Kız, kafasını omuzuna koyduğu adamın son nefeslerini dinleyip göz yaşları içerisinde üşümeye yüz tutmuş bedenini daha çok kollarına sardı. Ve ölümün yumuşak uykusuna kendisini de bıraktı.
Kız, annesinin iki kolundan tutulmuş babasının polislerle gidişini seyrediyordu. Abisi elinden tutup onu odasına götürdü henüz 4 yaşındaki kardeşine bakıp kalbinin saflığı kadar tebessüm edip iki eliyle kulaklarını kapattı, annesinin dışarıdaki feryatlarını duymasını istemiyordu.
Kendisi de 8 yaşındaydı büyük sayılmazdı ancak kardeşinin etkileneceğini bilecek kadar da büyüktü. Seneler, babalarının dostu tarafından uğradığı iftira ile cezaevine girmiş, annelerinin ise üzüntüden felç kalmış bedenine bakmak ile geçmişti.
Emin 18 yaşına gelmiş okulu bırakıp inşaatta çalışıyordu. Bir gün mola vermişlerdi ki bir iş arkadaşının cebinden çıkartıp diğerine verdiği küçük bir pakette içindeki beyaz tozu uzattığını gördü " o ne? " Diye bilgisizce sordu akranı gençler de birbirlerine bakıp " toz, ister misin ? " Diye sordular, çocuğun bu işi bulmasına yardım etmiş çocukluk arkadaşı Halil yanlarına gelip " öyle şeyler bilmez o, sen de sok şunu ortalıkta gösterme lan " diye sert çıkıştı. İş bitmiş Halil ile Emin evlerinin yoluna giden ortak yolun sonuna doğru gelmişlerdi ki
- Halil o toz dedikleri neydi
+ boşver
- söyle be ne olacak
+ Uy**turucuydu
- alkol gibi mi
+ Aynen, ama daha tehlikeli daha öldürücü sakın bulaşayım deme çok pis bir meret ona göre daha kurtulamazsın
Yol çatallaşınca vedalaşıp evlerinin yollarına dağıldı gençler, evine varınca her zamanki gibi kapıyı kardeşi açtı " hoşgeldin abi " abisi elini kızın yanağına koyup " hoşbuldum fıstık " deyip içeri girdi. Elini yüzünü yıkayıp mutfağa geçti. " Annem nasıl ? " Diye sordu genç kız bir iç çekip abisinin yüzüne bakmakta tereddüt etti ve sonra zorda olsa ağzından kelimeler döküldü " bu gün polisler geldi ... Babam intihar etmiş " Emin'in boğazında kalan lokma ile yanındaki suyu alıp kafasına dikti yıllar geçmiş ve babasının yüzünü dahi hatırlayamıyordu ama yinede keşke bişe yapabilsek diye düşündü ve annesine bakarak fısıldadı " annem biliyor mu " kız kafasını olumsuz salladı " ben de okulu bırakacağım, çalışacağım " abisi sinirle " hayır , okuyacaksın " demesiyle kız yemeği karıştırdığı çatalı bırakıp " ne sağlayacak bana. Annem öyle yatıyor, babam artık dönmeyecek cenaze işlemlerine başlayın dediler benim sınıftaki Esma evde dantel yapıp satıyor, bak kirayı zor ödüyoruz, faturalar, ihtiyaçlar derken çürüyoruz abi " abisi bu sözlerin karşısında boğazına yumru oturmuştu kız kardeşi okuyacaktı ne olursa olsun. Hil inatçı bir kızdı abisi merakla sordu " ne iş yapacaksın ? " kız kafasını yemekten kaldırıp " üst kattaki Neriman abla varya onlar köye gidecekmiş bakkala bakacak birini arıyorlar, bizden başka da tanıyıp güvendikleri biri yok bizim de durumu biliyorlar " Emin bitiremediği yemeğini tencereye döküp tabağına su tuttu ellerini tezgaha koyup " tamam " deyip arkasına döndü, ellerini önünde birleştirip " sana da bir şey olursa yaşayamam " dedi kaşlarını çatıp, ama o ifadenin altındaki bakışlar yorgundu.
Henüz çocuk olan bu kardeşler hayatın kötü yüzünü görmüşlerdi. " Biz dışarıya çıkıp geliyoruz tamam mı sende uyu aklın bizde kalmasın " deyip saçlarını okşadı annesinin ve alnından öpüp bahçede bekleyen abisine yetişti. Gömülmeyi bekleyen yüzünü bile hatırlamadıkları babalarının cesedini aldılar. " Abi bu mezar için parayı biriktirdiğimizden mi aldın " Emin " hayır " deyip sıkıntıyla iç çekti " Halil den borç aldım, anneme sözüm var o paraya daha ekleyip ameliyat parası olarak kullanacağız "
O sırada Halil yanlarına yaklaştı ve " Emin bir gelsene " genç, kafasını kaldırıp Halil'e baktı ve birlikte yürümeye başladılar " bir iş var, kişi başı 10 bin dolar " Emin hayatında hiç böyle bir para miktarı görmek bi yana dursun hayalinde bile kurmamıştı kendini yalnız kardeşi ve annesine adayıp dünyevi zevkleri bilinçsizce reddetmişti;
+iş ne
-bir teslimat var kargo gibi düşün, birine ulaştırmalıyız
+Halil ne işi bu bu kadar para veriyorlar
- olum 10 bin dolar diyorum gerisine karışma, parayı al anneni de ameliyat edersin yeni ev bile alırsın.
Emin tedirgin oldu bunun iyiye işaret olmadığını hissediyordu " sadece ikimiz, bana güvenmiyor musun " deyip elini omuzuna koyup aralarındaki mesafeyi kapattı " sen benim tek dostumsun elbet güveniyorum ama bilemedim " " bu gece 11 gibi benim eve gel anlatacağım " Emin kafasını sallayıp kardeşinin yanına döndü.
Akşam olmuş Emin, halil'in yanına gitmişti.
+ Birazdan bir arkadaş gelecek teslimatı verecek, ikimiz yola çıkacağız
- ne teslimatı
+ Ben biliyorum sen karışma
- Halil bak başımız belaya girmesin
+ Sorun yok Güven bana her şey kontrolüm altında
- kime vereceğiz peki
+ Hiç bastonlu cengizi duydun mu
- şu uyuşturucu satan çete lideri değil mi
+ Aynen o
- lan uyuşturucu mu vereceğiz, nasıl bir işe karıştık biz
+ Hiç bir şey olmayacak, bizi korur, ona polisler bile yaklaşamıyor
- Halil ben yokum
+ Atık benimlesin girdin bir kere ... Amma korkakmışşın lan 10 bin doları alıp sik*irgit nereye istiyorsan ama artık dönüş yok
Genç adam kara kara düşündü ne yapacağını bilemedi. Saat gece 12 yi gösteriyordu ki kapı çalmış, Halil açmış ardından elinde siyah bir çanta ile girmişti
+ Allah bereket versin yola çıkıyoruz
Emin diyeceği her şeyi yutuyordu bir tarafta para bir tarafta bilemediği bir korku vardı, montunu giyip yavaşça oturduğu koltuktan kalkıp Halil'i takip etti. Arabaya bindiler. Halil direksiyon da emin yanında oturuyor Halil'in parayı alınca neler yapacağını dinliyordu hareketsizce. Birden araba durdu, farlar kapandı ve arabadan indiler. Bir gecekondu mahallesinde ,ıssız bir sokakta, tek katlı bir evdi, Halil omuzları dik bir şekilde önden yürüyor Emin de onu takip ediyordu. Bir süre kapıyı çaldıktan sonra bir adam açtı üzerinde ki siyah kapüşonlu dan yüzü gözükmüyordu. Adam çantayı açıp içindeki beyaz poşeti çıkarıp inceledi ve arkadan bir ses duyuldu " ellerini kaldır polis !! "
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..