Lms 26.7.2 : Dört Irkın Tarihi

avatar
1023 3

Legendary Moonlight Sculptor - Lms 26.7.2 : Dört Irkın Tarihi


Çevirmen : Clumsy-nim



Petrov öyle ünlenmişti ki Vargo Kalesinde onu tanımayanların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu.

 

Çizdiği resimler canavarları korkutacak kadar gerçekçiydi!

 

Pek yakında kıtanın en iyi ressamı olarak kabul görebilirdi.

 

Çeşitli TV şirketleri zaman zaman onun Vargo Kalesindeki bina ve surlardaki resimleriyle ilgili yayınlar yapıyordu.

 

"Buraya bir bina dikeceğim. Vaktin olunca duvarına bir resim çizer misin?”

 

"Ehh, duvarlar resmime uygun olursa çizerim tabii.”

 

"Sabırsızlıkla bekliyorum.”

 

Kalenin restorasyonuyla ilgilenen mimarlar Petrov’un çizimlerini görmeye can atıyordu.

 

"Petrov yükselen bir yıldız.”

 

----------------------------------------------

 

Vargo Kalesindeki Etki Düzeyi

 

Lord Weed: 43,198.

 

Su Işığı Ressamı Petrov: 3,239.

 

----------------------------------------------

 

Petrov, ne kadar zaman alırsa alsın Weed’in Vargo Kalesindeki etkisini geçmeye niyetliydi.

 

Ama Weed yalnızca Ölümsüz Lejyonunu mağlup edip bölgeyi geri alarak Vargo üzerinde muazzam bir etki sahibi olmuştu. Aynı şekilde asker ve vatandaşların güçlü bağlılığını da kazanmıştı.

 

Böyle bir Lorddan daha etkili hale gelmek kısa zamanda kolayca başarılacak bir iş değildi.

 

Vatandaşlar sanat eserlerinden hazzetse de kültürden kazanılan etki bir hayli azdı.

 

"Çok kolay olsaydı tadı çıkmazdı zaten. Çalışıp çabalayarak er ya da geç hedefime ulaşacağıma eminim."

 

Petrov’un resimleri kalenin elementleriyle örtüştüğü için o hedefe bir gün ulaşacaktı.

 

O gün geldiğinde de Vargo Kalesi bahsi açıldığında insanların aklına ‘Oymacı Weed’ değil, ‘Ressam Petrov’ gelecekti. Bunun hayalini kurmak Petrov’u gerçekten heyecanlandırıyordu.

 

"Yiyin, tadını çıkarın, daha çok var."

 

"Hav hav!"

 

Yaşayan heykellere yemek, giyecek, hatta barınak bile sağlıyordu.

 

Ne zaman seslense Cerberus normal bir köpek gibi kuyruk sallaya sallaya koşturuyordu.

 

Kalede uçuşan periler de Petrov’un çizimlerini övüyordu.

 

- Bu resim çok başarılı.

 

- Nasıl göründüğümü gördün mü? Kya kaeruk!

 

- Beni de çizsene. Hadi hemen!

 

Kya kaeruk

 

Periler Petrov’un omzunda oturup şakalaşıyordu.

 

"Yeteneklerim diğer bölgelerde yeterli gelmiyor. Ama bunun canımı sıkmasına izin vermemeliyim."

 

Petrov kaleye dönüp çizim yaparken periler kabiliyetleri sayesinde resimlerin arasında dolaşıp oyun oynayabiliyordu.

 

Bu sırada yüksek seviyeli kullanıcıların bir kısmı birer resim çizdirme umuduyla Petrov’un önünde sıra oluyordu.

 

Resim çizdiği duyulduğunda binlerce kişi onu izlemek için toplanıyordu.

 

Aslında o kadar çok kişiyi çekmese de küçük bir grup toplanınca ilginç bir şey mi var diye meraklanıp gelenler oluyor, bu sayede sayıları çoğaldıkça çoğalıyordu.

 

Petrov da saygınlığını koruma arzusuyla çizdiği her resimden dolgun bir ödeme bekliyordu.

 

Derken iri yapılı 3 adam Petrov’a yanaştı.

 

"İyi resim yaptığını duydum. Sana istediğin 20 altını verirsem bizi çizer misin?"

 

Bunu duyan Petrov bir kahkaha patlattı.

 

"20 altın istediğimi nerden duydunuz acaba, ha?”

 

Söylentiler yanlış olmalıydı, çünkü Petrov’un ücreti 20 altınla sınırlı değildi.

 

Belki çaylak ressamlar o ücretle yetinebilirdi ama Petrov çizimleri karşılığında yüzlerce altın alıyordu. Bu kadar ufak bir meblağ onun için şaka gibiydi.

 

"Geomchi Sahyeong, bizim velet kavgaya karışmış, duydun mu?"

 

"Evet duydum. Kaburgalarını ve iki dişini kırmış."

 

Petrov, Geomchi, Geomchi3 ve Geomchi7 arasındaki bu konuşmayı dinliyor ve organize suç ya da çete muhabbeti olduğunu düşünüyordu.

 

"Ehh, o herif cidden kolay öfkeleniyor."

 

"Ben karşı tarafı pek tanımıyorum. Ama bizim veledin etrafını sarıp hırpalamışlar.”

 

"Aynen, onu daha iyi eğitmeliydik. Bir dahakine dayağı atan o olacaktır.”

 

Petrov, yanından geçen Geomchi'lerin sohbetine kulak kabartmıştı.

 

Net duyamasa da velet dedikleri kişinin tehlikeli adamlara bulaşıp fena yaralanmış olduğundan bahsediyorlardı. Ve bir intikam planlıyormuş gibi duruyorlardı.

 

"Kolunu bacağını kıracaksın ama canlı bırakacaksın."

 

"Çenesini kıracaksın ki yemek yiyemesin."

 

"Bizim veledi de doğru düzgün eğitmek lazım. Bu görev sana emanet. Meseleyi hafife alma."

 

"Tamamdır, aklımda."

 

"Sırf bizim veledi dövdü diye kendisini güçlü sanıyorsa ‘güçlü’ ne demekmiş gösteririz ona. Kılını kımıldatamayacak hale gelene kadar pataklarız."

 

"Gelecekte aynı hatanın tekrarlanmasını istemem."

 

Geomchiler konuşa konuşa Petrov’a yaklaşıyor ve konuşmaları sonlanmak üzereymiş gibi görünüyordu.

 

"Oh, ressam. Şu anda meşgul müsün??"

 

"Yo, hiç meşgul değilim."

 

"20 altına bizim bir resmimizi çizer misin? Yoksa 20 yetmez mi?"

 

"Yok canım, 20 gayet iyi. Hemen başlıyorum."

 

Diyen Petrov diğer tüm resimlerine bir ara verip Geomchileri çizmeye başladı.

 

#

 

O sırada Weed ve Yurin ana kulede belirdi.

 

Vargo Kalesinin onarım ve restorasyon süreci gözle görünürdü.

 

Savaşta yıkılan binaların yenilenişi ve duvarların günbegün sağlamlaştırılışıyla onarım işi zirvedeydi.

 

Tüm kalenin koca bir inşaat alanına dönüştüğünü söylemek abartı olmazdı.

 

"Ne büyük israf ama..."

 

Weed, tüm vergi gelirlerini Vargo Kalesini onarıp çevre tepeleri eski görkemine kavuşturmaya adamıştı.

 

İnsanın parasını gereksiz yere harcaması tüm filmlerde, romanlarda, şiirlerde ve oyunlarda acı verici bir trajedi olarak görülürdü.

 

Koca kalenin yeniden inşa edilmesinin ne kadar tutacağını düşünmek bile insanın burnunu kanatabilirdi.

 

Morata’ya kıyasla buranın gelişimi fena değildi.

 

Kalenin bazı alanlarında önceden başlatılmış olan restorasyonlar tamamlanmıştı bile. Kullanıcılar da genellikle romantik bir manzaraya sahip bu alanı tercih ediyordu.

 

Avlanmak için kapıya geçip arkadaşlarını bekleyen oyuncular da vardı.

 

- Lord dönmüş, kya kareu!

 

- Dönmüş mü?

 

- Trol, trol gelmiş! Rosenheim Krallığındaki yârim.

 

Periler açığa çıkıp Weed’in yakasında oynaşıyor, etrafı çok sayıda periyle sarılıyordu.

 

Yurin parmaklarını kaldırarak 3-4 periyle oynamaya başladı.

 

"Önce Geomchilerle görüşmem lazım.”

 

Diyen Weed, Geomchilerin genellikle yemek yediği yere yöneldi.

 

Geomchiler restorasyonu yapılan binaların gölgesinde yemek hazırlamakla meşguldü.

 

"Siz insanlar sayesinde karnımız iyi doyuyor."

 

"Aynen, güzel yemekleriniz için teşekkür ederim ama biraz da bira olsa tadından yenmezdi.”

 

Barbarlar ve cüceler Geomchilerle arkadaşlık ediyordu.

 

Kaledeki bu iki grupla gayet iyi anlaşıyorlardı. Aslına bakarsanız ortak noktaları oldukça fazlaydı.

 

Geomchiler, kılıç ustalığındaki yetenekleriyle cücelerin saygısını kazanmıştı. Sağlam fizikleri ve kuvvetlerinin yüksekliğiyle Barbarları andırışlarıyla da av arkadaşı olmaları çok sürmemişti.

 

"Öldürülmesi epey zor canavarlar var..."

 

"Gidip icaplarına bakarım."

 

"Zindanları tamamlayan savaşçılar şehir şampiyonları olarak anılacakmış. Bu her erkek için inanılmaz bir şereftir."

 

"Bekle beni zindan, ben geliyorum!"

 

Geomchiler ve barbarlar av ve cinayet konularında bir hayli uyumluydu.

 

Onlardan aldıkları silahlar ve birlikte içtikleri biralarla da cücelerle büyük bir yakınlık geliştirmişlerdi.  

 

Buraya gelen ilk grup olan ve savaş sonrasında da burada kalan cüce ve barbarlar, kaleyi yuva bellemişti.

 

Pale, Romuna, Haryeong, Irene ve Maylon’un da dahil olduğu 800 küsür kişi yemek için toplanmıştı.

 

İşte Weed ve Yurin tam da o anda alana ulaştı.

 

"Geomchiler! Siz yemekten usanmaz mısınız hiç?”

 

"Weed!"

 

"Hemen bir ziyafet hazırlayayım."

 

Diyen Weed, sırf Dojosundaki üstatları olduğu için değil, Balkan’ın emrindeki ölümsüz ordusuyla savaşmalarına duyduğu minnettarlığı gösterme amacıyla da yemek hazırlıklarına koyuldu.

 

"Geomchiler, yemeğimden yemeyen pişman olur bakın."

 

Esasında Morata’da üretilen tüm besinler kaleye getirilse bile yeterli olmazdı. Ama barbarlar avlanma konusunda çok aktif olduğu için 4000 kilo et toplanmıştı.

 

"Bu kadarı yeter bence. Herkese 5 kilo kadar et düşer."

 

Normal insanlar 1 kilodan fazlasını yiyemezdi. Çünkü ya karınları doyar ya da çiğnemekten yorulurlardı. Ama Geomchiler bundan bihaberdi. Onlar ancak savaşmayı ve tıkınmayı bilirdi. Onların gözünde başka hiçbir şeyin önemi yoktu.

 

"Lord olarak Vargo Kalesinin askeri durumunu merak ediyorum.”

 

Kalede pek çok kişi vardı ve restorasyon işine bağlılıkları oldukça fazlaydı.

 

Arada bir karınlarını doyurmak onları keyiflendirir ve daha da sıkı çalışmaları için motive ederdi.

 

"Bölge Bilgileri Penceresi!"

 

------------------------------------------------------------------

 

Vargo Kalesi

 

Bölge zamanında Arpenian İmparatorluğuna bağlıydı. Yakın zamanda Demoph Balkan hükümdarlığındaki Ölümsüz Lejyonunun eline geçti. Kale, canavarların aralıksız saldırıları neticesinde yıkılmaya yüz tutmuş durumdaydı. Şimdiyse Lord Weed hükümdarlığında mucizevi bir hızla onarılmakta.

 

Askeri Güç: 432

Ekonomik Güç: 268

Kültür: 192

Teknoloji: 71

Dini Etki: 67

Yerel Politika: 7

Çevre Bölgeler Üzerindeki Etki: %11

Nilfheim İmparatorluğu Üzerindeki Etki: %2.9 (Askeri, ekonomik, kültürel, teknolojik, dini alanlarda)

 

Bölgeyle ilgili diğer detaylar:

Kentsel Gelişim: 33

Temizlik: 24

Kamu Güvenliği: %41

 

Morata ve diğer kuzey eyaleti sakinleri lordlarına inanıyor. Evlerin, yolların, surların vb. gelişim ve restorasyonunda olağanüstü başarılar elde ediliyor. Vargo Kalesinin onarım ve bakımı büyük oranda tamamlanmış durumda. Bölge hala canavar tehdidi altında. Canavarların tekrarlayan baskınlarıyla askerlerin savaş tecrübesi hızla artmakta. Askerler okçulukta harika. Kalenin dışındaki ekstrem tehlikeler neticesinde vatandaşlar üretim aktivitelerini başlatamıyor. Tarımın, hayvancılığın ve madenciliğin geliştirilmesi tavsiye ediliyor. Kaledeki tesisler onarıldıkça yaşam kalitesi ve tatmin düzeyi büyük ölçüde artıyor. Dışarıdaki canavarlar vatandaşları tedirgin etse de kalenin sağlam surlarının güvenliği sağlayacağına inanılıyor. Bölgede periler, elfler, cüceler ve barbarlarla ticaret yürütülüyor. Vergiler büyük oranda ticaretten elde ediliyor. Arazi sanat, kültür ve mimari konusunda eksiklik çekiyor. Yerel din Freya ve vatandaşların inancı sağlam. Bir mabet inşa etmek dini faaliyetleri teşvik edecektir.

 

Uzmanlık: Yok.

Nüfus: 6892

Aylık Vergi Geliri: 24 978 altın.

Bölgenin Operasyonel Harcamaları: Askeriye: %47

Bakım ve Onarım Faaliyetleri: %34

Canavarları Zapt Etme Görevleri: %19

 

------------------------------------------------------------------

 

Vargo’nun gelişimi Morata’yı fazlasıyla aşmış durumdaydı.

 

Kalenin ekonomisi kısa bir sürede neredeyse Morata’ya yetişmişti. Bu gidişle ekonomik ölçek çok daha büyük olacaktı.

 

Çeşitli ırklar kendi pazarlarını kurmuş olsa da düşük kamu güvenliği ve zorlu avlanma sahaları gibi sorunlar mevcuttu.

 

Ama kamu güvenliği yükseltildiği takdirde daha çok ziyaretçi gelir ve gelişim iyice hızlanırdı.

 

Weed, bunun bir değil iki bölgeye hükmetmek için iyi bir fırsat olduğunu düşünüyordu!

 

"Bu da daha çok vergi demek.”

 

Vargo Kalesinin hala onarım sürecinde olduğu hesaba katılınca genel gelişim inanılmaz bir hızdaydı.

 

Weed, Ölümsüz Lejyonunu mağlup ederek çok sayıda nadir binayla dolu bir araziye sahip olmuştu.

 

Dahası surların onarımı tamamlandığında vatandaşlar canavar saldırılarından da korunacaktı.

 

"Lord Komutları!"

 

----------------------------------------------

 

Lordları olarak vatandaşlara komut verebilir, onları gereğini yapmaya zorlayabilirsiniz.

 

Zorlayıcı komutların devamlılığı bağlılığı azaltır ve kamu düzeninin bozulmasına yol açar.

 

----------------------------------------------

 

"Depolanan etler dağıtılsın."

 

-Bu komut tüm ambar ve depolardaki etler için geçerli olacaktır.

 

-Vatandaşların acil durumlarda tüketmesi için depolanan etleri dağıtmak istediğinize emin misiniz?

 

"Evet. Bırakalım yesinler."

 

-Lord’un otoritesi doğrultusunda etler dağıtıldı.

 

Böylece etlerin depolandığı ambar açıldı ve vatandaşlar gelip gönüllerince et aldı.

 

Etlerin çoğu avlardan kalmaydı.

 

Weed de tek başına yaklaşık 20 metreyi bulan bir et yığınını çantaya attı.

 

Sıradan insanlar fazla et tüketmenin doğuracağı rahatsızlıklar yüzünden fazlasına göz koymasa da Geomchiler et yemekten hayatta bıkmazdı.

 

"Fsss, kebap bu kebap..."

 

"Vuaah, ağlamak üzereyim."

 

"Weed’den de bu beklenirdi."

 

"Lordumuz Vargo Kalesinin onarımı için bize teşekkür ediyor."

 

İnsanlar fazlasıyla minnettardı.

 

Bu sırada Irene Weed’e yanaşarak şöyle dedi:

 

"Eee, ambarlardaki tüm etler tükendi. Yarın ne yiyeceğiz?”

 

"Sen anın tadını çıkar. Yarına bir şeyler düşünürüz."

 

"Ha?"

 

"Ünlü bir atasözü der ki: dünü bırak, bugünü yaşa, yarını düşünme."

 

"......"

 

Tabii ki bu Weed’in uydurduğu bir şeydi.

 

Öyle ya da böyle etlerin dağıtılışıyla Vargo Kalesinde bir parti başlamıştı.

 

Tüccarlar ve ava çıkmayı planlayan maceracılar ateş yakıp etleri pişiriyordu.

 

Vargo Kalesinin inşa ve onarımına katılan 10 bini aşkın kullanıcı bir aradaydı. Onca insanın bir sürü kamp ateşi yakıp hep birlikte yiyip içip eğlenişi nadir rastlanır bir manzaraydı.

 

Weed de hızla kendi alanını oluşturup et temelli bin bir çeşit şey hazırlamaya başladı. Koca koca taslarla yaptığı yemeklerin tek bir tabağıyla on kişiyi doyurabilirdi.

 

O koca taslarını doldurmakla meşgulken diğer kullanıcılar yemeklerinden yayılan kokuyu alabiliyordu.

 

“Yemek ne güzel kokuyor. Aşçılık yeteneği bayağı yüksek olmalı cidden.”

 

"Ben de güzel yemekler yapabilen biriyle evleneceğim. Bana kahvaltı hazırlasa da yeter gerçi."

 

"Weed aşçılıkta bile ne kadar hızlı ya!"

 

Yemekleri büyük oranda etten oluşsa da aşçılığıyla nasıl bir sonuç çıkaracağı tahmin edilemiyordu.

 

Geomchilerse eğitmen ve öğrencilerin sabırsızlığına rağmen uslu uslu Weed’in yemekleri tamamlamasını bekliyordu.

 

Uzmanlığı sayesinde aynı anda birden çok tasla ilgilenebilen Weed, kısa zamanda bol bol yemek hazırlayabiliyordu.

 

İçlerine Delia’dan aldığı meyveleri ve Zephyr’den aldığı balıkları da katıyordu.

 

Weed’in yemeklerini görüp koklayan oyuncuların bu açlığa daha fazla dayanamayacağı barizdi. Aslında pek aç olmasalar da onun yemeklerini yemeye can atıyorlardı.

 

Onu ve yemek pişirişini izlerken ağızlarının suları akıyordu.

 

Yemeklerinden yayılan harikulade kokular genizlerine doluyor ve Weed’in eklediği her baharatla koku daha da iyi oluyordu!

 

Kendilerinden önce yemek alan diğer oyuncuları izleyerek sıralarını bekliyor, sıra onlara geldiğindeyse tat ve aroma karşı konulamaz oluyordu. Özellikle de Weed eti harikulade dilimlediği için tüm malzemeler birbirine güzelce karışıp harmanlanıyordu.

 

Öyle ki bu, ömürlerinin son yemeği olarak isteyebilecekleri bir tabaktı!

 

Geomchiler de yükselen çatal sesleriyle yemeklerine yumuluyordu.

 

"Yiyelim hadi!"

 

"Yemek için teşekkürler!"

 

Ve böylece Vargo Kalesi bir et festivaline ev sahipliği yapıyordu.  






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr