Bölüm 860: Tantai Xue

avatar
4996 7

Martial God Asura - Bölüm 860: Tantai Xue


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

 

 

O sırada kadın havadaydı. Kar beyazı elbisesi hasar almamıştı ve rüzgârla birlikte uçuşuyordu.

 

Ancak kafasındaki şapka kaybolmuştu. Duvağı da şapkayla birlikte gittiğinden Chu Feng kadının yüzünü görebiliyordu.

 

Sadece yüzünün yarısını görüyor olmasına rağmen kadının yüz ifadesi onu korkutmuştu.

 

Üç kelimeyle tarif edilebilirdi bu kadının görünüşü; eşsiz bir çirkinlik.

 

Gerçekten de eşsiz bir çirkinliğe sahipti. Yüzü her boydan sivilcelerle doluydu. O kadar fazla sivilce vardı ki yüzünün diğer özelliklerini net göremiyordunuz. İnsanlarda tiksinme hissi uyandırıyordu.

 

Cildi kar kadar beyaz olmasına rağmen cildinin de orasında burasına mor ve kırmızı sivilceler vardı. Tüm yüzünü kaplıyordu sivilceler. Tiksinç değil miydi bu?

K.N: Olmaz yeşim ten isteriz :D

 

Bir de sivilceleri bir yana yüzünün şekli de çok garipti. Muhtemelen sivilceleri olmasa yine de çirkin biri olurdu.

 

"Çirkin! Ne diye yüzünde o kadar fazla iğrenç şey var? Bir Dünya Spiritisti halbuki, neden yüzündekilere bir şey yapmıyor?" Bunu gören Eggy de dehşete düşmüştü.

 

"İki seçenek geliyor aklıma. Kasıtlı olarak bu sivilcelerle kimliğini gizliyor olabilir."

 

"İkinci seçenek ise bunların doğuştan geliyor olmasıdır; yani dışarıdan değiştiremiyordur. Ruh Oluşumu teknikleriyle bile."

 

"Sanıyorum ikinci seçenek geçerli onun için. Kılığını gizlemek için bir sürü yöntem var, böyle bir şey gereksiz. Ayrıca dövüş gücü de çok yüksek zaten. Vücudu özel bir vücut gibi duruyor. Özel vücudu olanlar bazı şeyleri değiştiremez. Yüz de bunlardan biri."

 

"Ama ben yüzünden çok gücüyle ilgileniyorum. Gerçekten ne kadar güçlü olduğunu görmek istiyorum. Ölümlü Tabu bile bir şey yapamadı. Sadece kafasındaki şapka uçmuş." Chu Feng suratını astı hafiften. Gözlerindeki hayreti görmemek mümkün değildi. Bu güce karşı büyük bir hayranlık duyuyordu.

 

Ancak Chu Feng'e kıyasla Üçüncü Ölümsüzün yüz ifadesi çok daha farklıydı. Yaşlı yüzünde şok vardı çünkü Aldatıcı Kılıç Tekniği cephanesindeki en güçlü silahtı.

 

Ama bu bile kadına hiçbir şey yapamamıştı. Nasıl paniklemesindi? Bunun tek bir anlamı vardı; kadın kendisinden çok daha güçlüydü ve ona zarar vermesinin bir imkânı yoktu.

 

Dövüş gücü ikinci seviye bir Dövüş Kralından üstün olan dokuzuncu seviye bir Dövüş Lordu... Buna kimse inanmazdı, akıl almaz bir şeydi.

 

Ancak gerçekleşiyordu işte bu orada, hem de Üçüncü Ölümsüz gibi meşhur birinin başına geliyordu.

 

*whoosh*

 

İşin kötüye gittiğini gören Üçüncü Ölümsüz arkasını döndü ve ayağının altında beliren bir rüzgârla ışık gibi uzağa doğru fırladı. Güçlü bir bedensel beceriydi bu ve çok hızlıydı da. Kaçmak istiyordu.

 

"Gerçekten de ölmeyi hak ediyorsun sen."

 

Ama tam da o anda kadının vücudundan çok dehşet bir aura yayılmaya başladı, anında kilometrelerce karelik bir alanı kapladı.

 

Sadece kudret değildi bu. Ayrıca buz gibi kana susamışlık da vardı. Öfkelenmişti. Öncesine kıyasla çok daha sinirliydi. Çünkü Üçüncü Ölümsüz hem sözünü tutmayıp onun boş bir anını yakalamıştı hem de Üçüncü Ölümsüz şapkasını uçurarak yüzünü ortaya çıkarmıştı.

 

"Geberteceğim seni!"

 

Diye bağırdı kadın birden. Sesinin ağzından çıkmasıyla birlikte her şey şiddetle sarsıldı. Gökteki bulutlar uzaklara uçtu ve dağlar tuzla buz oldu. Bin kilometrelik bir alandaki her şey ya çatlamıştı ya da çökmüştü.

 

"Ah!"

 

Hızla kaçan Üçüncü Ölümsüz bu kudret karşısında titredi ve ağzından kan gelmeye başladı. Bir de tüm vücudu bir anda çatlamıştı. Her yerinden oluk oluk kanlar akıyordu, kıyafetleri kanla kırmızıya boyanmıştı.

 

Kısa bir süre sonra ipi kesilmiş bir uçurtma gibi gökten düştü.

 

"Bu kadar güçlü mü bu kadın?" Bunu gören Chu Feng tekrar şok oldu. İkinci seviye bir Dövüş Kralını yenmek başka bir şeydi Üçüncü Ölümsüzü bir ulumayla neredeyse öldürmek başka bir şeydi! Bir de güçlü vücuduyla! Eğer normal biri olsa bu kudret karşısında patlayıp kan gölü hâline gelirdi. Geriye bir şey kalmazdı.

 

Bu korkunç bir şeydi. Sergilediği bu dövüş gücü çok kuvvetliydi. Akıl almaz bir derecedeydi. Tahminen üçüncü seviye bir Dövüş Sanatı Kralının bile karşısında durabilirdi. Gerçek bir canavardı.

 

*buum*

 

Ancak tam da Üçüncü Ölümsüz yere çakılmak üzereyken vücudundan güçlü bir aura yayıldı. Tekrar havalandı ve uzaklara kaçtı. Anında ufukta kaybolmuştu.

 

"Yine mi kaçtı? Ama ağır bir bedel ödedi." Chu Feng derin bir iç çekti. Kadın arkasından gitmediğinden Chu Feng Üçüncü Ölümsüzün başarıyla kaçtığını anlamıştı.

 

Ancak Chu Feng o ani güç patlamasının güçlü bir Yasaklı İlaç yüzünden olduğunu anlamıştı.

 

Yani Üçüncü Ölümsüz orada daha fazla kalamazdı. Hemen orayı terk etmesi gerekirdi; Yasaklı İlaç yan etkilerini göstermeye başladığında koşma ya da uçma kabiliyeti falan kalmazdı. Kadın onu yakalarsa da ölmüş sayılırdı.

 

"Adın ne? Söylemeye cüret edebiliyor musun?" Ancak tam da Chu Feng Üçüncü Ölümsüzün kaçtığını düşünürken adamın sesi tekrar duyuldu. Yüksekten yüksekten konuşmaya hâlâ cüret edebiliyordu.

 

Ama düşününce bu anlaşılır bir şeydi. İkinci seviye bir Dövüş Kralı, ismi tüm Doğu Deniz Bölgesine yayılmış biri, dokuzuncu seviye bir Dövüş Lordu tarafından Yasaklı İlaç kullanmaya zorlanmıştı. Bu gülünesi bir şeydi. Boş yere değildi adamın kötü hisleri.

 

"Ben Tantai Xue. Ama intikam için beni aramana gerek yok. Gelip Ölümsüz İnfaz Takımadasını ziyaret edeceğim." Kadın da geri adım atmıyordu, bağırarak cevapladı Üçüncü Ölümsüzün sorusunu.

 

"Tantai Xue. Lanet Tantai Xue. Hatırladım. Bir dahaki buluşmamızda bugün yaptıklarının bedelini ödeyeceksin." Üçüncü Ölümsüzün sesi tekrar duyuldu, sesinden dişlerini sıktığı bile anlaşılabiliyordu. Ancak sesi gittikçe uzaklaşıyordu ve sessizleşiyordu. Böylece tamamen kaçtığı belli oldu.

 

"Hmph. Küçük Ölümsüz İnfaz Takımadası. Korktuğumu mu sandınız?" Ancak kadın Üçüncü Ölümsüzün tehdidinden hiç etkilenmişe benzemiyordu. Elini uzattı ve uçan şapka tekrar elinde belirdi.

 

Şapkayı takan kadın aşağı inip bitkilerini toplamaya koyuldu.

 

"Tantai Xue ha?" Kadının Üçüncü Ölümsüzü uzaklaştırıp bitki toplamaya döndüğünü gören Chu Feng sevinmemişti. Kendi kendine düşüncelere daldı, "Tantai Xue ah Tantai Xue. Nereden geldiğini de ustanı da umursamıyorum. Merak ettiğim tek şey orada o kadar kıymetli bitkiler varken ne diye bu sıradan bitkileri topladığın."

 

"Lütfen yalvarıyorum sana şu Kral İlacı al da Gardiyan Oluşumunu etkisiz hâle getirmeme yardım et!"

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44342 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr