1. Cilt: Yabancı
Bölüm 5
Mathias yine arka bahçesindeydi. Brogan'ın kendisine verdiği talim kuklasını buraya taşımayı başardığından beri dinleniyordu.
"Onun talim kuklalarının demirden olduğunu unutmuşum." dedi bitkin bir halde. Orta yaşlı adam Saldırı Sınıfı Ateş Büyücüsüydü. Tahta kuklalar ona dayanamazdı. Haliyle demirciden kukla yapmasını istemişti. Kesinlikle kaslı sayılamayacak olan Mathias ise onu buraya taşırken oldukça zorlanmıştı. Hatta onu bir süreliğine bir yere bırakıp yiyecek alışverişi yapmış, aldıklarını eve bırakmış ve taşıma işine kaldığı yerden devam etmişti.
"Neyse, çalışma vakti."
Genç yıldırım büyücüsü, o gün boyunca çalıştı. Ertesi gün Alain'i ziyaret etmeye gittiğinde onun, amcası ile birlikte şehre gittiğini öğrenmişti. Biraz meraklansa da elinden gelen bir şey olmadığı için kendini çalışmaya verip yeni büyüsüne alışmayı denedi. Sonraki birkaç gün de böyle devam etmişti. Ve nihayetinde o gün geldi.
Nihai Büyü Töreni günü...
Tüm köy şenlik havasındaydı. Her yer süslenmiş, çeşit çeşit yemekler yapılmış, köy meydanına büyük bir sahne kurulmuş ve gelecek olan konuğu karşılamak için hazırlanılmıştı.
Nihai Büyü Töreni, başkentten gelecek olan kıdemli bir büyücü aracılığıyla gerçekleşecekti. Gelecek olan kişi önce gençlerin büyü gücünü ölçecek, ardından Nihai Büyülerini ortaya çıkarabilmeleri için bedenlerine büyü gücü takviyesi yapacak ve son olarak da mirasa sahip olup olmadıklarını anlamak için onları bir kristal testine sokacaktı. Miraslar, bu dünyadaki en büyük güçlerdi ve bazen küçük köylerde yaşayan kişilerde bile ortaya çıkabiliyordu. Birinin bir mirasa sahip olması demek, diğer büyücülerin asla ulaşamayacağı güçlere ulaşma imkanı demekti.
"Her gün acele ediyorsun da bugün mü uyuşukluğun tuttu?" Mathias, Alain'i azarlıyordu. Su büyücüsü normalde herkesi acele ettirirdi ama bugün sanki bir tuhaf gibiydi. Evden zorla çıkarılmışa benziyordu.
"Üzgünüm, sanırım iyi uyuyamadım." Cevabı pek inandırıcı değildi. Yine de dostu bozuntuya vermedi.
"Çok heyecanlı olmalısın." dedi Mathias, bir eliyle kendi kıyafetini düzeltirken. Yıpranmış deri zırhını çıkarmıştı. Mavi ve beyaz renklerinin bir ahenk içinde karışımından meydana gelmiş gibi görünen, ince bir kıyafeti vardı. Dizlerinin biraz daha aşağısına kadar uzanan kıyafet, bir paltoya benziyordu. Önü açıktı.
Sadece o değil, orada bulunan ve bu törene katılacak olan hemen hemen her genç, giyinebileceği en iyi giysisini giymişti. Hem birbirlerine karşı, hem de gelecek olan kıdemliye karşı küçük düşmek istemiyorlardı.
"Aynen. Oldukça heyecanlıyım." dedi su büyücüsü, zorlukla gülümserken.
"Tabii ki heyecanlı olacaksın! Nihai Büyü bu, boru değil! Kıdemli hemen gelse de hemen öğrensek! Yerimde duramıyorum!" Gerçekten heyecanlı olan kişi Mathias idi. Gözlerinin altına bakan kişi uyuyamayanın kim olduğunu kolaylıkla ayırt edebilirdi. "Hey," dedi. "Sence bizde miras var mıdır?"
Alain'in yüzü düştü. Öyleydi ki o anda yıldırım büyücüsü, yanlış bir şey söylediğini sandı. "Sorun nedir? Yanlış bir şey mi söyledim?"
Bunu duyunca toparlanan Alain "Ah, hayır hayır. Sadece aklıma bir şey geldi." dedi.
"Ne geldi?"
"Şey... Sanırım amcam çağırıyor. Gitmeliyim." Arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı.
Mathias ona öylece baktıktan sonra "Ara sıra yalan söylemeye çalış! Sana antrenman lazım!" diye bağırdı peşinden. "Resmen fiyaskoydu."
Tek başına kalan genç adam diğer gençlerin olduğu yere geçti. 16 yaşını doldurmuş genç kız ve erkekler sabırsızlıkla törenin başlamasını bekliyorlardı. Aralarında güçlü saldırı sınıfı büyücüler ve şifacıların yanı sıra, destek sınıfı büyücüler de yer alıyordu.
"Bizim köyde bu kadar genç var mıydı?" Daha önce bu kadar genci bir arada görmeyen yıldırım büyücüsü şaşkındı. Onları izleyerek ilerlediği sırada içlerinden birinin gösteri yaptığını gördü.
Genç adam elinde demirden bir top tutuyordu. "Kızgın El." dediği zaman eli gittikçe kızarmaya başladı ve sonunda ateş rengine döndü. Ondan yayılan ısıyı Mathias bile hissetmişti. Gencin elinde tuttuğu demir top yavaşça eriyerek yere aktı. İzleyenlerin hepsi hayranlıkla ona bakıyordu. Kısa boylu olan bu gencin sahip olduğu bu büyü, oldukça güçlü bir saldırıydı. Öyle ki sıradan bir insanın tek darbeden ağır yaralı olmadan kurtulma şansı yoktu. Gördükleri bu genç, doğuştan bu büyüye sahip olma şansıyla doğmuştu.
"Ooo Luth, yine kıçın bulutları aşmış. Güzel gösteri." diye söze giren Mathias, oraya yaklaştı. "Yine mi gösteri yapıyorsun?"
Kısa boylu Luth, ona baktı. Yüzü ciddi bir ifadeye büründü. Birbirlerinden pek haz etmedikleri belliydi. "Demek sen de geldin Mathias? Ben gidip küçük cızırtın üzerinde çalışırsın sanıyordum."
Yıldırım büyücüsü ona yaklaştı. "Senin boyun kadar küçük olmasa da doğru, biraz küçük."
"Önemli olan boyu değil, işlevi. Sen neden gidip canlı yem falan olmuyorsun? Zaten yapabildiğin tek şey o." Luth, hala ateş gibi olan elini ona doğru kaldırırken orta parmak işareti yaptı. Mathias ise bir elini onun başının üstüne koyup okşamaya başladı.
"Annenin böyle şeyler yaptığından haberi var mı bakalım?"
İyice sinirlenen genç, normal olan eliyle onun elini ittirdi ve "Biz seninle aynı yaştayız! Böyle davranmayı kes artık!" diye haykırdı öfkeyle.
"Sen kızdın mı bana? Demek küçük Luth bana kızdı." dedi Mathias.
"Boş esprilere ayırdığın kadar güçlenmeye zaman ayırsaydın belki de bu halde olmazdın."
"Ben gayet de vakit ayırıyorum güçlenmeye. En azından senin gösterilere ayırdığın vakitten fazla."
"Neler oluyor burada?" Bir kadın sesi duyuldu. Dikkatler oraya çevrildiği zaman görülen ilk şey göğüsleri olan bir kadın, onlara doğru yaklaşıyordu.
"Şu adam boş cızırtı yapıyor, Rose. Lütfen al şunu başımdan." Luth, Mathias'ı doğrudan şikayet etti. Kadın, gözlerini ona çevirdiğinde genç yıldırım büyücüsü de savunmaya geçti.
"Benim hatam değil. Dolaşırken gökyüzünde süzülen bir şey gördüm. Buraya gelince fark ettim ki Luth'un kıçıymış. Aşağı indirmeye çalışıyordum sadece."
Luth bozulmuştu iyice. Gücünü sergilediği zamanlarda Mathias ile tartışmaktan hiç hoşlanmıyordu. Rose ise "Benimle gel ve hazırlıklara yardım et." diyerek yıldırım büyücüsünü götürdü.
Yolda ilerlerlerken ona "Neden sürekli insanlara bulaşıyorsun?" diye sordu. Bu soruyu pek de beklemeyen Mathias, ona baktı.
"Kimsenin gücüyle böbürlenmesini sevmiyorum. Ayrıca sinirlendirmek eğlenceli."
"İnsanlar onu kıskandığını düşünecek."
"İnsanlar derken onu kıskançlıkla izleyen topluluktan bahsediyorsun sanırım?"
Rose birkaç saniye sessiz kaldı. "Sanırım haklısın."
"Her neyse, bugün Nihai Büyü Töreni günü. Herkes Nihai Büyüsünü öğrendikten sonra bunun bir önemi kalmayacak zaten." Yürümeye devam ederlerken "Neye yardım lazım?" diye sordu.
"Aslında hiçbir şeye. Sadece oradan uzaklaştırmak için öyle söyledim."
"Dinle Rose. Beni düşündüğünü anlayabiliyorum ama artık çocuk değilim. Birilerinin peşimden koşmasına ihtiyacım yok."
İkisi de bundan sonra sessiz kaldılar. Uzun yürüyüşleri sahnenin önüne gelene kadar devam etti.
"Sence kıdemli ne zaman gelecek?" diye sordu Mathias.
"Bilmem, her an olabilir."
"Geçen seneki adam gelmese bari. O kadar yaşlıydı ki sınavın ortasında kalbi tutucak diye korktum." Bu cümle Rose'u gülümsetti.
Onlar az önceki konuşmaları unutup sohbete devam ederlerken yıldırım büyücüsünün gözleri Alain'i arıyordu. Yanından gittiğinden beri onu görmemişti. Derken sahnenin üstüne bir geçit açıldı. Herkes bir anda sustu ve gözler oraya çevrildi. Geçidin içinden oldukça yaşlı bir adam çıktığında Mathias "Ölmemiş hala, hayret." dedi. Bu adamı geçen sene izlediği törenden hatırlıyordu.
Adam çok yaşlıydı. Yüzü kırışıklıklarla doluydu ve beli bükülmüştü. Elinde tuttuğu bir asaya dayanarak yürüyordu. Adımları çok ağırdı.
Sahneye gelince durup birkaç saniye kalabalığı izledi. Bu sessizliği Mathias'ın "Neden geldiğini unuttu galiba." diye düşünmesine neden oldu.
Ama onun düşüncesinin aksine adam gür bir sesle "Nihai Büyü Töreni'ne başlayabiliriz." dedi.
----------
Hikaye İle İlgili Bilgiler #5
Miraslar, büyücülerden bazılarının sahip olduğu muazzam bir güçtür. Var olan binlerce farklı miras, seçtikleri varislere bahşettikleri güçler ile varlığını belli etmektedir. Bir mirasın varisini nasıl seçtiği de bilinmemekle birlikte, bilinen tek şey, bu gücün her varisin ilk çocuğuna aktarıldığıdır. İlk çocuğa aktarılan bu güç, onun da ilk çocuğuna aktarılır ve bu şekilde devam eder. Eğer mirasa sahip olan kimse kalmazsa, miras yeni bir varis seçebilir. En çok bilinen miraslar: Ata Mirasları, İblis Mirasları, Kıyamet Mirasları ve İlahi Miraslar gibi miraslardır. Bilinen en güçlü miraslar Kıyamet Mirasları'dır. Bu miraslardan sadece bir tanesi varis seçmiştir. O varisten ise birden fazla Kıyamet Mirası olduğu öğrenilmiştir. Bir mirasa sahip olan kişi, onu uyandırana kadar gücünü kullanamaz. Nasıl uyandırabileceği ise tam bir muammâdır.
Seviyeler
Acemi Büyücü
Büyücü Çırağı
Büyücü Ustası
Büyücü Büyükustası
Büyücü Üstadı
Büyücü Kralı
Büyücü İmparatoru
Büyücü Atası
Büyücü Azizi
Büyücü Tanrısı
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..