Lms 14.1 : Cüce Köyü Demir El

avatar
4000 35

Legendary Moonlight Sculptor - Lms 14.1 : Cüce Köyü Demir El


Çevirmen : Clumsy-nim



“Affedersiniz, oymacılık seviyeniz nedir acaba? Orta Düzeye ilerlemiş olduğunuz belli ama Orta Düzeyin 6. seviyesinin üzerinde olabilir misiniz?”

 

“Değerli demir cevherlerimi size verirsem siz de bana bir heykel yaratmayla ilgili küçük bir sır verir misiniz?”

 

Bir Cücenin başka bir Cüceye bacaklarına kapanacak derecede yalvarması alışılmadık bir durumdu. Oymacı Weed Oymacılık Loncasına giriş yapar yapmaz hayret uyandırıcı bir olay yaşanmıştı.

 

*Ttiring!*

 

 

- Ebedi Oymacılık yoluna baş koydunuz. Heykellere yönelik samimi tavırlar sergilendiğinde bazı statlarda olası değişiklikler gerçekleşecektir. Olağanüstü sanat yeteneğinin yüksek becerilerin elde edilmesine bir nebze de olsa yardımı dokunabilir. Oymacılar resmi olarak dünyaya geri döndü. Soylular ve Kraliyet Fertleri Oymacılık Loncası aracılığıyla isminizi işitecek ve diğer Oymacıların rekabetçi ruhları uyanacak. İfadede şeklindeki sınırsız hayal gücü ve değişkenlikle kişi, yaratıcılığa sahip olduğu takdirde Oymacılıkta yeni tekniklere öncülük edebilir.

 

- Heykellere yönelik tutku sayesinde Sanat statı 100 arttı.
- Cazibe 50 arttı.
- Oymacılıkla ilişkili yetenek etkileri %20 yükseldi.
- Yeteneklerin mana tüketimi kalıcı olarak %20 düştü.

 

 

Weed oymacılık yoluna baş koymak için pek çok faydayı feda etmişti.

 

Şimdiden Oymacılık mesleğinin zirvesine yerleşmiş durumdaydı.

 

Yarattığı heykeller dikkat çektiği ve tüm kıtayı şaşırttığı için çokça şöhret ve ihtişam elde etmişti.

 

Cüce Eğitmen dedi ki:

 

“Tüm ömrünü uçsuz bucaksız Oymacılık dünyasının sonuna adasan bile asla o sonu göremezsin. Avlanmaya veya maceraya kafayı takmış kişiler oymacılığın değerini görememelerine rağmen saygıdeğer Cüce Oymacı Kendellev’in maceralarından adamakıllı keyif aldığını söylerler. Onun hikayesini işitmiş miydin?”

 

Oymacılığın sırlarını öğrenmeye çalışarak toplanan Cüceler sessizleşmişti.

 

Cüce Eğitmen bir şeyler anlatacak gibi durduğu için onu ilgiyle dinliyorlardı.

 

‘Cüce Oymacı Kendellev mi?’

 

‘Bu hiç kimsenin çözemediği görevdeki Cücenin ismi.’

 

‘Ama bu defa başlangıç geçen seferkinden birazcık farklı.’

 

‘Acele et de işitmediğini söyle hadi!’

 

Cücelerin aklından bunlar geçse de Eğitmenin sözlerini işitmeye hevesli oldukları için sessizliklerini koruyorlardı.

 

Bu sırada içgüdülerini dinleyen Weed’in ağzı övgü dolu kelimelerle açıldı.

 

“Demek öyle. Zorluklardan hoşlanan biz Cüceler için ne hoş bir görev. Biz Cüce Oymacılar güçlü bacaklarımızla her yere yürüyebiliriz.”

 

“Ahm. Evet öyle, zayıf bünyeli diğer ırklar olsaydı atla seyahat etmeleri gerekirdi.”

 

“Seyahatin romantizmi yürümekte yatıyor. Adamakıllı tecrübe edinip ilham almanın tek yolu yürümekten geçiyor, o kadarı kesin.”

 

“Denemeniz gereken bir şey.”

 

Etraftaki Cüceler Weed’in canını sıkıyordu.

 

‘Bu şekilde eğitmenle nasıl huzurlu bir konuşma gerçekleştirebilirim ki.’

 

‘Tek duyabildiğim titrek sesli gevezelikler.’

 

Cüce Eğitmen devam etti:

 

“Her neyse, Kendellev tek başına seyahat etmekten hoşlanan bir Cüceydi ve hiç kimse ona elini sürmezdi. Kibirli Elflerden bile fazlasıyla saygı gören nadir Cücelerden olduğu söylenebilirdi.”

 

"Oldukça yetenekli bir Oymacıya benziyor. Mide bulandırıcı Elflere bile tahammül edebiliyormuş."

 

Elf ırkının belirgin özellikleri.

 

Heykel yapmak için ağaç, kaya, kil gibi materyaller kullanılmasını hor görürlerdi. Yapay olarak heykel yaratmak adına doğanın parçalarının kullanılmasından tiksinir ve o heykelleri önemsiz görürlerdi.

 

Elfler ağaçların canlarını alıp onları ahşaba çevirdikleri için Oymacılardan nefret ederlerdi.

 

Bu sebepten ötürü Elflerin yaşadığı ormanlarda bir Oymacılık Loncası yoktu.

 

"Bu hikaye büyük büyük dedemin zamanından beri aktarılıyor. Kendellev’in oymacılık yeteneklerinin tanrısal bir seviyeye ulaştığı ama ne yazık ki geride kalan hiçbir eserinin bulunamadığı söyleniyor."

 

Zahab’ın Rosenheim Krallığındaki heykellerinin büyük bir çoğunluğu yok olsa da depolarında onun heykellerinden barındıran ve şu anda onları satarak kendini geliştiren hatırı sayılır ölçüde koleksiyoner vardı.

 

Dini mabetler ve Savaşçı Kulesinde olduğu gibi Büyücü Kulesi de büyük üstatların eserlerini muhafaza ediyordu ancak Cüce Oymacı Kendellev, gelecek nesiller için hiçbir eser bırakmamıştı.

 

“Bu durum gereği yalnızca Cüceler onun tanrısal yeteneğinden haberdar. Kibirli Elfler onları tasvir eden olağanüstü heykeller yapan atamızın adını bile anmıyor...”

 

“Hiçbir aile ferdi veya çırağı yok muymuş peki?”

 

Kendellev’in alt soyundan herhangi biri olsa bile Weed, bir şekilde o kişiyle tanışmak isterdi.

 

“Olmadığını söylüyorlar. Bir başına seyahat etmekten öyle hoşlanırmış ki hiç evlenmemiş ve tüm ömrünü tek başına geçirmiş. Ebedi istirahat yerinin neresi olduğu bile bilinmiyor. Biz Cüceler yalnızca her gün ürettiklerimizin kıymetini bilebiliyoruz.”

 

“Doğru.”

 

Cüceler ekipmanlarından, koruyucu donanım ve sanat eserlerinden oldukça gurur duyan bir ırktı.

 

“Hiç kimse göremesin diye eserlerini yok ettiğine inanmıyorum. Yalnızca bir varsayım ve bulunması zor bir yer olsa da... eserlerinin biz Cüceler arasında bile yalnızca en olağanüstü zanaatkarların girebileceği gizli bir yerde bulunduğunu düşünüyorum. Eğer istisnai bir Oymacı belirirse bu keşfi yapabilir.”

 

Weed başıyla onay verdi.

 

“Bu mümkün olabilir.”

 

“Eğer o kişinin izlerini keşfedebilecek olursan bana haber ver lütfen, çünkü bunu o kibirli Elflerin ve İnsanların yüzüne vurmak isterim.”

 

*Ttiring!*

 

 

- Oymacı Eğitmen Jorbid’in Talebi.

 

Cüce Oymacılık Loncasında geçmişe dair inanılmaz bir hikaye anlatıldı.

 

Cüceler, aralarında sanatı için ateşi ve suyu, ışığı ve karanlığı kullanabilen bir Oymacı olduğunu iddia ediyor.

 

“Cüceler inanılmaz kalitede silahlar üretebilen bir ırk olabilirler ama ne kadar yetenekli olurlarsa olsunlar sanatsal yetenekleri çocukları andırıyor. O kısacık boylarla heykel yapabildiklerini söyleseler de bu nasıl doğru olabilir ki? Hahaha!”

 

Elflerin hakaret dolu söylemleri orman boyunca yankılanıyor.

 

"Cüceler daha doğanın gizemini ve güzelliğini bile öğrenemedi."

 

Sözleri oldukça onur kırıcı olsa da Cüce ırkı itiraz edemiyor.

 

Cücelerin onurlarını geri kazanabilmesi için Cüce Oymacı Kendellev’in eserlerinin izi bulunmalı.
Zorluk: Cüce Oymacı Irkı Görevi.
Ödül: Cüceler arasında onur kazanma.
Görev Kısıtlamaları: Yalnızca Cüce oymacılara mahsus. Görev başarısız olursa Cüceler İnsanlardan da Elflerden gördüğü düşmanca muameleyi görecek.

 

 

Hikayeyi kenardan dinleyen Cüceler Weed’in cesaretini kırmaya çalışıyordu.

 

"Eğitmen daha önce bana da bu görevi vermeye çalışmıştı."

 

“Kabul etme. Oymacılığı seçmeyi düşünen tüm Cücelere verdikleri değersiz bir görev. Şimdi kabul edersen sonradan kaybetmen zor olacak ve görevi temizlemek de imkansız. Vallahi öyle.”

 

“Ben bu görevi kabul etmiştim ama hiç kimse Kendellev hakkında hiçbir şey bilmiyor. Tamamlamaya çalışarak acı çektiğim iki haftanın sonunda pes ettiğim bir görev. Kaybettiğim ünü ve samimiyeti geri kazanacağım diye çok uğraştım.”

 

Cüceler daha önce hiç görmedikleri bir Cüceyi durdurmaya gayret ediyor, görevi reddetmesi için cesaretini kırmaya devam ediyordu. Fakat oldukça meraklananlar da vardı.

 

‘Ama bu sefer görevin açıklaması ve tarifi birazcık farklı...’

 

Dürüst olmak gerekirse görev büyük ölçüde değişkenlik gösteriyordu.

 

Ama o ve daha pek çokları Kendellev’i merak ettiği için görevi kabul etmeye ve onu araştırmaya zorlanıyorlardı.

 

Bu ırksal bir görevdi; başarılı oldukları takdirde ekstra faydaları olacağını düşündükleri için görevi kabul etseler de bunu yaptığına pişman olan pek çok Cüce vardı.

 

Yine de Eğitmen, öncekilerin aksine Weed’e daha çok detay vermiş, durumu nazikçe açıklamıştı. Cüceler de Weed’in ününün ve samimiyetinin yanı sıra oymacılık yeteneğindeki farkın Eğitmenin diyalogunu nasıl değiştirdiğini dikkatlice gözlemlemişti.

 

Derken Weed cevabını verdi:

 

“Biz Cücelerin bir zamanlar aramızda büyük bir Oymacı barındırdığının doğruluğuna inanıyorum. Elflerin o küstah burunlarının ucuna sokmak için kesinlikle bir kanıt arayacağım.”

 

*** Görevi kabul ettiniz.***

 

“Teşekkür ederim. Aradığını bulmanı umuyorum.”

 

Diyen Eğitmen, minnettarlığının göstergesi olarak bir Elf heykeli uzattı.

 

“Oh! Görevi kabul etti bile.”

 

“Kabul etmemesi için o kadar yalvarmama rağmen…-nim, lütfen çok geç olmadan görevi iptal et.”

 

Weed’in yanındaki Cüceler sabırsızlanıyordu.

 

Dürüst olmak gerekirse endişeliydiler.

 

Kişi kabul ettiği görevin başarısız olabileceğini her zaman değerlendirse de bu, üstesinden gelinemez bir görev olarak ünlenmişti. Ancak Weed’in görevi kabul edişiyle Cüceler, onun başarılı olabileceği şeklinde nahoş bir hisse kapılmıştı.

 

“Eğitmen, ben de Oymacı Kendellev’in hikayesine inanıyorum. Ben de onun izlerini aramak isterim.”

 

“Ben de aynı şekilde...”

 

“Siz daha önce başarısız olmamış mıydınız? Yine de bu etkinliğe ne kadar Cüce katılırsa o kadar iyi.”

 

Temkinli Cüceler geride bırakılacaklarından şüphelenerek Eğitmenden görevi aldıkları gibi hep birlikte oradan ayrıldı. Bu fırsattan en iyi şekilde yararlanan Weed de Oymacılık Loncasından çıktı.

 

***

 

Cüce Köyü Demir El, inişli çıkışlı dağ zirveleri boyunca inşa edilmişti.

 

Demirci dükkanları ve evler engebeli yüzeyler üzerine kurulmuştu ve köy meydanı merdiven şeklindeydi. Bulunabilecek çok az düz arazi vardı ve bu nedenle maliyetleri çok yüksekti.

 

Kişilerin istenmeyen mallarını satması ve takım arkadaşı edinmesi için köy meydanından daha iyi bir yer olamazdı.

 

Weed meydanın bir köşesine geçerek heykel yapmaya başladı.

 

*Sa-gak-ssa-gak*

 

“O Cücenin üstün oymacılık yetenekleri olduğunu işittim, bu doğru mu?”

 

"Öyle görünüyor. Kendellev’in görevini kabul edip tamamlayan kim olsa bununla böbürlenir."

 

“Ehh, bekleyip göreceğiz.”

 

Cüceler Weed’i yakından gözlemliyordu. Kendellev’in görevini kabul eden kullanıcılarsa pişmanlık doluydu.

 

Weed bu görevdeki meseleyi çözmeye kararlıydı.

 

Olduğu yerde heykel yapıyor, yer değiştirmeye niyetli görünmüyordu.

 

Harikulade yeteneği sayesinde dairesel bir ahşap bloğu bir elmaymışçasına soyuyordu!

 

Ve o bilinmeyen varlıklar, bir Cüce olduktan sonra bile kulağına fısıldamayı kesmemişti.

 

- Şu ana dek seni ihmal ettiğim için üzgünüm. Hadi acele et de oy beni.

 

- Bana bak; bana bak ve beni oy diyorum sana. Oymacılar bizim varlığımızı daima görmezden geliyor.

 

- Çelimsiz. Acınası. Gücü arzulamaz mısın sen?

 

Sebep oymacılık yeteneğini kullanarak bir Cüceye dönüşmüş olması olabilirdi ama kulağına fısıldayan çekici sesler biraz kibarlaşmıştı.

 

Oymacılık Loncasında yeteneklerini sergileyişinin ardından ona lanetler okumayı kesmişlerdi, bu yüzden de Weed, rahatça heykelini yapabiliyordu.

 

“Hayır, hemen şimdi! Gece gündüz burada olacak değilim ya. Size birkaç heykel yapacağım. Lütfen tek sıra olun, tek sıra!”

 

Bu şekilde ek iş olarak genç Cücelere hediyelik eşya satıyordu…

 

Seçim yapılacak pek fazla olağanüstü yetenekli Cüce olmasa da *Savaşçı veya Kavgacı sayısı çoktu. Heykel ne kadar ufak olursa mücadele esnasında işe yarama ihtimali de o kadar yüksek olurdu. (Warrior ve Fighter. Fighter için bir kalıp var mı bilemedim.)

 

Durum böyle olunca Weed turistlere ve kendisinden alıp yeniden satmak isteyen tüccarlara heykel yapıp satarak geçimini sağlıyordu.

 

“Fiyatı 1 bakırcık arttıramaz mısınız?”

 

“Bu çok çaba sarf ederek yaptığım bir heykel… Lütfen 1 bakır daha fazla ödeyin. Size ucuza etrafı gösteririm.”

 

"Size özel bir indirim yapıyorum. Kısa bir süreliğine tüm heykellerde %30 indirim var! Gelen ilk 5 müşteriye mahsus."

 

Bazı Cüceler farklı miktarlarda satış yapmaya devam ederken bazıları da özgüvenleri yıkılmış halde uzaklaşıyordu.

 

Bu manzarayı izleyen Cüceler umutları paramparça halde oradan ayrılıyordu.

 

Weed takipçilerinden kurtulmak için heykel yapmaya başlamış olsa da fazlasıyla motive olmuş durumdaydı. Diğer köy ve Krallıklarda heykel yapıp sattığı zamanlara kıyasla buradaki müşterilerden aldığı karşılıklar bambaşkaydı.

 

"Senin heykellerin şu diğer Cücelerin yaptığından farklı. Sana 1 altın ödeyeceğim."

 

“Teşekkür ederim. Çok güzelmiş.”

 

“Bunları Cüce Köyüne gelenlere hediyelik eşya olarak mı yaptın? Teşekkürler.”

 

Cüce zanaatkar üstatlara saygılarını göstermek adına genellikle istenen fiyatı ödüyorlardı. Weed burada insan köylerinde gördüğünden farklı bir muamele görüyordu.

 

Cüce heykelleri komik bir şekilde misafirlerin görünümüne bürünüyordu ve bu öyle popülerdi ki peynir ekmek gibi satıyordu.

 

Bir de her şeyden önce hislerine öncelik verdiği başyapıtlar vardı!

 

*Ttiring!*

 

 

- Bir değerli eser! Cüce oğlan tamamlandı! Şapka takan mutlu bir Cüce oğlan. Heykel çocuksu bir görünüme sahip olmasa da sakalının olmayışı yaşının küçüklüğünü anlatıyor. Heykele yakından bakıldığında kapsamlı bir heykel sanatçılığı görülebilir.
Sanatsal Değer: Nitelikli bir Oymacının elinden çıktığı için, 73.
Özel Seçenekler: Şans statı 7 arttı.
Tamamlanan Değerli Eser sayısı: 34
- Oymacılık yeteneğinin tecrübe üzerindeki etkileri yükseldi.
- Şöhret 1 arttı.

 

 

Birkaç ufak hata olsa da heykel değerli eser olabilmişti.

 

‘Bence bu standardıma göre gayet iyi oldu, karda bile çiçek açabiliyor.’  

 

Ebedi Oymacılık yoluna baş koyduğu için sıklıkla sanat eseri üretebiliyordu.

 

‘Hepsi yeteneğimin artan etkinliği sayesinde.’

 

Weed sonuçtan memnundu. Yalnızca Oymacılık yeteneği artmakla kalmamış, bağlantılı yetenekler bile etkinliğini %20 arttırmıştı.

 

Oyma Bıçağı yeteneği %20 artmış, Heykel Dönüşümü ırk karakteristiklerini ifade etmekte daha iyi hale gelmişti.

 

Weed ergenlik yıllarında çalıştığı yasadışı yarı zamanlı işinde öğrendiği hızlı olma metodunu kullanabiliyordu.

 

Yaptığı yaklaşık 45 sanat eseriyle aşağı yukarı 1,200 altın kazanabilmişti.

 

Diğer sınıfların kazandıklarına kıyasla küçük bir meblağ olsa da Morata’ya yatırdığı onca paradan sonra bu kadarı bile kıymetliydi!

 

Weed gece boyu heykel yapmıştı.

 

Sabah olduğundaysa Cüceleri Özgürleştirme Derneği, şehir meydanına giriş yaptı.

 

"Tüm yolculardan günlük vergi toplanacak!"

 

Herkes meydanda gerçekleştirilen tüm ticari aktiviteler için vergi ödemek zorundaydı, gerekli vergiyi ödemeyenlerse zor kullanarak sınır dışı ediliyordu.

 

Cüceleri Özgürleştirme Derneği Demir Eldeki tüm loncalara hükmediyordu!

 

Köyün vergi oranını %35 arttırarak diğer tüm köylerden yüksek hale getirmişlerdi.

 

Bunlar öldürücü vergi oranlarıydı!

 

Çoğu kişi, bir bütün olarak bu grubun isimlerine uygun olmadığında hemfikirdi.

 

‘İsimlerini değiştirmeleri lazım. Cüceleri Sömürme Derneği onlara çok daha uygun olurdu.’

 

Cüceleri Özgürleştirme Derneği 8 lonca ve diğer ufak köyler de dahil olmak üzere Thor Krallığına hükmediyordu.

 

Loncalar her ay mallar üzerinden Akryong (Aksi Ejderha) Kaybern’e haraç ödemek zorundaydı. Açgözlü cüceler bu yüzden zengin olamıyordu.

 

Başlangıç düzeyi Demircilik yeteneğine sahip olanlar yüksek vergilerden kaçınmak için gözlerini açmıyordu. Orta düzeyde olanlar başka bir köye taşınacaklarını iddia ederek blöf yapmaya çalışıyordu. Ancak Cüceleri Özgürleştirme Derneği, köy üzerindeki etkisiyle onları vergilerini ödemeye zorluyordu.

 

Özgürleştirme Derneğindeki Cüceler Weed’e doğru yürüyordu.

 

“Hünerli Eller, bunun için vergi ödemen gerekiyor.”

 

“Kıdemliler, bu fakir Cüce yalnızca geçimini sağlayacak kadarını kazanabiliyor zaten.”

 

“Diğer tüm Oymacılar vergilerini ödüyor. Hem duyduğumuz kadarıyla bayağı çok kazanıyormuşsun.”

 

“Yakın zamanda oymacılık yoluna girdim ve birkaç müşterim olduğu doğrudur. Fakat diğerleri beni kıskandığı için karalamaya çalışıyor. Bir oymacı ne kadar kazanabilir ki?”

 

“15 altını kabul edin lütfen.”

 

“Canın köyden ayrılmak istemiyorsa 20 altından aşağısını kabul edemem.”

 

Cüce Savaşçının tehdidi karşısında Weed’in 20 altın ödemekten başka şansı yoktu. Yine de silah yapanların ödediği birkaç yüz altına kıyasla nispeten ufak bir bedeldi. Tüm gelirlerini vergilerden edinen Cüceleri Özgürleştirme Derneği bayağı kardaydı.

 

Akryong Kaybern’in koruması altındayken ne canavarlar ne de diğer Krallıklar işgale cüret edeceği için bir ordu barındırmaya gerek yoktu. Arada bir cüceler arasında güç mücadeleleri gerçekleşse de normal şartlarda bu mücadeleler ne çok uzun sürüyor ne de çok ağır oluyordu.

 

Cüceler doğal olarak kuşatılması zor bir ırktı.

 

Şehir ve köyler zorlu dağ arazileri üzerine inşa edilmişti ki bu, savunma için büyük bir avantaj sağlıyordu. Ve Büyücü veya Okçu olmayınca saldırı için gerekli kaynaklara da sahip olunmuyordu.

 

Cücelerin Krallığı tam bir hayal kırıklığıydı.

 

Dolayısıyla doğum yerleri olmasına rağmen belirli bir yeteneğe sahip olan Cüceler, Versailles kıtasının farklı noktalarına dağılmış durumdaydı.

 

***

 

“Ah! Ne kadar hoş bir heykel, son zamanlarda çoğunu hatasız yapıyor.”

 

“Sen neden bahsediyorsun, Pin? Dün yaptığı pirinç heykelin saygınlığı daha fazlaydı. “Tedirgin Cüce Çocuk” heykeli ne kadar iyiydi peki?”

 

“Bir kadın gözüyle söylüyorum, bence bugün yaptığı heykel daha çekici.”

 

Weed, önünde didişip duran iki kişinin heykelini yapıyordu.

 

Herman bir Cüce olarak Demircilik mesleğine sahipti. Weed’in heykel yapışını izlerken dedi ki:

 

“Üstün yetenekleri olan bir Demirciye benziyorsun.”

 

Weed şunu sormadan edemedi:

 

"Nereden bildin?"

 

“Yakından bakınca çok belli. Yerli Cücelerden değilsin, değil mi?”

 

“Evet.”

 

“Buradaki çoğu Cüce kendini tanıtarak geçimini sağlar. Pek çok kişi tüm Cücelerin birbirine benzediğini düşünse de yakından bakınca hafif farklılıklar belli oluyor.”

 

Sakal uzunluğu, saç rengi, ceket şekli ve hatta kafa ebadı bile Cücenin zevkine göre farklılık gösteriyordu. Diğer insanlar onları ayırmakta zorluk çekse de Cücelerle gerçekten tanışıklığı olanlar onları rahatlıkla birbirinden ayırabilirdi.

 

İşte bu yüzden Herman hafifçe sakalını okşayarak konuşmayı sürdürdü.

 

“Thor Krallığında yaşayan Cüce Oymacıların çoğunu büyük oranda tanıdığımı sanıyorum ama aralarında sana benzeyen hiç kimse yoktu.”

 

“Nasıl heykel yapılacağını biliyorsun herhalde.”

 

“Özel bir şey gerektirmeyen bir iş. Heykel yapmaktan bahsetmişken, senin el becerin yok mu?”

 

“...”

 

“Oymacılıkta uzmanlaşmak adına eğitim alsam da diğer yetenekleri öğrenmem için herhangi bir sebep yoktu. Mükemmelliğe ulaşmak zor olsa da yeterince iyi olmak kolaydır muhtemelen.”

 

“Zorlanan pek çok Cüce görebilirsin.”

 

“Oymacılık üzerine çalışan Cüceler genellikle bu hayalleri kurmuştur. Ama bunu gerçekten yapabilen Cüce sayısıysa çok az. Oymacılık yeteneğini edinmekle bu kadar meşgulken diğer yetenekleri nasıl yükseltebilirler ki? Yine de senin çapında birinin bunu mümkün kılabileceğini düşünüyorum.”

 

"Benim hakkımdaki tahminlerin neden bu kadar olumlu?"

 

“Kaç saattir yalnızca ekmek kırıntısı yiyerek burada oturup heykel yaptığını biliyor musun?”

 

Weed geçen zamanın farkında değildi.

 

“22 saat oldu bile. Soğukkanlılığını, sabrını ve oymacılıktaki olağanüstü yeteneğini görünce diğer becerilerini geliştirmemiş olmanın mümkün olamayacağını tahmin ettim.”

 

Bilhassa Cüce ırkı içerisinde pek çok yaşlı kullanıcı vardı.

 

Üretim ve bilhassa üretim alanlarının sıralaması genellikle çoğu enerjik genç tarafından sıkıcı ve sinir bozucu olarak görülürdü.

 

Herman da 40larının ortalarında, yaşlıca bir kullanıcıydı.

 

Oğlu da kızı da başka bir krallıkta askerdi; onun işiyse Bahçıvanlıktı ve her üç dört ayda bir uğrarlardı. Herman, yanına geldiklerinde çocuklarının silah ve zıhlarını tamir etmekten keyif aldığı bir yaşam sürüyordu.

 

Herman’ın yanında bir de Pin isimli kadın bir kullanıcı vardı.

 

Sevimli isimli bu kadın, Elf ırkındandı!

 

İnanılmaz ince perilerin aksine yetişkin bir insanınkine benzer vücut ölçülerinde dişi bir Elfti. İşi Şamanlık olsa da Cüce Köyüne seyahat ederek oraya yerleşmişti. Amaçsa uzmanlığı olan ruh şarabını yıllandırmaktı.

 

Thor Krallığı Topraklarına ruh şarabı sunmak, etkilerini ikiye katlıyordu.

 

Ruh şarabını adamakıllı yıllandırmak ve Orta Düzeyi geçebilmek için iyi ve güçlü bir toprak bulmalı, şarabı oraya sunmalı ve sabit tutmalıydı.

 

Weed Demir El Köyünün meydanında aralıksız 20 küsür saattir heykel yaptığı için o iki kullanıcı dışında farklı köylülerle de samimiyet kurmuştu.

 

“Hünerli Eller, sedef dolap siparişini bitirebildin mi?”

 

“Evet. Tamamlanmış ürün burada, buyur.”

 

Diyen Weed, önceden yapmış olduğu sedef dolabı teslim etti.

 

Yaptığı şeylerin saf heykeller olduğu söylenemezdi, yalnızca basit ürünlerdi. Ama artık bir hayli beceri gerektiren işlerin üstesinden gelebiliyordu.

 

Ahşap işçiliği, metal işçiliği, çeşitli kesim yöntemleri, zanaatlar ve diğer el işlerinin her biri oymacılıkla ilişkili olduğu için bu, pratik becerinin fazlasıyla olağanüstü bir göstergesiydi.

 

Sedef dolabın detaylı ve kullanışlı olması gerekiyordu. Bu açıdan sanatsal bir yöne ihtiyaç vardı ve yapımı kolay değildi.

 

“Harika, Hünerli Eller! Zor bir talep olmalı ama sonucu beğendim. Bu işi Cüce klanımızın bir parçasıymışçasına titizlikle tamamladın.”

 

Diyen Cüce, borcunu ödeyerek sedef dolapla birlikte oradan ayrıldı.

 

Weed bu alışverişten memnundu.

 

Sedef dolabın pahalı fiyatı sayesinde maliyeti çıkartmış, üstüne kar etmişti.

 

“Hünerli Eller, peki ya benim istediğim kın işi ne oldu?”

 

“Burada. Her şeyi tamamladım."

 

“Teşekkürler. Yine birlikte iş yapalım.”

 

Cüceler Weed’e bakmayı sürdürüyordu.

 

“Bayım, düşürüp kırdığım turna heykeli onarıldı mı? Anneme yakalanırsam başım büyük derde girer.”

 

“Boyun kısmını birleştirmek için yüksek kalite yapıştırıcı kullandım, yeni gibi oldu.”

 

“Tek bir çizik bile görünmüyor, değil mi?”

 

“Tabii ki.”

 

Weed köylülerin verdiği tüm işlerle ilgileniyordu.

 

İçlerinde özel birer heykel yaptırmak isteyenler olsa da büyük bir çoğunluğu önemsiz taleplerdi. Cüceler, hoşlarına giden bir parça olduğunda işi başkalarına emanet etmek yerine kendi kendine yapma çabasına girerlerdi.

 

Yine de Cüce köylülerin verdiği işler pek fazla ödül, şöhret veya samimiyet kazandırmıyordu.

 

Şu anki yeteneğiyle arada bir can sıkıcı bir parçaya tüm dikkatini verecek olursa rahatlıkla tamamlardı!

 

O sırada kırmızı yelekli sarhoş bir Cüce bir şeyler arayarak yolda yürür halde belirdi.

 

“Neredeydi ya? Geri almak için nereye gidebilirim? O adamla belirlediğimiz vaktin dolmasına çok kalmadı.”

 

Weed, o kişinin gözlerinin ışıldadığını fark etti.

 

‘Sanırım uzun bekleyişe bir son verme zamanı geldi.’

 

Köyde Cüce Oymacı Kendellev’i tanıyan tek bir Cüce çıkmamıştı. Thor Krallığı vatandaşlarının arama yapmamasına da imkan yoktu.

 

- Onlar... başından beri burada olanlar ve bir biçim alamayanlar. Heykel yapmayı seven senin gitmen gereken yer, ufak varlıkların Krallığı. Orası çok inatçı varlıkların büyük bir gurur duyacağı bir yer olacak.

 

Yine de -başka bir sebep olmasa da- burası, Tanrıça Freya’nın Weed’e gitmesini söylediği yerdi.

 

Weed ayaklanarak sarhoş Cüceyle konuştu.

 

“İyi bir demir cevheri arıyor olabilir misiniz?”

 

“Evet! Evet, aynen öyle! Nereden bildin? Ama neyse, önemli bir şey değil. Yine de elinde demir cevheri varsa bana satmaya razı gelir misin acaba? Zor bir talep olduğunu biliyorum. Diğer cüceler genelde böyle cesurca sormaz. Başı belada olan ve yardımına ihtiyaç duyanları reddetmediğin için soruyorum.”

 

 

- Cüce Danimarkalı Ellerin talebi. Tembel sarhoş Danimarkalı Eller, demir cevherlerini belirlenen vakitte demirci ocağına iade etmediği için başı her zamanki gibi belada. Cüceler onura büyük değer biçtiği için biraz mantıksız bir talep olsa da sözünü tutabilmek adına senden cevher temin etmeni isteyecek.
Zorluk: F
Bedel: Para ödülü
Görev Limiti: 20 adet 2. kalite Demir Cevheri

 

 

Weed Cücelerin taleplerini karşılarken ödül olarak birkaç cevher elde etmişti. Cüceler genellikle para yerine cevher ve kılıçla ödeme yapıyordu.

 

“Sana istediğin demir cevherlerini vereceğim.”

 

“Bunu benim için yapacak mısın gerçekten? Çok teşekkürler.”

 

****Görevi kabul ettiniz.****

 

“Vaktim kısıtlı. Ne zaman vermeni bekleyebilirim? Ben sözlere değer veren bir Cüceyim. Yani sözünü tutmalı ve gecikmemelisin.”

 

“Şu anda üzerimde biraz cevher var. Müsaadenle ihtiyacın olan miktarı vereyim.”

 

Weed çantasını araştırarak 20 adet 2. kalite demir cevheri çıkarttı.

 

“Ço-çok teşekkürler! Bu sayede Demirci Asil Ellere verdiğim sözü tutabileceğim!”

 

*Ttiring!*

 

 

-Cüce Danimarkalı Ellerin talebi yerine getirildi. Danimarkalı Eller artık demir cevherlerini Demirci dükkanına teslim edebilir.
Görev Ödülü: Lütfen Danimarkalı Ellere doğrudan sorun.

 

 

Bu sırada Danimarkalı Eller sordu:

 

“Doğru ya, sana demir cevherler için ne kadar ödeme yapmalıyım? Standart fiyatın 20 gümüş üstü uygun mu?”

 

Bir demir cevherinin ortalama fiyatı 1 altın 30 gümüştü.

 

Tüccarlar piyasa aracılığıyla daha fazlasını alabilecek olsalar da Weed için kabul edilebilir bir fiyattı.

 

Ancak Weed teklifi reddederek başını abartıyla sağa sola salladı.

 

“Ben insanların kriz anından faydalanıp daha fazlasını talep edecek utanmaz bir Cüce değilim. Bana satış fiyatı olan 1 altın 30 gümüşü verebilirsin.”

 

"Sorun olmaz mı? Aslında ne yapalım biliyor musun, hadi gel de tavernaya gidip bira içelim, bendensin."

 

Danimarkalı Eller sakalını okşayarak keyiflendi.

 

“Sen, sen gerçekten sevilesi bir Cücesin. 20 küsür demir cevheri taşıdığını görebiliyorum, yani demirden gerçekten hoşlanıyor gibi görünüyorsun. Ayrıca imkansız bir fiyat çekmek yerine bana makul bir fiyat teklif ettin; vicdanlı bir Cüce olmalısın.”

 

Weed tüm demir cevherleri için 26 altın aldı. Ardından Danimarkalı Eller kibarca sordu:

 

"Asil Ellerin Demirhanesine bir göz atmak ister misin?"

 

Weed, hiçbir şey bilmeyen bir Cüce gibi sorguladı.

 

“Demirhane mi?”

 

“Genellikle sadece kendine yakın olanları dükkana kabul edip yakın olmadıklarının girmesinden nefret ettiği için biraz büyük bir istek olabilir ama umarım reddetmezsin. Benim tavernaya gitmem gerekiyor ve meşgulüm, bu yüzden cevherleri demirhaneye senin teslim etmeni isterim.”

 

Bir F sınıf görev daha belirmişti!

 

Basit bir talepti. 20 adet 2. kalite cevheri Asil Ellerin Demirci dükkanına götürecekti.

 

Weed talebi kabul ederek hareketlendi.

 

Bu sırada Herman oyun oynayıp şakalar yapıyordu, derken Pin etrafında dönerek sordu:

 

“Kurueso’ya mı gidiyorsun?”

 

“Evet.”

 

“Umarım başarılı olursun.”

 

Herman da Weed’le el sıkıştı.

 

“Teşekkür ederim.”

 

“Öyleyse tekrar görüşürüz.”

 

Weed hafifçe eğildi, başını kaldırmadan bir adım geri çekildi.

 

***

 

“Giderse buraya bir daha geri döner mi sence?”

 

“Buradaki amacını yerine getirdi. Danimarkalı Ellerin beklediği görevi de öyle.”

 

Pin ve Herman ikilisi Weed’in uzaklaşışını izliyor, birbirlerine mutsuz bakışlar atıyordu.

 

Herman, meydandaki diğer kişiler kendisini duymasın diye gerçekten kısık bir sesle konuşuyordu.

 

“Kurueso’ya ulaşmanın sekiz yolu var. En kolayı Danimarkalı Ellerin görevini almak ama bunu halletmek için büyük bir kararlılık gerekiyor.”

 

"O olduğunu nasıl bildi?"

 

"Biraz bilgi edinmiş olmalı. Her halükarda burada kalmak için daha çok sebebimiz oldu."

 

Herman ve Pin oturdukları yerden kalktı.

 

Meydandaki Cücelerse onlara kısa bir bakış atarak hızlıca gözlerini kaçırdı.

 

“Kurueso’ya dönecek miyiz?"

 

“Tabii ki. Orada yapılacak işlerimiz var.”

 

"Orada bizi bekleyen ilginç veya şaşırtıcı şeyler olduğuna eminim."

 

“Kendini ona kaptırmış gibi görünüyorsun, genç hanımefendi.”

 

“Bir hanımefendiyi alaya alma lütfen! Ayrıca, sana öyle olmadığını söylemiştim.”

 

Pin kafasını sallayarak ısrarla inkar etti.

 

Ne zaman kafasını sallasa elflere özgü mor ışığı, saçındaki antenlerden görünür hale geliyordu.

 

Herman kahkahalara boğuldu.

 

"*Kkeol-kkeol* Tuhaf bir çekim falan değil mi bu? İlgisiz tavrı insanı cezbedip ona yaklaştırıyor."

 

“Doğru söylüyorsun. Dürüst olmak gerekirse bu konuda endişeliyim. İlk defa bir erkek Cüce için böyle hissediyorum. Yine de bunun aşk olduğunu sanmıyorum, yalnızca etkilenme ve...”

 

“Ve ne?”

 

“Ve şunu da söylemeden geçemeyeceğim, heykel yaparkenki el hareketleri çok çekici.”

 

“*Kkeol-kkeol-kkeol*!”

 

Herman yeniden hoş bir kahkaha patlattı.

 

#Sarhoş abimizin adı ‘Dane Hand’. Bizimkinin cüce ismi ‘Hünerli Eller’ olduğu için tüm cüce isimlerini ‘Eller’ ile bitiriyorum. Dane kelimesinin de tek anlamı ‘Danimarkalı’ olarak görünüyor. Oyundaki bir cüce ismi neden Danimarkalı onu pek çözemesem de çok uzun süre göreceğimiz bir karakter olacağını sanmıyorum.

Bu arada bölüm uzunluklarına ve benim koşuşturmalarıma bağlı olarak değişebilir ama şimdilik genellikle 2-3 günde bir bölüm atma niyetindeyim. Yolumuz uzun olsa da sonunu göreceğiz inşallah. Hadi bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44260 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr