insanı öldürmeye dayanamam hâlâ.

 

Her neyse, Yuugo'nun leşini yere sermenin sırası Leston-kun'u kurtardıktan sonra gelir. Diğer planları düşüneduralım şimdilik.

 

Benim haricimdeki herkes aşırı tehlikeli "öldürmek" kelimesine bayılmıştı.

Bundan ötürü mü ben garibim?

Garip olabilirim.

Objektif olarak baktığım zaman Yuugo'nun bu zamana dek yaptıkları kesin bir ölümü hak ediyor, evet.

Ancak, yine de benim gibi bir kurbanın öldürme içgüdüsünü taşıması garip olacaktır.

 

Ancak, her şeyi geçtim, o muhteşem kudretli Kahraman figürü aklıma geliyor...

Julius-niisama.

O da insandı, ancak bu onu karşısındakileri öldürmekten asla alıkoymazdı.

Eminim ki kendi elleriyle yüzlerce Şeytanın yaşamına son vermiştir.

Ancak hâlâ kendi iç benliğinde öldürmekten kaçınan benim gibi hassas bir içgüdü yatıyor muydu?

 

Kafamı salladım.

Şu an bir diğer ağabeyim Leston-niisama'yı kurtarmanın bir yolunu bulmalıydım.

 

Nii-sama'nın infazından bir önceki gece, Nii-sama'nın tutsak tutulduğu yere sızışalım, ardından kaçı verelim. Gereksiz dövüşlerden kaçınabilecek tek yöntem bu galiba.

 

Herkes teklifimi düşünmeye durdu.

 

Sıkıntı dolu.

 

Hyrinth-san ağzında bir şeyler geveledi.

 

Hangi yolla yapacağız bu işi?

 

Her şeyden önce, Leston'un tutulduğu hücreyi bilmiyoruz. Eğer ki bu bilgiyi bilmiyorsak, oraya sızmak oldukça gereksiz kaçacaktır.

 

Eğer mevzu buysa benim yeteneklerim işinizi görür.

 

Hyrinth'san'ın sözlerine Usta el kaldırdı.

 

Hükümdarlara özel bir yeteneğim var. Yaşayan bir canlıyı bulmak için geliştirilmiş özel bir yetenek. Leston-kun'un yetenek dizilimini biliyorum, eğer bu yeteneği kullanırsak onu rahatlıkla bulabiliriz.

 

Kafa salladım "Anladım.".

Ustamın bu kısa süre içerisinde neden eski öğrencilerini bir araya topladığını anladım.

Yalnızca bizlerin sahip olduğu bozulmuş yetenekleri öğrenip, bunları sonradan yeteneği ile tanımlayabilmek için.

 

O halde ikinci problemimiz şu, Leston'un etrafında elbette ki konuşlandırılmış askerler olacaktır. Bu mevzu hakkında ne yapacağız?

 

Normal askerlere karşı kaybetmeyecek kadar güçlüyüz. Gizlilik için bir sınırımız var unutmayın, bunu yalnızca kaçmamız gereken durumlarda kullanmaya zorunluyuz.

 

Bu sefer ben cevapladım.

Burada bulunan kişiler İnsanlar arasında hayli güçlü.

Normal bir askere karşı kaybetme ihtimalimiz yok denecek kadar az.

 

Tuzaklar elbette olacaktır. Peki ya bu durum için ne diyoruz?

 

Hepsini kırarız.

 

Diye beyanda bulundum.

Bu ölçüde de yeterli kudretteyiz.

Yani öyle inanıyorum.

 

O vakit, en büyük endişemi dile getireyim. Ya Leston'un beyni yıkanmışsa? O zaman ne yapacağız?

 

Hyrinth-san'ın bu sözlerine cevap veremedim...

Bu benim de öncesinde düşündüğüm bir husustu.

Yuugo'nun karakterinde yola çıkacak olursak, bu gibi nefret ettiğim şeyleri yapacağına şüphem yoktur.

Ayrıca, Leston-niisama'nın beyni yıkanmışsa biz oraya vardığımızda, onunla da savaşmamız gerekecektir.

Daha da berbat bir durum ise, Leston-niisama'nın gözlerimizin önünde intihar etmeye zorlanmasıdır.

Eğer yalnızca saldırırsa onu bayıltırız, böylece onu oradan alıp kaçabiliriz.

Ancak intiharı önlemek çok zor olacaktır.

Her iki yolda da, Nii-sama'nın beyni yıkanmış olacağından, durum git gide kötüye gidecektir.

 

Bir fikrim var.

 

Ancak, gizli bir fikir.

Mümkün olursa, kullanmamak istiyorum. Ancak durum kötüye giderse içimde tutmamak en iyisi olacaktır.

 

Eğer Nii-sama'nın beyni yıkanmışsa, durumu lütfen bana bırakın olur mu?

 

Yapabileceğin bir şey mi var?

 

「Evet.

 

Beyanda bulundum.

Yuugo'nun insanları istediği şekilde yönetmesine artık müsade etmeyeceğim.

 

Nii-sama'dan başka kurtarılacak insanları ne yapacağız?

 

Sözlerime herkes donup kaldı.

 

Shun, mümkünatı yok.

 

Neden?

 

Bu mevzuda kaç kişinin tutsak edildiğini bilmeme rağmen, eminim ki çok sayıda insan orada hapis tutuluyordur! Hem kaçarken hem de o insanları koruyamayız.

 

Ancak

 

Shun, Hyrinth-san'a katılmak durumundayım.

 

Katia

 

Shun, bizler tanrı değiliz. Mümkün olan ve olmayan şeyler vardır. Her şeyi kurtarabilmene rağmen, emin ol ki verdiğimiz zarar kat ve kat fazla olacaktır.

 

Katia'nın sözlerine katılmaya çalışırken, fark ettim ki elleri birbirine sıkı sıkıya geçmişti.

Aynen öyle.

Katia ebeveynlerinin nasıl olduklarından veya Duke ailesinin halkından hiç de bahsetmemişti.

Katia'nın görünüşünden bir şekilde bunları ben çıkartmıştım.

Ancak kendisi asla onları kurtarmaktan bahsetmemişti.

 

Katia kendi ebeveynlerini kurtarma konusunda çoktan pes etmişti.

Ancak eminim ki onları o çukurdan çıkartmak istiyordu.

 

Anlıyorum. Bu gidişimizde kurtarılacak tek bir kişi vardı, Leston-niisama.

 

Bu sözlerimi kalbim buruk bir şekilde kurdum.

Clevea'ya sonrasından ne olduğu hakkında endişelendim bile.

Sue'yi ve diğer beyinleri yıkanmış insanları kurtarmak isterim.

Ancak, bu maalesef imkansız.

Bunu yapacak kudrette değilim.

 

Yuugo'nun burada olmadığına şükretmek gerek. Ancak, Shun. "Değerlendirme" yetini ne olur ne olmaz sık sık kullanmaya bak. Aktarma ile geri döndü, bu da şu manaya gelir ki istediği vakit tekrar geldiği yere gidebilir. Anlayacağın bizler bilmeden önce aramızdan birkaç kişi çoktan beyni yıkanmış olabilir, bu durum gerçekleşebilir.

 

Ah. Haklısınız.

 

Ustam. Bu durum gerçekleşebilir, lütfen Shun'un önerisini kabul edelim.

 

Katia'nın sert sözleri.

Anlıyorum, Katia'nın hedeflediği de buydu demek ki.

 

Ustanın yüz ifadesi değişti.

 

Neyiniz var? Eğer ki suçlu durumuna düşürecek bir şeyden bahsetmediyseniz bu değerlendirmeyi kabul etmek mantıklı bir fikir. Yoksa bu sözlerinizde bizim anlamamız gereken bir şeyler mi saklı?

 

Şey...

 

Ustam. Shun'un önerisini burada kabul etmezseniz, sizinle bir eylem gerçekleştiremem.

 

Usta Katia'nın sözlerini dinlerken bir müddet sessiz kaldı, dermansız bir şekilde kafasını salladı.

 

Gidin bakalım.

 

Usta'nın sözlerindeki "Öneriyi" aktifleştiriyorum.

Yüksek Statü.

Yüksek Seviye Yetenekler.

Bekliyordum aslında, şaşırmadım.

Ayrıca, Ustamızın varmak istediği sonucu da anladım.

 

Endişelenmeyin. Ustamızın durumunda şüphe duyulacak bir şey yok.

 

Madem öyle... Shun da öyle diyorsa, inanacağım. Ustam, sizden şüphe duyduğum için özür dilerim.

 

Ah Hayır. Sıkıntı yok.

 

Usta saygıdan eğilmiş durumdaki Katia'ya sitem etti.

 

Neden?

Ne demek istediniz?

 

Ustamın Telepati ile sorduğu soruya donup kaldım.

 

Kast etmek istediğim şeyi anlamanız gerekirdi.

Bekliyordum.

 

Aynen öyle.

Bekliyordum.

Ustanın yetisi işte, "Tabu" yetisi...

 

Shun-kun, bana deme ki, sen...

 

Ustamın Telepati yetisini bilerek görmezden geldim.

Şu an üzerine düşünmem gereken şey Nii-sama'nın hapis tutulduğu mekana nasıl sızacağımızdır.

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr