Labirentin Kabusu ②
「Fumu. Toprak Ejderinin cesedinin olduğu yer burası değil mi?
「Evet. Öyle olmalı.
「Burada hiçbir şey yok ama.
Geniş geçit diye adlandırılan bir geçiti kullanarak gelmiştik buraya.
Ayrıca canavarla burada karşılaşıldığına dair bir rapor da mevcut.
Toprak Ejderinin cesedini burada bir yuvanın içerisinde bulmuştuk, ancak şimdi hiçbir şey yok.
Hayır.
Kesin olacak olursak, sert parçaların kalıntıları da duruyor aslında, baksana yiyecek artıkları var, onun dışında hiçbir şey yok.
Yuvanın durumunu onaylıyorum tekrardan.
İzlere ve mekanın içerisindeki kirlilikten yola çıkacak olursak, bu yuvanın terk edilmiş olduğunu söyleyebiliriz aslında.
Kullanımda olduğuna dair hiçbir iz bulunamadı.
「Yuvanın yerini değiştirmenin iyi bir fikir olduğunu düşünmüş herhalde.
「Anlıyorum. Öyle kaba saba bakınmaktan başka çaremiz yok desenize.
「Aynen öyle.
Bunların ardından, bütün çevreyi günlerce araştırıp durduk.
Ancak, canavarın varlığına dair hiçbir iz bulamadık.
「Burada yok.
「İlginç. Kılavuz-dono. Bu durumda hiç bakınmadığımız tek bir yer dahi kalmış olabilir mi, biliyor musunuz?
Dört kılavuz da bu husus hakkında bir süre düşündü, tam ağızları açıldı.
「Buranın yakınında orta katmana doğru giden bir patika yol var. Belki de, canavar orta katmana doğru yola çıkmıştır.
「Ancak bu bir örümcek canavarı, ateşe karşı direnci olmaması lazım. Bu ihtimal gerçekten çok düşük evet, ancak denemediğimiz şu ana kadar tek bu yol kaldı.
Anlıyorum.
İhtimal az evet, ancak mümkün.
Büyük Elro Labirentinin orta katmanından bahsedecek olursak, söylentilere göre cehennem ateşindeki magma tabakası o katmanın çevresinden akıyormuş.
Yanımızda gerekli ekipmanlarımız olmadığından, bu katmanı araştırmamız imkansızdı.
Yiyecek, uzun süren denetlemenin yorgunluğunu düşünecek olursak, geriye dönmemiz gerçekten iyi bir fikirdi.
「Yosh. O halde, orta katmana giden yolu iyice araştıracağız, eğer orada bir şey yoksa geriye döneceğiz.
Bunu beğendiler, kılavuzlar yola düştü ve ilerledik.
「Uwa!?
En ön saflarda yürüyen kılavuzlardan birisi istemsizce çığlıklar atmaya başladı.
「Neler oluyor?!
「Bilmiyorum, bu da ne?! Hareket edemiyorum.
「Bekle!
Ronant-sama kılavuza yaklaşmaya çalışan diğer kılavuzu durdurdu dikkatlice.
「Işığı gör ve dikkatlice bak. Görmesi olanaksızdı, ancak etrafımızdaki örülmüş iplikleri görebiliyorduk.
Ronant-sama'nın sözlerine uydum ve gözlerimi kıstım.
Gerçekten de, orada bir yerde ışığı yansıtan bir şeyler olmalıydı.
「Bu da ne?
「Saldırıyı çekmiş olabiliriz.
Doğru düzgün görüyorsam eğer, tehditin çok güzel örülmüş bir ağ olduğunu söyleyebilirim.
Örümcek ağına çok benzer bir şekildeydi.
「Birisi şu ipliği kessin de yolumuza bakalım!
Askerlerden birisi kılıcını ağa yakalanmış olan kılavuzu kurtarmak amacıyla çekti.
Ancak.
「Oh. Kesemiyorum.
Ronant-sama bir iç çekti.
Askerin hilal kılıcı ağa tıpkı kılavuz gibi yapışmıştı.
Asker kılıcını ağdan çekmeye çalışsa dahi bir santimetre bile hareket etmedi.
「Kılavuz, biraz sıcak olacak bu ama dayan.
「 T-tamam.
Ronant-sama ateş büyüsünü kullandı.
Doğru teknikle birlikte, etraftaki bütün ağ kılavuza zarar dahi vermeden yanıverdi.
Böyle olmalıydı.
「Umu, hmm? Yanmıyor.
Düşük seviyede bir büyü olsa dahi, ağın ateşe karşı hiçbir şekilde direnç gösteremediği söylenir.
「Gücünü arttıracağım.
Ronant-sama'dan çıkan alevler daha da güçlendi.
Karanlık mağaradan çıkan alevler etrafı aydınlattı.
「Oops, çok güçlü yaptım...
Kılavuzun bir parça kıyafeti yanmasına rağmen, başarılı bir şekilde ağdan kaçmayı başardı.
Asıl problem çıkan alevlerin bütün geçidi kaplamasıydı.
「Başardık galiba.
「Evet. Eyvah, eğer sahibi buradaysa evin çok kızacak.
O halde artık arkadaşça bir tavır beklemiyoruz ha?
Evcilleştirme artık imkansız hale gelmişti.
「Mümkünse, artık burayı da terk etmek gerek.
「İmkansız gibi durmuyor. Bunları yapmamıza rağmen hala ortaya çıkmamışsa demek ki evinden çok çok uzaklardadır, burayı da terk-i diyar eylemiştir.
Umarım öyledir.
Eğer maceracıların dedikoduları doğruysa, örümceğin labirent boyunca geziniyor olmalı.
Dahası, tüm olasılıklarda, kendisi aktarma yetisine sahip.
İnsanlar arasında dahi oldukça nadir rastlanan Aktarma yetisini bir canavarın kullandığını hiç işitmedim.
Evden şu an tamamen şansa uzak olabilir, ancak her an geri gelme riski var.
「Millet, savaşa hazırlıklı olun. Hazırlıklı olun ki her an olabilecek şeylere karşı şaşırıp kalmayın.
Askerlere de aynısını ilettim.
Ağ yandı ve alevler de yok oldu.
Patika yolu dikkatlice yürümeye devam ettik.
Ağın külleri gerçekten de çok uzun mesafeler boyunca yayıldı.
「Yanması oldukça zor olsa da bir kere tutuşunda küllere bulandı değil mi?
「Aynen öyle. Öyle görünüyor. Alevler mekanın iç tarafına da epeyce yayılmış görünüyor.
Yuva olarak adlandırılabilecek kısmı çoktan aştık, o denli yürüdük ki... Aşırı uzak bir boşluğa çıkıverdik.
「Burası mı?
「Orta katmanın girişi.
Kılavuz cevapladı.
Evet, kesinlikle.
Orta katmanın girişi çok basitçe anlatmak gerekirse aşağı doğru giden bir eğimdir.
「Hmm?
Bir şeyler buradaymış.
Aşağı doğru bir eğim olduğundan görmek zor olsa da, bir şeylerin buralarda olduğunu söyleyebilirim.
「Millet, hazırlanın!
Bölük hazırlandı ve askerler yavaşça yaklaşmaya başladı.
Ronant-sama ve kılavuzlarla arka tarafta konuşlandık, ve cebimden de bir Değerlendirme taşı çıkarttım.
「Hou. Değerlendirme taşı ha? 9. seviye demek.
「Bir çağırıcı olarak, "Değerlendirme" taşı vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. Ronant-sama da "Değerlendirme" taşına sahip miydi?
「Umu. Seviyesi 9.
「Korkunç bir şey. Bu taşı çok sıklıkla kullandığım için, yeti üstünlüğü birikti ve 3. seviyeden 9. seviyeye çok kolaylıkla çıktı.
「Büyülerimde ben de sıklıkla kullanırım bu taşı. Ancak anca bu yaşta 9. seviyeye geldi. Değerlendirme taşını kullanmak aslında iyidir.
「Haklısın. O halde, nasıl böyle oldu?
Gösterdiğim şey...
Koca bir canavarın leşiydi.
「Arch Taratect'in leşiydi.
Arch Taratect.
Benim S Seviye canavarım, Kraliçe Taratect'in bir alt seviyesi.
Tehlike seviyesi S.
Emin ol ki çok trajedik bir şekilde öldü.
「Dahası da, görüyor musun? Bir tarafında yenildiğine dair bir iz var.
Aramızdaki mesafeden ötürü göremedim ben, ancak Ronant-Sama görmüştü.
「Yani demek istiyorsun ki, Arch Taratect'i yere sermiş bir varlık hemen yanı başımızda. Ayrıca Arch Taratect de onun yemeğiydi.
Ürperdim.
S Seviye bir canavarı avlamış bir canavar?
Böylesi bir varlık olabilir mi?
Eğer bu canavarla karşı karşıya gelirsek...
Bizim için hiç iyi olmaz.
Üstün kuvvetlerin başını çektiği, İnsanoğlunun en kudretli büyücüsünün bulunduğu bir bölük dahi bu normal olmayan canavarın üstesinden gelemezdi.
Geri çekilmeliyiz.
Ancak, bu yargıya varmam çok gecikti.
Kabusun vücut bulmuş hali hemen önümüze aktarma yapmıştı.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..