Adam içeri hızla kaçıp kapıyı kapattı. Halil bahçeye girip koşarak gözden kaybolmuştu ancak emin ne olduğunu anlayamadan yüz üstü yere yatırılıp soğuk zeminde elleri ters kelepçe ile bağlanmıştı insanlar ölüm anında hayatı gözlerine gelir emin ise biricik kardeşi ve felçli annesini gördü ve polisler onu sert bir şekilde götürdü hızlı bir sorgu ve delillerle sabit bir suç bataklığın in içinde buluverdi kendini. Nöbetçi mahkeme ye çıkarıldı . " 9 yıl 5 ay hapis cezasına carptirilmistir" eminin gözleri arkasındaki küçük kardeşinin goz yaşları içerisindeki umutsuzluğuna bakarak kaldı çünkü abisi onun kahramanıydı bir suçlu değil bir anda yerinden fırlayan hil koşarak abisinin yanına koştu henüz 14 yaşındaki kız abisinin suçsuz olduğunu bilsede bu adamlara nasıl anlaktacakti ki ve yaşlı gözleriyle iki kolundan goturulen abisinin arkasından elinin tersiyle sildigi yaslarıyla bakakaldi.
Silivri cezaevinin kapıları emine açıldı ve titrek bir nefes alıp içeri girdi. Burası Emin için farklı bir dünya ve artık her şey geride kalmış ve yeni bir dünyaya adım atmıştı kapıdaki gardiyan bağırdı " Yeni mahkum geldi eti sizin kemiği bizim " diyerek pis bir sırıtışla koğuşa iter gibi soktuğu adamın arkasından çelik kapıyı kapattı. Genç adamın kulakları koridorun içinde yankılanan kapının kapanış sesiyle dolup taştı. Karşısında bir avuç suçlu ile dört duvar arasına kalmıştı, bir adam ona yaklaşıp " hoş geldin, adın ne delikanlı " " Emin " diyebildi sesi çıkmamıştı korkuyordu ne yapacağını bilmeyerek ürkek bir ceylan gibi kendini çaresiz bir av olarak görüyordu " dilini mi yuttun abi sana adını sordu " diyerek yaklaşan adam elini Emin'in ensesine koydu bir adam yatağından kalkıp bu çocuğu gözüm bir yerden ısırıyor ama " eliyle cenesindeki sakalına koydu " Emin Rüzgar " ha şu kendini ayna parçasıyla kesenin oğlu benziyorsunuz... Dimi sensin " Emin aydınlanmış gibi başını kaldırıp " babam burada mıydı " diye sordu iki kişi haince sırıtıp " salağın tekiydi sen onun gibi olma git bir çay koy bakayım nasıl yapıyorsun " " benim yatağım nerede " diye sordu aklına söyleyecek bir şey gelmemiş hala üst üste yaşananları sindirememişti " al senin yatağın " deyip arkasından yere sertçe itilmesiyle beton zemine yapıştı tam ayağa kalkacakken random bir tekme yiyip kafasını yere çarptı yarı baygın halde ne olduğunu anlamadan vucudu tekmelenmeye başladı bir çöp poşeti misali birinin sesini duydu " bir daha benim sorumu cevaplayacağına mal mal bakarsan bu az kalır senle uğraşacağız belli oldu " genç adam icinde tutamayıp ağlamaya başladı o hayatında hiç kavgaya girmemiş hayatı tanımayan pasif bir çocuktu. Biri onu yerden kaldırıp daha yumuşak bir yere yatırdığını hissetti ama gözlerini açmak istemedi herşeyin bir kabustan ibaret olup uyanmak istedi ve kendinden geçip uyudu. " Şşh kalk lan " omuzunun dürtülmesiyle irkilerek uyanmış ve bu görüntüye gülenlerin kahkahalarını duymuştu " kahvaltı hazırla bugünün şanslısı sensin piyango sana vurdu " kendiniz hazırlayın " dedi yarı uyku sersemi sesiyle ve kolundan çekilip yere düşürüldü " kalk lan " diye biri kükredi " senin nazınla mı oynayacağız yavşak, burası Anan'ın evi değil " bunun bir son bulmasını dileyerek yerden kalkıp karşı duvardaki tezgaha gitti yanına kirli sakallı yumuşak çehreli kısa boylu bir adam geldi " sana yardım edeyim kardeşim, ben Hakan " deyip birlikte hazırladılar. İlerleyen saatler de koğuşun kapısı açılmış " Emin Rüzgar ziyaretçin var " bu lafı duyduğu gibi yatağından fırlayıp gardiyanın yanında bitti Emin " naptınız lan çocuğa gitmeye çok meraklı " deyip sırıttı ve birlikte ard Arda 3 parmaklı koridor kapılarını aşıp görüşme odasına vardı kız kardeşi hil gelmişti yanında komşusu Neriman hanım ile birlikte
+ Abim ( ağlamaya başlar )
- ağlama gülüm
+ Yüzüne noldu ne yaptılar sana
eliyle yüzüne dokunduğunda tiz bir acı hissetti burnu çizilmiş kaşı patlamıştı
- önemli bir şey değil
+ Annem öldü, beni de evden attılar Neriman ablalarda kalıyorum
Neriman hanıma mahcup baktı. ( Gözleri doldu, sesi çıkmadı )
+ Allah razı olsun abla
- ne demek oğlum lafı mı olur
+ Annem
Diyebildi sadece genç adam
- abi nolur çık
+ Bulacağız bir hal çaresini
Gardiyanın süre bitti demesiyle gözleri dolan Hil hıçkırıklara boğulup abisini ölüme gönderircesine ayrılmak istemedi abisi sadece sarılabildi ne diyecek bir laf buldu ne de başka bir şey ve gardiyanla birlikte koğusuna dönerlerken gardiyan kolundaki saate bakıp " yemekhaneye diyoruz saati gelmiş " dedi. Yemekhane gelişi güzel temizlenmiş beyaz plastik masalardan, plastik beyaz delikli sandalyelerden oluşup, 4 bölmeli çelik tepsilerden yemek yeniyordu. Bugünün menüsünde sulu tam pişmemiş pırasa, tarhana çorbası ve deterjan tatlı pirinç pilavı vardı, üzerinde su lekeli çatal ve kaşıklarını da alıp bulduğu ilk boş yere oturdu. Yemeğinden bir lokma almıştı ki " burası benim yerim " diye gür bir ses duydu arkasına döndüğünde karşısında kalıplı, uzun boylu, kirli sakallı , esmer, kel bir adam vardı " bırak çocuk yemek yesin yer mi yok " diye başka bir ses duyulunca tüm yemekhane boşmuş gibi herkes sus pus olup iki farklı koğuş ağasına baktı " yok, varmı diyeceğin sarışınım " deyip dalga geçtiği adam ayağa kalkıp ~ kumral , koyu buğday tenli , yeni traş olduğu belli kısa sakallı, uzun hoylu, hafif kaslı bir adamdı ~ " ağzımızın tadını bozma " deyip kaş çatıp tehlikeli bakışlarını Emin'nin yanında dikilen adama dikti " bozarsam nolur lan " demesiyle sarışın adam elindeki tüm yemeklerden yalnız hafif kalıntılarının kaldığı çelik tepsiyi alıp adamın suratına tüm gücüyle vurmasıyla herkes birbirine girdi. Gardiyanların jopla mahkumları ayırmasıyla herkes koğuşuna döndü. Kahvaltı hazırlanmasına yardım ettiği Hakan'ın yanına gidip o sarışın adamın kim olduğunu sordu Emin " o üst kattaki koğuşun ağası sarışın derler ona adını bilen yok " merakla " onunla nasıl konuşabilirim " diye sordu emin ondan yardım istemeyi planlamıştı " konuşup napcan ki boşver " deyip ranzasına uzandı adam. Emin'e abi denilen kişinin yalakalarından bir adam yaklaştı " abi çay koymani istiyor " dedi Emin ise önce ona gözlerini dikmiş abiye sonrada başında dikilmiş adama baktı " kendisi koysun " bunu duyan Abi ranzasınsan inip " ne dedin lan sen " çocukluk arkadaşının ihaneti, kız kardeşinin gözyaşları, hatırlamadığı babasının intiharı, annesine olanlar ve tüm anılar gözünün önünden geçti, 9 yılın sonunu görebilecek miydi bilmiyordu bile ve kaybedecek hiç bir şeyin olmadığını canının da bir kıymete varmadığını tüm zihninden geçiriyor ve kalbiyle tasdikliyordu Emin adamın gözünün içine baktı " kendisi yapsın, ben hizmetçi değilim " Abinin ona hızlı adımlarla geldiği gördü ve ne yapacağını bilmeyerek hareketsiz kaldı , iki kolundan tutup burnuna kafa yemesiyle sersemleyip yere düştü emin, içinden ağlamak geliyordu ancak hiç bir şeye yaramayacaktı ve karnına bir tekme yedi sonra bir tekme daha, cenin pozisyonu alıp elleriyle kafasını sardı gördüğü tek şey ona acıyan gözlerle bakan Hakan'a ilişti. Kanlar içinde yerde yatan emin koğuşun kapısının açıldığını duydu. Gürültüyü duymuş gardiyandan başkası değildi gelen " noluyor lan burada " diye bağırıp Emin'nin kolunu omuzuna dolayıp revire götürdü. Ayıldığında onu yemekhanede savunan adam ve bir doktor vardı " burası böyle Emin " dedi Sarışın, ağzında si*arasıyla " burada kalamam yardım et " diyebildi emin Sarışın güldü " bu kadar çabuk mu pes ettin " " bir kız kardeşim var benden başka kimsesi benimde ondan başka kimsem yok, ne istersen yaparım " Sarışın eliyle ensesini kasıyıp " ne istersem ?" Diye sordu emin de başını salladı sonra doktora dönüp " bizi yalnız bırakır mısınız " dedi doktor ikisine de bakıp işini bitirerek odadan çıktı sarışın ile başbaşa kaldılar " bir planım var " Bir zaman sonra sarışın gideli saatler olmuş ve içeri gardiyan girmiş " beni takip et " demesiyle odadan ağır adımlarla umursamaz ses tonu ile gitti Emin de yataktan kalkıp gardiyanın peşine düştü ancak kendi koğuşuna değil başka yere gidiyorlardı yemekhaneye girdiler ve arkasından kapı kapandı içeride sadece sarışın vardı Emin hızlı adımlarla yanına oturup " yardım edeceksin değil mi " adam kafasını kaldırıp " daha ben çıkamıyorum seni nasıl çıkarayım, bugün yemek yiyemedim açsindir diye çağırdım " deyip yemeğini büyük lokmalarla yemeğe devam etti emin zeki bir çocuktu ve hafifçe eğilip " benim gibi ezilenleri topla gardiyanların gözünü korkutur isyan çıkarırız " sarışın tabağı ekmekle sıyırıp " sonra " " sonra çıkar gideriz " " polisler peşimize düşmez mi " diye alaycı şekilde sordu sarışın sorunun cevabını bilir gibi sormuştu ama " eğer içeri telefon ve spor aletleri sokabiliyorsan tanıdıkların vardır " sarışın birden kafasını kaldırdı " cebinde gördüm " dedi ürkek bir sesle sarışın dudadığının kenarını kıvırıp karşısındaki bu delikanlının aklını okumaya çalışıyordu " koğusuna dön çocuk " deyip kalktı kapının önünde onları dinleyen gardiyana bakarak. Gece uyku tutmadı ve ona yardım eden adamın yanına gidip usulca uyandırdı onu " napıyorsun " diye sordu adam "buradan gideceğim benimle gelir misin " diye sordu uykunun yokluğunda bir plan yapmıştı ve " adam neymiş o " diye sorunca emin gülümsedi buna ihtiyacı varmış gibi . Sabah olmuş emin abinin yanına gitmiş aklına koyduğunu korkarak eylemlere dönüştürmeye kararlıydı " bundan sonra buradaki kimseye emir vermeyeceksin " dedi hayatı boyunca hiç bu kadar cesurca bir hamle yapmamıştı içinde korkuyla heyecan karışık duygu patlaması vardı " noluyor lan sana, çok mu dövdük beyni sulandı " " dediğimi duydun kimseyi ezmeyeceksin artık " adam ranzadan aşağı inip eliyle omuzunu sertçe ittirdi tek eliyle ve ya şimdi ya hiç bir zaman diye geçirdi içinden Emin, yaşasaydı onu doğuran Annesinin bile şaşıracağı bir şey yaptı adamın suratına tüm gücüyle bir yumruk attı herkesin üstüne gelmesiyle adamın belinden gizlice içeriye soktuğu çakıyı alıp etrafa rastgele savurdu, koğuş ağası şaşkın şekilde bir adım geri attı ama Emin hepsinden daha şaşırmıştı kendine sanki başka biri olmuştu bir anda. Ona yardım eden adam kapıya yumrukla vurup " kavga var diye bağırdı " gardiyanın yaklaşan ayak seslerinin duyulmasıyla emin kapının arkasına geçti, kapının açılmasıyla gardiyana arkadan yaklaşıp boynuna bıçağı dayadı " anahtarları ver " diye bağırdı, bir kere daha kısık sesle tekrarlamasıyla gardiyan yavaşça anahtarı verdi, onu ileri itip kapıdan yavaşça hakan ile birlikte çıktı ve kapıyı kapattı içeriden bağıran seslere aldırış etmeyip sarışının koğuşuna koşarak gittiler, olanları duyanlar pür dikkat sarışının ağzından çıkacak lafa bakıyordu. Yavaşça yatağına yanaşıp örtü altındaki süngeri kaldırıp altından telefonu çıkardı ve onlardan uzaklaşıp bir şeylerle konuştu karşı tarafla ve arkasına dönüp " bu çocuk hepimizi özgür bırakmak için babasının yapamadığını yapıp korkak olmayıp bir şeyler yapmış bugün özgür kalır ya da cezamıza ceza ekleriz kimler onun cesaretini paylaşacak " deyip etrafındakilere baktı, herkes birbirine bakıp ne diyeceklerini düşündüler ve biri iler atılıp " ben sonuna kadar varım abi " deyip tarafını belli etti diğerleri de ona ayak uydurdu ve içeri gardiyanların girmesiyle Silivri'in kıyameti koptu, gardiyanlar jopla vuruyor mahkumlarsa tüm güçleriyle karşılık veriyor, direniyorlardı ve koğuştan çıkıp isyanı başlattılar bütün kapıları açıyorlar, gardiyanların silahlarını alıyor, önlerine çıkan engelleri aşıp kan döküyorlardı ve alarmın açılması ile ağır silahlı çevik kuvvetin gelmesi ile büyük bir arbade çıkmıştı ancak sarışın ve emin çoktan acil kapıdan çıkmışlardı bir silah patladı emin durup arasına baktı hakan vurulmuştu " git, git hadi " deyip onu kovdu başından sonunda cezaevinden 10 kişi firar etmiş ve dışarıda onları bekleyen 4 araca yöneldiler emin ile bir arabaya binip oradan uzaklaştılar. Sarışın ve Emin birbirlerine baktılar Sarışın gülerek çocuğunun omuzunu okşadı " aferin " dedi. Revir de bunun planını konuşmuşlardı ve yemekhanede de onları duyan gardiyan'ın önlem alarak bütün gardiyanları Emin'in katına koyması ile işler kolaylaştı, artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak asıl hayat şimdi başlayacaktı...
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..