7. Cilt: Varise Suikast
Bölüm 7
"Kafa yapmaz değil mi?" Lonca liderinin, odasına gelerek kendine bir hap uzatması üzerine böyle demişti genç büyücü. Diğer herkes aşağıda Gelişim Rehberi'ni inceliyordu.
"Kullanman gerekiyor bunu."
"Bak zaten sürekli Dorian yüzünden hastanedeyim, bir de kafam hoş gezmeyeyim etrafta?"
"Al şunu, Mathias."
Kendisine uzatılan hapı aldı. Normal ilaçlara göre daha küçük görünüyordu. Ama sadece tenine değiyor olması bile huylandırmıştı genç büyücüyü. "Eğer olur da ölürsem, ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz." dedi ve bir parmağıyla kenara yığdığı elma sularını gösterdi.
"Merak etme. Bunun sana faydası olacağına inanıyorum."
"Neyse ki tanıdığım birisin. Yoksa yabancılardan şeker almıyorum." Beyaz renkli ilacı aniden ağzına atıp yuttu. Ortaya çıkaracağı enerjiyi bedeninde kullanabilmek adına hızlıca meditasyon durumuna geçerek midesindeki hapın erimesini bekledi.
O sırada Eleanor da ilgiyle ona bakıyordu. Staraggradios ne demişti? 9. Seviye bir hap... Ancak Büyücü Azizi ve üzerinde bir güce sahip biri tarafından yapılabilirdi. Üstelik yaşlı adam buna 2 yıl harcadığından bahsetmişti. Etkisi tam olarak ne olacaktı?
Bir süre boyunca beklediler. Fakat ilacın enerjisi hiç hissedilmedi. Sanki mide yerine hiçliğe gitmiş ve tamamen yok olmuştu. Tüm enerji sistemini rahatça hissedebilen Mathias, ekstra bir etki olmadığından emindi.
"Eee? Böyle mi olması gerekiyordu?" diye sordu. "Yoksa bayıltıcı bir şey mi yutturdun lan bana? Ben baygınken elma sularıma dokunursanız kavga çıkar, söylemedi deme."
Kadın birkaç saniye daha bekledi ama bir şey olacağı yok gibiydi. Yine de etkisini geç gösterebileceğini de hesaba katarak "Biraz geç çalışıyor. Bugün boyunca meditasyondan çıkma." diye tembihleyip aşağıya inmek için kapıya yöneldi.
"Üstüne elma suyu içsem dokunur mu lan?" Ağzının suyu akan Mathias, kendisini elindeki şişeyi bırakmaya zorluyordu ama direnmek çok zordu.
Fakat lonca lideri "Bir şey yiyip içersen ölme ihtimalin var. Söylemedi deme. Tabii ölürsen diyemezsin... Benim hatam." diyince mecburen bıraktı elma suyunu.
"Ölmeden önce içeceğim çok fazla elma suyum var. Erken ölürsem ziyan olurlar."
Böylelikle Eleanor odadan çıktı ve Mathias da meditasyona devam etti. Hiçbir değişiklik yoktu. Bu nedenle zaman geçsin diye enerjisini yoğunlaştırmaya çalıştı. Bunun gücüne de katkısı olacaktı. İlacın enerjisi ortaya çıkınca ona odaklanabilirdi.
"Enerji sistemimdeki kirler aynı elma suyu içmediğim günler gibi. Hiç yok."
Bir süre daha enerjisini yoğunlaştırarak dolaştırdı içinde. Normal şartlar altındayken Gelişim Rehberi'nden öğrendiğine göre yıldırım büyücülerinin bedenlerinin dışına çıkarmaları gerekiyordu enerjilerini. Ama genel eğitim kısımlarında ise beden içinde enerjiyi daha hızlı harekete geçirebilirse dışa aktarımın da kolaylaşacağı yazılıydı. İlk adım dışı güçlendirmekti ve Mathias bunu zaten hemen hemen her gün yapıyordu. Ara sıra farklı bir gelişim yapmak da iyiydi.
"Gücüm de aynı elma suyu stoklarım gibi. Sürekli artıyor... Ulan iş dönüp dolaşıp elma suyuna geliyor. Başka yerde mi çalışsam acaba?"
Bu şekilde bir süre daha devam etti ve garip hissin gelişiyle duraksadı. Göğsünde yine anlamlandıramadığı bir enerji vardı. Hafif bir his olarak başlamıştı ama her geçen saniye daha da artıyordu. Bunun haptan dolayı bu şekilde gerçekleştiğini düşündü ve hızlıca enerjiyi istikrarlı hale getirmeye odaklandı. Fakat garipti ki bu enerjiyi düzenli hale getirmeyi bırak, ona etki bile edemiyor gibiydi. Baskı ise gittikçe artıyordu.
