Zzzzz. Aaaaaagh! Ahhh, huzurlu bir uyku gibi yok. Acaba çok mu uyudum? Biraz halsiz hissediyorum.
Ne kadar uyudum? Önceki hayatımda günde 4 saat uyurdum. Gerçi, uykusuzluktan bayılacak gibi olup bütün gün uyuduğumda oluyordu. Bir şey söylemek zor, insanlar ve örümcekler çok farklı yaratıklar, aslında ne kadar uyuduğumu anlamamın bir yolu yok. Evet, saat istiyorum.
Ben doğalı ne kadar oldu? Galiba iki ya da üç gün oldu ama bir zindanda olduğumdan bunu güneş ışığına bakarak söyleyemiyorum.
Daha bu dünyanın ne tür bir takvim kullandığını bile bilmiyorum! Belki de günler yirmi dört saat değildir. Dünyada, gezegenlerin yıldızları çevresinde attıkları bir turda geçen zamana yıl, kendi ekseninde attığı bir turda geçen zamana ise gün denir. Acaba bu gezegen gerçekten dünyayla aynı büyüklük ve kütlede mi? Yıldızın etrafında aynı zamanda mı dönüyor? Çok olası değil. Ah, bunlar ancak bilimin cevap bulabileceği sorular, ama burası büyülü bir paralel dünya, yani tamamıyla farklı fizik kurallarının olması da imkansız olmazdı.
Öyle ya da böyle bu benim doğrulayabileceğim bir şey değil. Eğer bir gün buradan ayrılırsam araştırırım ama şimdilik sadece bu tembel yaşam tarzının tadını sonuna kadar çıkaracağım. ...belki tembellik yapmak yerine şimdiye kadar biriktirdiğim cevapsız sorular hakkında düşünmeliyim.
İlk olarak, nasıl öldüm? Ah, hm, bunun hakkında düşününce, sadece öldüğümü varsayıyorum ben. Ansızın öldüğümü ve ardından bir örümcek olarak yeniden doğduğumu varsayıyorum ama aslında ölümümü hatırlamıyorum.
Hm?
Hatırladığım son şey Japon Edebiyatı hocamız Oka’nın bir şeyler okumasıydı. Ben uyukluyordum, birdenbire bir acı patlaması ve her şey karardı. Sonrası hakkında hiçbir şey hatırlamıyorum. Eğer öldüysem büyük ihtimalle bunun sebebi o acıydı ama başlangıçta böyle bir şeye neyin sebep olduğunu bilemiyorum.
\\ Oka bir tür lakapmış. Anlamını yazmamış ingilizceye çeviren.
En muhtemel teori bu gizemli acı tarafından öldürülüp, sonrasında bir örümcek olarak yeniden doğmam. Eğer ölmediysem o zaman bu… şuan komada gördüğüm bir rüya olamaz mı?
Ah, bekle daha çılgın bir teorim var. Belki de ben tamamıyla farklı bir kişiydim ama o şeyle şuan hala edebiyat dersinde olan bir kızın hafızası bana aktarıldı.
Hmmm, eminim eğer düşünmeye devam edersem daha çılgın fikirlerde bulabilirim. Eğer ben gerçek ben değilsem, nasıl ispatIayabilirim ki bunu? ‘’Ben olduğum için benim’’ gibi kafa karıştırıcı şeylerde söyleyebilirdim aman boş ver. :) ... İnanması zor olsa da en basit açıklama yeniden doğmuş olmam , o zaman şimdilik bunu doğru kabul ediyorum. ‘’Düşünüyorum öyleyse varım’’ mıydı? Sadece benim ben olduğumu varsayalım.
İkinci olarak içinde olduğum bu beden. Örümcek bedeni ilginç bir şekilde rahat. Sekiz bacakla hareket etmek başından beri hiç sıkıntı olmadı ve hatta insan olduğum zamankinden daha rahat bir şekilde hareket ettiğimi söyleyebilirim. Duvarlarda koşabiliyorum hatta biraz absürt ama tavanda bile yürüyebiliyorum. Birkaç zayıflığım var tabiki. Ellerim yok ve etrafımda dönmeden arkama bakamıyorum.
Ellerim olmaması gerçekten yazık. Ön bacaklarımla bir şeyleri tutabilirim ama bu gerçekten kötü bir alternatif. Artı, her bir bacağım mızrağımsı keskin pençelerle bitiyor ve böyle tehlikeli şeyleri parmaklar yerine kullanmanın bir yolu yok. Bu çok yazık ama bir şekilde idare ederim
Öyleyse sadece tek bir ciddi problemim kalıyor: Arkamda ne olduğunu görememek. Bu son derecede tehlikeli. Örümceklerin boyunları yoktur, yani kafaları bedenlerine gömülüdür bağımsız bir şekilde hareket edemez. Çok sayıda gözüm var bu yüzden kafamı çeviremesem de gerçekten geniş bir görüş açım var ama arkamı göremiyorum. Sürpriz bir saldırıya karşı çok savunmasızım.
Ağımı kullanarak önlem almaya çalışabilirim. Madem arkamı göremiyorum bende diğer duyularıma güvenirim, eğer arkamda iplik bırakırsam ona dokunan şeyleri hissedebilirim. Ahh, evet söylemek yapmaktan daha kolay. Ağımla daha fazla pratik yapmalıyım. Gerçi evimde güvenle saklandığım sürece bir erken uyarı sistemine ihtiyacım yok ama önlem almak sonradan üzgün olmaktan iyidir.
Son olarak, yetenekler. Bunun hakkında açığa kavuşturmak istediğim milyonlarca şey var ama şimdilik asıl soruya cevap arayalım: Bu ‘’yetenekler’’ tam olarak nedir?
Bu bir oyunsa, o zaman yetenekler bir tür beceri ya da teknik olmalı. Eğer her yetenek bir eyleme bağlıysa, ne kadar çok yeteneğin varsa o kadar çok şey yapabilirsin. Her neyse, bu dünyada yeteneklerin nasıl çalıştığını bilmiyorum bu yüzden varsayımlarda bulunmamalıyım.
Benim ilk önceliğim hangi yeteneklere sahip olduğumu ve hangi yetenekleri elde edebileceğimi bulmak. Sahip olduğumu bildiğim üç yetenek var: [Değerlendirme (SV 1)], [Asit Direnci (SV 2)], ve [Zehir Direnci (SV 2)]. Değerlendirmeyi yetenek puanıyla almıştım. Huh, ayrıca yetenek puanları da başka bir gizem. Tüm puanlarımı değerlendirmeye harcadım ama puan nasıl kazanılır hiçbir fikrim yok. Seviye atladığımda daha fazla gelmesi gerek ama daha bu dünyada seviye kavramı var mı onu bile bilmiyorum. Zamanla geliyor olması da mümkün.
En kötü senaryo? Daha fazla yetenek puanı kazanamam. Yetenek puanları doğumla gelen ve sadece bir kere harcanabilen bir şey olabilir. Ahh, bu çok korkunç olurdu.
Umarım öyle değildir!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..