Kumo S7: Dükün Kızı

avatar
4381 1

Kumo Desu ga, Nani ka? - Kumo S7: Dükün Kızı


 

Çeviri: Kharsmi Düzenleme: Sapphire


Değerlendirme seremonisi küçük bir kargaşa dışında olaysız bitti. Benim ve Sue’nın statlarının aşırı derecede yüksek olması tek konuşulan konu değil, Geliştirilmiş Duymam sayesinde etraftaki soyluların tartışmaları kulak misafiri olabiliyorum. Görünüşe göre seviyen yükseldiğinde sadece yüz yetenek puanı alıyorsun. Benim seviye 1’de yüz bin yetenek puanımın olması kesinlikle doğal değil. Şimdi düşündüm de Sue’nınki 0’dı. Bahse girerim bu yeniden doğmamla alakalı, işin ilginç yanı çevredekileri dinlerken “dükün kızının” da yetenek puanlarıyla doğduğunu duydum.

 

Soyluların söylediklerine bakılırsa, dükün kızı daha birkaç gün önce değerlendirilmiş. Sadece olağanüstü derecede yüksek statları yokmuş, aslında sahip olmaması gereken yetenek puanlarına da sahipmiş. Üstelik dediklerine göre bendeki şu garip, bozuk isimli yeteneğe de sahipmiş.

 

Aniden farkına vardım: eğer duyduklarım doğruysa, bu dükün kızıyla kesinlikle tanışmam lazım. Fırsat, şansıma çabucak geldi.

 

Değerlendirme seremonisinden sonra küçük bir partinin yapıldığı farklı bir salona geçtik. Kralın eşliğinde, salonun ortasına dizilmiş bir grup genç soyluyla tanışmaya gittik. Bu çocukların çoğu benle yaşıt ya da biraz daha büyük, görünüşe göre genç nesil soyluları birbirleriyle böyle tanıştırıyorlar. Burada dükün kızıyla tanışma şansım var.

 

“Sizinle tanışmak büyük bir zevk lordum. Ben Anabald Dükünün kızı, Carnatia Seli Anabald,” dedi kız.

 

Kızgın bir aleve benzeyen parlak kırmızı saçları ve güçlü iradesini gösteren sert yüz ifadesiyle güzel bir kızdı. Kesinlikle gözden kaçırılabilecek biri değildi. Sadece bu da değil, Mana Algım sayesinde etrafında devasa dalgalar halinde dönen büyüsel enerjiyi görebiliyorum. O aynı ben ve Sue gibi.

 

Bu arada Anabald Dükü, ülke aristokrasisinin en bilinen üyelerinden biri. Anabald Evi nesillerdir ülkeye hizmet etmiş bir ev. Gururlu soyları krallar ve kahramanlar çıkarmış. Anabald Evinde doğan her çocuk üstün yeteneklidir. Bu yetenekler titiz bir eğitimle iyice parlatılır ve böylece ülkenin en iyi hizmetkarları haline gelirler.

 

Ama bu bile önümdeki kızın anormal olduğu gerçeğini değiştirmez. Yanındaki kırmızı saçlı babasını çoktan geçmiş gibi görünüyor.

 

“Selamlar,” diye cevapladım, “Ben Slaine Zagan Analeicht. Tanıştığımıza memnun oldum.”

 

Onu test etmek için son söylediklerimi Japonca söyledim. Bir an için gözleri genişledi, ve tahminimin doğru olduğunu kanıtladı.

 

“Baba, onla konuşabilir miyim?” diye sordum. “Eh?” 

 

Benim hareketlerim biraz kafasını karıştırdı galiba. Dük ve onun kızı benimle tanışmak için bekleyen çocukların oluşturduğu sıranın başında. Ancak bu şansın kaçmasına izin veremem.

 

\\ Bayram selamlaşması gibi düşünün olayı :D

 

“Olmaz mı?” “Hmm…“

 

Kral önce bana, sonra düke sonra da bekleyen diğer soylulara baktı. Seçeneklerini tartıyordu. Sonunda ağzını açtı ve konuştu.

 

“Gidebilirsin. Ama çok uzun sürmesin. Kısa zamanda geri dön.” “Evet, baba. Teşekkürler.”

 

Küçük bir çocuk gibi dükün kızının elini tuttum ve dışarı koştum. Arkamdaki Sue olaya çok bozulmuştu, ama onu umursamadan koşmaya devam ettim.

 

Ana salondan çıktık ve özel bekleme odalarından birine girdik. Bu odalar soyluların özel görüşmelerini ana salondan çok uzaklaşmadan yapabilmesi için tasarlanmıştı. Ses yalıtımları oldukça iyiydi ve bir muhafız ek güvenlik için kapının dışında beklerdi. “Ahh, burası olur,” dedim. Artık hiçbir şeyi saklamadan doğrudan Japonca konuşmuştum.

 

“Prensin cidden başka bir yeniden doğan olduğunu asla tahmin edemezdim!” dedi dükün kızı, Japonca. “Oh  adamım, Başka birinin Japonca konuştuğunu duyalı o kadar uzun zaman geçti ki! Biraz duygusallaştım.” Hala eskisi kadar güçlü görünse de ses tonu incelmişti.

 

“Öyleyse, bilmek istiyorum… Heishin Lisesini hatırlıyor musun?” diye eski okuluma değinerek sordum.

 

“Vay anasını, evet! Cidden ikimizde aynı okuldan gelip bu dünyada yeniden doğduk, hah?” 

 

Korktuğum gibi, bu genç hanım da benim gibi havadaki gizemli çatlağa yakalanıp buraya taşınmış. O eski sınıf arkadaşlarımdan biri.

 

“Eski ismim Shunsuke Yamadaydı,” dedim “Seninki ne?” “Bwha?!” Eski ismimi söylediğimde neredeyse gözleri yuvasında çıkacaktı. “Ahahahahaha! H… hahaha! S… sen… Shun’sun! Shun, bir prens, haha, oooo ölücem :D!”

 

Genç hanım muazzam bir kahkaha kopardı. Bu deja vu da ne? Önümdeki gibi bir kız tanımıyorum, ama bu konuşma tarzı, bu yavşaklık, bunları hatırlıyorum.

 

“Sen… olamaz, sen Kanata mısın?” diye sordum şüpheyle..“Evet!”

 

\\ Lan etrafımda bundan bir sürü var. Ben bilemezdim hangisi olduğunu :D

 

Şimdi gülme sırası bendeydi. Her zaman birlikte oyun oynadığım en iyi arkadaşım Kanata bir genç hanım olmuş. İsteseydi bile kendine daha benzemeyen bir şeye dönüşemezdi. 

 

\\ Bunu koymazsam olmaz :D

 

“Adamım, gülme! Doğduktan sonra bu konuda ne kadar depresif hissettiğim hakkında hiçbir fikrin yok!” “Ahaaa, benim hatam. Demin sen de bana gülüyordun! Ödeştik sayılır.” “Evet. yine de seninle tanıştığıma sevindim! Zordu ama bir şekilde hepsiyle baş etmeyi becerdim.” “Ahh, evet, seni tamamen anlıyorum. Ben de tanıştığıma memnun oldum.”

 

Kanata ve ben yumruklarımızı tokuşturduk.

 

Aniden ses yalıtımlı kapıdan sağır edici bir çatırtı geldi. “Ne oluyor?!” diye bağırdı Kanata panikle. Bende bir anlığına panikledim ama kapının dışındakini tanıyınca sakinleştim, aslında başka bir sebepten dolayı paniklemeye başladım demek daha doğru olur.

 

Başka bir çatırtıyla birlikte kapıdan büyükçe bir parça koptu ve odanın içine düştü. Savaş Büyüsüyle vücudunu güçlendirmiş, başka bir vuruş için manasını yumruğunda toplamış Sue’yi açıklıktan görebiliyordum. İkimize baktı ardından Kanata’ya kitlendi.

 

“Sue, hayır! Dur! Dur!!” Sue Kanata’yı parçalara ayırmadan önce aralarına girmeyi başardım.

 

Sue ileri koştu ve bana sıkıca sarıldı.“Kimsenin sana sahip olmasına izin vermeyeceğim.” diye mırıldandı.

 

“Kız kardeşin kooorkunç…” dedi Kanata Japonca.

 

O gün ilk sınıf arkadaşımla tanıştım. 

 

\\ Beyler bayanlar öncelikle özür dileyerek başlamak istiyorum. Bölüm gelmeyeli 20 günü geçti. Ama bu sırada boş durmuyordum. Bildiğiniz üzere Kumo çok tatlı bir seri olsa da ben daha fazla aksiyon ve olay olan bir şey çevirmek istiyorum. Bunun için Kumo’nun yanına ikinci bir seri alıyorum. Bildiğiniz üzere sitede 10 bölüm kuralı var. 10 bölüm olmadan mümkün olduğunca seri almamaya çalışıyoruz. Onların çevirisiyle uğraşıyordum. Büyük ihtimalle sınavlarımdan sonra (nisan ortası) yeni serim gelmeye başlayacak. Kumo konusunda endişeniz olmasın. İnşallah bir daha böyle bir kesinti olmayacak. Herkese iyi okumalar :)

 

D.N: Kumo bence diğer birbirine benzeyen aksiyon serilerinin arasında kendini özgünlüğü ile belli ediyor. Çeviri için teşekkürler :)

 

Sonraki Bölümün İsmi: Canavarpedia 1

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr