Labirentin Kabusu ①
Yazarın Notu: Çağırıcının bakış açısından.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bu sefer çok şanssızım.
Bu görev bana iletildiğinde düşüncelerim oldukça dürüsttü.
Büyük Elro Labirentinde görülmüş gizemli canavarı evcilleştirmek.
İmkansızsa, hemen öldür.
Bu sefer aldığım görev buydu.
Büyük Elro Labirentine girişi bulunan, küçük bir ülke "Outsu'daki" bir yardımcının bana bu teklifi iletmesiyle bahsi geçen bu olay yaşandı.
Büyük Elro Labirenti kabaca anlatmak gerekirse iki kıta arasındaki tek bağlantı noktasıydı.
Bu ülkede bir aktarma portalı bulunuyordu bulunmasına, ancak onu yalnızca ülkenin ileri gelen zengin insanları kullanabilirdi.
Sivil halka ve diğerlerine gelecek olursak, onlar labirent kılavuzları diye tabir ettiğimiz kişileri kiralar ve Büyük Elro Labirentinden günler süren yolculuklara atılırlardı.
En tehlikeli yol olan Büyük Elro Labirentini geçmeye çalışan insanlar genelde kıtalar arası ticaret yapan tüccarlar, yetileri olan maceracılar, bir başka kıtaya her türlü yoldan gitmek zorunda olan insanlar ve sivil halk diye tabir ettiğimiz sıradan insanlardı.
Ancak, bir kılavuz kiralayabilmek için de ciddi sayıda bir insan kafilesi oluşturmak gerekliydi.
Neyse en nihayetinde Büyük Elro Labirentinde anormal bir durum oluştu.
Ortaya çıkan canavarlar alışılagelmişlerden çok daha garipti.
Elbette bu durum da Büyük Elro Labirentini aşmaya çalışan insanlar için hoş karşılanacak bir durum değildi.
Ancak, Outsu küçük bir ülkeydi.
Yalnızca kendilerini savunacak kuvvetleri olan bir ülkeydi, böylece labirentte oluşan bu anormal durumu çözecek yeterli sayıda insan bulunamadı.
Belirtmekte fayda var, eğer bu durum görmezden gelinirse, canavarların labirentten çıkıp Outsu ülkesinde bir terör patlağı vermesine yol açacakları hususunda ciddi endişeler de oluşacaktı.
Outsu ülkesinin benim imparatorluğuma yardım çağırısında bulunmaktan başka çaresi kalmamıştı.
İmparatorluğum da bu teklifi gönüllü olarak kabul etti.
Bahsi geçen bölgenin sınırlarındaki bölükler Outsu'ya anında konuşlandırıldı.
Konuşlandırılan bölük aslında bir soylulunun ikinci ve üçüncü çocukları tarafından oluşturulmuştu, ancak yetileri diğer bölükler ile bütünüyle aynıydı.
Aslında onların olayın anormalliğinin sebebini öğrenecekleri ve çaresine bakacakları, en sonunda da dönecekleri diye düşünüldü.
Olanlar ise, olayın anormalliğinin sebebini öğrendiler ve döndüler.
Ancak, beklenenden daha farklı bir şekilde.
Bölük ardını dönüp kaçmıştı.
Gizemli bir örümcek tipi canavar yüzünden.
Verdikleri rapora göre, size tek bir bakışıyla attığı tehditin ölümünüzün zorunluluğunu iliklerinize kadar hissettiriyormuş.
Anında geriye çekilmişler, bunun sonucunda da bu olayla ilgilenecek özel bir kuvvet oluşturulması gerektiğini bizlere iletmişler.
Önce şu ibarenin geçtiği rapora baktım ve haykırarak güldüm. 「Ne ucube bir yaratık.
Ancak, detaylı raporun tanıklarından ve kılavuzdan olayların hasını dinleyince canavarın ne denli sıkıntılı olduğunu yavaşça kafamda oturttum.
En sonunda, tehlike derecesini A Sınıf olarak atadık.
En kötüsü, S Seviyeye erişebilirdi bile.
Böylesi tehlikeli bir yaratık labirentten kaçarsa, vereceği zarar aşırı ciddi olabilirdi.
Ancak, aynı zamanda, garip bir dedikodu etrafta dolaşmaya başlamıştı.
İnsanları kurtaran bir örümcek canavarı varmış.
Yerel müfettiş bu dedikodunun kaynağını hemen araştırmaya koyuldu.
Ardından, bir grup maceracının Büyük Labirentin üst katlarında Elro Baradrad adında bir canavar tarafından saldırıya uğradığını, ardından örümceğin bu canavarı öldürdüğünü ve hatta ölümle yüzyüze gelmiş bu yoldaşları iyileştirdiğinin söylendiğini öğrendik.
Ne de salakça bir şey.
Benim fikriyatım buydu.
Bir canavar eğiticisi olarak normal insanlardan bu konu hakkında çok daha fazla şey biliyorum.
Canavarın zekasının az olmasına rağmen, bu böyle bir şey olamaz.
Ancak, bir insana yardım etmek gibi bir şeyin canavarın kendi içgüdüleriyle yapabileceği bir eylem olduğunu biliyorum, ancak bunu yalnızca efsanevi klasmandaki canavarların yapabileceğini işitmiştim.
Eğer bu hikaye doğruysa, bu örümcek canavarı gerçek bir bilge ve yakın zamanda efsanevi klasmandaki bir canavara evrilecektir.
Böylesi bir canavara boyun eğdirmek, sanki ben yapabilecekmişim gibi...
Ancak, insanlara yardım etti, bunun da manası bir yerden bakarsak insan türüne arkadaşça yaklaşıyor olabilir.
İşler iyi giderse onu evcilleştirmem mümkün olabilir.
En nihayetinde benim bölümüm geldi!
Gerçekten çok şanssızdım.
Eğer bu örümcek canavarı dedikodularda anlatıldığı üzere efsanevi klasmanda bir yaratıksa, kazanma şansım yoktu ki...
Böyle olmasa bile, hiç yoktan onaylanmış bir A seviye canavardı.
Onu eğitmek zaten hallice zor olacaktı.
"Eğitme" yetimle onunla iletişime geçince canavar ya bunu kabul edecek ya da kaba kuvvetle onu kabul edip teslim olmaya zorlayacaktım.
Önce kaba kuvvetle ona saldırmak gerekli oluyor genelde çünkü bu güne kadar karşılaştığım neredeyse bütün canavarlar bunu kabul etmedi.
Onu öldürmeden laf dinletme seviyesini aşmadan önce onu biraz şamarlamak gerek.
Zaten kendisi çoktan yenilmesi aşırı zor bir rakip haline gelmiş, bundan ötürü cani olmaktan başka şansım yoktu.
En nihayetinde, rakibim hiç yoktan A Seviyeydi bu sefer.
Bundan daha yüksek olma durumunda ise, kazanması tahmin edemeyeceğim bir zorlukta zaten.
Dikkatli hareket etmek hayati önem taşıyordu.
Ve yine de...
「Haa. Ne de gam, hiç yoktan bunu yaparak labirenti keşfetmiş olurum. Gerçekten çok şanssızım.
Yanımda duran şahsiyet ise imparatorluktaki en iyi büyücü, Ronant-sama.
Kendisinin muhteşem bir büyücü olmasına rağmen, sıkıntısı aslında karakteriydi.
Kendisi çok özgürlükçü ve bencildi.
Kendisine verilen emirleri hiç sallamaz ve onları etrafta dolanan boş laflar olarak nitelerdi.
「Ronant-sama. Rakibimizin S Seviyenin üstünde olma durumunda, senin gibi bir insan gerekir bana. Lütfen bunun farkında ol.
「Biliyorum bunu. Aslında, ne gelirse gelsin çok önemi yok, barışçıl olmak zorunda. Onun güvenli olacağı hususuna kendini hazırla.
Bu kişinin genelde insancıl ve ilginç bir karakter olmasını bilmeme rağmen, cenk anında nasıl değişeceği hususunda endişelerim var.
Ancak hâlâ daha, kudreti çok büyük bir olay.
İnsanoğlunun bu güne kadar gördüğü en kudretli büyücü namına sahipti sonuçta.
Bu sefer, Ronant-sama, ben ve 30 imparatorluk askeri, ha bir de 4 adet de kılavuzdan oluşan bir ekibimiz söz konusuydu bu olayda.
Mümkünatı varsa yanımızda götüreceğimiz kılavuzların bu önceki faciada görev almış ve oradan kurtulmuş kılavuzlar olmasını istemiştim aslında, ancak hepsi reddetti.
"O denli tehlikeli bir canavarın bulunduğu yere gidebilirmişim gibi karşıma çıkıp konuşuyorsunuz..." gibi şeyler zırvaladı hepsi de.
Pişman olmuştum sorduğuma bile, ancak yapabilecek bir şey yoktu.
Dahası, şu bilgiye erişmiştim ki; öyle bir canavarla karşı karşıyayız ki kendisini profesyonel kılavuz olarak gören bir ödleği bile kendi işini yapmaktan alıkoymuştu.
Hoş bir bilgi değil evet, ancak dediğim gibi yapabilecek bir şey yoktu.
Her neyse, öncelikli görevimiz: şu canavarı bulmalıyız.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..