[17 Ocak 917 Saat:8.52]
Sabahın köründe uyanmıştım , evet miskin bir çocuktum ama artık intikam ateşi ile yanan bir yüreğim vardı.Yataktan kalkıp , yatağın yanında duran masanın üstünden yere sarkan kazağımı giymiştim ve sakince kapıya yönelmiştim , kapıdan disari çıkarçıkmaz yüzüme salonda yanan sobanın yaydığı sıcak dalgası içime işlemişti yavaşça merdivenlerden inip lavoboya gittim . Elimi yüzümü yıkadım sonra sofraya oturdum sofrada birkaç çeşit peynir , küçük bir kap bal , taze ekmek , peynirli omlet ve sıcak süt vardı hızlıca kahvaltımı edip dışarı çıkmıştım .
Dışarıda , evin önünde muhtar , erimeye başlamış karı kürüyordu .
Kapıdan çıkınca bana "Günaydın" dedi .
Bende ona "Günaydın artik hazirim antrenmana başlayabiliriz" demiştim .
O kadar acele etme daha cok zamanımız var al şunu dedi ve yerden tahta 2 kılıç çıkarıp birini bana fırlattı .
Hadi bana neler biliyorsun göster dedi bende daha önceden babamın bana gösterdiği saldırı hareketlerini gösterdim tüm hareketlerime bloklayarak karşılık verdi .
Sıra bende dedi hareketlerimi blokla dedi bana karşı güçlü saldırılar kullanıyordu ama ben birçok hamlesini bloklamama rağmen genelde sol taraftan gelen saldırıları engelliyemiyordum bir an durup bana bir kılıç daha verdi .
Şimdi böyle beni bloklamayı dene dedi ben de dediği gibi yaptım ama yinede arada bir saldırı kaçırıyordum yinede bıkmadan , üşenmeden saldırılarını blokluyordum .
Şimdi bana saldır dedi iki kilic ile saldırmak zordu ama vuruş yaptıkça elim daha iyi vuruyordu hareketlerim daha iyi bir hal alıyordu biz antrenman yaparken saat çoktan 12.30 olmuştu .
Tamam artık bu günlük yeter , zaten yapacak işlerimiz var demişti .
Dışarıdaki işleri bitirip içeri girmemiz 2 saat sürmüştü , öğlen yemeği olana kadar kasabada dolaşmaya karar vermiştim köyün ortasındaki silahçıya uğradım silahçının hemen yanında 2 kişi oturuyordu ve ben dükkana tam girerken biri daha gelip konuşmaya başlamışlardı .
Hey duydunuzmu Colra köyü İmparatorluk tarafından yakılıp yıkılmış .
Evet bende duydum hatta dün gece Muhtar ve korumaları bu yüzden köye gitmiş .
Eee neden böyle bir olay olmuş .
Hatırlamıyormusun 1 ay önce bir ferman yayınlanmıştı , yüksek vergileri ödemyen , yarı insanların tüm köyleri yakılıp yıkılacağı söylenmişti .
Peki kurtulan olmuş mu ?
Evet bir çocuk kurtulmuş o da sabah muhtarla beraberdi geçerken görmüştüm .
Ama bu cok canice değil mi , yani neden hem köyü yıkıp herkesi öldürmek ?
Aslında bana sorarsanız vergi felan bahane o köyde bir Erde ailesi olduğu söyleniyordu .
Neee !!! C-ciddi misin , şeytan soyundan biri yan köyde mi yaşıyormuş ?
Evet hemde o ailenin bir oğlu olduğu söyleniyor .
Neee !!! Umarım o çocuk muhtarın yanındaki değildir . Yoksa buraya sadece yıkım ve kaos getirir .
Bende öyle umuyorum ve korkuyorum o yüzden yarın yazlığa doğru yola çıkacağız .
Bekle bekle şeytan soyu mu ne böyle bişey olması imkansız .
Heee sen öyle san şu 180 yıl önceki olay işte bunun canlı kanıtı .!
Neydi ki o olay ?
Dur anlatayım
180 yıl önce Elf ırkı şu an içinde bulunduğumuz Mızrak Krallığı ' na savaş açmış bu savaş uzun yıllar sürmesine rağmen Elfler Mızrak Krallığı ' na göre çok daha az zaiyat vermişti . Halk fakirlikten kırılırken Kraliyet Ailesi ve Güneş Kilise ' si bir anlaşma yapmışlar .
Bu anlaşma yasaklı bir büyü olan Cennet ve Cehennem arası bir portal açarak Cennet - ten biraz yardım almak amaçlı bir büyüydü ama maalesef bu büyü sadece Cennet ' e değil Cehenneme de bir kapı açıyordu insanlar bu büyüyü yaptılar ama cehennemden iblisler , Cennette ki Melekler ' den önce davranıp portaldan çıkmaya çalıştı . İnsanlar bunu görünce portalı kapattılar . Portal aniden kapanınca çok az bir şeytan gücü portalın dışında kaldı ve bir bulut şeklini aldı Baş Rahip bu büyü bulutuna yaklaşınca bu büyülü bulut Baş Rahip Gurk Erde ' nin aldığı nefese karışıp Rahip Erde ' nin kanına karıştı ve ona muazzam güçler verdi .
Bu güç sayesinde insanlık 1, savaş dolu yıldan sonra Elfler ' in geri çekilmesini sağlamıştı . Bu başarıdan sonra Rahip Erde kahraman ilan edildi ama yıllar içinde bilincini kötülüğe kaptırdı ve Kahraman ünvanı yetmediği için Krallığa darbe ile el koydu .
Kral olduğu 10 yıl içerisinde birçok çocuk yapan Erde bir gün içindeki güç tarafından ölünce eski Kraliyet Ailesi , Erde ' nin tüm çocuklarını öldürme kararı aldı . Bunun olacağını bilen Erde çocuklarını Dünyadaki her bir Krallığa dağıttı .Bu çocuklar 16 yaşlarına girince mana ile yapılabilecek büyüler dışında özellikler edindiler .
Söylentilere göre bu güçler Şeytanların güçlerinin bazıları imiş .
Tssch- Bu sözlerin büyük çoğunluğu yalan olduğunu biliyordum . Ama yinede oradan hemen ayrıldım sonra babamın şu sözleri aklıma geldi "Kurin sakın tanımadığın insanlara soyadı ' nı söyleme . " nedenini artık daha iyi anlıyorum . Bu sözler aklımdan geçerken Muhtar ' ın evine ulaşmıştım . Evin önüne geldiğim sırada bir ses yükselmişti .
KUUUUUURİN , NEREDESİN YEMEK HAZIR !!
Var gücümle evin kapısına doğru koştum kapıdan içeri girince sofrada 2 adamın , daha olduğunu fark ettim yavaşça soluklanarak sofraya oturmuştum . Muhtar ve adamlar kendi aralarında konuşurken İri Adam bana ;
"Hey evlat , Kurin sen misin ? " dedi .
Bende "Evet benim ." demiştim .
Adam "Yarin yola koyulacağız sende şimdiden hazırlan , zaten önemli bi yükümüz var sende yük olma bize ." demişti .
Bende merak edip "Yük mü ?" demiştim .
Adam "Evet köydeki tüm halı , kilim , kıyafet , ayakkabı , deri , iplik gibi eşyaları götürüp satacağız , bahara hazır olmalıyız . Seni de teyzene bırakırız teyzenle konuştuk o da seni görmek istedi" demişti .
Bu habere sevinmiştim . Teyzemin yanında kalıp hem teyzem ve esinin işlettiği handa işleri halledip orada kalabilir hem Dövüş Akademisi ' ne gidebilirdim . Bunları düşünürken "Tamam saat kaçta yola çıkacağız ?" demiştim .
Adam "Öğle yemeğini yiyip 1 saat içinde gideceğiz . Sen yinede bu akşam iyi uyu belki yolda duramayabiliriz ." demişti .
Bende başımla onaylayıp hızlıca yemeğe başladım o sırada adamlarla biraz tanışmıştım . Adamlar babamı tanıyan iki maceracılarmış . Söylediklerine göre babam önceden maceracıymış ama bir gün maceracılığı bırakmış . Maceracılığı bıraktıktan 2 ay sonra ben doğmuşum . Babamın tek elli kılıç kullanmakta acayip maharetli birisi olduğundan bahsetmiştiler ama şu Erde kanından söz bile etmemişlerdi . Neyse diyip masadan kalmıştım akşam işleri duruyordu daha onları halletmek için dışarı gidiyordum ki o da ne Kapı bir anda açıldı dışarıdan , şarap rengi saçları , koyu kahve gözlü , benim yaşlarımda bir kız içeri girdi .
Baba , hadi daha burada ne yapıyorsun çok işimiz var dedi . Adamlar kız ile beraber çıktılar muhtar yüzüme bakınca ne olduğunu anlamış olacak ki "Tatlı kız degil mi" dedi. Bende yok ya birine çok benzettim dedim . Muhtar "Neyse dışarı gidelim işler beklemez" dedi . Muhtar ile , dışarıdaki işleri bitirmemiz akşamı bulmuştu .
Eve gelir gelmez odama gidip yattım . Ama yinede o kızı düşünüp duruyordum .
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..