Lms 27.5.2 : Seramikçilerin Doğuşu

avatar
2175 4

Legendary Moonlight Sculptor - Lms 27.5.2 : Seramikçilerin Doğuşu


Çevirmen : Clumsy-nim



“Oooff…”

 

Lee Hyun okula yürüyerek gitmişti.

 

Üniversite hayatı derslere girmek, öğle yemeği yemek ve sonra da eve dönmekten ibaretti!

 

“Bu üniversitede romantizm falan yok!”

 

İşin doğrusu Lee Hyun kulüp toplantıları, spor müsabakaları, konferanslar ve benzeri hiçbir etkinliğe katılmıyordu. Ve zorunlu olmayan hiçbir aktivitede yer almazken ağzından bu kelimelerin çıkması hiç adil değildi.

 

Ama şöyle de bir gerçek vardı ki üniversiteler çoktan istihdam savaşlarında galip gelme mücadelesine kapılmış durumdaydı.

 

İkinci sınıf öğrencileri şimdiden sertifikalar ve dil çalışmaları ile geleceğe hazırlık yapıyordu. İlgili şirketlerde deneyim kazanmak sıradan bir şeydi. Kamu Hizmeti Sınavına hazırlanan öğrencilere her köşede kolaylıkla rastlanabilirdi.

 

“Görünüşe göre devletin ve şirketlerin kölesi olmak için çalışma dönemi gelmiş, dilenci olarak yaşama dönemi de yakındır.”

 

“Dünya dediğin bir kara parçası.”

 

Gelecek hafta Kore Üniversitesinde tüm departmanların yeni bir döneme hazırlanışı kutlanacaktı. Hem de birinci sınıf öğrencileri zaten yeterince yorgunken ve akılları yerinde değilken.

 

“O günlerde okula gitmem, evde takılıp Kraliyet Yolu oynarım.”

 

Lee Hyun son derece kararlıydı.

 

Diğer öğrenciler şenliklerde gülüp eğlendikleri anları hatırlarken Lee Hyun’un tek düşündüğü, insanların kazandığı ve kendisinin kazanabileceği paraydı.  

 

Şimdiye dek açık arttırmalarla Kraliyet Yolundan istikrarlı bir şekilde hatırı sayılır bir kar elde etmişti. Yayın istasyonlarının macera videoları için ödediği ücretleri de birikimlerine eklemişti. Son zamanlarda doğuştan zengin, varlıklı çocukları yalnızca azıcık kıskanır hale gelmişti.

 

Başarılı bir komedi programı bile onu çekmecesinin derinliklerinde gizli hesap kartı kadar içten bir şekilde güldüremezdi.

 

“Hyung, selam!”

 

Park Soon-jo onu hoş bir şekilde selamladı.

 

“Erkencisin.”

 

“Aynen. Üzerinde olduğum görevi tamamlayalı çok olmadı.”

 

Lee Hyun son zamanlarda görevlerinde zorlananları seçebiliyordu ve yüzü aydınlandığına göre Park Soon-jo da görevini bitirmiş olmalıydı.

 

Gerçekten de en büyük maceram dediği birkaç aşamalı Hırsızlık görevini başarıyla tamamlamıştı.

 

“Hyung, sana görevimden bahsetmemi ister misin?”

 

“Oh, ders başlamak üzere ama zamanın varsa anlat bakalım.”

 

“İlk etapta yalnızca Hırsız Loncasının basit bir göreviyle başladı. Ardından benden gri bir pelerin teslim etmem istendi.”

 

Bazen zincirleme görevler, ölçek ve zorluk açısından sekiz katlık ciddi bir artışa sahip görevlere yol açarlardı. Yine bir zincirleme görevin sonunda Bansen Bölgesi vatandaşları, Hırsız Nide'den söz etmeye başlamıştı. Ama bu öylesine geniş çaplı bir görevdi ki çoktan normalden de öteye geçerek kulaktan kulağa dört bir yana yayılmıştı.

 

“Hırsız Nide’yi duydun mu hiç? Joo Yung-nim’in o hırsızı bulursa öldüreceği kesin.”

 

“Joo Yung-nim’in elinde en yüksek ödüllü büyülü nesnelerden biri varmış ama biri onu çalmış. Sonra da o şeyle birlikte bir zindana kaçmış!”

 

“O Nide denen hırsız çok fazla soruna yol açmış. Görünüşe göre Nide o zindanda büyük bir keşif yapmış ve bir şey elde etmiş.”

 

Hırsız Loncasından aldığı bir görev olduğu için o görevi tamamlayarak kötü şöhret edinmişti. Bunun yanı sıra Hırsızlık sınıfının özel bir öğesi olan Pelwi Hırsız Eldivenlerini de elde etmişti.

 

“Vaaay, kıskandım valla. Topladığın şeyler bayağı yüksek seviye, benden söylemesi.”

 

“Hyung da yüksek seviye.”

 

“Neyim, ne? Ben yalnızca ailemi koruyup doyurmak için para kazanmaya çalışıyorum.”

 

O sırada Seoyoon çantasını yere koyarak Lee Hyun’un yanına oturdu.

 

Ve ansızın sabit bir sandalyesi varmış, oradan başka bir yere oturamazmış gibi bir hava yarattı.

 

“Günaydın.”

 

Park Soon-jo genç kızı selamlarken Seoyoon yalnızca hafifçe kafasını sallayarak karşılık verdi.

 

Ahh, nasıl da afallatıcı ve doğal bir güzelliği vardı!

 

‘Zarif biri, bugün dün olduğundan da güzel resmen.’

 

Yalnızca selamına karşılık verişi bile Park Soon-jo’yu yüceltmişti. Seoyoon tarafından tanınmak, insanı mutluluktan havalara uçurmak için yeterliydi.

 

Lee Hyun’la arkadaşlığı sayesinde o da Seoyoon’un yakınlarında oturabiliyordu.

 

Pek çok insan yıl boyunca ondan yemek alabildiği ve bağ kurabildikleri tatlı anlar geçirebildiği müddetçe ömrü hayatının en mutlu hatıralarına kavuşurdu. Lee Hyun’a gelince…

 

“Dünkü pastırmalı omletin tadı tuzu yoktu.”

 

“Geç yattığım için hazırlamaya ayıracak pek vaktim olmadı. Bugün haşlanmış patates ve deniz mahsulleri var, senin için uygun mu?”

 

“Leziz.”

 

Uzaktan bu manzarayı görüp Lee Hyun ve Seoyoon’un konuşmasını işitenler kendi aralarında mırıldanıyordu. Lee Hyun bazen hyungların en iyisi gibi görünse de ona duyulan nefretin ve kıskançlığın sonu yoktu.

 

***

 

Ders başlamak üzereyken asistan içeri girdi.

 

“Tamam millet! Profesör bugün birazcık gecikecek.”

 

“Ee, ders iptal mi yani?”

 

“Hayır. Akademik takvim zorunluluğu nedeniyle iptal edilmesi mümkün değil, o yüzden 40 dakika bekleyin lütfen!”

 

Lee Hyun’un eğitime çok da bayıldığı söylenemezdi. Ama böyle şeyler oldukça üniversite harcı boşa gidiyordu!

 

Burada tren gecikince paranızın geri yatması gibi bir durum söz konusu değildi. Dersler iptal edilse ya da erken sonlansa da giden harç geri gelmiyordu.

 

“Mantıksız ve çağdışı bir sistem. Ayrıca okulun temeli hatalı, kuyuları kazıp yeraltı suyunu çıkartmışlar da buna hazırlıksız yakalanmışlar adeta!”

 

Nasıl oluyor da okulun bu usulsüzlükleri yalnızca Lee Hyun tarafından fark ediliyordu acaba?!

 

Derken bazı öğrenciler konuşmaya başladı.

 

“Ee, Versailles Kıtası Hikayeleri vakti… öyle değil mi?”

 

“Eveeet!”

 

İçlerinden biri, sınıfın duvarına takılı büyük televizyonu açtı.

 

Program daha yeni başlamıştı, Shin Hye-min ve Oh Joo Wan yayının içeriğinden bahsediyordu.

 

“Elbette ki bugün bahsedeceğimiz pek çok gerçek olacak. Bay Oh Joo Wan, bizim için hazırladığınız bir haber var mı?”

 

“Evet, en iyi haber hangisi diye merak ediyorsanız Bard Ray’in Savaş Görevi videosu derim ve birinci bölüm yayınlanıncaya dek de devam edecek.”

 

Bunu iple çeken öğrencilerin gözleri ışıl ışıldı.

 

“Vaayy, Bard Ray’in savaşını mı izleyeceğiz yani?”

 

“Geçen sefer Kallamore Krallığı ordusuyla verdiği savaş çok popüler olmuştu.”

 

“Tartışmasız Versailles Kıtasının en iyi oyuncusu. Bunu kesinlikle hak etti.”

 

O, Haven Krallığının Kralı ve Hermes Loncasının lideriydi.

 

Bard Ray'in askeri gücünün en iyilere ait olduğunu ve çoğunluğun ondan korktuğunu veya onu kıskandığını söylemek abartı olmazdı.

 

“Geçen hafta Kara Şövalye Göreviyle ilgili pek çok gelişme olmuştu sanırım. Bir de işgalcilerle ilgili meseleler vardı, içerik çoğunlukla o mücadeleyle bağlantılıdır diye düşünüyorum.”

 

“Evet. Bard Ray’in Mesleki Üstatlık Görevini yaptığı şimdiden pek çok izleyici tarafından bilinen bir gerçek.”

 

“Bir Kara Şövalye Üstatlığı Görevi, temeli gereği üstesinden gelinmesi gereken pek çok zorlu mücadele barındırıyor olmalı. Şu anda bu savaşın arka planıyla ilgili hikaye üzerinde çalışıyorum. Birkaç dakika içerisinde daha fazla bilgi vermek adına görüntülerin o kısmını izleyeceğiz.”

 

Herkes Bard Ray’in mücadelesini izlemek istiyorsa bunu organize edip zamanının dışında yayınlamaya hakları olurdu.

 

Lee Hyun bile sık sık Bard Ray’in savaşlarına dair videolar izliyordu.

 

Bard Ray, bir Kara Şövalyenin muazzam gücü ve yeteneğini layıkıyla kullanıyor ve izleyen herkesin gözlerini kamaştıracak mücadeleler sergiliyordu!

 

“Öyleyse Embinyu Kilisesinin son girişimlerine geçelim. Bunlar son üç günde gerçekleşen savaşların sonuçlarına ilişkin videolar. Peki tüccarlarla ilgili haberlere hazır mısınız?”

 

“Hı hı. Ve bu haberler şaşırtıcı olayları tetiklemiş durumda. Son zamanlarda Seramikler asiller arasında fazlasıyla popüler olmaya başladı. Ve sanat departmanı için yeni bir meslek olan Seramikçilik doğdu.”

 

“Bu muazzam etkinin Weed’in elinden çıkan seramiklerin eseri olduğuna dair dedikodular var. Gerçeklik payının olup olmadığını gazeteciler aracılığıyla sizlere bildireceğiz. Bu süreçte ele alacağımız Seramikçilik mesleğini seçecek kullanıcılarımız için bazı bilgilerimiz olacak, o yüzden bu fırsatı kaçırmayın derim.”

 

“Gizli zindanlar ve avlanma alanlarının tanıtımı, hala çözülememiş yüksek zorluktaki görevler, Palemo Kalesinde her gün gerçekleşen tuhaf olaylar ve ayrıca Monka ve Morata ile ilgili güncel haberler 2. Bölümde sizlerle olacak. Reklamlardan sonra görüşmek üzere!”

 

Öğrenciler dersin olabildiğince geç başlamasını umuyordu. Kendilerini televizyona öyle kaptırmışlardı ki hiç ders dinleyecek havada değillerdi.

 

“Solaya, sana Morata’ya gitmeni söylüyoruz. Harika bir yer. Bugünkü yayında dikkate alınması gereken çok şey olacak.”

 

“Morata’ya mı geliyorsun? Gel de gör ve bize de fısılda mutlaka Prudin. Ben de şu anda Morata’dayım.”

 

“Ne zamandır oradasın?”

 

“Bayağı oldu ya! Hem de burası Savaş Tanrısı Weed’in yönetiminde. Başlangıçta asıl ilgimi çeken şey Kuzeydi aslında.”

 

Morata’daki maceralar da öğrenciler tarafından keyifle izleniyordu.

 

#Bu kısım biraz kısa olduğu için erkenden atayım dedim. Bir sonraki bunun iki katı kadar olacak, orada tekrar görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46878 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr