Lms 27.2.2 : Seramikçi

avatar
2840 5

Legendary Moonlight Sculptor - Lms 27.2.2 : Seramikçi


Çevirmen : Clumsy-nim



Weed, Montvertruria’da heykel yapmaya uygun bir kil bulmuştu.

 

Kil parçalarıyla herhangi bir konuyu tasvir edebilir, yalnızca belirli özelliklerini bildiğiniz bir ırka dair bile çok iyi bir eser çıkartabilirdiniz.

 

El Becerisi uzmanlığına sahip olmak da büyük bir avantaj sağlardı.

 

Kilin renk ve dokusu heykeller için önemli bir rol oynar ve canlı hissiyatı veren bir şeyler yaratmayı mümkün kılardı.

 

<Kilden Bir Cücenin Hatları>

 

<Birlikte Ziyafet Çeken Bir Ork Ailesi>

 

<Kedere Boğulmuş Bir İnsan>

 

<Meyve Ağacı Diken Elfler>

 

Ancak Weed’in bitirdiği heykellerin yapısı tatmin edici değildi.

 

“Meşakkatli kısım yüz hatları ve kıyafetler, onlara özenmek lazım.”

 

Heykel yapmak için kil toplamak Weed için bile yeni bir heyecandı.

 

“Çocukken çamurla oynar, bir şeyler yapardım.”

 

Yağmurlu mevsimlerde toprakla oynamanın keyfini süremezdi. Zamanında yağmur suyunun sızmasını önleyen kilden bir baraj yapıp 300 wona arkadaşlarına sattığı bile olmuştu!

 

Onun oyuncağa ihtiyacı yoktu, su ve toprakla istediği şeyi yapmasını bilirdi.

 

“Yarattığım parçalar iş görür. Aklımdaki sunuma göre malzemeler de değişkenlik gösterebilir. Bu bölgenin toprağı gerçekten çok iyi.”

 

Tinius Nehrindeki toprak öbekleri iki kat sıklıkta ve soluk beyaz renkteydi. Weed, çamur ve çakılları toplayıp yabancı maddeleri elediği takdirde harikulade bir heykel materyaline kavuşabilirdi.

 

Oymacılık, hayatla yakından ilişkili bir sanattı.

 

Çevrenizdeki malzemeler nemi kolayca emerek kil haline gelir ve onu şekillendirmek rahatlıkla bir eser oluşturmanıza olanak tanırdı. Güzel görünen ya da kıymet biçtiğiniz bir şeyi yaratmak da yapılacak doğal bir seçimdi.

 

Mücevher veya taş kırıp kesmek gibi ağır yüklere lüzum yoktu.

 

Weed, bakışlarını diğer kilden eserlere yöneltti.

 

Ve kilden yapılma, kaba saba kaseler gibi yemek kaplarından oluşan bir koleksiyonla karşılaştı. Kısmen sanatsal değerleri de olsa da o harika antikaları asıl önemli kılan tarihi değerleriydi.

 

“Çamur ve kilden böyle çömlekler yapmak bana nasıl hissettirirdi acaba?”

 

Ama o, toprak yerine seramikten tabak yapmak istiyordu!

 

Seladon ve beyaz porselenler senelerdir piyasada olsalar da insanlar hala onlardan etkileniyordu.

 

Ve bu tarz şeyler oymacılık becerilerini geliştirmek için iyi bir yol olabilirmiş gibi geliyordu.

 

“Taşıması çok kolayken satınca servet edebiliyorlar. Üretim maliyeti desen, o da yok. Kehehehe.”

 

Weed, kazanacağı paranın düşüncesiyle kahkahalara boğulmuştu. Seramik yapmak için Orta Düzey 7. Seviye Demircilik gerekliydi. Buna ateşle baş etmekteki yeteneği de eklenince harika eserler yaratabilirdi.

 

Heykel işinden emekli olup demircilikle geçinmeyi gözden geçiriyordu; demirciliğe geçmeye karar verdiği takdirde yiyecek ya da diğer masraflar konusunda endişe duymasına gerek kalmazdı.

 

“Hmm, nereden başlasam acaba? Bu işe pek aşina değilim, o yüzden kase yapmaya iç tarafından başlayayım en iyisi.”

 

Heykel işinin kapsamı çok genişti. Bu işte ellerinizle kili şekillendirip fırınlamanız gerekirdi, oymacılıksa farklı alanlara sahipti.

 

Demircilik yetenekleri daha bağlantılı olsa da bir sanat eseri olarak temel formu ve görünümü gereği seramik yapmak için El Becerisi, İşleme ve Demircilik Yetenekleri gerekliydi.

 

Weed çamurla kaplı ellerinin parmaklarını kullanarak yuvarlak bir kase yapmaya çalışsa da bu onun için pek rahat bir iş değildi.

 

“Birinin bana yardım etmesi lazım. Tozlu!”

 

“Ne oldu da buraya getirildim?”

 

Weed’in çağırdığı Tozlu, yorulmuş ve güçten düşmüş görünüyordu.

 

Zamanında bu dünyaya çağrılmak onlara her daim neşe verirdi. Ama son zamanlarda başta Morata kullanıcıları tarafından olmak üzere çok fazla çağrılır olmuşlardı. İlk zamanlarda efendi efendi iş yaparken zamanla ağızları bozulmuştu. Kendilerince bir çekicilikleri olduğunu, hatta popülerlik kazandıklarını düşünenler vardı.

 

Kendilerine verilen işleri yaparken sık sık benzer yorumlarda bulunuyorlardı.

 

“Keşke hiç doğmasaydım…. Doğar doğmaz bu çilelere neden maruz kaldım ki?”

 

“Aaah, sırtım. Sırtım ağrısa da çalışmaya devam etmek zorundayım.”

 

“Bu iş çocuk oyuncağı canım. Erkenden bitirirsen bir molayı hak eder misin acaba?”

 

“Morata Lordu Weed’in kıtadaki en yakışıklı adam olduğu söyleniyor. Ama buna inansam mı bilemiyorum gerçekten.”

 

Tozlular çalışıp çabaladıkça önlerine yığılan işler daha da artıyordu. Weed’den aldıkları istikrarlı eğitim neticesinde gelişen farklı kişilikleri zamanla daha güçlü ve pervasız bir hal alıyordu!

 

Bu istismarcı oymacının yarattığı ruhların, verilen emirleri yerine getirmekten başka bir seçeneği olmuyordu.

 

“Yapmanı istediğim bir iş var.”

 

“Biraz yorgun olabiliriz ama efendimiz bir şey arzu ediyorsa onun için çabalarız.”

 

“Kolay bir iş canım, şunu bir süre çevirmen yeterli.”

 

Diyen Weed, Tozluya geniş taş tabletler uzattı.

 

Rahatça çömlek yapabilmek için çamuru yığacağı döner bir tablaya ihtiyacı olduğunu fark etmişti.

 

Ve fazlasıyla odaklanmış durumdaydı.

 

“Bunu döndür ve düzenli bir hızda olmasını sağla. Sarsayım deme, yoksa durur.”

 

“Yalnızca buysa kolaymış gerçekten.”

 

Tabletlerin ağırlığı tahtadan farksız sayılmazdı ama Weed’in umurunda değildi.

 

Sonuçta bu iş onun değil, Tozlunun elinden öpecekti!

 

“Çamura takılan toz toprak olursa temizlersin.”

 

“Temizlerim.”

 

“Alevli Çakıl gelsin!”

 

“Weed, heeey!”

 

“Sen, bir ateş yak bakalım.”

 

“Keuhi, tamamdır.”

 

“Sıcak ve güçlü olmalı. Ayrıca sabit bir derecede tutmamız gerekiyor.”

 

Böylece Tozlu ve Alevli Çakıl kendilerine verilen görevleri özenle yerine getirmeye koyuldu.

 

Weed ise başka bir ruhu çağırdı.

 

“Damlacık gelsin!”

 

Ve gizemli bir şekilde, çiyden oluşan tatlı bir ruh belirdi.

 

“Emrinize amadeyim efendim.”

 

 

“Şuradaki toprak yığınının üzerine biraz su serp.”

 

Weed genellikle mana limiti nedeniyle çağırdığı ruhları minimumda tutardı. Ve ruhları ayrı ayrı çağırsa da Elementsel Şaman yeteneği yetkinliğinde bir artış olmazdı.

 

Şimdiyse Seulroeo’nun Alyansı, Baharan’ın Bilekliği ve Helyum Meşalesiyle böylesi bir mana tüketiminin altından kolaylıkla kalkabiliyordu. Ruhlara dağıttığı görevlerle de çömlek yapım atölyesi kabaca şekillenmişti.

 

“Basit bir kase yapmak o kadar zor bir iş olmasa gerek.”

 

Diyen Weed, ıslak toprağı avuçladı.

 

Ve çamur öbeklerini döner tablanın üzerinde şekillendirmeye başladı. Parmaklarını hassasiyetle kullanıp çamuru parçalamamaya ve adım adım ilerlemeye özen gösteriyordu.

 

Çururururuk.

 

O kili şekillendirdikçe de ortaya bir tabak çıkıyordu.

 

“Bu yaratım şekli epey eğlenceliymiş aslında. Materyal bedava, elde etmesi de kolay olunca başarısız olsam da canımı sıkmaz.”

 

Diye düşünen Weed, tabaktan kaseye çeşit çeşit deneme yaptı.

 

Ve ilk teşebbüsleri mama kabı gibi kaba saba şeylerle sonuçlansa da sonra sonra daha münasip kaseler yapmayı başardı.

 

“Pişirsem mi ki artık?”

 

Diyerek tabak ve kaseleri ateşe yerleştirdi. Ancak onların seramik gibi ısınacağını sanırken suyun buharlaştığını ve killerin parçalandığını gördü.

 

“Sanırım ısıtmadan önce kilin tamamen kurumasını beklemem gerekiyor.”

 

‘Mama kapları’ çoktan kurumuştu, bu yüzden deney malzemesi olarak onları kullanabilirdi. Böylelikle bir fırın yaparak kil öbeklerini içine yerleştirip ısıtmaya başladı.

 

Üşür ve acıkırsanız bu sorunu sıcacık tatlı patatesleri mideye indirerek çözebilirdiniz. Bu bir taşla iki kuş vurmaya benzerdi!

 

Weed de bu sıcaklıktan faydalanıp leziz patatesler ve etler pişirebilirdi. Ve size yemek yapacağım demesi bile Geomchilerin içerisinde ramen pişirilebilecek kadar salya akıtmasına yeterdi.

 

“Eveeet, tamamlanmış eserlerim nasıl görünüyor bir bakalım.”

 

Diyen Weed, fırının ateşini söndürerek ‘mama kaplarını’ inceledi.

 

Anlaşılan çamur için doğru sıcaklığı ayarlamakta başarısız olmuştu, çünkü kapların hemen hemen 3’te 1’inin üzerinde çatlaklar vardı. Ancak kenarlar kısmen dağılmış olsa da geri kalanlar başta arzuladığı gibi güzelce fırınlanmış görünüyordu.

 

– 29 kase yaptınız, Oymacılık Yeteneği Yetkinliği gelişti.

– Demircilik Yeteneği Yetkinliği gelişti.

 

“Pek hoş sayılmaz ama yine de ilk denememdi sonuçta. Tanımla!”

 

-------------------------------------------------------------

 

Kabaca Yapılmış Kaseler

Dayanıklılık: 11/11

Yemek koyulacak genişlikte bir kap. Ünlü Oymacı Weed’in elinden çıkma! Kasenin kalınlığı bir hayli fazla ve güçlü ateş neticesinde oluşmuş hatırı sayılır yanık izleri barındırmıyor. Temiz kilin materyal olarak pratik şekilde kullanımı harikulade!

Oymacı Weed’in bu eseri kıtaya yayıldığı takdirde pek çok kişi tarafından arzulanacaktır.

Sanatsal Değer: 27

Özellikler: Bu kabın kullanımı, besinin tat ve aromasını geliştirecektir.

 

-------------------------------------------------------------

 

Bunun Weed’in ilk eseri olduğu düşünülürse sonuç fena değildi. Ama kasenin kalınlığı ağırlığına ağırlık katmışken ebat olarak da epey büyüktü. Yani dört bir yanında başarısızlık yazıyor denilse yeriydi. “Bu kasenin yanı sıra seramik de yapmak istiyorum.”

 

Görüldüğü üzere basit çömlekçilik için çamur ve ateş kullanımı yeterliydi. Weed bu kaseleri basitçe, kabaca ve tam da arzuladığı gibi yapmıştı. Sağlam bir parça içinse yeterince inceltene dek toprak parçacıkları üzerinde çalışması ve o noktada şekil vermesi gerekliydi.

 

“Sıradakine geçelim…”

 

Diyerek Tozlu, Damlacık ve Alevli Çakılın yardımıyla işe koyuldu.

 

Bu kez biraz daha özenli bir şekil vererek ateşin sıcaklığı üzerindeki deneylerini sürdürdü. Yeni çömleğini tamamlayıp gölgede tamamen kuruttuktan sonra da fırına koyarak pişirdi.

 

Ateş üzerinde ince bir ayar yaptı.

 

Ve süreci ürününü sırlayarak devam ettirdi. Yaktığı bitkilerin külleriyle ezdiği taşları karıştırarak çeşit çeşit sır üreten Weed, bu süreçte çeşitli renkler de elde etti. Tercihi çoğunlukla beyaz ya da şeffaf maviden yanaydı.

 

Sırlama aşamasını da tamamladıktan sonra güçlü bir ateşle fırınlamaya devam ettiği ürünlerin içerisindeki camsı sırın güzelce eriyişiyle de seramikleri tamamlandı.

 

Weed, Madencilik ve Bitki Bilimi yetenekleriyle farklı sır türleri üzerinde deney yapmış ve bunu seramik pişirme sürecinde kullanmıştı.  

 

“Ellerime ne çok iş düştü ya.”

 

Çömlekçilik fazlasıyla titizlik gerektiren bir işti. Weed’in başarılı olması bu işin kolay olduğu anlamına gelmiyordu. Tüm süreçte yapacağı en ufak bir hata, işin rengini değiştirirdi. Weed de pek çok kaseyi yakmış, başarısız olanları da parçalamıştı.

 

Neticede kıtanın en iyi oymacısı olarak sanatçılar tarafından yerlere göklere sığdırılamazken o gururundan eser kalmamıştı.

 

“İyi iş ya. Materyaller beleş resmen!”

 

Yine de bu konuda oldukça pozitifti.

 

Oymacılık ve Seramikçilik yakından ilişkili olsa da üretim süreçlerinin bir hayli farklı olması gereği bu işi kavramakta zorlanıyordu. Ama kile şekil verip çeşitli adımları uygulamak keyifliydi.

 

“Biraz daha çeşitlendirelim bakalım. Daha erken sanırım ama yine de altından kalkabilir miyim deneyip görelim.”

 

Weed’in hayal gücüyle yaratabileceklerinin ucu bucağı yoktu.

 

Mesela hayvan şekilli bir kupa yapabilirdi!

 

Seramik dediğin yalnızca ağza su dökmeye yaramazdı. Örneğin bir kaplumbağa şekillendirmeye kalkarsa oymacılık becerilerinden daha çok faydalanabilirdi. Sonuçta bugüne dek çok daha komplike heykeller tamamlamıştı.

 

“Süs eşyası olarak satışı iyiyken sanat eseri haline gelirse değeri daha da artacaktır.”

 

Bu düşünceyle çamuru katı hale getirdi ve oyma bıçağını kullanarak vereceği şekli seçti. Islak toprak kullanıp karmaşık şekiller vermeye alışkın olmadığı için işi epeyce zordu. Oyma bıçağı çamura saplanırken ezilen kısımlar da oluyordu.

 

“Bunu sımsıkı tutmanı ve çamuru katiyen sarsmamanı istiyorum, Zihin Eli!”

 

Weed, İleri Düzey El Becerisi Uzmanlığını kullanarak yalnızca efsanevi zanaatkarlarda görülen becerileri sergiliyordu. Tamamen konsantre olduğu için fiziksel temasları seramiğe zarar vermiyordu.

 

Bu esnada oyma bıçağı, ürünü şekillendirmeyi başarıyordu.

 

“Çok iş var. Ölü Şövalye Van Hawk ve Vampir Lordu Torido gelsin!”

 

“Neler oluyor!”

 

“Savaş nerede efendim!”

 

Evet, sıra Van Hawk ve Torido’daydı!

 

“Sürekli eğlenemezsiniz canım! Acele edin de şunlara bir el atın!”

 

Diyen Weed, onlara taş kırdırıp kömür karıştırttı. Görevleri sır yapmaktı.

 

Van Hawk ve Torido ikilisinin de bu görevlere pek bir itirazı olmadı. Weed’le yolculuk ederken sarımsak ezmek, patates soğan soymak gibi görevlere alışmışlardı.

 

“Bugünkü görev nispeten kolaymış hiç değilse.”

 

“Bir an önce bitirip dinlenebilirim umarım.”

 

Weed Torido ve üç ruhla birlikte seramikleri yaparken Van Hawk’a da bayağı iş düşüyordu.

 

– 42 özel ‘ördek’ kupası yaratıldı. Oymacılık Yeteneği Yetkinliği gelişti.

– Ateşe hassas bir ayar yapmayı başardınız.

– Sanat 1 arttı.

– Doğaya yakınlık 2 arttı.

 

Bu defa nasıl olduysa düzgün bir iş çıkarmış gibi görünüyordu.

 

“Tanımla!”

 

-------------------------------------------------------------

 

Ördek Kupası

Dayanıklılık: 14/16

Anne ördeği andıran bir kupa.

Üstat Weed’in farklı bir alanda yaratmış olduğu harikulade bir eser. Apaçık ve mükemmel bir ördek tasviri olması gereği yüksek bir meblağ karşılığında satılabilir. Fakat çözünmeyen bazı materyaller nedeniyle eşit şekilde sırlanamamış durumda ve de karmaşık yapısı gereği içerisinde hafif çatlaklar barındırıyor. Nadir bir lüks olarak asillerin ve kraliyet mensuplarının ilgisini çekecektir.

Sanatsal Değer:                361

Özellikler: +26 İtibar

Kral ve asillerin gözündeki itibarınızı arttıracaktır.

 

-------------------------------------------------------------

 

Henüz hiç tecrübesi yokken böyle bir eser çıkartabilmiş olması bile büyük bir başarıydı. “Artık sırlama işine aşina olduğuma göre seramik üretiminde daha çok pratik yapmalıyım.”

 

Torido, Van Hawk ve ruhlar harekete geçmişti, yapacak işleri vardı. Ama Montvertruria hala keşfedilmemiş mağaralarla doluydu.

 

“İçeride hoş bir hava yaratmak için zindanın girişine bronz bir kapı mı yapsam acaba?”

 

Diye düşünen Weed, kardeşine fısıldadı.

 

– Yurin.

 

– Buyur abi.

 

– Ne yapıyorsun?

 

– Sarı Oğlanı otlatıyorum.

 

Yurin Sarı Oğlanı hayat bahşedilmiş diğer heykellerden daha çok seviyor, ona daha bir özenle yaklaşıp sevip okşuyordu.

 

– Görevim esnasında bir mekana rastladım. Burada takılmaya ne dersin, gelince durumu açıklarım diyorum? Hem burada sana yardımı dokunacak pek çok heykel ve çizim de var.

 

– Sarı Oğlanı otlatıyorum dedim ya.

 

– Oh, gelirken diğerlerini de getir. Buranın altından bir zindan çıkacakmış gibime geliyor.

 

***

 

Yurin, Resme Işınlanma kullanarak beraberinde Pale, Maylon ve Surka’yla mağaraya ulaşmıştı.

 

“Böyle bir yer de mi varmış ya! Daha önce hiç bu tarz bir şeyle karşılaşmamıştım. Etrafa bir bakınabilir miyim?”

 

“Sıkıntı yok, keyfinize bakın.”

 

Dedi Weed cömertçe. Sonuçta istediği her şeyi çoktan cebe attığı için mekanla işi bitmişti.

 

“Dört ırkın mazisini taşıyan bu mekan bir harikaymış.”

 

“Benim sanat istatistiğim de bayağı arttı bu arada. Weed sayesinde 300’ü aştım.”

 

Weed’in heykellerinin tadını çıkarıp maceralara atılan grubun sanat istatistiği giderek artıyordu. Sanattan bağımsız meslekleri olanlar bile uzman denilecek düzeye erişmişti. Morata’daki oyuncular da diğer şehir vatandaşlarına kıyasla sanatsal anlamda çok daha yüksek istatistiklere sahipti. Oymacılık, ressamlık, şarkıcılık, dansçılık ve performanslarla gelişen Morata, sanatla bağlantılı çokça göreve ev sahipliği yapıyordu.

 

“Kille yaptığın şeyler bunlar mı?”

 

Hwaryeong, Weed’in yaptığı kase ve kupalara ilgi gösteriyordu.

 

Weed’in farklı sırlarla yaptığı deneyleri ve rengarenk kaseleri incelemiş, gözüne bembeyaz bir kase takılmıştı.

 

“Bu güzelmiş.”

 

“Sırın sertliği çok da iyi olmadı ama yaptığım en iyi parçalardan biri yine de.”

 

Evet iyiydi ama altlarında doğru düzgün sırlanmamış kısımları vardı. Yine de eserleri giderek daha iyi, daha dayanıklı hale geliyordu.

 

“Bu kaseyi çok isterim gerçekten. Hiç değilse bir tanesini alabilir miyim?”

 

“İstediğin kadarını alabilirsin.”

 

Toplu halde ürettiği için bir sürü kasesi vardı, haliyle birkaç tanesini hediye etmekle büyük bir kaybı olmazdı.

 

Bu sırada aralarına geç katılan Mapan da ışıl ışıl gözlerle kaseleri incelemeye başlamıştı.

 

“Weed, selam. Ben de birkaç kase…”

 

“Satarım tabii ki.”

 

Ancak talebi Weed tarafından soğukça karşılandı.

 

Sonuçta Hwaryeong hatıra olarak almak isterken Mapan’ın aldıklarını ticari emellerine alet edeceği kesindi.

 

“Oh, sayende bayağı popülerlik kazanacağım bence.”

 

Çömlekleri inceleyen Mapan, hayranlığını gizlemiyordu. Seramikler, Versailles Kıtası için kıymetli parçalardı. Yüksek kalite sanat eserleri olmaları gereği yalnızca varlıklı asiller ve kraliyet aileleri böyle şeyleri kullansa da Mapan, bu lüksü satabilirdi.

 

-------------------------------------------------------------

 

Cüce Deposu

Cüce Deposunu keşfeden ilk kişi oldunuz.

Faydalar: Şöhret 680 arttı.

Bir hafta boyunca toplanan tecrübe ve gerçekleşen öğe düşüşü iki kat olacak.

 

Öldürülen ilk canavar mümkün olan en iyi öğeyi düşürecek.

 

-------------------------------------------------------------

 

Beklenildiği üzere bir de zindan keşfetmişlerdi!

 

Hem de cücelerin mallarını sakladığı bir zindan.

 

“Tam da tahmin ettiğim gibi.”

 

Morata’da kalan Seoyoon da Yurin’in yeteneği aracılığıyla aralarına katılmış ve grubun etkinliği muazzam bir seviyeye yükselmişti.

 

“Van Hawk, yolu göster bakalım.”

 

“Nasıl isterseniz efendim.”

 

Böylece Weed, Ölü Şövalyeyle birlikte ilk etapta bir perspektif edinmelerini sağlayan zindanı keşfe koyuldu.

 

Ve çektiği Kolderim’in İblis Kılıcıyla zindana adım attı. Temkinli bir şekilde gözlem yapan Seoyoon’u sağına aldı. Pale ve Maylon yaylarını çekerken Zephyr, Hwaryeong, Surka, Bellotte, Irene, Romuna ve Yurin de elit bir birim şeklinde sıraya geçti. Mapan da ganimetleri yığacağı aracıyla birlikte peşlerine takıldı.

 

“Hazinelerimizi asla size yar etmeyiz. Hepsi bizim!”

 

“Kiee, hırsıız! Bir sürü hırsız gelmiş!”

 

Zindanlara sıklıkla mezar soyguncuları girerdi.

 

Ve sonu gelmeyen bu soygunculara karşı zehirler, büyüler, kılıç ve oklar yaygın olarak kullanılırdı. Cücelerin zindana yerleştirmiş olduğu tuzaklar da bir hayli karmaşıktı.

 

“Buradaki mezar soyguncuları 300lü seviyelerin ortalarında.”

 

Weed biraz hayal kırıklığına uğramıştı.

 

Seoyoon ve diğer arkadaşları 400lü seviyelere ulaşmıştı, haliyle bu seviyede bir zindanı temizlemeleri birazcık mantıksızdı. Yoğun tarihsel önemi nedeniyle zindanın zorluğuyla ilgili umutları vardı. Ama seviye bu şekildeyse içerideki hazineler de nispeten değersiz olsa gerekti.

 

Mezar soyguncuları diğer canavarlara kıyasla daha fazla cana sahip olduğu için verdikleri tecrübe de daha fazla olurdu ve düşük hızları sayesinde rahatlıkla avlanabilirlerdi.

 

“Ay Işığı Oyma Bıçağı!”

 

Weed, parlak bıçağını özgürce savurabiliyor ve ezici bir üstünlük elde ediyordu.

 

Yetenek yetkinliği geliştirilip adamakıllı kullanıldığında sonuç bu oluyordu!

 

– Mezar soyguncusundan bir testere elde ettiniz.

– Mezar soyguncusundan bir anahtar elde ettiniz.

– Ufak şeyler içeren bir çanta elde ettiniz.

 

Mezar soyguncuları bin bir çeşit ganimet düşürüyordu. Weed, Torido, Van Hawk ve Zephyr ön saflarda defansı sağlarken diğerleri arkayı koruyup destek sağlıyordu. Aksi takdirde tehlikeye düşecekleri için elleri kolları bağlıydı. Derken grup, Cüce kutularıyla karşılaştı ve onları açmak da zaman geçirmek için keyifli bir aktivite halini aldı.

 

– Eski kitaplar ile birlikte bir Cücenin 2 Numaralı Günlüğünü elde ettiniz.

– Bronz bir kılıç buldunuz.

– Şöhret 310 arttı.

– Taştan bir kılıç buldunuz.

– Şöhret 195 arttı.

– Bir Cüce kadehi elde ettiniz.

 

O zamanlar Cücelerin silah ve zırhları pek gelişmemiş olduğu için performansları da harika sayılmazdı.

 

Bronz ve pirinçten kılıçlar kaba sabaydı ve yalnızca antika olarak görülmeye layıklardı!

 

“Bunları Sanat Merkezine götürsem sorun olmaz herhalde.”

 

Weed’in aklından geçen şey, içerideki antikaları Sanat Merkezine götürmekti. Bir kutudan da demir, gümüş ve mitril yığınları çıkmıştı ki epey para edeceklerini düşünüyordu.

 

Şimdiden dudaklarının kenarlarını korkutucu şekillere sokacak bir neşeye kapılmıştı.

 

Weed, çömleklerini kurutmadığı ya da sırlama vakti gelmediği müddetçe arkadaşlarıyla avlanıyordu. Ve tecrübe kazandıkça seramikleri daha pürüzsüz, daha parlak hale geliyordu.

 

Henüz bir Şaheser ya da Başyapıt çıkarmış olmasa da Değerli Eserler üretebiliyordu.

 

“Kkyaah! Bu harikaaa.”

 

Hwaryeong, Weed’in her bir çalışmasını yakından takip ediyordu. Zaten Weed’den hoşlanmasının sebeplerinden biri de iş üstündeyken büründüğü ifadenin çekiciliğiydi. Heykel yaparken ciddileşişi genç kızı büyülüyordu. Gözü onun büyüleyiciliğinden başka bir şeyi görmüyordu.

 

Weed ise heykelleri üzerinde çalışırken sessizce şöyle düşünüyordu:

 

‘Başarırsam bunu kaça satabilirim acaba? Pek fazla materyal değeri yok. Off, bugünlerde ağaçların değeri yerlerde. Bunun dışında bir ağacım da yok gerçi. Elimde orta ila büyük taşlar olsaydı taştan koca koca heykeller yapabilirdim. Heykel yapmak önemli falan da paketleme de gerekiyor. Bir de bunları izleyecek şöyle zengin bir grup oldu mu…..’

 

Weed, eli toza toprağa bulanmış halde çömlek yapmakla meşguldü. Atölyesinde kiriyle pasıyla oturan bir erkek de göze kesinlikle çirkin gelmezdi. Aksine kadınları kendine çeken hoş bir hava yayardı.

 

Irene, Romuna ve Hwayreong, boş gözlerle iş üstündeki Weed’i izliyordu.

 

“Ben de çömlekçiliği öğrenmek istiyorum.”

 

“İleride erkek arkadaşımla çömlek yapmalıyım…..”

 

Çömlek yaparken bir erkeğin bedenini kıza yaslaması ve onu yönlendirmek için elini eline koyması gerekirdi. Yani son derece cazip ve tuhaf bir ortam doğardı!

 

Derken Weed, belindeki elini şöyle bir uzatarak çömleğini usulca şekillendirdi.

 

“Kyaaa!”

 

“Vuaah!”

 

Gözleri ışıldayan kızlarınsa yanakları al al oldu.

 

‘O kimdi be…..’

 

‘Kimdi ki acaba?’

 

Weed dönüp şöyle bir arkasına baksa da orada kimsecikler yoktu.

 

Mesleğinde kullandığı oymacılık becerilerinden biri de Zihin Eliydi!

 

Ve kendi ellerinin yanı sıra Zihin Eliyle, bir zanaatkar olarak çeşit çeşit heykel yapmaya koyulmuştu.

 

Beklediğinden farklı ve tuhaf bir tecrübeydi.

 

#Tekrar merhaba arkadaşlar. Babamın ameliyat olması gerekiyordu, o yüzden buraya odaklanamadığım bir süreç oldu ama sorunsuzca hallettik ve yeniden aranıza döndüm. Biraz daldan dala atlanan bir bölümdü, çok fazla konu bütünlüğü yoktu ama yine de benim için keyifli bir geri dönüş oldu. Bir haftayı aşan bir ara verdiğimiz için yarın bir bölüm daha çevirip atacağım, sonrasında 3 günde 1 bölüm atmaya devam ederim bir aksilik olmadıkça diye düşünüyorum. Yarın yeniden görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46878 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr