Ilıktı, sanki hoş bir suya batmış gibiydim. Güven içinde, sıcak kucaklamanın içinden kaydım. Sonuna geldiğimde küçük bir delikten dış dünyaya itildim. O güvenli ılık hissi arkamda bırakmak kolay olmadı, ama dışarı çıktığımda önüme serilen dünya bana her şeyi unutturdu.
Hatırlayabildiğim en eski anım bu.
“Ekselansları, burada durursanız üşüteceksiniz.”
Hizmetçi bana seslenirken pencerenin kenarına oturmuş dışarıyı seyrediyordum. Onun dediği gibi dışarısı çok soğuktu. Her şey kalın bir kar örtüsüyle kaplanmıştı. Karın yağışını izlemek zaman geçirmenin hoş bir yolu ama görünüşe göre uzun zamandır burada oturuyorum. Son günlerde bir şeye konsantre olduğumda zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum.
“Pekala, işte uçuyoruz!”
Hizmetçi beni aldı ve yatağa yatırdı. Yatak kocamandı. Sadece bir kişi için fazla büyüktü ama zaten başka biri daha vardı yatakta: huzurlu bir şekilde uyuyan yeni doğmuş bir bebek. Bu beşik görünüşe göre ikimiz birden rahatça uyuyabilelim diye özel olarak yaptırılmış.
Şimdiye kadar anlamışsınızdır: Ben bir bebeğim.
Bir bebeğin bu kadar açık bir şekilde düşünebilmesi garip gelebilir, ama bunun sebebi beni eski hayatımdan gelen anılarımın olması. Ben önceki yaşamımda tamamıyla sıradan mütevazi bir lise öğrencisiydim ama bir şey oldu ve sonrasında kendimi bir bebek olarak buldum.
Bu bir reenkarnasyona benziyor: ölen birini başka biri olarak yeniden doğması. Bunun anlamı benim önceki hayatım bitti. Hatırladığım son şey Japon Edebiyatı dersindeydim. Ve sınıfın üstünde açılan çatlağı izliyordum, ve sonra… gerisini hatırlamıyorum.
Dünyada genelde uzay-zamanda çatlakları açılmazdı. Beni öldüren muhtemelen buydu. Sonra bir sebepten, eski hayatımdaki anılarımla reenkarne olmuştum.
Önceki hayatıma dair hiç pişmanlığım yok diyemem. Daha gençliğimin baharındaydım. Arkadaşlarımla biraz daha takılmak istiyordum ve bilemiyorum belki yaşıtım bir kıza çıkma teklif ederdim. Ailemdeki herkesten önce öldüm. Onları büyük bir acıyla baş başa bıraktım. Ne zaman onları bir daha göremeyeceğimi düşünsem depresif hissediyorum.
\\ Kumo gel kurtar bizi şundan. Ciğerlerim soldu paragrafı çevirirken :D
Ben öldükten sonra diğerlerine ne olduğu hakkında endişeleniyorum. Havada çatlak açıldığında devasa bir patlama olduğunu hatırlıyorum. Beni kesinlikle o şey öldürdü, ama peki ya diğerleri? Kyouya ve Kanata… komşum Hasebe… benimle birlikte öldüler mi? Hakkında düşünürsen eğer, bu gerçekten korkutucu bir şey. Sabahleyin basit bir şeymiş gibi onları selamladım, ama şimdi onları bir daha asla göremeyeceğim.
Reenkarne olduktan sonra, beni ezen tedirginliğe karşı kendi yöntemimle savaştım. Elbette kolay olmadı: birdenbire bir bebek olarak yeniden doğmuştum, buraya nasıl geldiğim hakkında hiç bir fikrim olmadan. Üstelik Japonya’da yeniden doğmamıştım. Dünyada bile yeniden doğmamıştım. Tamamıyla farklı bir yerdi.
Bunu yavaş yavaş keşfettim. Söyledikleri hiçbir şeyi anlamıyordum, ve dışarıda fidanlıktan başka görülebilecek pek bir şey yoktu. Bu nedenle buranın uzunca süre bir avrupa ülkesi olduğunu düşündüm. Taki birinin büyü kullandığını görünceye kadar, tahminimde yanıldığım çok açıktı.
Bu dünyada büyü var. İlk kez yüksek seviye bir rahip beni kutsamak için geldiğinde görmüştüm. Vücudumu parlak bir ışık sardı, ve tüm vücudumun enerjiyle dolduğunu hissettim. Bu bir numara ya da hayal gücüm değildi. Böylesi bir hissin sahte olması çok zor.
Büyünün var olduğunu öğrendiğimde bunun hakkında çok heyecanlanmıştım. Ama sonra, tekrar huzursuz oldum. Bu dünyada büyü varsa bile, ben kullanabilir miyim ki? Önceki hayatımda ben inanılmaz derecede sıradan biriydim. Japonya’da bu bir problem olmazdı, ama burada sıradan bir insan olmaya müsaade edilmiyor olabilir. Onların beklentilerine göre yaşayabilir miyim ki? Bilmiyorum, ve bu beni endişelendiriyor.
Umutsuzca yerel dili öğrenmeye çalışıyorum. Etrafındaki kimseyi anlayamamak hayal ettiğimden çok daha sinir bozucu. Ne söyledikleri hakkında hiçbir fikrim yoktu. Daha önce böylesine yalnız ve çaresiz hiç hissetmedim. Öylesine izole olmuş hissediyordum ki, sanki dünyada sadece ben vardım.
Dilini bilmediğim başka bir dünyada gelecek endişeleriyle boğuşmak ve tüm bunların birleşmiş korkularının altında eziliyordum. Yanımda huzurlu bir şekilde uyuyan bebek tarafından kurtarıldım. Başka bir anneden doğmuş kız kardeşim. Sanki dünyada hiçbir şey kötü gidemezmişçesine hiç endişelenmeden huzur içinde uyurdu. Evet,bu normal çünkü o bir bebek. Bebekler başkalarının yardımı olmadan hiçbir şey yapamazlar, başkalarının bakımına muhtaçtırlar. Bebekler gerçekten kırılgan varlıklar. Benim bu kadar çok endişelenmemin tek sebebi önceki hayatımdan getirdiğim anılarım.
Onun sayesinde farkına vardım, önceki hayatımdan anılarım olduğu için en azından zihnen kız kardeşimden daha güçlü olmam gerektiğini. O huzur içinde uyurken ben nasıl endişeler içinde yuvarlanabilirim ki? Ben bu çocuğun abisiyim, ve bir abi küçük kız kardeşine acınası değil hayran olunası tarafını gösterir.
Belki kız kardeşim önünde cesur bir tavır takınmaya çalışmakla başladı, ama sonrasında artık çok daha az endişelenmeye başladığımı fark ettim. Sıkıntılarım geçmiş değil, ama şimdi bir amacım var: Savunmasız kız kardeşimi korumak.
Dil öğrenmeye konsantre oldum ve yavaş yavaş etrafımdaki insanların ne dediğini anlamaya başladım. Mümkün olduğunca çabuk kendi kendime hareket edebilir hale gelmek istiyorum ama küçük bebek kaslarımın gelişmesi biraz daha sürecek galiba. Uğraşlarım sayesinde konuşmayı çoğu bebekten çok daha erken söktüm. Kız kardeşimin hakkında övünmek isteyeceği türden bir abi olmak isteğim motivasyonumu hep yüksek tutuyor.
Böylelikle Analeict Krallığının dördüncü prensi, Slaine Zagan Analeicht hikayesi başlamış oldu.
\\ Arkadaşlar hepinize okuduğunuz için teşekkür ederim. Ben üniversite öğrencisiyim ve gelecek hafta vizelerim başlıyor. Bu yüzden 2 hafta bölüm vermem mümkün olmayacak. Buraya kadar okuduysanız KUMO'nun en sıkıcı bölümlerini arkanızda bırakmışsınızdır. Önümüz düz arkadaşlar kasımın 20'sinden sonra gazı kökleyecez inş.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..