Birkaç saniye sonra bir elini göğsüne attı. "Ben garip bir enerji sanıyorum da kalp krizi mi geçiriyorum acaba lan?" diye düşündü. Ayağa kalkmak için çabaladı ama bacakları bir anda hissizleşti ve yere düştü. Şimdi iki eliyle tutuyordu göğsünü.
"Böyle olacağını bilsem elma suyu içerdim. Şimdi içemeden öleceğim." Biraz daha artan baskı iyice canını yakmaya başladı. Fakat ağzını açıp da kimseye seslenemedi. Sadece fısıltı gibi iniltiler çıktı.
Biraz da diğer tarafa doğru kıvrandıktan sonra hissetti midesindeki hapın enerjisini. Aden ortaya çıkan enerji bir anda göğsündeki garip enerjiye yumuldu ve ikisi temas ederken Mathias bilincini kaybetti.
----------
Lonca binası bir çığlıkla sallandı. Herkes sarışın geçit büyücüsünün başına toplanırken onun alnında fındık büyüklüğünde ter damlaları oluşmuştu. Gözlerinde büyük bir korku vardı. Nefes alışverişleri düzensizdi. Hatta bazen nefes alamıyordu.
"İyi misin, Eva?" Tavon ona bir bardak su verirken sordu. Bir eliyle de alnını silmişti peçeteyle.
Genç kız sadece onlara baktı. Zorlukta yataktan kalktı ve lavaboya doğru iki adım attı ki elini bir anda başına dayayıp iki büklüm oldu.
"Eva!"
Ona doğru koştular ama o sadece "Git artık..." dedikten sonra başını tutmaya devam ederek bayıldı.
Onu hemen yatağına yatırmışlardı. Eleanor, ikizleri şifacı getirmeye yollarken Dorian "Neden loncadaki herkes bayılıyor?" diye sordu.
"Az önce o 'Git artık.' mı dedi?" Başında bekleyen lonca lideri, teyit etmeye çalışıyordu.
"Ben de duydum." Tavon da ona destek çıktı.
"Kimden bahsediyor?"
"Bilmiyorum."
Kısa süre sonra ikizler ve şifacı gelmişti. Erkek şifacı önce Eva'nın durumunu kontrol ettikten sonra uyandırabilmek için birkaç büyü denedi. Fakat büyülerinden hiçbiri onu uyandırmaya yetmedi.
"Neyi var?"
Kendisine yöneltilen soru üzerine şifacı "Kesin bir şey demem mümkün değil. Sadece fiziksel bir yaralanmadan kaynaklı olmadığını söyleyebilirim." dedi. Sonrasında çıkardığı iksirden ona bir yudum içirdi ve "Yarın sabaha kadar uyanmazsa tekrar geleceğim. Daha detaylı bir kontrolden geçmeli." diyerek oradan ayrıldı. Sonuçta hastane hep doluydu. Sabaha kadar burada bekleme lüksü yoktu.
O da gidince yine sadece lonca üyeleri kalmıştı. Genç kıza bakarken hepsinin yüzü düşüktü. Buna bir anlam vermekte zorlandılar. Herhangi bir sorun olmaması gerekiyordu. Şimdi neden böyle bir şey olmuştu ki?
"Hadi siz uyuyun." diyen Tavon, kızın yatağının başına bir sandalye çekti. "Ben onunla kalırım."
Kimse ona bir şey demedi. Şüphesiz aralarında en çok endişelenen kişi oydu. Sonuçta Eva ile çok uzun zamandır süregelen bir dostlukları vardı. Bu nedenle herkes odayı terk etmeye başladı. Eleanor gitmeden önce bir elini yardımcı liderin omzuna koydu ve "Endişelenme. Bir sorun varsa bunu çözeceğiz." diyip odadan ayrıldı. Sadece ikisi kalmıştı şimdi.
----------
"Bu nasıl zebani lan?" Yatağında uyanan Mathias, ilk olarak Dorian'ı görünce sinir bozucu şekilde konuşmaya başlamıştı bile. "O kadar sıcakta terliyorsunuz. Zayıf olman gerekmez mi?"
"Kes sesini lan! Şişman olup olmayacağımı sana mı soracağım!?"
Genç büyücü hemen yatakta doğruldu. "Yöneticiye dilekçe vereceğim. Seni daha sıcak yerlere aldırsın da gör."
"Sıcaklık istiyorsan neden Eleanor'a gitmiyorsun? Seni iyice ısıtır."
"Yok ya, ölmemişken şimdi aksiyona gerek yok. Nerede lan elma sularım?" Yatağının dibine yığdığı elma suyu stoğuna giden Mathias, şişeleri peş peşe devirdi. 3, 5, 10 derken oldukça fazla içmişti. "Biraz susamıştım, iyi geldi."
"Dün neden bayıldın lan sen?" Şişman büyücü ona bakarken sordu.
"Eleanor bi' hap verdi. Ölüyordum az daha. Ama neyse ki elma suyu hayallerim beni hayata bağladı. Yoksa işim yaştı."
"Kesin öyledir. %100 yaşanmışlığı var, eminim."
"İnanmazsan dayıya... Şey işte teyzeye sor. Hem yalan borcum mu var sana, güvensiz piç?"
"Boş yapma da aşağı gel. Konuşacaklarımız var."
Dorian kalkarak odadan çıktı. Onun birden bire böyle davranması genç büyücüye garip hissettirdi. Fakat bir şey demeden kalkıp peşinden gitti. Ne söyleyeceğini merak ediyordu.
----------
"Fırtına çıkıyor." Şehrin dışından olanı biteni izleyen Atalar grubu, oldukça hırpalanmış görünüyordu. Ennoc'un bir kolu yoktu. Diğerlerinin ise çeşitli bölgelerinde yaraları vardı. Fakat çok da ağır sayılmazlardı.
"Ne kadar vaktimiz var?"
"Dönmesi için mi? Yaklaşık olarak 2 gün."
"Ennoc kolunu feda etmeseydi hepimiz ölmüş olurduk. Qudve onun sayende tuzağa düşüp geçide girdi. Çok uzak bir krallığa yolladım. Yolculuk 1,5 gün sürmeli. Eğer hemen buraya dönebileceği bir geçide girse bile yine de 1,5 günde ancak gelebilir. Geceleri kendisi gelmeye kalkarsa da 2 ya da 3 gününü alacaktır. Artık fırtına da çıktığına göre, beklemenin anlamı yok." Vergerd eline yumruk büyüklüğünde bir taş aldı yüzüğünün içinden. Taşın üzerinde garip bir sembol vardı. Yazıt dilinden çok Antik Dil sembollerine benziyordu.
"Mirasını bu şekilde mi kullandıracaksın?"
"Geri geliş süresini gördük zaten. Artık onunla çok uğraşmamıza gerek yok. Mirasını kullandırıp saldırtacağız. Bu Habis Çağrı Çekirdeği uzun menzildeki bütün Üstün Mahlukatları buraya yığacak. Büyücü İmparatorları olsa bile yine de mirasa ihtiyaç duyacaklar. O mirasını kullanana kadar bekleyeceğiz. Sonra ise işini bitirmeye oynayacağız."
"Son darbeyi ben vurmak istiyorum." Tek kollu Ennoc konuşuyordu. "Burada olmasaydık kolum gitmeyecekti. O çocuğun kolunu koparıp kıçına sokacağım."
"Öyleyse son darbeyi sana salabiliriz."
Kısa süre sonra gökyüzünde gördükleri bir karaltı, tüm muhafızların dikkatini yukarı çekti. Herkes oraya bakarken şehir duvarının dibinde bir geçit açıldı ve içinden çıkan gri saçlı adam, elindeki taşı hızlıca duvarın dibine gömüp geçide geri girdi. Muhafızlar tekrar etrafa bakmaya başlayınca ise uzaklardan gelen bir kükreme duyuldu.
İlk Üstün Mahlukat geliyordu. Gücü 6. Seviyeydi...
Hikaye İle İlgili Bilgiler #97
Habis Çağrı Çekirdekleri, avlanmayı seven loncalar veya mahlukatları bir yerde toplamak isteyen kişiler tarafından kullanılan bir eşyadır. Üzerinde Habis Ruh Gücü Kontrolü parşömeninden bir sembol bulundurur ve bu sayede mahlukatları kendine çeker. Sembolün yerleştirildiği materyal oldukça önemlidir. Çünkü bu sayede eşyanın gücü belirlenir. Zayıf veya yaygın materyaller sadece düşük seviye mahlukatları çekerken nadir materyaller Üstün Mahlukatları cezbedebilir. Yine de uzun süre kullanımı önerilmeyen bir eşyadır. Çünkü enerjisinin bitmesi gibi bir durum yoktur ve daima menziline giren mahlukatları kendine çekecek ve büyük bir birikime neden olacaktır. Mahlukatlar tarafından bulunup yok edilmesi halinde ise toplanan tüm mahlukatlar en yakın yere saldıracağından sıkıntılı bir durumdur.
Seviyeler
Acemi Büyücü
Büyücü Çırağı
Büyücü Ustası
Büyücü Büyükustası
Büyücü Üstadı
Büyücü Kralı
Büyücü İmparatoru
Büyücü Atası
Büyücü Azizi
Büyücü Tanrısı
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..