Zindanı keşfim epeyce iyi gidiyor. Açıkçası, o kadar iyi gidiyor ki kahkahalarla gülebilirdim, eğer gülecek ciğerlerim olsaydı. Görünüşe göre labirentin bu kısmı kırkayakların bölgesi, bu yüzden burada onlardan çok var. Kırkayaklar gerçek bir deneyim hazinesi. Tepki süreleri çok yavaş, bu yüzden şimdiye kadar gizlice saldırıp yakalamakta hiç problem yaşamamıştım. Arkalarına ya da üstlerine her geçtiğimde zafer neredeyse garantiydi. Bunun sayesinde onları kolayca yenebilmiştim.
Onlardan bir sürü öldürdükten sonra seviye 7’ye yükselmiştim. Ne yazık ki yeteneklerimin seviyesi yükselmemişti, ama sürekli kırkayak eti yediğimden Felç Direncim seviye 2’ye yükselmişti. Burası müthiş. Bir yandan deneyim kazanırken bir yanda da işe yarar bir yetenek olan Felç Direncini kasabiliyorum. Ne mükemmel bir avlanma alanı.
Elbette, her şey %100 kolay değildi. Hala savaş deneyimi kazanmaya çalışıyorum, dolayısıyla sürekli gizli saldırının çeşitli yollarını deniyorum.
En büyük zayıflığım ipliğimi sadece arkamdan üretebilmem. Eğer rakibimi sarmak istersem ona arkamı dönmem gerek. Bu pozda arka iki bacağımla ipliğimi arkamdan çekmem gerekiyor. Bu saldırılara karşı çok savunmasız bir pozisyon. Bu dezavantajımı azaltmak için ya ipliğimi rakibimin üstüne atlamadan önce hazırlıyorum ya da üstlerine atlamadan önce onları iplik bombardımanına tutuyorum.
Yine de, bu son derece tehlikeli bir yöntem. Elbette, ipliğimle vurabildiğim zamanlar zafer neredeyse avucumun içinde ama ya kaçırırsam… kendimi ciddi bir misillemeyle karşı karşıya bulabilirim. Baş aşağı sarkmışken bunları atlatmam çok zor olur, aynı geri zekalı kardeşim üstüme atladığı zamanki gibi beni indirebilirler. Bunu pekte “yüksek risk, yüksek kazanç” diye çağırmazdım.
Bunun büyük bir problem olduğunu kabul ediyorum. Bir sonraki adım düşmanlarımı sarmaya çalışırken kendimi güvende tutmak. Ve bunun için iyi bir fikrim var, yeni silahım: portatif ağ! Basitçe, ön bacaklarımın arasına küçük bir ağ örüyorum. Bu sayede savunmasızca arkamı dönmek zorunda kalmıyorum. Eskiden arkamı dönmüşken kolayca darbe alabilirdim. Tabii ki artık düşmanımı bağlamak için arkamı dönmek geride kaldı, işim baya kolaylaştı.
Elbette, her şeyin kötü yanları vardır. Mesela ön bacaklarımla ağımı tutarken, kullanabileceğim sadece 6 bacağım kalıyor. Evet, belki saçma gelebilir ama kendimi güvende hissetmiyorum. Başka bir problemse bu ağı örmenin zor olması. Şanslıyım ki ağ örmekte baya uzmanlaştım, pek sıkıntı olacağını sanmam.
Bu çok müthiş bir düşük risk, yüksek kazanç taktiği!
Bir sürü şey denedim, ama hepsi başarısızlıkla sonuçlandı.
Arkamdan gizlice yaklaşacak düşmanlara karşı bir strateji bulmaya çalışıyorum, bu yüzden eski düşman tespit ipliklerimi geliştirmeye çalışıyorum. Ana fikir havada yüzen bir sürü görünmez iplikle mekanı sarmak. Eğer bir şey değerse, mesela bir düşman, titreşimi hissedip tepki gösterebilirim. Evimi saran görünmez ipliklerden oluşan bir alarm sistemi kulağa müthiş geliyor olabilir, ama sadece teoride böyle gerçekte gevşek ipliklerle gergin olanlar birlikte bulunuyor.
Eğer sürekli kontrol etmezsem gevşeyen iplikler diğer ipliklere ya da duvara temas etmeye başlayabiliyordu. Sistem titreşimin iletilmesiyle çalıştığından bu çok dikkat dağıtıcı olabiliyor. Belki yeterince konsantre olursam aradaki farkı algılayabilirim, ama bunun için başka hiçbir şeyle ilgilenmemem gerek, bu arabayı atın önüne bağlamak olmaz mı? Amacım minimum eforla etrafımdan haberdar olmak değil mi? Şimdilik düşman tespit sistemini bir kenara bırakalım.
Sonrasında, ipliğimle zayıf defansımı güçlendirecek bir zırh yapmak istiyorum. Şunu söyleyebilirim ki sonuçlar tam bir rezalet. Sorun zırhı yapmak değil, asıl sorun zırhı giyebilmek. Basitçe imkansız diyebiliriz. Ben bir örümceğim, biliyorsun değil mi? İnsanlar gibi kullanışlı ellerim yok benim, ayrıca vücut şeklimde çok garip ne kadar denersem deneyim nasıl giyinebileceğimi çözemedim.
Peki ya ipliğimle kendimi sarmak? Bu da olmaz. Kesinlikle etrafımı ipliğimle sarabilirim, ama bunu mükemmel bir şekilde yapmam gerek, muhtemelen bunu beceremeyip hareketimi zorlaştıracak şekilde dolaştırırım kendimi. Hızım benim en büyük servetim. Eğer bunu yapacaksam süper dikkatli bir şekilde yapmalıyım ama bir şeyler giymemi engelleyen sebepler bunun yapmamı da engelliyor.
Ek olarak, kendime bir giysi, zırh ya da benzer bir şey yapabilsem bile bunu kolayca çıkarabilmem gerek. Çünkü ne zaman bir şeyler yesem vücudum aynı bir balon gibi şişiyor. Eğer giydiğim şey buna engel olsaydı, bu çok acı verici olmaz mıydı?
Eğer birisi zırhımı giyip çıkarmama yardımcı olsaydı belki bir şeyler farklı olabilirdi. Ama insan ellerim ya da vücudumun çoğunu görecek bir yeteneğim olmadan bu fikirlerden vazgeçmek en iyisi.
Ummf. Örümcek olmanın artıları hakkında düşündüğümde aklıma ilk gelen yükseğe zıplayabilmem ve duvarlarda yürüyebilmem oluyor. Ama ellere sahip olmamak gibi devasa bir eksimde var. İnsan elleri süper kullanışlı. Ancak şimdi bunu hakkıyla anlayabiliyorum.
Bu arada, tüm bu deneylerimden sonra bile Örümcek İpliği yeteneğimin seviyesi yükselmedi. Evet, tamda düşündüğüm gibi, yüksek seviye yeteneklerin uzmanlık gereksinimini sağlamak daha zor oluyor. Eskiden yaptığım gibi anlamsızca ipliğimle oynamıyorum. Dışarıda dolaşmak yuvamda oturup kolayca yaşamaktan çok daha tehlikeli bu yüzden her zaman formumun zirvesinde olmalıyım. Bu kadar çok deneyi yapabilmemi sağlayan kırkayaklar sayesinde burada nispeten bir yiyecek bolluğu olması.
Deneylerimin çoğu başarısız oldu, ama bu sayede bir sürü yeni şey öğrendim.Gelecekte fırsatım olduğunda deneme yanılmalarım devam edecek.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..