"Chwiiik!"
Ork ordusu Karanlık Elflerin kalesine yaklaşıyordu.
İlerleyişleri yer yer ağaçlık ve kayalıklar yüzünden engellense de on binlerce Ork eşzamanlı olarak duvarlara ulaştı.
Elfler gecikmeden cevap verdiler:
"Ateş Duvarı!"
"Buz Fırtınası!"
"Yıldırım Zinciri!"
Zemin ateşle kaplandı, buz parçaları ve yıldırımlar yaklaşan ordunun üzerine yağdı. Yüzlerce Ork ölse de devam ettiler.
Orklar yeterince yaklaştıklarında Elfler yay kullanmaya başladılar. İsabet ettiği Orkları donduran ya da kör eden büyülü oklar kullanıyorlardı.
Yollarına döşenmiş sayısız tuzak vardı. Kazıklı çukurlar düzinelerce Orku tek seferde yutuyordu.
Elfler ne kadar iyi hazırlanmış olurlarsa olsunlar Orkların ilerleyişini hiçbir şey durduramazdı.
"Chwiik!"
"Orklar! Orklar! Orklar!"
Ork Savaşçıları kuduruyorlardı. Elflerin sebep olduğu bütün acı, sefalet ve ölümlerin intikamını almak için gelmişlerdi! Tüm savunma ve dirence karşın Orklar duvarlara ulaştılar.
"Chwiik! Atışa başla!"
"Tek seferde! Chwiik! Ateş!"
Orklar Elflere kendi oklarını geri atmaya başladılar. Yayı olmayanlar ise önceden hazır ettikleri taşları fırlatıyorlardı. Aşağıdan saldırmak çok zor olduğundan Orkların saldırıları büyük ölçüde etkisini kaybediyordu, ama yine de Elfler ilk kayıplarını vermeye başladılar.
Arka saflarda bir yerde Orklar devasa bir tomruk getirdiler. Düzinelerce Orkun ortak çabasıyla kaldırıp, bir ucunu kalenin duvarına yasladılar. Savaşçılar üstüne çıkmaya başladı. Bazıları düşse de büyük çoğunluğu tepeye ulaşmayı başardı.
Azılı savaş kalenin duvarlarına taşındı.
Tüm bu zaman boyunca Weed bir taşın üstünde dikilip, önünde vuku bulan savaşı ilgiyle izliyordu. Gözlerinin önünde Elfler elementsel ruhlar çağırıp savaş alanına gönderdiler. Ateş Ruhu Kasa'lar, Su Ruhu Undine'lar, Rüzgar Ruhu Sylph'ler ve Toprak Ruhu Gnome'lar. Gökyüzünde uçarak aşağılarındaki zemine element büyüleri yağdırıyorlardı!
Baktığı her yerde Orklar savaşıyordu. Bazı elfler gerilla taktikleri uygulamak için kaleden dışarı çıkmışlardı. Bir şeyler parlıyor, uçuyor, bir yerlerden dumanlar yükseliyor, her yönden çığlık sesleri geliyordu. Orklar binlerce, Elfler ise düzinelerce kayıp veriyordu.
"Chwiik!"
"Karichwi! Daha fazla bekleyemem!"
"Evet! hadi saldıralım! Chwiik!"
Savaş başladığından beri Weed'in kabilesinin birliği tek bir adım dahi atmamıştı ve Orkların tahammülsüzlüğü giderek artıyordu.
"Chwichik! Bekleyin."
Savaş başlayalı epey zaman geçmiş olmasına rağmen hala savaşçılarını savaş alanına göndermiyordu. Orklar bundan memnun olmasalar da hala emirlerine itaat ediyorlardı.
'Savaşlarda pervasızca hareket etmek aptalca.'
Weed hayal kırıklığıyla iç çekti. Elfler çok sayıda kayıp vermiş olsalar da bu pervasız saldırıya akıl erdiremiyorlardı. Orklar, düşmandan gelen büyü yağmuru altında inatla duvarlara tırmanmaya çalışıyorlardı.
Büyük kısmının soğuk alıp canının bir kısmını kaybettiğinden bahsetmeye gerek dahi yoktu. İyi korunan bir kaleye hiçbir plan olmaksızın böyle hücum etmek! Bundan daha aptalca ne olabilirdi ki?!
Böyle ciddi savaşlar, derinlemesine plan yapmayı gerektirirdi. Eğer Weed'e biraz zaman verilseydi, bir şeyler düşünebilir ve Orklar çoktan kaleyi ele geçirmiş olurlardı. Ama şimdi Ork ordusu kendi aptallıkları yüzünden büyük kayıplar veriyordu ve eğer artık Weed el atmazsa savaş daha da şiddetlenip tahmin edilemez bir hal alacaktı...
Weed karşısındaki sahneyi, Odein Kalesi'ndeki savaşla kıyaslayamıyordu bile. Savaşın boyutu çok farklıydı ve sürekli çekişme içinde olan iki farklı ırkın taraf olması da tuzu biberi oluyordu.
İnsiyatif bariz şekilde Elflerdeydi.
Weed sakince savaşı analiz etmekle meşguldü.
İlk bakışta Orklar mutlaka galip gelecek gibi görünüyordu. Sayıca çok fazlaydılar ve çabucak surlara dayanmışlardı.
Ama Karanlık Elfler pes etmedi.
İyice müstahkem edilmiş kalelerini sayısız ok ve güzelce tanzim edilmiş birlikleriyle koruyorlar, Okçu ve Büyücüleri tam verimle kullanıyorlardı. Ek olarak sayıları çok olsa da bunların Orkların sadece 20.000 kadarı aktif olarak savaşa katılabiliyordu.
Bu sayı da Elflere baskın gelmek için yeterli değildi ki aşağıdan attıkları okların element büyüleriyle büyük oranda etkisiz hale gelmesi de cabasıydı.
Ork saldırılarını başarıyla püskürten Karanlık Elfler sadece küçük kayıplar veriyordu.
"Aptal Yaratıklar!"
"Domuzlar! Bu surlarda hepiniz sonunuzu göreceksiniz!"
Üstünlüklerini hisseden Elfler, rakiplerini alaya alıyorlardı. Tahrikleri sonucu çıldıran Orklar daha saldırgan, pervasızca hücum ediyor ve yüzlercesi ölüyordu!
(D.N: IQm düşüyor bu nedir arkadaş :D)
"Chwiik!"
"Siz! Korkaklar! Oraya bir geleyim kimin sonunun geldiğini göreceksiniz! Chwiik!"
Orklar kapıyı kırmaya çalışıyorlar, tırmanmak için ayak basacak bir yer arıyorlar, Elf defansında bir gedik bulabilmek için her şeyi yapıyorlar, ama başaramıyorlardı.
Savaşın ilk yarısında Ork sürüsü büyük kayıplar verdi. 40,000'den fazla ork ölmüştü.
Elfler ise sadece birkaç yüz savaşçısını kaybettiler. Başlangıç için oldukça iyi bir başarı olsa da kutlama yapmak için henüz çok erkendi. Hala çok sayıda Ork hayattaydı.
Avantajlarını korumak için birkaç yüz cüppeli Elf bir kulede toplandı. Ellerini sallayıp bir şeyler fısıldadılar ve ardından hep biri eşzamanlı olarak haykırdı:
"ALEV!"
Devasa bir alev seli kuleden ateşlendi. Öylesine güçlüydü ki durduğu yer uzakta bulunmasına rağmen Weed sıcaklığı yüzünde hissetmişti! Kısacık bir zamanda binlerce ork yanıp küle döndü.
"Chwiik?!"
"Chwiik! Chwiik!"
Böylesi bir güç gösterisi bile Orkların savaşçı ruhunu kırmaya yetmemişti. Bazısının yüzünde artık korkmuş bir yüz ifadesi bulunsa da hala saldırmaya devam ediyorlardı.
Çabuk bir zafere olan inançlarını yitirmişlerdi.
Tam bu noktada Weed bir adım öne çıktı.
'İşte beklediğim an bu.'
Dönüp arkasında bekleyen Orklara baktı.
"Chwichwiik! Şimdi bizim sıramız!"
"Ka...karichwi!"
"Bu pervasızca, chwiik!"
Kısa zaman öncesine kadar savaşa katılmak için can atıyorlardı. Şimdiyse Weed'in teklifi onlara çılgınca gözükmüştü.
"Hayır! Chwiik! Bana güvenin!"
10,000 Ork Weed'in komutasında ön saflara ilerledi. Diğer orklar ve kabile şefleri onlara yol veriyordu. Tek bir büyü tarafından bile vurulmadan, çabucak kaleye ulaşıp savaşa dahil oldular! Karanlık Elflerin manaları tükenmiş, yenilenmesi için bekliyorlardı.
Weed'in beklediği an nihayet geldi.
"Gidin! Saldırın! Bana güvenin!"
Weed'in dev vücudu çabucak dev tomruğa zıplamış, birkaç adımda surların tepesine ulaşıp palasını sallamaya başlamıştı.
Karanlık Elfler keskin gözleriyle, yayda uzmanlıklarıyla ve atik hareketleriyle ünlüydüler. Ve çoğu element büyülerini kullanabiliyorlardı. Ama manaları bitmitiş, yayları bu mesafede etkisizdi ve surlardaki kalabalıkta hareket edecek fazla yer yoktu.
Elf kalabalığının üzerine hücum eden Weed'in darbeleriyle düşmanları birbiri ardına can veriyordu. Arkasını ise onu takip edip peşi sıra surlara tırmanan yoldaşları koruyordu.
Karanlık Elfler yakın dövüşte kısa kılıçlar ve ince kılıçlar kullandıklarından, tepeye ulaşan Orklara karşı bir direnç gösteremediler.
Geçen birkaç dakika içinde Weed ve savaşçıları diğer tüm Orkların savaşın başlangıcından beri öldürdüklerinin toplamından daha fazla Elfi katletmişti.
Nihayet Orklar kalenin tepesinde savaşabilecekleri sağlam bir yer edinebilmişlerdi. Ama aniden Weed ve savaşçıları birden surlardan aşağı atladılar!
"Ateş Duvarı!"
Az önce Weed'in savaştığı yer şimdi alevler içinde yanıyordu.
"A-a-a-argh!"
"Yanıyor! Chwii.!..."
Elf büyücülerinin yaptıkları büyü yalnız orkları değil yakındaki karanlık elfleri de yuttu. İnsanlardan farklı olarak, Elfler mantıklarıyla hareket eder ve eğer azınlığın fedası çoğunluğu kurtaracaksa tereddüt etmezlerdi.
Büyünün etkisinin geçmesini bekledikten sonra Weed surlara geri tırmanıp kendini savaşın ortasına attı. Eğer bir yerde Elflerin canlarının yeterince azaldığını fark ederse hemen oraya hücum edip işlerini bitirirdi. Yoldaşlarını birer kalkan olarak kullanmasını da umursamıyor, genellikle tehlikeli ateş büyülerinden kaçmak için onlardan yararlanıyordu. Aynı zamanda gereken durumlarda kendi ordusuna geri çekilme emri veriyordu. O sırada Weed'in kafasında tek bir düşünce vardı:
'400,000 Orku sonuna kadar kullanmalıyım.'
Taktiği zayıf noktalara saldırıp geri çekilirken diğer orklarla kaçış yolunu örtmekti! Karanlık Elfler diğer Orkları öldürürken o bol miktarda tecrübe elde ediyordu. İlk saatinde 100'ün üzerinde Elf öldürdü, grubundaki diğer orkların işi de hesaba katılınca sonuç daha da iyiydi. Kontrol etmeye zaman bulamamış olsa da Orklar arasındaki şöhretinin bolca arttığına şüphesi yoktu.
Orklar 70,000 kayıp verirken Karanlık Elflerin kaybı 3,000'den biraz fazlaydı.
'Bu işi bitirmenin zamanı geldi...'
Kaleyi savunan hala 7,000 kadar Elf vardı ve bunların çoğu ya yaralı ya da bitap haldeydi. Hala dayanıyor olmalarının sebebi ise Surlardı. Ama yine de okçuluklarına diyecek bir şey yoktu.
Eğer bir değişiklik yapılmazsa yüksek okçuluk becerileri sayesinde kaleyi tutmaya devam edebilir ve savaşın galibi olabilirlerdi.
"Dayanın!"
"Elfleri parçala! Chwiik!"
Surların aşağısında tomruğa tırmanmak için kendi sıralarını bekleyen Orklar heyecan çığlıkları atıyor, surların üzerinde çarpışan yoldaşlarını destekliyorlardı. O sırada bir Ork çarpışma alanının dışına çıkıp surların kenarında dikildi.
"Oh, Bu o!"
"En çirkin olanı!"
(D.N: :D :D :D :D)
Hem Orklar hem de Elfler Weed'e bakıyorlardı. O ise savaşa geri dönmek yerine surlardan aşağı atlayıp, kapının olduğu yere yöneldi!
Surların dibinde toplanan Orklar saygıyla kenara çekilip geçmesi için yol veriyorlardı.
Yürürken palasını sol eline alan Weed küçük bir heykelcik çıkardı.
Tavşan figürü, 5 iyi parçadan biri.
"Heykel Yıkımı! Gücüme güç kat!"
Figür ellerinde çatırtı sesleriyle parçalara ayrıldı ve Weed'in devasa bedeni ışıldamaya başladı.
*Heykel Yıkımı'nı kullandın.*
İyi parçalarından birini yok ettikten sonra acı ve keder kalbini dolduruyordu!
*Kalıcı olarak 5 sanat puanı kaybettin.*
*Şöhretin 100 azaldı.*
*Bir gün süreyle sanat puanlarınızın 4 katı gücünüze eklenecek.*
*Oymacılık uzmanlığın 0.1% arttı.*
1,000'in üzerinde olan Sanat puanları gücüne eklenmişti. Ve tabii ki dört ile çarpılarak...
"A-a-a-a-ah!"
Weed bir çığlık atıp palasını tüm gücüyle kavradı. İri kolları şişmiş damarlarla kaplıydı. Bu sırada Weed oymacılık sanatından anlayabilecek bir insana benzemiyordu.
Weed kapıya yaklaşıp palasıyla bir darbe indirdi.
Klaaang!
Palası parçalara ayrılmış ve elinden fırlamıştı.
"Chwiik?!"
"Chwichwichwiiik!"
Kendisini çevreleyen Orklar heyecanlanmıştı.
Kırık palayı yerden alan Weed kapıya vurmaya devam etti. Her vuruşta çatlaklar büyüyüp belirginleşiyordu, on ya da on birinci vuruş olacaktı ki nihayet pes eden kapı içeri doğru devrildi.
"Whoah!"
"Kapı kırıldı! Chwiik!"
Orklar heyecan çığlıkları atmaya başladılar.
En yakındaki 3 Elf açılan gediği savunmaya koştu.
"Orkların geçmesine müsaade etmeyin!"
"Düzeltin! Yeniden inşa edin!"
"Büyü kullanın, biz onu dışarıda tutarız!"
3 Elf mızraklarıyla Weed'e saldırdı. Büyücülerin yeni bir duvar örmesini sağlamaya yer açmalı, bunun için de düşmanlarından en kısa zamanda kurtulmalıydılar.
"Öl!"
Keskin bir mızrak Weed'e savruldu, ama o rakibinin silahını elinin tersiyle savuşturdu.
"Tek seferde! Saldır!"
3 mızrak tek bir noktada buluştu ama Weed artık orada bulunmuyordu.
Parlatılmış zırhı ve ütülenmiş kıyafetleriyle bile bu üç darbeyi aynı anda alsaydı canı kritik noktaya inebilirdi. Çünkü şu an üzerinde bulunan ekipmanlar çöpten ibaretti!
Ork olduğu tüm zaman boyunca işe yarar bir şey ne bulmuş ne de ödül olarak alabilmişti. Hem ekipman almak veya üretmek için de para harcamak istemiyordu. Bu boyutta ekipman üretmek daha fazla materyal gerektirirdi.
"Chwiiik!"
Bu yüzden tek seçeneği rakibin saldırısını savuşturmaktı. Ezici gücüyle bir sonraki kombine saldırıyı da savuşturduktan sonra karşılık verdi.
Ortada bulunan Elf'in canı yarıya düşüvermişti ki diğer iki mızrağı savuşturmak için geriye zıplamak zorunda kalmıştı.
Weed yeteneklerinin sınırında dövüşüyor, olağanüstü maharetler gösteriyor, rakiplerinin mızraklarından ucu ucuna kaçabiliyordu. Bildiği her şeyi, kendisine öğretilen ve kendi başına öğrendiği, gerçek anlamda bildiklerinin her zerresini kullanıyordu. Her bir hareketi güç ve uyum içinde parlıyordu.
Sonuç olarak ilk Ork gediğe ulaştığı sırada, Weed çoktan 3 Elfi de haklamış, kapı ele geçirilmişti.
Weed kardeşlerine gülümserken Aslan Kükreyişi'ni kullandı:
"Orklar, chwichwiik, saldırın! Parçalayın! Yağmalayın! Öldürün!"
*Aslan Kükreyişi'ni kullandın.*
*Yakın birliklerin dövüş ruhu %200 arttı.*
*Tüm sersemletmeler kaldırıldı.*
*Liderlik 5 dakikalığına %195 arttı.*
Savaşın başından beri büyük kayıplar veren Orklar dövüş ruhlarını geri kazanmıştı!
"Chwiii!"
"Savaş, chwiiriri!"
Sürü kapıda açılan gedikten içeri sel gibi doluşuyordu.
Mevcut durumda çaresiz kalan Elfler köylerine geri çekildiler. Köye giden yol tuzaklarla doluydu ve Elfleri takibe kalkışan orklar savaşın başında olduğu gibi binlerce olmasa da yüzlerce kayıp verdiler.
Ama Elflerin tüm tuzak büyü ve oklarına karşın Orklar ilerlemeye devam ediyorlardı! Savaş şimdi geri çekilen elflerin yeni bir savunma hattı oluşturduğu Elf köyünün kıyısında devam ediyordu. Şimdilik dayanıyorlar ama asıl Ork kuvveti vardığında ne yapacaklarını düşünemiyorlardı.
"Hey, o benim!"
"İlk ben aldım, chwiiik!"
Bazı orklar evleri yağmalamaya başlamıştı.
Weed onları gözyaşları içinde seyrediyordu. Elflerin çok fazla altını veya gümüşü olmasa da bazı değerli mücevher, meyve ve hayvan postlarına sahiptiler. Tüm bunları satabilseydi tonla para kazanırdı!
Weed feci halde kıskançtı ama durup yağmalamak için zamanı yoktu.
Öncelikle Freya Tapınağı'ndan aldığı görevi tamamlamalıydı. Tapınağa sızabilmek için de acele etmek zorundaydı!
Ruh çağıranların tapınağı yüksek bir kayalıkta konuşlanmıştı.
Orklarla Elfler arasındaki çetin savaş devam ederken; Buren, Becker, Hosram, Dale ve diğer askerler usulca tırmanıyorlardı. Savaş başlamadan önce Weed güzergahlarını belirleyip tırmanmalarını emretmişti.
"Huff!"
"Dayan."
Askerler birbirlerine destek oluyorlar, istikrarlı bir şekilde tırmanıyorlardı. Weed'in bu iş için özel bir ekipmanı olmadığından, askerler kendi güçlerine güvenmek zorundaydı. Ve savaşçılar iyi kötü tırmansalar da Freya'nın güçsüz rahipleri ölümün eşiğindeydiler.
Güvenebildikleri tek şey Vampir Lordu Tori'ydi!
Devasa bir yarasaya dönüşmüş, kimsenin düşüp ölmediğinden emin olmak için onları gözetliyordu. Ve Ölü Şövalye Van Hawk tükenen askerlere yardım elini uzatıyordu.
Eğer tek bir elf bile onları bu sırada fark edecek olsa başları büyük belaya girerdi. Ama tüm elflerin dikkati surlarda toplanmış Orklar tarafından kendi üzerlerine çekilmiş, bu sayede askerler sorunsuzca tepeye ulaşabilmişlerdi.
"Hah...Nihayet."
Weed anlaştıkları noktada onları bekliyordu.
"Buradayız, kayıp yok. Artık endişelenecek bir şey yok!"
Buren göğsünü kabartarak rapor vermişti ama Weed o kadar rahat değildi.
'Orklara güvenmeyi yeğlerdim.'
Orklar aptal olsalar da sayıları fazlaydı ve kayıpları endişe etmesine gerek yoktu! Ama bu şövalye, asker ve rahipleri korumak zorundaydı. Eğer ölürlerse Kral tarafından ödüllendirilme ihtimali yalan olurdu.
"Acele edin! Hazır olun, Ruh çağıranların tapınağına gireceğiz."
Van Hawk ve Tori'nin eşliğinde, Weed önden gitti.
"Chwiik! Bunlar kim lan?!"
Diğer orklarla karşılaştıklarında, Weed yalnızca şunu söylüyordu:
"Onlar benim esirlerim, onlara dokunmayın. Chwiik!"
"Burada insan yakalamış.Kıskandım. Chwiik!"
Weed'in Ork formunda kalması tüm bu talihsiz karşılaşma sorunlarını kolayca çözümlemişti.
Tapınağın girişine ulaştıklarında, Ölü Elfler gördüler.
Weed ve askerleri aceleyle tapınağın karanlık girişine daldı. Eğer Orklar ruh çağıranları ondan önce öldürseydi görev tamamlanamayabilirdi.
Tapınağın içinde ağır ve bunaltıcı bir hava vardı. Meşalelerin loş ışıkları koridorları güçlükle aydınlatıyordu.
Weed askerlerine emretti:
"Acele edin! Bu işi halletmeliyiz. Savaşa hazırlanın!"
"Evet efendim!"
Ekip aceleyle ilerliyordu. Yol boyunca çok sayıda parlak şey gördüler ama hiç kimse hızını düşürmedi.
Asıl amaç Freya Tapınağı'nın verdiği görevi yerine getirmekti.
Dar koridoru geçip geniş bir salona vardılar. Salonun ortasında birkaç düzine Elf ve Ork dövüşüyordu.
"Chwiik!"
"Burayı koruyacağız!"
Durumu gözüne kestiren Weed bağırdı:
"Kimsenin kaçmasına müsaade etmeyin, herkesi öldürün!"
Askerler yolu kapadı ve rahipler ellerini kaldırıp büyü yapmaya başladılar:
"Tüm erkeklerin gözlerini kamaştıran Tanrıçanın adına. Kör et!"
Gözleri kamaşıp göremez olan Ork ve Elfler kaçışmaya başladı, ama Van Hawk ve Tori çoktan saldırılarına başlamışlardı ve bir dakika dahi geçmeden nefes alan kimse kalmamıştı!
Cesetlerin üzerinden geçip koridorun uzak ucuna ilerlediler. Duvarda Yuroki dağlarının bir haritası asılıydı! Karanlık Elflerin kalesi siyah bir noktayla işaretlenmişti, hemen güneyinde başka bir nokta daha bulunmaktaydı ancak kırmızı renkteydi.
"Vampir Lordu Tori! Burada ne yapıyorsun?! Demek insanoğluna boyun eğdin ha... onlara... Freya'nın rahiplerine!"
Kara cüppelerinin içindeki ruh çağıranlar şaşkınlıklarını gizleyemedi. 12 kişiydiler ve her biri kara büyüyle dolu kemikten bir asa ve tesbih tutuyordu.
(D.N: Böyle bir şey)
Weed dönüşümü iptal edip bir adım öne çıktı.
"Ruh çağıranlar, burası mezarınız olacak."
Konuşurken Van Hawk ve Vampir Lordu Tori yanında dikiliyordu. Rahipler büyülerini kullanmaya hazır, şövalyeler de eşleşecekleri rakiplerini gözlerine kestirmiş bekliyorlardı.
Ruh çağıranların en güçlü büyüleri ölümsüzleri hayata döndürme büyüsüydü. Ölüleri iskelet, hortlak, zombi ve hatta daha güçlü ölümsüzlere dönüştürebiliyorlardı!
"Freya'nın kulları... İşimizi mahvettiniz." Ruh çağıranlardan biri acı bir sesle söyledi.
(D.N: Weed'e bulaşmayacaktınız.)
Etrafta hiç ceset yoktu ve ölen Ork ve Elflerin cesetleriyle aralarında mesafe vardı. Ama böyle bir orduya karşı onların da bir faydası dokunmazdı.
Kara büyücülerin mağlubiyeti kabul ettikleri ve savaşmadan ölmeye kendilerini hazırladıkları belliydi.
"Hazırlıklı geldiğinizi görüyorum. Ve öyle yanlış zamanda geldiniz ki... Şimdi gevşek düğmeleri olması gereken yere geri döndüremeyeceğiz..." İçlerinden biri başını eğerek söyledi.
//Gevşek düğmelere takılmadan okumaya devam edin :D
"Baranbol!" Diğer ruh çağıranlar kederle haykırdılar.
"Kadere asla inanmamışımdır ama böyle olması gerekiyorsa, o zaman öldür beni. Ben hazırım."
Ruh çağıran ileri çıkıp Weed'in önünde diz çöktü.
"Barabol, biz de seninleyiz!"
Geri kalanı da onu takip edip diz çöktü. Çok yakın olduklarından Kraliyet Şövalyeleri onları her an öldürebilirdi.
"Sonraki hayatınızda kötülükten korunmanızı dilerim."
Weed kılıcını kınından çıkardı.
Onları infaz edip görevi tamamlamak üzereydi ama...
'Bir dakika... Bir şeyler yanlış...'
Weed tüm önceki olayları düşündü. O aptal görevi tamamlayıp ay ışığı oymacısı olduğundan beri her işte bir bit yeniği arıyordu! Şimdi de bir şeyler onu rahatsız etmişti.
'Zorluk seviyesi uygun gözüküyor...'
Zorluk seviyesi Lord Tori'de olduğu gibi 'B' idi. O zaman görevi bitirmek için her şeyi yapmıştı. Şimdi de bakılınca zorluk makul görünüyordu. Ruh çağıranlara ulaşmak için müttefikleri olan Karanlık Elfleri geçmek kolay bir iş değildi.
'Ama neden ölümü kolayca kabul ediyorlar?!'
Weed'in kafası karışmıştı. Onları öldürüp bu uzun zincir görevini sona erdirmek istiyordu. Sonunda daha da harika ödüllere kavuşabilecekti.
Açgözlülük göz bebeklerinde alevlendi. Ayrıca ruh çağıranların ellerinde kemik asalar ve tesbihler vardı.
(D.N: KAÇIN Weed açgözlülüğünü salacak :D)
'En kötü ihtimalle nadir eşyalar olmalılar... Fiyatları 1,000 dolardan falan başlar... Ve fazladan etkileri de varsa... Fiyat yükselecektir... Ve bir iki tane de değiller...'
Weed ağzı sulanınca yutkunmak zorunda kaldı. Kılıcını sıkıca kavrayıp bir adım Barabol'e doğru yaklaştı. Bir darbe ve her şey bitecek, ama bir şeylerin eksik olduğu düşüncesini kafasından atamıyordu.
Pat! Pat! Pat! Pat!
Tepelerinden Orkların ayak sesleri işitiliyordu. Fazla zamanı yoktu. Weed kılıcı kınına geri soktu.
"Konuş bakalım ruh çağıran. Ne düğmesi hakkında konuşuyorsun? Ve kaderden kastın nedir?"
Normal bir oyuncu, Freya'nın görevini bitirmek için acele ederdi, ama şüphe, bir şeylerin yanlış olduğu fikri kalbinin derinlerinden fısıldanıyordu.
"Weed!"
"Onları yok et, Tanrıça Freya'nın dileği bu!" Freya rahipleri haykırdı. Ama liderlerine güvenleri tam olduğundan çabucak sakinleştiler.
Barabol kafasını doğrultup sordu:
"Beni öldürmeyecek misin, Freya'nın hizmetçisi?"
"Ben kilisenin hizmetçisi değilim. Sorulara cevap ver. Yoksa ölmeyi mi yeğlersin?"
"Biz... sizin bize inanmanızın yolu yok. Devam et, Freya'nın hizmetkarı, vur! Cehennemin ateşlerinden bile seni lanetleyeceğim!"
"..."
Şu piç ruh çağıranı öldürme isteği yeniden artıyordu ama Weed kendine hakim olup sakin bir ses tonuyla konuştu:
"Sana bir şans veriyorum. Güvenimi kazanmak için bir şans. Eğer doğruyu söylersen, İnanmaya çalışacağım."
"Gerçekten mi? Yemin ediyor musun?"
"Evet. Ama bu sadece seni dinlemek için bir söz, inanmak için değil."
Barabol diz çökmüş yoldaşlarına bir göz atıp hikayelerini anlatmaya başladı.
"Bir şansım olduğu için anlatacağım. Ama inanmaya söz verdin! Dünya Barr Khan Demoff hakkında yanlış bir izlenime kapılmış durumda. Ruh çağırmaya çalıştı ve yüce bir büyücüydü, ama..."
Barr Khan genç ve hevesli bir büyücüydü. Dahiydi ve tüm kıtada tanınmıştı. Ardından sonsuz hayatı araştırmaya başlamıştı. İnsanların neden öldüğünü anlamaya ve ölümcül hastalıkların tedavisini bulmaya çabalıyordu.
Ama öğrencilerinden biri olan Shire tüm dünyadan nefret ediyordu. Hocasının güvenini kullanıp yalanlar ve kara büyüyle Barr Khan'ın karanlığa düşmesine sebep olmuştu. Tüm hastalıkları tedavi etme ve ömrü uzatma arzusundan bir ölümsüzler ordusu hasıl olmuştu! Yitik aklıyla Barr Khan yeni ordusunu dünyanın üzerine sürüp önüne gelen şehirleri yerle bir etmişti. Kıtadaki karanlık güçlerle anlaşma yapan Shire da onu destekliyordu.
Çoğunluk onun çılgınlığına dahil olmak zorunda kalmıştı ki bu savaşlardan birinde can veren hocam da bunun dışında değildi. Ama, Barr Khan nihayet mağlup edilip, ordusu yok edilince, bizim de kendi hareketlerimiz üzerine düşünme fırsatımız oldu.
İblis tapınaklarından birinde bulduğumuz el yazmasıyla tüm bu olayların iç yüzünü öğrenebildik. Ve şimdi her şeyi olması gereken hale getirmeye çalışıyoruz. Barr Khan'ı karanlıktan azad edip Shire'i cezalandırmak...
Ttring!
-----------------------------
Issız Diyarlar'da Karanlık Güçlerin Yükselişi görevini tamamladınız.
Kötünün en beteri olarak kabul edilen Ruh çağıranların masum oldukları kanıtlandı. Dünyadan intikam almayı değil, geçmişteki hatalarını düzeltmek istiyorlar.
//Gevşek düğmelerden kasıt ahan da bu :D
Ödül: Freya Tapınağı'nın yüksek rahibinden alınacak.
-----------------------------
Weed gülümsedi.
Görev tamamlandı! Onları öldürmek zorunda bile kalmadım.
Helen'in kutsal kasesi ve Fargo'nun tacı'nı ararken görevi tamamlamak için tapınağa geri dönmesi gerekiyordu Ama bu sefer görev şimdiden tamamlanmış, bu da Weed'i hoşnut etmişti.
Kısacık bir zaman geçmişti ki!
'Lanet olsun!'
Weed tüm hıncıyla yakınlardaki bir taşı tekmeledi.
'Eşyalar!'
Eğer ruh çağıranları öldürmüş olsaydı tüm eşyalarına el koyabilirdi. Kemik asalar, büyülü tesbihler ve mümkün olan tüm diğer şeyler. Büyücü olan oyunculara satılabilecek eşyalar! Böyle bir seti elde etmek harika bir başarı olabilirdi, hele 12 tanesini elde etmek!...
(D.N: NOOOOOOOOOOO!!!!!)
'Biraz merhamet gösterdin diye tonla para kaybettin! Neden, neden!? Çok fazla para...'
Weed içini parçalayan kederle mücadele ederken, Barabol konuşmaya devam etti:
"Biz buraya, Issız Diyarlar'a geldik ve Shire'e engel olmak için Karanlık Elflerle müttefik olduk. Ölümsüzler ordusu yenildiğinde Shire kaçmayı başarmıştı. Ve o zamandan beri yeni bir ordu topluyor. Sayıca öncekiyle kıyaslanamasa da karanlık bir büyücünün emrinde dikkat edilmesi gereken bir güç. Zulüm ve ölümden korkan Shire ölümsüzlüğe kavuşabilmek için kendini öldürmeye karar verdi. Bir Lich'e dönüştü."
//Lich, ruhunu satıp kendisi de ölümsüz(undead) olup karşılığında güç elde eden büyücü.
Ölümsüzler ordusu! Geçmişte aynı felakete sebep olan adamın emrinde, şimdi burada Issız diyarlardaydı.
"Onu durdurabilmek için Karanlık Elflerin yardımına güvenmek zorundaydık. Kendi iyilikleri için yardım etmeyi kabul ettiler. Bu kale yeni ölümsüzler ordusunun önünde ona engel olacaktı. Bu tehlikeyi savmak için birleşmek zorundayız! Bunun için yardımına ihtiyacımız var."
Ttring!
---------------------------------
Yeni görev: Shire'in Ölümsüzler Ordusu
Sır, tüm dünyadan saklanıyor! Tüm felaketlere sebep olup, suçu Barr Khan Demoff'a atan kişi Shire idi. Bu meşhur savaştan sonra yeni bir ordu kurmak için ortadan kayboldu.
Hayatta kalabilmek için Orklar ve Elfler düşmanlığı bırakıp karanlık büyücünün ordusuna karşı birleşmeliler. Tüm güçleri bir araya getir ve ölümsüzler ordusunun saldırısına karşı koy.
Zorluk: A
Ödül: Barr Khan'ın kitabı.
Kısıtlama: Ölümsüzler Ordusunun faaliyetleri 30 gün sonra başlayacak.
---------------------------------
'A' seviye bir görev! Weed görevi tamamlamış ve zincirdeki bir sonraki göreve ulaşmıştı. Ölümsüzler ordusuna karşı bir savaş! Tüm kıtada büyük olay olacak. Dahası daha önce kimse A seviye veya daha yüksek bir görev almadı! Böyle zor görevleri açığa çıkarmak için özel şartları sağlamak gerekiyordu.
Şaşkın haldeki Weed bunun hakkında düşünürken, başka bir sistem mesajı önünde belirdi.
*Oyunun meslek sistemiyle alakalı eşsiz bir görevi tamamlama fırsatı elde ettin.*
*Kıtanın tarihinde yaşananlar sebebiyle, büyücüler arasında gerçek kötülük kabul edildiğinden, hiçbir oyuncu Ruh Çağıran mesleğini seçemiyordu. Shire mağlup edilip görev tamamlandığında Ruh çağıran meslek seçeneği açılacak.*
*Geçmiş: Geçmişteki ruh çağıranlar yaptıkları hatalar yüzünden öldürüldü yahut kıtanın en karanlık yerlerinde gözden kayboldular. Bu yüzden öğrenci bulup ilimlerini yeni nesle aktaramadılar. Adlarını temize çıkardıklarında, krallıkların başkentlerine dönüp yeni bir hayata başlayabilecekler.*
'A' zorlukta bir görev.
Ve Ruh çağıranlık mesleğini de mümkün kılıyor.
"Efendim!"
Buren, Becker, Hosram, Dale ve diğerleri heyecanlı gözlerle dik durmuş Weed'e bakıyorlardı.
Adaletin Şövalyeleri!
Onlar için ölümsüzlere karşı savaşmak büyük bir onurdu.
"Tanrıça Freya..."
Rahipler dua ediyorlardı.
Weed yoldaşlarına bakıp soylamış, görelim bakalım ne soylamış:
"Kararım..."
//Soylayamamış... :S
Buradan bizi Weed'le tanıştıran yegane insan Ratel-san'a selam olsun.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..