Lms 2.1 – Efsaneler Diyarı

avatar
8366 30

Legendary Moonlight Sculptor - Lms 2.1 – Efsaneler Diyarı


 

Çeviri için 0nLin3, kontrol-düzenleme için Fullbringer‘a teşekkürler. Keyifli okumalar.

 

Ghandilva, köyün yaşlısı, ikileme düşmüştü. Orası bir zamanlar Rosenheim Krallığı’nın güneyinde huzurlu bir köydü ve yaklaşık 500 ev bulunuyordu, ardından korkunç lizardmanlar tarafından işgal edilmiş ve köylüler ya dağılmış ya esir düşmüştü.


“Bu tohumunun hikayesini duymak istiyorum.” dedi Weed.


Ghandilvanın renksiz gözleri umutla parlıyordu.


“Bildiklerimi söylersem bize y-yardımcı olabileceğini mi söylüyorsun?” diye sordu Ghandilva umutsuzca.


“Eğer bana söylemezseniz bile, ben yine de köylülerine yardım edeceğim. Şeytani yaratıklar tarafından esir alınmış masumlar varken, nasıl bir adam sizleri yalnız bırakıp kendi yoluna gidebilir?”


“Oh!” Ghandilva sevinç içinde bağırdı. Herkes yardım etmek için onun teklifini reddetmişken burada iyi, merhametli bir adam, kılıcını masumları kurtarmak için sunuyordu.


“Darius-nim isteğimi geri çevirmişti… Çünkü karşılık olarak yalnız bu tohumu sunabilmiştim.”dedi hüzünle Ghandilva.


Darius’un işitme mesafesinin dışındaydı. Weed dikkatlice, “İyi bir işin değerini kim tartmak istemez ki? Düşünemiyorum.” diye cevapladı.


“Demek ki dünyada hala böyle büyük adamlar kalmış…” diye mırıldandı yaşlı adam.


Weed’in gözleri tesadüfen Ghandilva’nın sıktığı yumruğuna ilişti.


“Neyse, bu tohum hakkında…”


“Ah, bu mu? Ben içinde nasıl bir yaşam barındırdığını bilmiyorum.”


“Nereden geldiğini de mi bilmiyorsun?”


“Bu tohum ailemden miras olarak kaldı. Atalarım, çok değerli olduğu için bu tohumu canım pahasına korumamı söylediler. Sadece bunu büyük bir savaşçıya ya da büyük bir iyilik karşılığında vermemi söylediler.”


“Anlıyorum.” Her şey bir bulmacanın parçalarıymış gibi yerli yerine oturmuştu. Yine de iyi bir ihtimalle bile yüzde elli başarı şansı olan ve büyük riski olan bir şeyi planlıyordu.


Weed’e Cennet Şehri’nin yolunu gösterecek olan bir tohum mu yoksa sadece sıradan bir tohum muydu?


Kraliyet Yolundaki sayısız meslek arasında, bahçıvanlar ve çiftçiler de vardır. Bekleneceği üzere onları ha deyince bulmak pek mümkün değildi.


“Köylülerimi kurtaracak mısın?” diye bir kez daha sordu yaşlı adam.


*Ting*

Görev: Baran Kasabası Felaketi

Doğu sınırı canavarlar tarafından yağmalanana kadar Baran barış ve yaşam dolu bir kasaba idi. Lizardmanlar akın ettiğinde, köyün yaşlısı Ghandilva’nın insanları kurtarmak için yeterli zamanı kalmamıştı.

Yalnızca genç olanlarla birlikte kaçmıştı. Yetişkinler onlara vakit kazandırmak için orada kalmışlardı. Kötü Lizardmanlar direnen yetişkinleri yakaladılar ve Batı Vadisi’nde bir kalede esir ettiler.

Çocukların ebeveynlerini kurtar. Eğer süre dolarsa lizardmanlar köylüleri birbiri ardına öldürmekten çekinmeyecektir.

Zorluk Seviyesi: D

Ödül: Bir adsız tohum

Tutsakların sayısı: 55

 

D seviye bir görev. Bu Keşif Ekibi göreviyle aynı seviyedeydi. Weed’in hala Zahab’ın vasiyetiyle alakalı bir görevi vardı ama o görev şimdilik kapasitesinin çok üzerinde idi.


Görev penceresindeki üç değerli boşluktan birinin “Zahab’ın Vasiyeti” görevi ile dolu olması ona bunalım ve sıkıntı veriyordu. Bu görev diğerlerinden farklı olduğu için Weed henüz hiçbir şey yapmamış ama tekrar tekrar görevin açıklamasını okumuştu, tabii zorluk seviyesi kısmını atlayarak.


Anne babalar. Weed’in ailesi ile ilgili hatıraları sekiz yaşındayken bitmişti. O zamandan beri tefecilerin ona zorbalık yaptığı vakitler hayatının en karanlık dönemleriydi.


“Bana kalan tek miras oydu.” diye düşündü acı bir şekilde.


Buna rağmen Weed, anne ve babasını özlüyordu. Eğer mümkün olsaydı onları geri getirmek için her şeyi yapardı.


Ghandilva huysuzlandı ve sordu, kurtarıcının derin düşüncelerde olduğunu görerek.


“Sanırım ödülden memnun değilsiniz?” dedi endişeyle.



“Köyüm eski haline döndükten sonra, zamanla borcumuzu geri ödeyeceğiz.”


“Hayır, bu ödül benim için yeterli. Bu istediğimden bile daha fazla. Mümkün olan en kısa süre içerisinde görevi tamamlayacağım.”


*Ting*

– Görevi kabul ettiniz. –

 

“Teşekkür ederim. Lizardmanlar köyümün batısında bulunan bir dağın yanındaki vadiye doğru yöneldiler. Sizin geri dönmenizi ve iyi haberlerinizi hevesle bekliyor olacağım.”


Ghandilva biraz uzaklaşınca Weed’in takım arkadaşları geldi.


“Weed-nim, sen ne yaptın?”


“Görevi kabul mu ettin?”


Pale ve Surka inanamayarak Weed’e baktılar. O, ödülü sadece bir tohum olan bir görevi kabul etmişti.


“Soru sormayın ve sadece benim yaptığım gibi görevi kabul edin.”


Weed takımın esas lideriydi. Weed’in ısrarı üzerine Surka ona güvenerek Ghandilva’ya doğru yürüdü ve o da görevi kabul etti.


“Ben Weed-nim’in yanındayım.”


“Biz de köylüleri kurtarmaya katılmak istiyoruz.”


*Ting*

– Görevi kabul ettiniz –

 

Weed’in takımının geri kalanı görevi kabul etmişti etmesine de sebebi tam olarak anlamamışlardı. Pale kafası karışık bir şekilde başını yana eğdi.


“Bunca yolu gelmişken neden keşif ekibi görevini bırakıp bu görevi aldığını anlamıyorum.”


“Yanılmıyorsam bu görev büyük bir fırsat sunacak. Ve ben yanılıyor olsam bile, yine de keşif ekibi görevine katılmaktan daha iyi olacaktır”


“Ne demek istiyorsun?”


“Keşif ekibi birlikleriyle birlikte lizardmanlara saldırdığımızı düşünelim. Şu anki seviyelerimizle, yeteri kadar ün ve deneyim puanı elde edemeyiz.”


Seviyeleri Darius ve grubuna göre oldukça düşük olduğundan ötürü Weed’le hemfikir oldular.


Onlar aslen bölüklerin lizardmanları şehrin dışına sürdükten sonraki ara ve yok et göreviyle ilgileniyorlardı, yani büyük çaplı savaşlar onlara pek hitap etmiyordu.


Hemen hemen kendileriyle aynı ya da daha yüksek levellerdeki iki yüz oyuncunun arasında kalmış olan Weed’in takımı burada pek de bir şey yapamazdı.


“İçimde görev değiştirmenin daha iyi olacağına dair bir his var.” dedi Weed.


“Ama bu görevin seviyesi D… Beşimiz için zor olduğunu düşünmüyor musun?” diye sordu Surka.


“Endişelenme, bir planım var.” dedi Weed sesinde sinsi bir tonla.


“Pekala, Weed-nim. Biz seninleyiz” dedi Pale tereddüt etmeksizin.


Weed Ghandilva’nın isteğini kabul etmeye karar vermişti ve aldığı bu kararla o ve takımı keşif ekibinden ayrılmış oldular. Bir süre sonra iki adam Weed’in takımının yanına yaklaştılar. Gelenler, Rosenheim Ordusu askerleri ve Denarionları olan Becker ve Dale idi.


“Komutanım! Nereye gidiyorsunuz ?” diye sordu Becker.


“Buradan ayrılıp lizardmanlar ile dövüşmeye gidiyoruz.” diye kararlılıkla yanıtladı Weed.


”Ekip arkadaşlarım ve ben köylüleri kurtarmak için ayrılıyoruz, evsiz çocukların annelerini ve babalarını lizardmanların mekanından kurtarmak için savaşacağız.”


“Bu oldukça zor bir görev!” Becker Weed’in kararından dolayı afallamıştı. Dale ise şüphe içindeydi.


“Beşiniz bu görevi tamamlamak için yeterli olacak mısınız?” diye sordu Dale, endişeli gözlerle.


Dale Weed’in takımını aklında ölçüp biçti. Onların kendisinden daha zayıf göründüğü sonucuna vardı ve elini göğsüne götürerek hizmetini sundu.


“Komutanım, biz bu görevde sizi desteklemek istiyoruz.” dedi Dale.


“Eğer komutanımıza durumu açıklarsak size katılmamız için izin verecektir.” diye ekledi Becker.


Weed’in NPC’ler ile kurduğu dostluk bir kez daha kendini göstermişti. Tabii ki isyan veya masum halkı katletme gibi durumlarda komutanına olan bağlılığa bakmadan geri çekilmesi gerekirdi askerin ki bu da o durumlardan biriydi.


Liderin şöhreti ve durumu da bunu desteklemediği sürece etki ve iyi ilişkiler askerleri motive etmeye yetmezdi.


Dale ve Becker’ın gözünde Weed, köylüleri kurtarmak için hayatını tehlikeye atan kahramanca bir hareket sergiliyordu.


Bu aynı zamanda keşif ekibi göreviyle de bayağı alakalı olduğu için Weed’e yardım etmeleri gerektiğini hissetmişlerdi. Ancak kısa bir sessizliğin ardından Weed, “Bunu sizden duyduğuma ne kadar sevindim anlatamam fakat bu pek mümkün değil. Dairus-nim önderliğinde Baran Kasabası’nı kurtarmak için gönderildiniz, öyle değil mi?” dedi.


“Ama…”


“Bu görev için ne kadar az insan, o kadar iyi! Sizin görevinizde elinizden gelenin en iyisini yapmanızı istiyorum. Ya anne babaları kurtarma görevini başarıyla tamamladığımızda onlara kalacak yer bulamazsak ?”


“Anlaşıldı, komutanım.” diye cevapladılar.


Becker ve Dale ikna olmuş ve yenilgiyi kabul etmişlerdi. Eğer Weed Rosenheim Ordusu’ndan gelen 200 askerin yardımını alsaydı esirleri lizardmanların sığınağından kurtarmak daha kolay olurdu.


Bu özellikle böyleydi çünkü bu iki Denarion daha önce Weed’in liderliğinde çalışmışlardı. Eğer onların desteğini kabul etseydi görev daha az külfetli olacaktı.


Onun yüksek etki statı onları bir kez daha aşılması zor bir kuvvet haline getirebilirdi.


Nitekim Weed dezavantajları da hesaba katmıştı.


Üç yüz oyuncu ve iki yüz askerli keşif ekibinden ayrılan Weed ve takım arkadaşları belki fark edilmezdi ama çok sayıda askerin ortadan kaybolması er ya da geç Dairus’un kulaklarına çalınacaktı ve bu işin nedenini araştırmaya itecekti onu.


Böylece Weed ve takım arkadaşları Ghandilva’nın tarif ettiği ve Baran Kasabası’nın batısında kalan dağa doğru yola çıktılar.


Dağın batı tarafının boğucu bir havası vardı.


Vadideki şelalelerden yükselen nemli sis, lizardmanlar için en iyi koşulları oluşturmuştu.


“Bölgeleri buraya kadar uzanıyor zannımca.”


Korucu Pale, sınıfının istihkakını en iyi şekilde kullanmak için görüş ve gözlem skilini geliştirmişti. Bu skil, uzak mesafeden düşmanların izini sürmek ve çeşitli bölgeleri analiz etmekle yükümlü olan korucular için vazgeçilmezdi.


Koruculuğun Çoklu Atış ve Kavrayış gibi pasif skillerine odaklanmıştı. Bu, korucu sınıfının ikinci formuna uygun olan en popüler teknik yoldu.


Bu esnada oymacı sınıflı Weed, oyma ustalığı ve Zahab’ın Oyma Bıçağı sayesinde kılıç ustalığında diğerlerinin yerini almıştı.


“Evet, sanırım lizardmanlar doğu sınırını geçmişler ve buraya kamp kurmuşlar.” dedi Weed bölgeyi araştırırken. Vadi tahmin ettiğinizden de büyüktü.


Lizardmanların bir sürpriz yapıp onları çevrelemesi endişesiyle ilerliyorlardı.


En sonunda birkaç lizardmanla karşılaşmışlardı. Bu sürüngenler, kaygan ve yeşilimtrak derileriyle devasa birer kertenkeleye benziyorlardı. 60 levelden aşağı değillerdi.


“Çirkin şey.” dedi Romuna.


Weed de onla hemfikir olmuştu ister istemez. Genelde yaratıklar iğrenç ve çirkin olurlardı. Yine de bu Weed’in gözünü korkutmamıştı pek.


“Goblinleri nasıl hallettiysem şimdi de aynı tekniği kullanacağım.”


Lizardmanlar goblinlere göre on level civarı daha öndeydiler fakat normalde canavarlar zindanlarda veya gece vakitlerinde yarı yarıya daha güçlü olduklarından ötürü, şu an açık alanda olmaları lizardmanlar için dezavantaj olmuştu. Nitekim bu lizardmanlar goblinlerden daha güçlü değillerdi. Weed ok yerine sert demir kılıcını donandı. Son zamanlarda dövüş yüzü görmemiş bir halde bir şeyler pişirmekle ve heykelciklerini satmakla o kadar meşguldü ki vücudu kan arzusuyla dolup taşıyordu.


“Nihayet kılıç tekniklerinden birini uygulayabilirim.”


Düzensiz Kraliyet Kılıç Tekniği!


Skile kayıtlı beş hareket şöyle sıralanmıştı:


İlk Form:

Doğaüstü güç tüketimi: 300

Kılıcın ihtişamıyla düşmana art arda üç darbe atılabilir. Skil geliştikçe darbe sayısı ve verdiği zarar oranı da artacaktır.

İkinci Form:

Doğaüstü güç tüketimi: 400

Işık hızıyla düşmanın arkasına geçip sırtına darbe atılabilir.

Üçüncü Form:

Doğaüstü güç tüketimi: 600

Saldırı gücünü geçici olarak beş katına artırıp düşmanın silahını yok edebilirsin.

Dördüncü Form:

Doğaüstü güç tüketimi: 1000

Dans edercesine hareketlerle düşmanın zayıf noktasını bulup saldırıya geçebilirsin.

Beşinci Form:

Kılıcınla uyum sağlarsın.

Tüm doğaüstü gücüne odaklanıp bunu bir noktada patlatabilirsin.

Tüketilen doğaüstü güç miktarı sıfır, eğer var olan doğaüstü güç miktarı 2000’in altında olursa canın da azalacaktır.

 

 

****


Tek bir adım tekniği, düşman saldırısından kaçınmak için yedi hızlı darbelik aktif bir dövüş skiliydi.


Weed her forma birer birer ad koymuştu.


İlk formun adı Üçleme’di ve devamı Sırttan Deşme, Güç Bombardımanı, Kılıç Dansı, Kılıç Kaiseri şeklinde gidiyordu.


Weed’in doğaüstü gücü 940 idi İmparator’un Tabletleri sayesinde. Üçleme skilini üç kez, Sırttan Şişleme***’yi iki ve Güç Bombardımanı‘nı bir kez uygulayabilirdi.


Üçüncü formdan sonraki hareketler şu anlık olanaksızdı çünkü doğaüstü gücü onlara yetmiyordu. Beşinci formu, yani Kılıç Kaiseri’ni doğaüstü güç olmadan yapabilirdi ancak sadece bir hareket, hayatı üzerine kumar oynamak için çok riskliydi.


Bu adım tekniğini, Yedi Kutsal Adım isimli skil kitabından alıntılamıştı. Tek başına 100 MP tüketiyordu. Neyse ki bir kez aktivite edildi mi en az bir dakika sürüyordu.


“Neler yapabileceğimi görelim bakalım.”


Weed Düzensiz Kraliyet Kılıç Tekniğini öğrendiğinden beri hiç dövüşe katılmamıştı.


“Gün içinde normalde oldukları kadar güçlü değiller.” dedi Weed takım arkadaşlarına, kısık sesle. “Lizardmanlar bataklıklarda tüm güçlerine kavuşurlar fakat bir vadide bir hayli güçsüzlerdir. Önce onları bulup fişlerini çekeceğiz.”


Zehirli akrep ve kumul solucanları gibi kuru iklime alışık yaratıklar çöllerde yaşarlar. Bu durumda, bataklıklara yuva kurmuş lizardmanlar gün ışığında zayıf düşerler.


Yine de takım arkadaşları şaşırmıştı.


Weed lizardmanların sığınağına saldırmayı teklif etmişti. Bu ana kadar onu takip ediyorlardı, fakat Weed’in sayıca üstün olan lizardmanları alt edebilmeleri için bir planı olduğunu düşünmüşlerdi.


“Bi-bir dakika. Cidden onların sığınağına mi gideceğiz ?” diye sordu Pale.


“Evet, neden olmasın ?” dedi Weed.


“Fakat bu D seviyeli bir görev…” dedi Pale.


“D seviyeli bir görev için en az sekiz yüz lizardman kamp kurmuş olmalı. Doğru mudur?” dedi Weed.


Pale kafasını salladı evet anlamında. “Aşağı yukarı sekiz yüz.”


“Ghandilva’nın görevini kabul ettiğimizde bu durumun söz konusu olduğuna eminim. Fakat Dairus’u da hesaba katın. O bize yardım edecektir.”


“Dairus bize yardım mı edecek?”


Pale afallamış bir şekilde kafasını sallarken Weed diğer takım arkadaşlarına minik şişeleri dağıtıyordu.


“Bu da ne? Zehir değil mi bu?” diye sordu Romuna.


“Kale’den ayrılmadan önce demlenmeye bırakmıştım bunları. Boş şişeleri de ucuz fiyata eczaneden aldım.” dedi Weed.


“Neden şimdi bize veriyorsun peki-“ dedi Surka.


“Siz bir için, göreceksiniz.” dedi ve tek seferde içkiyi lüpletti Weed.


*Yaşam Enerjisi Konağı’nı içtiniz.*

Etkiler:

+100 Can

+10 STR

+5 DEX (Beceri Skili)

Bir kaza ihtimalinde acı hissini hafifletir.

 

Weed’in takım arkadaşları tüm içkileri içmiş ve şaşkına dönmüşlerdi.


“Bu konyağa inanamıyorum…” dedi Irene.


Surka daha geçenlerde alkol tüketebilecek yaşa gelmişti, bu yüzden alkole karşı dayanıksızdı. Konyağın kokusundan dolayı gergin olsa da son damlasına kadar içti, o mayhoş tatlılık ona çok çekici gelmişti.


“Yeterince uzun süre demlenmediği için etkisi sınırlı. Nihayetinde akşamdan kalma korkusu yaşamadan yiyeceklerinizle beraber tüketebilirsiniz.” dedi Weed.


Konyağı bitirmiş olan Weed, artık lizardmanların konuşlandığı yere doğru yola çıkmak için hazırdı.

 


Dairus kendini şanslı sayıyordu. Öyle olmasaydı, keşif ekibinin böylesine zor bulunan bir görevine dahil olmazdı.


Keşif ekibi Baran Kasabası’na gitmekle yükümlüydü.


Bu onun ününü daha büyük boyutlara taşıyabilirdi. Yüksek bir ünün birçok avantajı vardı ve görevler istisnasız alınabilirdi.


Normalde kabul edilmeyeceği önemli mevkilerde önemli kişi rolünü üstlenebilirdi ve yüksek risk, yüksek getiri görevlerini elde edebilirdi.


Emri altındaki beş yüz bölükle Dairus, kendini bir çeşit ordu generali olarak görüyordu.


Onun liderliğindeki keşif ekibi Baran Kasabası’na nihayet varmıştı.


Yaratıkları uzak tutan ahşap parmaklıklar yıkılmış, bütün evlerin kapıları kırılmıştı. Bölükler bu görüntüye yüksekçe bir tepeden bakıyordu. Kasabada hiç yaratık yoktu ama yine de henüz rahat davranmaları için çok erkendi.


Dairus askerlerden birine emir verdi. “Parros, git bölgeyi kolaçan et.”


“Anlaşıldı. Ben geri dönene kadar burada bekleyin efendim.”


Parros hırsızdı. Onun beceri ve gözlem skili çok yüksekti, kasabada çabucak süzüldü.


Bir saat sonra nefes nefese döndü ve rapor etti. “Yüzlerce lizardman var içeride! Biraz daha yaklaşmamızı bekliyorlar.”


“Demek savaş istiyorlar.”


Dairus’un gözlerinde soğuk bir ışıltı belirdi. Besbelli, bölüklerinden sayıca fazla olan lizardmanlar onları büyük bir savaş başlatmaya itekliyordu. Öte yandan Dairus da bunu hoş karşılıyordu.


Anın karmaşasında, Dairus ve bölükler arasındaki en yüksek levelli askerleri en fazla sayıda düşmanı alt edebilirlerdi ve sonuç olarak en büyük pay onların olacaktı.


“Eğer istedikleri buysa, alsınlar bakalım…” dedi Dairus kendi kendine. “Yoldaşlarım, Baran Kasabası’ndalar, saldırın!”


Bölükler kasabaya akın ektiler. Ve birdenbire evlere gizlenmiş lizardmanlar dışarı fırladılar.

 

Hırr


“İnsanlar!”


Aslen kaslı sürüngenler olan lizardmanlar bir ellerinde kılıç sallarken diğer ellerinde de kalkanlar vardı.


Çoğu oyuncu şok olmuştu. Dairus lizardmanların pusuya yattığını onlara söylememişti.


Bir lizardmanın kellesini uçuran Dairus kısık sesle söylendi kendi kendine. “Zayıflara lüzum yok. Tek istediğim bana sadık olan güçlüler. Neden bu çelimsiz heriflerle deneyim ve ün puanını paylaşayım ki?”


Dairus ağır kazazede riskine rağmen bu düşüncesiz taktiği bilerek kullanmıştı, sadece üç yüz asker arasında eşit dağıtıldığı taktirde EXP ve ün paylaşımı azalacağı nedeniyle.


Rosenheim Ordusu askerleri de Dairus’un peşinden gittiler.


Komutanları Sör Jovantes idi.


Şövalyeler, her yönden fırlayan lizardmanlar tarafından tuzağa düşürüldüklerini fark ettiğinde bağırdı. “Pes etmeyin! Takımlarınızla halka formuna geçin ve geri saldırın!”


Onar askerden oluşan takımlar Rosenheim Ordusu savaş düzeni olan dairesel biçimde insan kalkanları oluşturdular. Takım kaptanları Becker ve Hosram gibi denarion idi.


“Savunma düzenine geçin.”


“Savunma düzeni alın.”


“Aynı bizim gibi.”


Weed’in eğittiği denarionların neredeyse hepsi aynı karara varmışlardı. Savunma önce gelir!


Sadece Becker karşı çıktı. “Onlara günlerini gösterelim!”


Dairesel savunma düzenine geçen Rosenheim askerleri lizardmanları bal peteği düzeninde çevrelediler.


Bitmek tükenmek bilmeyen kıvrımlı geçitlere mahkum olmuş düşmanları hapsettiler.


Becker ve emrindeki on bölük, savunma dairelerinin içinde ve dışında bir anda meydana çıkarak kaybolmuş lizardmanları kılıçtan geçirdiler.

 

 

 


Weed lizardman savaşçılarına yaklaştığında, her zamanki çığlıklarını koyuverdiler.


“İnsan!”


“Aptal insanlar! Ölümün kollarına geldiniz!”


Beş lizardman kılıçlarını savurarak ona doğru saldırıya geçtiler.


Hepsinin leveli düşüktü fakat sayıları bu açığı kapıyordu. Weed’i çevrelemiş olsalardı, her biriyle önden, arkadan, sağdan ve soldan, üstüne bir de ekstra lizardmanla savaşmak zorunda kalacaktı.


Yine de Weed kendine güveniyordu.


Eğitim salonunda gücünü, becerisini ve yaşam enerjisini kırk puan yükseltmişti.


Bunu ilk duyduğunuzda basit bir şey gibi gelirdi. Sonra, neden başkalarının da aynı şeyi yapmadığını merak ederdiniz. Daha yüksek statlarla yaratıkları avlamak çok daha kolaydır. Sakince tekrar gözden geçirirdiniz.


Bu bir ay alırdı.


Tüm bir ay boyunca bir korkulukla idman yapmak zorundasınızdır. Gerçekten bu kadar sıkıcı ve fiziksel olarak zor bir şeye katlanabilir misiniz?


Eğer bunu günde yirmi saat yaparsanız, bu ayda altı yüz saat eder.


Aynı eylemi kaslarınız sürekli eziliyormuşçasına, acı içinde sürdürmeniz gerekir ki profesyonel atletler bile o kadar ileri gitmezler.


Genelde profesyonel atletler günde beş saatten fazla vücutlarına odaklanıp antrenmana ter dökmezler.


Weed’in yaptığı ortalama bir atlete eşdeğer yüz yirmi günlük antrenmandır.


Başka bir açıdan, her gün bir fitness salonunda hiçbir şey atlamadan iki sene boyunca antrenman yapmaya da bedeldir.


Üç dört statı kırk puan artırmak için kim o kadar şey feda ederdi ki?


Bu eğitim kampını bir ayda bitirmesi Weed’in ne kadar gayretli olduğunu gösteriyordu.


Ayrıca daha önce denemediği bir kılıç tekniğine sahipti. Bilakis lizardmanları da karşılamıştı.


Weed ve Surka ön safhada lizardmanlarla savaşıyordu.


Takımlarına bir savaşçı veya şövalye verilmediği için yakın dövüşte bu ikili lider rolünü üstlenmişti.


“Eh, şey, Weed-nim.” dedi Surka.


“Evet?” diye cevap verdi Weed.


“Eğer ölürsem kendini kurtar.”


Surka beş lizardman karşısında karamsar bir havaya bürünmüştü.


“Endişelenme Surka-nim. İçimizden biri ölecekse, o ilk ben olacağım. Eskiden olduğu gibi tüm kızgınlıklarını ekeceğim.” dedi Weed özgüvenle.


“Weed-nim, sen bir oymacısın. Ah sahi, levelin kaç?” diye sordu Surka.


“Altmış sekiz.”  (ÇN: Bir de eziklersiniz oymacı diye!)


Weed fırsatını yakaladığında hızla lizardmana saldırdı.


“Dikkat et!” dedi Surka.


Weed’in ani hareketi takım arkadaşlarının besbelli kafasını karıştırmıştı fakat o sakindi.


“Yedi Kutsal Adım!” diye bağırdı Weed.


İsim taktığı, yedi ilginç ve beklenmedik hamleyle düşman saldırılarını atlatmaya yarayan yedi adım tekniğini etkinleştirdi.


Öne atıldıktan sonra aniden gözden kayboldu ve bir lizardmanın önünde ve ardından yandakinin sağında belirdi.


“İlk form, Üçleme!” diye bağırdı Weed.


Weed inanılmaz bir hızla harekete geçti ve kılıcını savurdu. Lizardmanın vücudunda alt, orta ve üst kısmında aynı anda bir karaltı belirdi.


Paramparça olma!


Lizardmanlar goblinlerden daha güçlüydüler. Vücutları sürüngenlerin esnekliğine ve yüksek hızına sahipti.


Saldırı güçleri etkileyici değildi fakat esas korkutucu olan yeşilimtrak ciltleriydi. O kalın cilt başlı başına bir savunma mekanizmasıydı ve üstüne bir de diğer ırklardan yağmalayıp topladıkları zırhları giyiyorlardı ki bu da olayı hepten çıkmaza sokuyordu.


İnilti


Weed’in skilinden ağır yaralanmış olan lizardmanlar acı içinde inliyorlardı. Canlarının %80’ini kaybetmişlerdi, ölüm kapısı aralanmıştı.


Korucu Pale’in işaret skili olan Güç Atışı için tüketilen doğaüstü güç yirmi beş idi.


Bunun yanında, Weed’in skilleri doğaüstü güç sömürüsü sayılırdı.


Tek bir saldırı üç yüz doğaüstü güce bedeldi ki bu da ciddi bir hasara yol açıyordu.


Weed’in yanındaki Surka, olanları şaşkınlıkla izliyordu.


Onla daha önce defalarca savaşa katılmıştı. Kurdu öldürüp kendi canını hiçe sayarak takım arkadaşlarını kurtardığından beri takımın lideriydi. Fakat ,bir sonraki görüşmelerinde, oymacı sınıfına dahil olduğunu ve aşçılığa başladığını söylemişti.


Her şey yeterince aklı almazken şimdi de dövüş yeteneğini kaybetmemiş gibi görünüyordu.

 

Bu ne skili bilmiyorum ama müthiş, diye düşündü Surka.


Weed Üçleme’yi kullandığında neredeyse üç kılıç aynı anda lizardmanı parçalara ayırmış gibi hissetmişti.


“Ona karşı kaybedemem!”


Diye düşünen Surka, Weed’in saldırdığı lizardmana yumruk attı. İçlerinden birini devirmek istemişti.


Üçleme’den dolayı afallamış olan lizardman yere yuvarlandı, yumruktan kurtulamamıştı.


“Yon-han-kwon!”


Düşmanın leveli Surka’nınkinden yüksek olduğu için, evvela en iyi skilini kullanmıştı.


Yumruğunu sıktı ve art arda beş yumruk indirdi. Bu basit ama en bilinen dövüş skiliydi rahipler için.


Çoklu-yumruktaki deneyim puanı çoktan %65 olmuştu.


Pabababak!


Göğsüne ve karın boşluğuna darbe yiyen lizardman gri bir toz bulutuna dönüştü.


“Haa?”


Azılı bir savaşın ortasında olmasına rağmen bir an donakaldı Surka.


“Sersemlemişti. Fakat neden bu kadar çabuk öldü ki?”


Bir yaratık sersemlemiş vaziyette iken hareket edemez ve aldığı zarar iki katına çıkardı.


Yine de Surka altmış levelli bir lizardmanın, kendi yumruklarıyla bu kadar kolay yenilmesinden dolayı kandırılmış hissediyordu.


Diğer lizardman ortalıklarda dolanıyordu. Dostları saldırıya uğradığında hiddetle kükrediler.


Aynı anda neredeyse dört bıçak, sıyrılma ihtimalini en aza indirecek şekilde Weed’e doğru savruldu.


Vücudu rüzgarda kalmış sazlar gibi sallanıyordu. Bıçakların üçü başına, bacağına ve omzunu sıyırmakla yetindi.


Kaçamadığı son bıçaksa belinin yan tarafında uzunca bir yara bırakmıştı, fakat diğer bıçaklardan kaçmayı başardığı için zarar üç katı değildi neyse ki.


*350 Sağlık Puanı kaybettiniz. (-350 Sağlık)*


Oymacı sınıfının cezalarından biri, ağır demir zırh giymelerinin yasak olmasıdır.


Metal olmayan savunma donanımları, özel maddelerden yapılmadıkça ya da kalıcı şekilde büyülenmedikçe genellikle savunmada güçsüzdür.


Weed bir ikinci el dükkânından bedavaya aldığı basit deri ceketi giydiğinden, aldığı tek bir darbe ölümcül olabilirdi.


“Oyma Bıçağı Tekniği!”


Weed’in belirsiz bir ışıltıyla kaplanan kılıcı bir kez daha lizardmanlara doğru süzüldü.


Bu kez hedef boyundu.


Parçalan


Bu Weed’in bir diğer işaret skiliydi, tam zamanında ölümcül noktaya nişan alma!


Kritik Vuruş!


Düşmanın savunma sistemini yok sayan oyma bıçağı tekniği lizardmanda büyük hasara yol açtı.


Tek kusuru büyük ölçüde doğaüstü güç tüketmesiydi. Eğer bu söz konusu olmasaydı, Weed bunu her seferinde kullanırdı.


Romuna büyü yaparak geldi.


“Ateş vuruşu!”


Bir ateşten sütun havada dört ateş topuna ayrıldı ve lizardmanlara isabet etti.  Büyünün yan etkisi düşmanı geçici olarak geri püskürtmesi – teknik olarak söyleyecek olursak ‘yaralaması’ – idi ki bu da liderlere biraz soluklanma fırsatı veriyordu.


“Ateş oku!”


Pale lizardmanları oklarla oyalıyordu. Okları onlar için ölümcül nitelikteki ateş elementini barındırıyordu.


“Şifalı El!”


Irene Weed’in azalmış canını tazeledi çabucak. Ardından kutsal bir koruma büyüsü yaptı.


“Freya’nın koruması Weed’in üzerine olsun. Kutsal Ruh onu koru. Weed’i kötü güçlere karşı güçlendir. Amin!”


Kutsal koruma savunma ve gücü artırır.


Türlü türlü özellikleri artırmak için sayısız büyü çeşidi vardı. Bir şamanın voodoo sanatı hızlanır ve güç ile beceriyi geçici olarak artırır. Bir kutsal şövalyenin tüm ekip üzerindeki aurasının da etkili olduğu addedilir. Fakat ancak bir rahip veya rahibenin koruması tüm özellikleri etkiler.


Uzun süre boyunca bir rahibenin koruması altında savaşırsan, o koruma olmadığı zaman kendini neredeyse tüm gücün tükenmiş gibi hissedersin.


Irene işini bitirince Weed’e sağlam bir tane geçirdi. “Weed-nim, bu sefer çok ileri gittin.”


Weed’in başı özür dilercesine öne düştü. Aslında güçlerini ölçmek için bilerek lizardmanla savunmasızca savaşmıştı.


Ayrıca Düzensiz Kraliyet Kılıç Tekniği’nin ne kadar zarar vereceğini görmek de istemişti.


Sonuç beklediğinden yüksek çıkmıştı.


O an Weed’in bildiği her bir dövüş skili aşırı dozda doğaüstü güç gerektiriyordu. Uzun uzadıya dövüşemiyordu çünkü dövüş skilleri her zamankinden daha fazla doğaüstü güç tüketiyordu.


Fakat skiller küçük çaplı bir dövüşte en baskın olanlardı. Weed’in doğaüstü gücü tükeninceye kadar onun tam saldırı gücünü skiller meydana getirmişti zaten.


Kılıç ustalığı ile el sanatı skillerindeki uzmanlık oranı sayesinde kılıçla alakalı skillerdeki doğaüstü güç tüketiminin azalmasına ve level artışına göre kullanılabilir doğaüstü güç miktarı yükseldiğinde, Düzensiz Kraliyet Kılıç Teknikleri dikkat çekecekti.


Fakat takım arkadaşlarının gözünde Weed sadece pervasızca davranıyordu.


Levelinin altmış sekiz olduğunu bilmiyorlardı ve oymacı sınıfına karşı önyargılıydılar, takım arkadaşlarından daha güçsüz olduğunu düşünüyorlardı.


Bir oymacının savunması inkâr edilemez bir şekilde umutsuz vakadır. Büyücü sınıfları haricinde, oymacı sınıfı en savunmasız sınıflar arasındadır.


Yine de Weed Oyma Bıçağı Tekniği’ne sahipti ve dönüşümünden beri oyma ustalığının etkisi, eşsiz saldırı gücüyle tamamen uyum sağlamıştı.


Narin bir oymacı.


Geleceği henüz belirsiz olmasına rağmen, Weed şimdilik bir güçlü kılıç savaşçısından ziyade daha çok damage dealer* idi.


*DPS


Gücü yüzde yirmi artınca Irene’nin desteğine karşı gülümsedi ve rahatladığını hissetti.


*230 Sağlık Puanı kaybettiniz. (-230 Sağlık)*


Weed diğer lizardmanlardan birinin kendisine vurmasına müsaade etti. Irene’nin kutsal koruması sayesinde çok daha az zarar görmüştü. Belli ki o da bu skildeki deneyim puanını artırmıştı aynı zamanda.


Takım oyunlarında sevdiğim şey bu. Rahip ve rahibeler farklı yetenekleri sayesinde her yerde sevilip sayılırlar. Skillerdeki deneyim puanına bakmaksızın her takım onları büyük bir coşkuyla davet eder.


Düşük levelini aşmak için canla başla çalışıp skillerini geliştiren Irene, yaratıkları avlarken en ihtiyaç duyulan kişiydi.


Weed’in öğrenmiş olduğu bandaj skili sadece savaşlar arası işe yarıyordu ve şu dakikada bir rahibenin Şifalı Eli’yle kıyaslanamazdı bile.


Sitem ettikten sonra yine de ufak bir gülümseme belirdi Irene’nin yüzünde. “Tam da senden bekleneceği gibi, Weed-nim, çok kişi olmalarına aldırmadan saldırmak.”


Weed kendisini haklamaya çalışan yaratıklara hiç sırt çevirmemişti, çünkü onlar çok değerli EXP’cikler idi!


Şu anki leveliyle başa çıkmakta zorlanacağını düşündüğü yaratıklar haricinde, yaratık sürüsünün içine dalıp ortalığı bir anda kan gölüne çevirmekten zevk alıyordu. Kolları ve bacakları deli gibi hareket ederken, Weed özgürlüğün rüzgarını hissediyordu. EXP toplayıp, level atlayıp, eşyalar elde ederek skillerini artırmıştı.


Her adım oldukça eğlenceliydi ve hedef, her bir kan ve ter damlasına değerdi her zaman.


Daha önce Büyü Kıtasında, hatta şimdi bile Weed, daima yaratıklarla karşı karşıya gelen ilk taraf olmuştu.


“Üçleme! Sırttan Deşme!”


Doğaüstü gücü yenilendiği anda Weed dövüş skillerini harekete geçirdi. Onları olabildiğince kavramaya öncelik veriyordu.


Tükenmiş doğaüstü güç yeniden dolmuştu nasıl olsa.


Skil etkinleştirme başarısız.


Birçok dövüş skilindeki deneyim puanı aslında sıfıra yakındı, çoğu kez skili etkinleştirmede başarısız oluyordu. Kılıç teknikleri etkinleşmeyince de birkaç saniye hareket edemedi.


Takım arkadaşlarına güvendi ve dövüş skillerini denemeye devam etti. Arkasında birilerinin olduğunu bilmek içini rahatlatmıştı.


Zapt edilemez saldırıları lizardmanları göz açıp kapayıncaya kadar halletmişti.


……


Dövüş bittiğinde takım arkadaşları Weed’e şaşkınlık içinde baktılar. Beş lizardmanla karşı karşıya gelmenin vermiş olduğu gerginlik doruklardaydı, fakat Surka veya Pale ciddi bir şekilde öne çıkmadan dövüş bitmişti.


“Weed-nim, bu skil…”


“Bu hile gibi.”


Pale ve Surka neredeyse aynı anda sızlanmışlardı.


“Ah, şey…” dedi Weed.


“Çok level atlamışsın. Bize ihtiyacın olduğunu sanmıyorum.” dedi Surka.


“Öyle değil.” Kafasını salladı Weed. “En az üç yüz doğaüstü güç puanı yiyor. Ki bu en zayıf hareket için geçerli. O yüzden art arda üçten fazla kullanamıyorum.”


“Gerçekten mi?”


Weed şaşkınlığın dinmesini bekledi.


“Toplamda sadece iki yüz otuz doğaüstü güç puanım var. Bu demektir ki ben bir kez bile deneyemem bu tekniği. O halde Weed-nim, üç kez kullanabildiğine göre ne kadar doğaüstü gücün var?” dedi Pale şüpheyle.


“Dokuz yüzden biraz fazla.” dedi Weed.


“Aman tanrım!”


Pale şok olmuştu.


Sihirbaz Romuna ve rahibe Irene beş yüz küsür doğaüstü güç puanına sahipti. O puanlar levellerinden oldukça fazlaydı, ancak Weed’in iddia ettiği inanılmaz doğaüstü güç puanı dudaklarını uçuklatmıştı.


Weed başından geçenleri özetledi. Efsanevi Ayışığı Oymacısı sınıfına geçme görevi, genel kanının çok ötesindeyindi.


Bir oyuncu ortalama olarak beşinci levelde başlıca sınıfını seçer ve burada, tüm önyargıları aşmış, altmış sekiz levelli ve sayısız denemelerden dolayı rengi solmuş oymacı sınıfı seçen bir adam vardı.


Pale iç çekti. “Sen sadece bir oymacı değilsin, Ayışığı Oymacısı’sın. Gizli bir sınıf. Şehirdeki o meşhur oymacı olduğunu bilmiyordum.”


“Meşhur?” diye sordu Weed.


“Birinin şehir merkezinde heykelcikler yapıp sattığını duymuştuk. Birkaç tane almak istemiştik fakat biraz para sıkıntımız vardı.” dedi Irene. Weed’e istekli gözlerle bakıyordu. Ondan ne istediği apaçık ortadaydı.


“Bilerek sizden saklamaya çalışmıyordum ama neyse, daha sonra hepinize birer heykelcik yapacağım.


“Teşekkürler, Weed-nim!”


“Ben de.”


“Eğer sorun olmazsa ben de bir tane isterim.” dedi Pale. Weed takım arkadaşlarının her birine bir heykelcik yapacağına söz vermişti.


“Artık yeterince dinlendik. Gidip birkaç düşman daha devirelim. Bu görevin süre sınırı var, bu nedenle çok geç olmadan tamamlamalıyız.”


“Tabii.”


Weed yolda karşılarına çıkan lizardmanlarla dövüşürken takım arkadaşlarına öncülük etti. Çoğunda Weed düşmana kritik hasar vermekle başladı ve Pale ile Surka Weed’in bıraktığı lizardmanların işini çabucak bitirdiler.


Romuna, lizardmanlar diğerlerinin başa çıkabileceğinden daha fazla sayıdalarsa uzaktan bir iki tanesini halletmekle yükümlüydü.


Diğer takım arkadaşları doğaüstü güç yenilenmesi için soluklanırken, geri kalanıyla Weed ve Surka ilgileniyordu.


Bu koordine dövüş taktiklerinde ustalaşmışlardı.


Önceden birçok tilki, kurt ve ayı arkalarında kürk ve et bırakarak göçmüştü bu diyardan ve şimdi sıradaki kurbanlar lizardmanlardı.


Bu sistem Weed’in kendi başına avladıklarından çok daha hızlı ilerliyordu ve Rosenheim askerleriyle Litvart Zindanı Temizleme Operasyonu’na zıt olarak Weed ve takım arkadaşları, EXPlerin her üye arasında adil olarak dağıtıldığı bir ekip çalışması gerçekleştiriyorlardı.


Weed ölmek üzere olan düşmana son darbeyi atmasa da olurdu. Boş boş dolaşsaydı, az katkısı yüzünden en az EXP’yi almış olacaktı fakat bu hiç de Weed’e göre değildi.


“Vay! Bu sürüngenler göründüklerinden daha zenginler, değil mi?” Surka doğranmış lizardmanlardan düşen eşyalar karşısında haykırmıştı.


Ganimetlerin arasında çelik bir eldiven ve bir göğüs zırhı vardı. Yanı sıra bir yüzük bulmuşlardı.


Doğaüstü Güç Yüzüğü:

Maksimum Doğaüstü Güç’ü artırır. (+%3 Doğaüstü Güç)


Takım ilk defa yüzük gibi bir donanım görmüştü.


“Kim alacak bunu?”

 

Surka’nın sözleri üzerine herkes birbirine baktı ancak nihayetinde yüzük Irene’nin eline geçmişti çünkü herkes, rahibenin doğaüstü gücü daha yüksek olursa savaşların daha güvenli olacağı konusunda hemfikir olmuştu.


Ganimetleri bölüşmekteki kural, takımda kim bir eşya bulursa onun olacaktı. Ender bulunan bir eşya genel iradeye göre el değiştirirdi fakat bir market için tahsis edilmiş çeşit çeşit eşyalar ortaya açıktı.


Kulağa mantıksız bir kuralmış gibi geliyordu ama takımlarının doğası gereği bunu makul görmüşlerdi. Eşya depolama için birini seçmiş olsalardı, taşıyabileceği ağırlık sınırını kolaylıkla geçerdi. Herkese sınırlarına kadar eşya taşımalarına müsaade etmelerinin nedeni buydu.


Dövüşlerde aktif rol oynayan Weed ve Surka eşya alabilen son kişilerdi genelde ve biliyorlardı ki başka bir şey taşıyamadıkları zaman savaş bitmiş sayılırdı.


Bir kez dövüşe başladılar mı sonuna kadar gidiyorlardı. Lizardmanların sığınağına sızmaya karar verdikleri için son lizardmanı da öldürünceye dek savaş bitmeyecekti.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46036 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr