3. Cilt: Felaket, Bölüm 6

avatar
421 0

Mathias - 3. Cilt: Felaket, Bölüm 6


3. Cilt: Felaket
Bölüm 6

"Ne oldu? Yoksa sinirlendin mi, ufaklık?" Garip bıyıklı erkek haydut konuştukça Mathias'ı daha da sinirlendiriyordu.

"Yoksa Thom'u öldürdüğünüz için mutlu değil misiniz?" diye sordu kadın. "Halbuki bizler çok mutluyuz."

Genç büyücü derin bir nefes aldı. "Biliyor musunuz?" diye başladı söze. "O belki de ölmeyi hak etmemişti. Kötülükten kurtulmaya çalışan biriydi. Fakat sizler onun gibi olmaktan çok uzak görünüyorsunuz. Burada size zarar versek bile pişmanlık duyacağımı sanmıyorum."

"Kısacası," diyen Dorian, açıklama yaptı. "Elindeki geniş bıçağı size sokmayı planlıyor. Canınız oldukça yanacak... Nereden bildiğimi sormayın."

Haydutlar birbirlerine bakarak güldükten sonra kadın olan "Tabii, tabii... İsterseniz arkamızı dönelim." diyerek dalga geçti.

"Hey, Dorian." Yıldırım büyücüsü kendisine seslenince şişman olan ona döndü. "Bunlar haydut olduğundan ve bizim de şu sıralar tam yetkimiz olduğundan, büyü kullanmak başımıza bela açmaz, değil mi?"

"Büyü kullanmamak başımıza bela açar." diye cevapladı o da. Bu cümle, genç büyücüyü gülümsetti.

"Yıldırım Damgası!" diye haykırırken elindeki enerji misketini kadının üzerine fırlattı. Onun direkt Nihai Büyüsünü kullanarak başlaması, şişman büyücüyü şaşırtmıştı. Fakat kadın çevik bir hareketle bundan kurtuldu ve saldırıya geçti.

Onun iğne kılıcının üzeri rüzgarla kaplanırken ileriye doğru sapladı. Kılıcın üzerindeki rüzgar, bir koni şeklini aldıktan sonra matkap gibi dönerek genç büyücünün üzerine uçmaya başlamıştı. Kadın bu saldırısıyla gencin işini bitireceğinden emindi. Fakat onun hesaba katmadığı şey, Mathias'ın kaçınma konusunda ondan daha iyi olduğuydu. O da bir anda yoldan çekilince, sivri rüzgar büyüsü son hızla ilerleyip bir evin duvarına çarpmıştı.

Bu sırada taşla kaplı olan Dorian da garip bıyıklı haydutla savaşıyordu. Onun bıçakları, taştan deriye işlemese de şişman büyücüye göre fazla hızlı olduğu için ikisi de birbirine zarar verememişti. Haydutun neden büyü kullanmadığı meçhuldü.

Yıldırım büyücüsü, elindeki bıçağa enerjisini aktardıktan sonra kadına doğru savurdu. Refleks olarak kendini kılıcıyla savunmuştu o da. Fakat elektriklenmiş ruh demiri ile temas eden kılıç, eline kadar taşımıştı bu gücü. Haydut, Mathias'ı geriye ittirdikten sonra kılıcı tuttuğu eline baktı.

"Lanet olsun, elim uyuştu." diye düşündü. Kılıcına gelecek sağlam bir darbe, onu aniden silahsız bırakabilirdi.

"Çarpma!" Küçük bir yıldırım, hayduta doğru uçuyordu. Cızırtı sesleri kendisine hızla yaklaşırken kadın, kendi etrafında dönerek yana kaçtı ve aniden ileriye atılarak genç büyücüye saldırdı. Bunlar fazla hızlı gerçekleşince beyaz saçlı büyücü, kaçınmak için zaman bulup bulamayacağından emin olamamıştı. Tam alnının ortasına doğru hızla saplanacak olan iğne kılıca bakarken her şey onun için bir kere daha yavaşlamıştı.

Bu durumu daha önce de birkaç kez yaşamıştı. Hepsi hayati tehlike durumuydu ve ölmemesi için daima dışarıdan bir destek olmuştu. Çünkü kendi başına kaçınacak zamanı olmuyordu. Fakat... Fakat sanki bu kez bir şeyler farklıydı? Kaçınacak zamanı vardı.

Her şey onun için ağır çekimde ilerlerken eğilmek için harekete geçti. Kendi hareketleri de aşırı yavaştı. Ama düşünme hızı hiç düşmemişti. Kılıcın saçlarını sıyırarak boşluğa saplanışını hissetti. İki parmağını ileriye doğru uzatıp kadının karnına dokunduktan sonra kendini geriye atmıştı.

"Reflekslerin güzelmiş ama yeterli değil." dedi haydut. Kılıcını tekrar saplamak için kaldırmıştı.

"Çarpıl, adi karı!" Aynı anda iki elini de kullanarak iki büyü fırlatmıştı genç büyücü. Fazla yakın mesafe olduğu için, bu büyü savuşturulamayacaktı.

İki Çarpma'yı da yiyen kadın, acıyla bir adım gerilediği sırada, genç büyücü, garip bıyıklı adama saldırdı. Habersiz gelen bu saldırı, onu bir an için hareketsiz bırakınca, Dorian bu anı kullanmış ve ağzının üstüne sanki tuğlayla vurur gibi taş kaplı yumruğunu geçirmişti. Birkaç dişi kırılıp ağzından fırlayan adam yere düşer düşmez, şişman büyücü de kadına gelmişti.

O sırada tam onların yanına bir yıldırım düştü. Havanın fırtınalı olmadığından emin olan haydutlar gökyüzüne bakarken, tam tepelerinde kara bir bulutun dolaştığını görmüşlerdi.

"Bu ilk damgaydı." dedi genç büyücü. "10 saniye sonra ikinci yıldırım düşecek. Acaba ikinci damga hangi kadının karnında?"

Oradaki tek kadın olan haydut, bir anda başını eğip karnını kontrol edince küçük, mavi enerji misketini gördü. Ama bunu ne zaman yerleştirmişti ki?

"Saldırımı savuşturunca karnıma dokundun." dedi öfkeyle.

"Aynen, birazdan da yıldırım sana dokunacak." Mathias yerden hızla kalkıp bıçağa tekrar enerjisini aktardı. Kadından birkaç adım uzaklaşmıştı. O sırada o ise elleriyle o damgayı sökmeye çalışıyordu ama nafileydi. Parmakları, enerji misketinin içinden geçiyordu.

Garip bıyıklı haydut yerden kalkarken ağzından akan kanı silmiş, kadına bakıyordu. O anda ikinci yıldırım tam da kadının üzerine düştü ve acı dolu bir çığlık duyuldu. İnsanlar evlerinden çıkmaya korktukları için kimse dışarıda değildi. Bu savaştan zarar görmekten çekinmişlerdi. Muhafızlar ise o an farklı bir kısımda devriye geziyorlardı. Yıldırımlar dikkatlerini çekmişti ama oraya gelmeleri zaman alacaktı.

Yıldırımdan sonra bedeninin bazı bölgelerinde yanıklar olan kadın ortaya çıkmıştı. Tüm enerjisini kendini korumak için bedeninde yoğunlaştırmaya çalıştığı için biraz daha dayanabilmişti. Büyücü Büyükustası olmasının da önemi vardı tabii ki.

Ayakta durmakta zorlanıyor gibiydi fakat dayanmıştı. Sonuçta bu büyü, genç büyücünün en güçlü saldırısıydı. Yıldırım Damgası, Çarpma'ya göre çok daha güçlü bir yıldırım saldırısıydı. Özellikle yıldırımın gökyüzünden düşmesi, bunu daha da güçlü kılıyordu. Çünkü saf enerjiden ziyade, enerji tarafından oluşturulmuş fırtına bulutları bu yıldırımı düşürürken damga ise tıpkı bir paratoner gibi onu üzerine çekiyordu. Bu gerçek bir yıldırım sayılabilirdi.

Şişman büyücü hiç beklemeden taş kaplı yumruğunu onun da kafasına geçirdi. Çarpılınca zaten yaralanmış olan kadın, bir de bu darbeyi yiyince kendini yerde bulmuştu. Baygın görünüyordu.

"İyi iş." Dorian, onu takdir ederken genç büyücünün kaşları hala çatıktı.

"Arkanda." dedi. Garip bıyıklı adam yine ayağa kalkmıştı. Pek de savaşabilecek gibi durmuyordu. "Onu da indir de işi bitirmiş olalım." Genç büyücü, bu kez acıma veya pişmanlık hissetmiyordu gerçekten de. Bunlar, gerçek kötü adam tabirine uyuyordu ne de olsa.

Şişman büyücü, başladığı işi bitirmek için hayduta doğru yürürken Mathias da hala gelen giden olmayışına şaşırarak arkasına döndü. O an sadece bir kişiyi görmüştü ve bu gördüğü kişi onun için yeterliydi.

"Mari!"

Genç kız arkasına dönüp koşmaya başladı. Yıldırım büyücüsü de onun peşindeydi. İnsanlar pencerelerden onlara bakarken kız "Beni rahat bırak!" diye bağırdı.

"Bekle! Bizimle gelmelisin!"

Koşu devam ederken beyaz saçlı genç, hızla ona yaklaşıyordu. Koşu hızları arasındaki fark biraz fazlaydı. Onu kolundan yakaladığı zaman yüzüne bir su topu yedi. Bunun tek yaptığı şey saçlarını ıslatmak olmuştu.

"Sakin ol! Konuşmak istiyoruz sadece!" Onun ikazına rağmen kız kurtulmak için çabaladı ama genç büyücü fiziksel olarak da ondan daha güçlüydü. En azından uzun zamandır doğru düzgün beslenememiş ve hala yaralı gibi duran bu kızdan daha güçlüydü.

"Mathias! Onu yakaladın mı?" Şişman büyücü nefes nefese koşarken onlara yetişti. "Muhafızlar geldi. Geri kalanını onlar hallediyor."

"Güzel, öyleyse biz de gidebiliriz."

"Beni bir yere götürebileceğinizi mi sanıyorsunuz? Ben bir Büyücü İmparatoruyum! Sizin emirlerinizi dinleyip tehditlerinizden korkacağımı mı düşünüyorsunuz!?" Kızın bu söyledikleri ikisini de duraksattı.

"Sen, Büyücü İmparatoruyum mu dedin?" dedi genç büyücü. Onun bir saldırısını daha yeni yemişti yüzünün ortasına ve kafası hala yerinde olduğuna göre bu kızın Büyücü İmparatoru olduğuna inanmayacaktı.

"Bırak beni dedim!"

"Mari, sana zarar vermeyeceğiz. Senden sadece haydutlarla ilgili bilgi istiyoruz. Bizimle loncaya gel. Güvenliğini garanti edebiliriz." Mathias onu ikna etmeye çalışırken "Az önce savaştıklarımız seni yakalamaya gelmiş haydutlardı. Dışarıda dolanmaya devam edersen er ya da geç yakalanacaksın."

Mari ona bakarken hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Savaşı izlediği sokağa doğru baktı bir süre. Gerçekten de sokakta böylesine tek başına kalmasının güvenli olduğunu mu düşünmüştü? Hayır, hayır, bu kesinlikle güvenli değildi.

"Merak etme." diye ekledi Dorian. "Lonca binasında hiçbir haydut sana dokunamaz. Sadece bizimle gel."

"Benden ne istiyorsunuz?"

"Sana bunu yolda uzun uzun anlatabiliriz. Ama sanırım bu geceyi burada geçireceğiz." Gecenin geç bir saatinde 2. Kuzey Bölgesinde olduklarından dolayı 1. Bölgeye geçmek için pek iyi bir zaman değildi. Arabacı bulmak imkansızdı bu saatte. Böylelikle genç kız her ne kadar istemese de üçü birlikte bir hana girdiler.

Herkes onlara bakarken geçip bir masaya oturdukları zaman "Kusura bakma ama bu gece hiçbirimiz uyumuyoruz. Seni odada tek başına bırakamayız." dedi Dorian.

Mari ise "Ne istediğinizi söyleyecek misiniz?" dedi, yüzlerini incelerken.

"Bak şimdi..." diye söze başlayan Mathias, bir çırpıda son birkaç gün içinde olan her şeyi ona anlattı. Yerleşkeyi buluşlarını, Daylen adlı haydutu, bahsi geçen planları, onu neden aradıklarını ve bugün yerleşkeye saldırı düzenlendiğini...

"Yerleşkeye saldırmamalıydınız. Şu anda orası boş olmalı." dedi genç kız.

"Neden böyle düşünüyorsun?"

"Çünkü ne istediklerini biliyorum."

İkili aynı anda "Ne istiyorlar?" diye sormuştu. Mari, birkaç saniye onlara baktıktan sonra derin bir nefes aldı.

"Bunu size söylemeden önce, bana iyi adamlar olduğunuzu kanıtlayabilir misiniz?" dedi.

"İyi adam olduğumuz belli değil mi? Elma suyu içen kötü adam mı olur?"

"Bir konuda yardımınızı istiyorum. Elde etmek istediğiniz her bilgiye sahibim. Her sorunuzu yanıtlayacağım. Ama öncesinde bana yardım etmelisiniz."

"Bize bildiklerini anlatırsan sana yardım edebiliriz." diye cevapladı şişman büyücü.

"Hayır, öncelikle bana yardım etmelisiniz. Her şeyden daha önemli bu."

"Hangi konuda yardım istiyorsun?"

"Kardeşim..." Mari söze başlarken duraksadı. "Kardeşimi de alabilmek için köyüme dönmeliyim. Her şeyi onun için yapıyorum. Bana yardımcı olun. Onu da haydutlara yakalanmaktan kurtardığımız anda her sorunuza cevap vereceğim. İnanın bana istediğinizden çok daha fazlasını biliyorum."

İkili önce kıza, sonra da birbirlerine bakarken bir süre sessiz kaldılar.

Hikaye İle İlgili Bilgiler #34

Her büyücü, diğer büyücülerin saldırılarından korunmak için enerjisini kullanabilir. Bedende seviyeden dolayı olan büyü direnci haricinde, enerjiyi içinde yoğunlaştırmak adı verilen bu yöntem sayesinde, büyü direnci bir miktar daha arttırılır. Bunu bedenin yüzeyinde oluşan görünmez bir kalkan olarak düşünebiliriz. Bu kalkan da aktifken, kişinin büyü direnci, normalin üzerinde olacaktır. Fakat bunu aniden yapmak çok zor bir şeydir. En azından birkaç saniye gerekli olduğu için, geleceği önceden kesinleşmiş saldırılar haricinde pek kullanılamaz.

Seviyeler

Acemi Büyücü
Büyücü Çırağı
Büyücü Ustası
Büyücü Büyükustası
Büyücü Üstadı
Büyücü Kralı
Büyücü İmparatoru
Büyücü Atası
Büyücü Azizi
Büyücü Tanrısı






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 47022 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr