Lms 1.6 – Barbekü İçin

avatar
8067 36

Legendary Moonlight Sculptor - Lms 1.6 – Barbekü İçin


 

ÇEVIRI IÇIN 0NLIN3, KONTROL-DÜZENLEME IÇINFULLBRINGER‘A TEŞEKKÜRLER.KEYIFLI OKUMALAR.

 

Rodriguez ciddi bir rahatsızlıkla uğraşmaktaydı.


Puf



Bu altıncı gündü. Weed hâlâ malikânenin karşısında oturuyordu. İnzivaya çekilmiş olan Rodrigez ilk günden beri davetsiz misafirin varlığından haberdardı. Weed’in müşterilere heykellerini satmakla meşgul olduğuna bahse girebilirdi.


Bu adamı ve benden ne istediğini çözmem lazım.


Aşırı tembelliğine rağmen, altıncı gün Rodriguez nihayet merakına yenik düştü ve harekete geçti.


Selamlar, yabancı. Ben Rodriguez. Bana ne vermek için bekliyorsun burada ?


Vay be! Bilge dışarı çıktı!


Gerçekten de o!


Rodriguez, Bilgelik Yıldızı!


Weed’in heylekciklerinden almak için sırada bekleyenler hayretler içindeydi.


Bilgelerin ortak bir yanı vardı, yalnız bırakılmak istiyorlardı. Özellikle bir yabancı gelip acilen ilgilenilmesi gereken bir şey getirdiğini söylediği zamanlarda.


Rodriguez nihayet kapının dışında görünmüştü.


Weed cebinde mavi kuş işlemeli bir mendil arayarak bunu bilgeye teslim etti.


İşte bu yüzden altı gündür buradayım, Bilge.


Rodriguez’in gözleri hemencecik yaşlarla doldu.


Evet, Kraliçe Evane’nin mendili… Burada pek çok göz ve kulak var. Neden içeri girmiyorsun, gezgin ?


Tabii efendim. Kusura bakmayın arkadaşlar! Bugünlük bu kadar!


Weed, gözlerinin içi zaferle gülerek tezgahı kaldırdı ve ayağa kalktı.


Olamaz!


Ben de göreyim!


Kalabalık yoğun bir şekilde itiraz etti, hatta bazıları bu tarihi anı göremedikleri için şikayet ettiler. Fakat ne Weed ne de Rodriguez umursadı. Ve sonra Rodriguez, misafirini malikâneye buyur etti.


Artık ortalık sessiz. Bu mendili getiren kimse bana bir şey söyleme ayrıcalığına sahiptir.


Evet, biliyorum, efendim.


Bilge Rogriguez! Kraliçe Evane’nin eşyasını getireni huzuruna kabul edeceğini açıkça belirtmişti. Weed mendili verdi.


Konuş, gezgin. Söyleyeceklerini can kulağıyla dinliyorum.


Rodriguez’in samimi ses tonu, bir adamın derdiyle baş eden bir bilgenin görevini tasvir ediyordu. Fakat bilge sadece numara yapıyordu.


Kraliçe Evane’nin mendili Rodriguez için çok değerliydi, Weed’e yardım için en ufak bir niyeti bile yoktu. Bu onun sözüyle çelişmez miydi? Sanmıyorum.


Rodriguez Weed’i konuşmaya zorladı ve ondan her şeyi dinleyebileceğini söyledi. Bilgenin yaptığı şey, düşünsel iştiyakını ve merakını tatmin etmek için Weed’in ilgilendiği şeyi öğrenmekti, hepsi bu. Açıkçası Weed’in herhangi bir problemine bir çözüm getirmeyi düşünmemişti bile.


Birçok oyuncu benzer bir şekilde Bilge Rodriguez’den kazık yemişti. Rodriguez onlarla anlaşma yapardı ve onların umutsuzca aradığı cevapları vermekten yan çizerdi.


Meşhur Bilgelik Yıldızı ünvanının yanında, bilge genel olarak Soruların Çıkmaz Sokağı olarak ünlenmişti. Weed bu denli çocukça ve safça bir tuzağa düşmezdi. Evvela, Rodriguez’e güvenmemişti.


İnsanoğlu zayıftır. Bu, Weed’in Kraliyet Yoluna bir yıllık hazırlığı sırasında samimiyetle hissettiği şeydi — güçsüzleşen bir istek ve rahatlık arayan bir vücut. Weed kendine hiç güvenmemişti, peki neden daha önce hiç görmediği Rodriguez’e güvenmeliydi ki?


Sorunumu söylersem bu herhangi bir fark yapar mı ?


Herhangi bir fark derken ne demek istiyorsun, gezgin ?


Ben konuştuğumda bana yardım edecek misiniz, Bilge ?


Şey, bu…


O halde bir şey söylemeyeceğim. Neden tenezzül edeyim buna? Bu sadece ağzımı yoracak.


Rodriguez kaşlarını çattı. Dürüstlüğü Weed’in kuşkuculuğundan zarar görmüş gibi davrandı.


Peki, Weed-nim. Şimdi konuş benimle! Aklındaki her şeyi özgürce söyleyebilirsin. Sen bana Kraliçe Evane’nin mendilini getirdin ve aklındakileri söylemek senin hakkın.


Rodriguez bunu ikna edici bir tatlı dille demişti.


Bunlar Weed’in beklediği sözlerdi. ‘Onunla konuşacağım.


Maalesef Weed bilgenin daha önce başa çıktıklarından daha gözü açıktı. Weed son kez teyit etti.


Bilge, size sorarsam istediğim şeyi bana söyleyecek misiniz ?



Siz söz verene kadar sessiz kalacağım.


Eh.. dinle beni, Weed-nim.


Kraliçe Evane’nin mendili paha biçilemez bir şeye benziyor, Bilge, bana göre bilhassa sizin için büyük anlam ifade ediyor. Onu geri alabilir miyim ?


Al ve git şimdi!


Tabii. İyi günler efendim.


Weed mendili alıp geri döndüğünde, Rodriguez beyaz bayrak çekmiş gibi ellerini havaya kaldırdı.


Bekle! Sana bizzat söz veriyorum, isteğini duyunca sana yol göstereceğim. Kraliçe Evane’nin eşyasını getiren herkesle konuşacağımı zaten söylemiştim. Gücüm yettiği sürece bunu yapmak zorundayım.


Söz veriyor musunuz ?


Tabii ki… Ama karşılık olarak sen de bana bir iyilik yapmalısın. Bir gün.


Weed Rodriguez’in karşı teklifini düşündü ve kafa salladı.


Anlaştık.


Bilge zorla gülümsedi. “Seni rahatsız eden nedir, Weed-nim ? Önemsiz bir soru seni dışarıda altı gün boyunca tutmaya zorlayamazdı.” Bu meraktan kaynaklanan sorunun ardında Rodriguez’in kendi soruları vardı.


Seni kim takar ? Senin gibi düşük bir yaratık ne cüretle benle anlaşma yaparak beni küçük düşürür! Sana bir cevap ? Vereceğim, vereceğim. Ancak cevabım en hileli cevap olacak, fena halde yontulmuş da olsa bu borcumu ödemek için yeterli olur.


Rodriguez Weed’in isteğini öğrendiğinde intikam alabileceğinden emindi. Eğer Weed birini bulmak isterse, sorduğu kişinin eşinin arkadaşının kayın validesinin kuzeninin yeğeni hakkında falan bir şeyler diyecekti. Eğer bir yer bulmak istiyorsa, benzer addaki çok uzaklardan bir diyardan bahsedecekti.


Hih-hih-hih (kıs kıs gülme efekti)


Rodriguez’in kurnaz hilesinden şüphelense de Weed, aklındakileri döktü sonunda.


Hangi sınıfı seçmeliyim bilmiyorum.


Sınıf ? Şimdi anladım, henüz bir sınıfın yok.


Evet, yok, Bilge.


Rogriguez hafiften güldü. Bu onun tahmin ettiğinden çok daha önemsiz bir şeydi. Weed’in gizli bir zindanın yerini ya da Rosenheim’ın gelecek planlarını soracağını falan düşünmüştü.


İyi bir zindan kendisini bulana bir servet verir ve bir plan ondan nasıl yararlanacağını bilirsen çok değerlidir. Kraliyet sarayının gelecek yıl güney bölgeleri geliştirmek için neler planladığını önceden öğrenirsen, bölgedeki ticari haklarını başkalarından önce garantiye alabilir ve yüklü miktar bir kâr elde edebilirsin.


Hangi sınıfı seçmeliyim gibi kişisel bir öneriyse Rodriguez için çantada keklikti.


Böyle basit bir sorunun ruhuna bu denli sıkıntı vermesine inanamıyorum. İlk başta bana danışmak zorunda değildin. İş bulma bürosuna bir gitmeni öneriyorum. Altı gün boşa gitti, Weed-nim.


Bana Bilge’nin en iyi kararı verebilecek kişi olduğunu söylediler.


Pekala, sana mükemmel bir sınıf önereceğim! Statlarını göster bana.


Peki, efendim.


Weed Eğitim Salonunda statlarını artırmaya çalıştığından beri ilk kez stat penceresini açığa çıkardı.


Stat penceresi!


Oyuncu Adı

Weed

Grup

Nötr

Level

13

Uzmanlık

Yok

Başlık

Yok

Ün

0

Sağlık

960 

Doğaüstü Güç

100

Güç

55

Çeviklik

105

Can

50

Bilgelik

10

Akıl

10

Dayanıklılık

89

Savaşçı Ruhu

67

Şans

0

Liderlik

0

Sanat

23

Saldırı

19

Savunma

5

Büyü Direnci

Ateş

0%

Su

0%

Toprak

0%

Kara Büyü

0%


Weed gece gündüz oynamıştı ve bunun sonucunda 13. levele ulaşmıştı. Artık vakit kaybetmeden bir kurdun icabına bakabilirdi.


Ah, Freya’m!


Ç.N: Freya, İskandinav mitolojisinde bereket ve aşk tanrıçası. Ayrıca Royal Road dünyasındaki en önemli tanrılardan biri.


Rodriguez hayretler içerisindeydi.


Level 13 ve sağlık 960? Leveline göre güçte ve canda elli, çeviklikte yüz artış göstermişsin. Eğitim Salonu. Eğitim Salonunda talim yaptığını söyleyebilirim. İrade gücün şüphesiz takdire şayan.


Rodriguez sadece Weed’in statlarına bakarak yaptığı doğru tahminle Bilgelik Yıldızı ününe yaraşır olduğunu göstermişti. Fakat şaşkınlığı orada sonlanmadı.


Oyma ustalığında level 4’tesin ve zanaatkârlıkta level 6! Olağanüstü, basbayağı inanılmaz! Nasıl bir yol izledin, duymak isterim.


Weed Rodriguez’e neler olduğunu anlattı. Rodriguez, ardı sıra olaylara inanmakta güçlük çekerken ağzı açık kaldı.


Eğitmenle olan arkadaşlığın sayesinde ender bulunan görevlerin çoğunu almışsın. Ve— ne ? Zahab’ın vasiyetini yerine mi getirdin ? Ama Ayışığı Oymacısı olma fırsatını geri teptin ?


Rodriguez’in gözleri şaşkınlıktan fal taşı gibi açılmıştı. Komşu krallığın bir anda, savaş ilan etmeden Rosenheim’ı istila ettiği haberlerinden kılının bile kıpırdamadığı göz önüne alınmalıydı.


Zahab. O kim ?


Kıtadaki perde arkasında saklı olan mutlak güçlerden biriydi.


Rodriguez Kraliçe Evane’nin hükmü sırasında Zahab’la birkaç kez görüşmüştü, onun oymacılık sanatına ve kılıç tekniğine hayran kalmış, saygıdeğer kişiliğine ve yeteneğine büyük saygı duymuştu. Rodriguez onunla dostluk kurmuştu. Bir çift toy delikanlı arasındaki bu arkadaşlık elli yıl önce meydana gelmişti. Bilge Majestelerine bile Zahab’ı ne pahasına olursa olsun sarayda tutmasını söylemişti.


Hım, böyle iyi bir sınıfı reddettin. Ne tür bir sınıfa katılmak istiyorsun, o halde ?


Bana uyan herhangi kârlı bir sınıf.


Rodriguez sessizliğe büründü.


Belki bu çocuk O’dur. Beklediğim kişi. Büyük İmparator’un İradesi belki onda yaşıyordur — meşhur gelenekleri Antik Çağa değin uzanmış olabilen gizemli bir sınıf.


Tüm kıtayı fethetmiş olan efsanevi imparator Geihar von Arpen’in kanı bilgenin damarlarında akmaktaydı.


Onun hâlâ sıkıntıları atlatarak değerini geliştirmesi gerek. Son testi geçebilir mi? Her neyse, test edilecek olan o, ben değilim.’ dedi bilge kendi kendine.


Rodriguez ciddi bir sesle konuştu.


Weed-nim.


Evet, efendim.


Senin için bir görevim var, ama bir tırtıldan daha sabırlı, bir hamam böceğinden daha çok yaşamaya hevesli ve bir sülükten daha inatçı olduğunu kanıtlaman gerekiyor, aksi hâlde kesinlikle başarısız olacaksın. Bu göreve layık mısın ?



O bakış ne öyle?


Tanımlama şeklinizi sevmedim. Ancak gururla söyleyebilirim ki her şeyi yapmaya hazırım.


Özgüvenin yüreğime dokunuyor. Kurtçukları bile son damla suyuna kadar çiğneyebilirmişsin gibi görünüyorsun.



Dediğim gibi yaparsan görev sana bir sınıf verecek. Yine de seni uyarıyorum, görev senin hayatını sınayacak. Eğer korkuyorsan tavsiyemi görmezden gelebilirsin.


Weed en sonunda Rodriguez’in planında bir tuhaflık sezmişti.


Pekala, ben varım.


Litvart Zindanı’nı duymuş muydun ?


Evet, efendim.


Litvart Zindanı eğitmenin Weed’e bahsettiği görevin tesadüfî istikâmetiydi. Ya tesadüfî değilse? Asla bilemezsiniz.


O halde, detaylara inmenin rahatsızlığına mahkûmum. Kendi enerjinle, o zindanda vücut bulan kötülük bulutunu yok et. Kötülük mağlup edilirse, senin için tahsis edilmiş olan sınıfla mükâfatlandırılacaksın.


*Çın*

– Litvart Zindanı’nda Arama ve İmha Etme Operasyonu [II] –

Litvart Zindanı’nda yüz yaratık barınmaktadır. Her birini en az bir kere öldür ve saygın sınıfa layık olduğunu kanıtla. Bu görevin tamamlanması kaderine giden doğru yolu gösterecektir.

Zorluk Seviyesi: Bilinmiyor

Görev Şartları: Yok

 

Weed talimatları en ince ayrıntısına kadar defalarca okudu. ‘Bu tarihi falan-filan kesinlikle bir şeyler planlıyor.


Aksi takdirde Rodriguez, Weed’e –beş katlı bir yer altı mahzeni olan, baştan aşağı keşfedilmiş ve çoğu halka açık olan- Litvart Zindanı’yla alakalı bir görev vermezdi.


Çoğu oyuncu orada gece gündüz hayvan avlıyordu. Weed’in leveli on üç iken, hayvanlar sıklıkla 20-50 level arasındaydı.


Fakat Eğitim Salonunda geliştirdiği ilave statlar, onu ortalama 40 level bir savaşçıya eşdeğer olarak güçlendirmişti. Kılıç ustalığı ve zanaatkârlık skili gibi pasif skileri göz önüne alırsak, Weed level 50’deki hayvanları yenilgiye uğratacak kadar kendine güveniyordu.


Yani Litvart Zindanı’ndaki hayvanları yok etmek Weed için zordu fakat imkânsız da değildi.


Bunun arkasında bir şey olmalı, bir şey. Ama bilgenin bana yalan söylemediğine güvenebilirim. Benden sakladığı her ne olursa olsun, görevi tamamlarsam kesinlikle bir sınıf elde edeceğim.


Bu görevdeki tuzak kokusu aşikârdı.


Bu, zindanda her zamanki hayvanları avlamakla alakalı değil. O halde ne ?’ Weed’in gözleri keskin bir şekilde parladı.


Söyle bana, Weed-nim. Var mısın, yok musun ? Bilgin olsun, daha iyi bir seçenek öne süremem. Seni zorlamayacağım. Karar senin.


Kısa zihinsel bir değerlendirmenin ardından Weed, başını salladı.


Memnuniyetle önerinizi kabul ediyorum, Bilge.


*Görev kabul edildi.*

 

Güzel. Zindandaki tüm hayvanları yendiğinde buraya geri dön. Hani olur da görevi tamamlarsan, sana bir şey vereceğim. Yine de şundan eminim ki kesinlikle başarısız olacaksın.


Rodriguez kocaman bir kahkaha attı.



Weed doğruca Eğitim Salonuna yöneldi. ‘Oraya vaktinde varmalıyım.


Weed’in adımları hızlıydı çünkü henüz öğle tatili gelmemişti. Salona girdiğinde, eğitmen sefertasına kaşık daldırmak üzereydi.


İyi günler, Saygıdeğer Eğitmen.


Şaşırttın beni, Weed-nim. Seni çok özledim.


Ben de sizi özledim. O yüzden buradayım zaten.


Gel otur. İşe başlamadan önce bir şeyler ye.


Teşekkür ederim, efendim.


İyi bir zamanlamayla, Weed karnını doyurdu. Sefertası muazzamdı, eğitmenin XXXL bedeniyle tam orantılıydı.


Sefertasından Weed’in payını almak, okyanustan bir bardak su almak gibiydi.


Bu arada, Eğitmenim, geçen gün bahsettiğiniz görevden konuşacak olursak—


Ah, şu görev.


Evet, ona katılmak isterim.


Haha, Bunun olacağını biliyordum, bu nedenle sana yer ayırmalarını rica etmiştim. Görevi istemene sevindim.


Eğitmen cömertçe Weed’in dileğini yerine getirdi.


*Görev kabul edildi.*

– Litvart Zindanında Temizlik Operasyonu –

Rosenheim Kralığı son on yılda sayıca artış göstermiş olan hayvanlardan büyük ölçüde zarar görmektedir.

Kral Theodarren, Rosenheim’ın erdemli ve iyiliksever hükümdarı, meşhur şövalye Sör Midvale’e, Litvart Zindanı’nı keşfedip hayvanların kökünü kazıması için kraliyet rütbesi yayınlatmıştır. Litvart Zindanında Sör Midvale ve askerleriyle birlikte hayvanları yok et.

Zorluk Seviyesi: E

Görev Şartları: Ölürsen başarısız olursun.

 

Yarın bölükler gidinceye dek bir günün var. Neden gelip bende kalmıyorsun ?


Özür dilerim, Eğitmenim. Görev için yapmam gereken birkaç bir şey var.


Tüh. Seni yemeğe davet etmek isterdim.


Yemek ?


Evet. Eşim bu sabah domuz barbekü yapacağını söylemişti.


Domuz barbekü düşüncesiyle Weed’in ağzı sulandı. Leziz ve baharatlı domuz barbekü! Bu düşüncenin çekiciliği karşı konulamazdı.


Dürüst olmak gerekirse, hep sizi ziyaret etmek istemiştim.


Haha, biliyordum.


Hehe.


Weed köle gibi boyun eğer bir yaşam sürmekten asla utanmamıştı. Ancak… Artık çavdar ekmeğinden gına gelmişti. Kraliyet Yolu gerçekliğin her halini kopyalar, tadın bile. Birkaç dakika önce yakalanmış bir balıkla yapılmış suşi tazedir ve tarihi geçmiş yiyecek sertleşir ve çürür. Çavdar ekmeğinin istisnası yoktur.


Weed son iki aydır sadece çavdar ekmeği yemişti ve ağzında çavdar tadı vardı. Çavdar ekmeğinin görüntüsü bile ona kusuyormuş gibi hissettiriyordu. Domuz barbekü onu kendine getirecekti. Ayrıca, beleş bir yemekti — paha biçilemezdi.


O halde akşam geleceğim, Eğitmenim.


Tabi ki, Weed-nim. Görüşürüz.


Weed Eğitim Salonunda başka bir görevi kabul etmişti.


Artık görev penceresindeki üç yer de dolduruldu.


İlk görev şimdiye dek gözlerden uzak olan Zahab’ın dileğiydi. Diğer iki görev ise birleşik set halindeydi.


Şimdi, problem Rodriguez’in görevinin göründüğü gibi olmaması… ama sorun değil.’ Weed kendini bununla yüzleşmek için hazır tutuyordu.


En kötü senaryo olarak ölürdü, ne olmuş yani ? Weed amaçsızca ölmek istemiyordu fakat bazı zorluklar muhakkak olurdu.


Pekala, hazır olmalıyım. İlk önce, Litvart Zindanı yolculuğu için alışveriş yapmalıyım.


Weed şehir merkezine yürüdü. Şık giyimli yayalar heyecanlı heyecanlı konuşarak yanından geçti. Bir grup oyuncu sokaklara büfeler kurup bir şeyler sattılar.


Weed demirci dükkanına gitti ve bir yay ile oklar için kılıf aldı.


– Theo Grande’nin Yayı –

Dayanıklılık: 50/ 50

Saldırı: 5-6

Çoklu Atış Hızı: 4

Bir Ork’un kasıyla gerilmiş, kabaca yapılmış kısa bir yay, düşük isabet payı var fakat mevcut saldırı gücü acemi okçular için yeterli.

 

Yay bir altın ve 20 gümüşlük ediyordu, fakat Weed hiçbir şey için tam ücret ödemezdi. Kasiyer bayana kelebek şekilli bir heykelcik sunarak bir altınla işi halletti.


Ufak oyma hediyelerle bayanların kalbini kazanabileceğini şans eseri keşfetmişti.


Oyma ustalığı, sadece ufak tefek şeylerde işe yarıyor.


Weed ayrıca stok yapmak için çavdar ekmeği almıştı. Gına gelse de ekmek en azından açlıktan daha iyiydi. Ne zaman bir dövüş patlak verse, sağlık faktörünün azalma oranı indirgeniyordu. Sağlık faktörü %30’dan aşağı indiğinde ise oyuncu yavaşlıyor ve geçici olarak canda düşüş yaşıyordu.


Sırt çantası oklar, şifalı bitkiler ve ekmekle dolmuştu. Weed her şeyin tam ve yerinde olduğuna emin olur olmaz eğitmenin yanına döndü.


Ben hazırım, Eğitmenim.


Ah, anladım. Şimdi bize gidelim. Bekleyen bir misafirim var.


Misafir ? Yemeğe başka birini de mi davet ettiniz, Eğitmenim ?


Ondan bahsetmemiş miydim ?


Eğitmen’in biraz kafası karışmış gibiydi ama sonra hemen toparlandı.


Tatlı bir kız. Eminim onu seversin.


Garip geliyordu ama Weed konuyu şimdilik bir kenara koydu ve rahatladı. Eğitmen Weed’in elini tuttu ve evine doğru yürüdü. Elleri bir gorilinki gibi tüylüydü.


Weed alnını kırıştırdı. “Şey, elimi bırakabilirsiniz, Eğitmenim.


Tabii ki olmaz. Beni kaybetmenden korkuyorum.


Efendim ?


Weed nihayet eğitmenin evine varmıştı.


Kapıyı açtığında, oturma odasını ılık bir havayla doldurmuş olan yanan fırınla dünyanın en mutlu ailesini göreceğine şüphe yoktu.


Eğitmenin barbar bir kadınla evlenmiş olduğundan Weed’in çoktan haberi vardı. Gerçek aşk ırk engelini yenmişti fakat henüz çocukları yoktu.


Kapı açıldığında, Weed yemek masasında oturan kızı görünce afalladı.


İnanılmaz.


Bir an için, kızın güzelliği Weed’in nefesini kesmişti. Gözleri önüne serilen manzara cennetten bir parça gibiydi. Ama kısa süre sonra Weed tekrar dünyaya ayak bastı.


Eğitmenin evine davet edildiğine göre, onun da bir NPC olduğunu düşünmüştü Weed. Ama o bir oyuncuydu, aynı kendisi gibi.


Epey pahalı gibi görünen kılıcı ve zırhına bakarak, kızın yüksek level bir oyuncu olduğunu söyleyebilirdi.


Weed’i şaşırtan sadece bu değildi. Kızın adı kızıl kızıl ışıldıyordu.


Bir oyuncu gerçek kimliğini gizleyebilir ve istediği takdirde bir NPC gibi davranabilir. Ancak bir ya da daha fazla kişiyi öldürmüş bir katil gizlilik hakkına sahip değildir.


Kızıl isim yazısı ve alında bir kanlı elmas bir katilin işaretidir, kendi yoldaşını öldürmüş bir katilin işareti.


Ah, ah. Sakin ol, Weed-nim. Neden elini sıkı sıkı tuttuğumu şimdi anlamışsındır.


Weed kaçmayı denedi fakat umutsuz girişimi eğitmenin onun elini tutuyor olması nedeniyle başarısız oldu.


Eğitmenim.


Hah?


Benden kurtulmaya bu denli hevesli olduğunuzu bilmiyordum.


O halde artık biliyorsun.


Eğitmen hain hain güldü ve Weed biraz olsun rahatladı. Eğer eğitmen onun ölmesini isteseydi, başkasına gitmektense kendi ellerini kirletmeyi yeğlerdi.


Otur lütfen, sizi tanıştırayım. Bu Weed. Leveli düşük fakat temel eğitim programını mükemmel bir şekilde geçti.


Weed hafifçe eğilip selam verdi ama kafasını yana çeviren kız onu görmezden geldi.


Bu Seoyoon. O da yakın zamanda geçti o programı. Ayda bir bize yemeğe gelir.


Selam, tanıştığımıza memnun oldum.


Weed Seoyoon’u kibarca selamladı ama donuk suratlı kız, gözlerini ona çevirme nezaketinde bile bulunmadı. Bu düpedüz ilgisizliğin göstergesiydi.


Düşük çömezlerle takılmak istemiyorsun falan mı? Eğer aynı odada olmasaydık, ben de seninle muhatap olmak istemezdim.


Tam o anda eğitmen özür diledi ve Weed’i sürükledi.


Kusura bakma. Kabalığı için özür diliyorum.


Yok, sorun değil efendim.


O aslında iyi bir kızdır. Sadece nasıl konuşacağını bilmiyor. O bana bir kardeş gibi. İnsanlara karşı çok güvensiz. Onu davet ettim çünkü içindekileri sana dökebilir diye düşündüm.


Sorun değil, hiç umursamıyorum.


Yine de Weed elini bu Seoyoon denilen kıza uzatmak için bir neden göremiyordu. NPC bile olmayan bir katille tanışmak anlamsızdı ona göre.


Bu arada Bayan Lancer’a yardım etsem sorun olur mu ?


Yemek yapmakta iyi misindir ?


Hiç iyi değilimdir. Ama mutfakta bir el bir eldir. Bana nasıl pişirileceğini öğretebilir.


Dilediğin gibi yap.


Doğası gereği bir barbar olan eğitmenin eşi dev gibiydi. Onun talimatlarını takip ederek Weed özenle domuz bonfileyi dilimledi ve sosa bandırdı. Weed mutfakta böyle çalışırken Seoyoon da kollarını sıvadı ve mutfağa girdi. Masada boş boş oturduğu için utanmıştı.


Weed’in yanına geldi, bir kenarda durarak Weed’in eti kesişini izledi. Yardım etmeye yeltendi, fakat ilk önce ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Weed bulaşık dağını gösterdi.


Bulaşıkları yıka istersen.


Weed Seoyoon’un bunu reddedeceğini düşünmüştü ama hayret bir şekilde kız bulaşıkları aldı ve yere çömelip yıkadı. Yaptıkları yardımlar için ev sahibesinden aferini aldılar.


İyi gidiyorsunuz.


Teşekkürler, hanımefendi.


Becerikli ellerin var. Aşçılık skilini öğrenmek ister misin ?


Bu teklif tam da Weed’in duymak istediği şeydi. Aksi halde neden ellerini batırma zahmetine girecekti ki?


Tabii ki, hanımefendi. Kibarlığınız için çok teşekkür ediyorum.


– Aşçılık skilini öğrendiniz. –

 

Weed’i izlerken sanki bir şey olmuş gibi Seoyoon da eğitmenin eşinden kendisine yemek pişirmeyi öğretmesini rica etti.


Aşçılık Skili Bir esnaf loncasına üyelik ücreti ödeyerek ya da bir restoranda çıraklık yaparak her yerde öğrenebileceğiniz basit skilldir.


İyi para sağlayacağına şüphe yok.


Nihayet genişçe bir tepsideki domuz barbekü servis edildi. Sarı sarı kavrulmuştu, lezzetli kokular salıyordu. Sanal gerçeklikteki koku gerçekle karışıyordu. Weed hemencecik çatal bıçağı kaptı.


Kötü bakışlar


Bir anda eğitmen Weed’i uyarmak için kendine çekti.


Sen misafirsin, Weed-nim. Çok yeme.


Nasıl bir ev sahibi davetli bir misafiri yemek masasında uyarabilirdi ki?


O artık Eğitim Salonundaki mert eğitmen değildi.  Onun yerine masada açgözlülüğünü açığa vuran bir Ork vardı. 200 level bir Ork.


Ama Weed böyle bir yemek karşısında şantaja karşı kolayca yenik düşecek tipten biri değildi.


Naçizane, size katılmıyorum.


Bana katılmıyor musun ?


Weed bir an kaldırabileceğinden daha fazla bir baskı hissetti. Sersem gibi oldu, bıçağı tutan eli titriyordu.


Kahretsin.’ Weed yutkundu ve yana baktı.


Narin görünümlü kızın bununla nasıl baş ettiğini görmek için Seoyoon’a baktı. Bu fantezi dünyası bir RP oyunuydu. Level hüküm sürerdi. Kız hiç etkilenmemiş gibi görünüyordu. ‘Bu kız en az 200. Barbar eş de öyle.’ diye düşündü Weed.


Doğanın kanununa, özellikle güçlü olanın hayatta kalması ilkesine büyük saygı gösteren barbarlardan biri olan eğitmenin eşi, güçsüzlüğü reddetmişti.


Bir barbar fiziksel olarak diğer ırklardan üstün olduğu için eğitmenin gözlerindeki öldürücü bakışlardan dolayı tehdit altında hisseden bir tek Weed’di. Onun tarafını tutan yoktu.


Fakat bu Weed’di. Düşmanları dost, dostları düşman yapan kişi değil miydi o?


Saygıdeğer Eğitmenim, bırakın konuşayım.


Vücudundaki titremeyle savaşan Weed yalnızca ağzını açabildi.


Ne! Eğer diyecek bir şeyin varsa önce şu çatalla bıçağı bırak, sonra vakit bitinceye dek güzelce konuşabiliriz.


Güzel eşiniz bu yemeği hazırlarken fevkalade bir aşçılık içgüdüsü ve hüneri gösterdi. Kokudan dolayı çoktan sarhoş oldum ve kafam tadının nasıl olduğuyla ilişkin şeylerle dolu. Bunu bir kez yersem, hatırası sonsuza dek değerini koruyacak.


Eğitmen takdire şayan bir kahkaha patlattı.


O iyi bir aşçı. Onunla gurur duyuyorum.


Kesinlikle. Ne de olsa sizin eşiniz. Barbekü enfes görünüyor.


Tatlım.


Bayan Lancer eşini dürttü. Besbelli Weed’in tatlı iltifatlarından pohpohlanmıştı.


Doğru, başka nerede böyle güzel bir yiyeceğe el sürme şansını yakalayabilirsin ki ? Ye bakalım, Weed-nim.


Ne demişler, bir eş kocasının gurur kaynağıdır.


Eğitmen konu eşi olunca tam bir kılıbığa dönüştüğünü resmen kanıtlamıştı. Her şeye rağmen yemek mükemmeldi. Sadece domuz barbekü değil, aynı zamanda Kuzey Bölge’den bir tarifle hazırlanmış garnitür de Weed’in ağzını tatlandırmıştı.


Mmm. Ellerinize sağlık, hanımefendi. Siz en iyisisiniz. Her gün bu lezzetli yiyeceklerden yiyebildiği için Bay Lancer’i kıskanıyorum.


Tabii, tabii.” dedi kocaman bir gülüşle onaylayarak eğitmen.


Weed kemerini gevşetti ve kendini rahatlattı. Eğitmen içtenlikle kahkaha attı ve Seoyoon buzdan yapılmış bir Fransız porselen bebeği gibi sessizlik içerisinde yemeğini bitirdi.


Weed o gece orada kaldı ve ertesi sabah erken saatlerde kaleden çıkmak üzere evden ayrıldı.


Sör Midvale ve Litvart Zindanı’nı fethetmeleri için gönderilmiş otuz piyadeden oluşan ordusu geçidin yakınlarına kamp kurmuştu.


Selamlar olsun, siz Weed-nim misiniz ?” diye sordu bir şövalye.


Evet, efendim.” dedi Weed.


Görevden önce biraz araştırmanın zararı olmaz. Weed’in sokaklardan topladığı bilgilere göre, Sör Midvale Rosenheim Ordusunu birleştirici anahtar olan ve üst düzey görevleri gerçekleştirdiği Kızıl Yol’a mensuptu. Rivayete göre geçenlerde Kraliyet Şövalyeliğine terfi etmişti. Krallığın gururuydu, mertliğin özü olarak kutsanmıştı.


İstikâmetimiz epey uzak. At sırtında üç saat sürüyor.” dedi Sör Midvale.



Weed haricindeki tüm piyadeler kahverengi at sürüyorlardı. O ise sırt çantası taşıyordu ve bir ata ihtiyacı olduğu hiç aklından geçmemişti. Eğer ona aksi söylenseydi de bu bir fark yapmazdı. Çünkü bir at en az 100 altın ederinde yüksek maliyetli bir ulaşım aracıydı.


Docke bana rica etti. Bu yüzden şimdilik sana bir at ödünç veriyorum.” dedi Sir Midvale.


Teşekkür ederim, efendim.” dedi Weed.


Vance, atı getir.


Bir asker üzgün gibi görünen bir tay getirdi. Arka ayaklarıyla direnirken dizginleri zorla çekiliyordu. İki altın dişini gösteren ve hızlı hızlı soluyan tay, hovarda bir serseriye benziyordu.


Eğer bu atı sürersem, önümüzdeki yedi yıl boyunca şansım bir ölününki kadar yaver gidecek.’ diye düşündü Weed.


Görev bitene kadar bu tay senindir.” dedi Sir Midvale.


Çın


İsim

Arse

Tip

Nötr

Level

3

Tür

 At

Başlık

 Aygır

Ün

-300

Sağlık

30

Doğaüstü Güç      0

 

Litvart Zindanı’na gitmek üzere saldırı ekibine verilmiştir. Bu kıvrak zekâlı tay sık sık sahibini kandırmaya çalışır. Sudan nefret eder ve yağmurda dört nala koşmayı reddeder. Fazla bakım ister, aksi halde hastalıktan ölebilir.

 

P.S: Dikkat, sık sık gaz çıkarır.



Tayın stat penceresi sinir bozucu bir şekilde rengarenkti. Weed daha önce safkanların zorlu olduklarını duymuştu ama bu kırılgan atın daha da beter olması haddini aşıyordu.


Çok uzun sürmeyecek, yine de iyi anlaşalım.


Weed tayı okşamak için elini kaldırdı fakat tay hemen elini ısırdı.


Bu ne cüret!


Weed dik dik bakarken at etrafında döndü ve arka ayakları üstüne oturdu.


Akıllı çocuk.” dedi Weed teskin edici bir sesle.


Tayın sırtına çıktığı an tay, pek de güzel görünmeyen arka taraftan garip bir koku salarak aniden kafasını ileri attı, sonra da arka ayaklarıyla geriye doğru çifte attı.


Aah!


Weed bu hareket yüzünden fırlayıp berbat bir şekilde yere düştü. Bu tek atak ona canından yetmiş puan kaybettirdi. Besbelli tay onu tek seferde öldürmeye yeltenmişti.


Seni uyuz!


Mırmır


Weed ve tay arasında bir bağ oluştu. Sanki birbirlerini boğazlayacaklarmış gibi bakıştılar.


Sırtıma çıkmana katiyen izin vermeyeceğim, aptal insan.” diyormuş gibi görünüyordu tay.


Bir gün seni ölümüne yeneceğim.” diyordu Weed’in surat ifadesi.


Bir insan ve bir hayvan arasındaki benzeri görülmemiş bir iletişim meydana gelmişti.


İşte bu çirkin talihsizlikten sonra, Sir Midvale konuştu:


Eğer hazırsan, artık gidelim.


Sir Midvale ve bölüğü güneye doğru ilerlemeye başladı. Weed tayın sırtına atladı ve sessizce sürdü.



Seoyoon da orada kalmıştı. Eğitmenin eşinin yatıya kalma ısrarını reddedememişti. Sabah birkaç kez Weed’le karşılaşmıştı. Misafir odasının kapısını açtığında Weed yanından geçip gitmişti. Birbirinin varlığından habersizmiş gibi davranarak göz temasından kaçınmış ve kendilerini selamlaşmaktan muaf tutmuşlardı.


Weed evden ayrıldığında Seoyoon da onun peşi sıra ayrıldı çünkü tek başına bırakıldığı için çok utanmıştı. Ve ölü gözlerle Weed’in birkaç dakika önce oturmuş olduğu boş yere baktı.


Nereye gideyim şimdi?” diye sordu kendine.


Nereye istiyorsam…” diye cevapladı.


Öyle bir yer yoktu. Aynı zamanda her yere gitmekte özgürdü.


Bu acı dolu hatıradan kaçabildiğim sürece.


Seoyoon Güney Kapısına doğru yürümeye başladı. Oraya gitmek istediğinden değil, sadece henüz tam keşfedilmemiş çorak bir yere, sınır tanımayan vahşi hayvanlarla dolu bir yere gitmek istediğinden.


Savaşacak daha güçlü hayvan arayışı içinde Batı Sınırına gitmek için kıtanın merkezinden yola çıkmıştı.


Hayvanları görmek istiyorum.


Onlarla savaşırken kendimi kaybedebilirim.


Başka hiçbir şey düşünmek zorunda değilim.


Hayatımda hiç sevilmediğim gerçeğini bile.


Dur, Seoyoon. Güçlü ol.


Seoyoon aslında kimseyle konuşmuyor olsa da bu, aklının işlevini durdurduğu anlamına gelmiyordu.


O kendi kendine soru sorup cevaplarken, donmuş ifadesinin altında su, girdaplar yaparak dönüyordu. Fakat dıştan, yüzü buzdan yapılmış gibi en ufak bir mimikten yoksundu.


Tekrar eden bir konuşma. Öyle söyle, böyle duy. Aklında yankılanıyor. Seoyoon bir yığın hayvanın arasında kendisini daha az acıkmış hissediyordu. Hayvan dolu bir zindanda kanlı savaşlar arıyordu.


Daha amansız hayvanların özlemini çektiğinden beri ölümden korkmuyordu. Savaşta akan kanın kurumasına asla izin vermezdi.


Kendini delilik ve katliama layık gören bir Berserker, işte bu oydu, daima savaş alanında huzur bulan…

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46044 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr