İLK ADIM

avatar
112 1

MY BROTHER - İLK ADIM


Adam kapıyı çaldı, bir kaç saniye sonra tekrar çaldı, kapıyı kız kardeşi açtı. Hiç beklemediği aşikardı öyle şaşırdı ki karşısında abisini görünce herhangi bir tepki de bulunamadı ve Emin, bir adım atıp kızkardeşine sıkı sıkıya sarıldı ki onları kimse ayıramazdı ve ayrıldılar abisi ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi ama hemen arkasını dönüp " bu cezaevinden bir dostum " sarışın sadece başını salladı ve ayakkabılarını çıkarıp içeriye girdi. Hil kapıyı kapatıp hemen mutfağa gitti, Emin de lavabonun yerini gösterdi ve sırayla ellerini yüzlerini yıkadılar, çay koydu ve buzdolabında sakladığı bir poşet böreği çıkarıp ocağa bir tencere içine biraz su koyup altını açtı ve böreği de içine koydu. Sofra kurup adamları çağırdı, Emin kendi kıyafetlerinden vermişti Sarışın'a, birlikte yer sofrasına oturdular hil yabancıyı inceledi, açık kumral, uzun boylu, kalıplı ve 25 yaşlarında birisiydi " abi nasıl buradasın ? " İşte Emin de tam bu sorudan korkuyordu ve sarışın araya girdi " böyle olması gerekiyordu detaylara karışma " diyerek sert çıkmasıyla emin ona döndü " yalan söylemektense hiç birşey dememek daha iyidir dostum " dedi sarışın ve tabaktan bir dilim böreği alıp tek lokmada ağzına tıktı, hil de çayı bardaklarla koydu ve abisinden hala bir cevap beklemeye devam etti ama Emin sadece pencereye bakıyordu ve tabaktan bir dilim börek alıp sarışına bakmadan konuştu " burada kalamayız " deyip börekten koca bir ısırık aldı " birazdan gideriz, eşyalarınızı toplarsınız " hil yüksek bir sesle " bana da anlatın neler oluyor ! " İki adamda durup ona baktılar ve sarışın " kardeşin senden daha dişli " deyip sırıtıp imalı bir bakış attı Emin'e " cezaevinden kaçtık peşimize düşmüşlerdir " dedi Emin ve  bir yudum çay içen sarışın bardağı elinde tutmaya devam ederek konuştu " abin senin hasretine dayanamayıp cezaevinde kavga çıkardı, 4 gardiyanla dövüştü sonra da benim aklımı çelip buraya getirtti " emin ona bakıp " çocuk musun sen, şeker verdim de kötü yola düşürdüm sanki " deyip kaşlarını çattı " mola vereyim diye eve gelmiştim birazdan geri döneceğim " dedi Hil, sarışın da aniden kafasını kaldırıp " artık abin nereye sen oraya, seni rahat bırakmazlar ... Yani bizimle gelmeye mecbursun " Emin'in koluna dirseği ile dokunup " benimle bir anlaşma yaptı, ne istersem onu yapacak, karşılığında da özgürlük ve ikinizi koruyacağım " dedi ama sözlerinde ego veya kibir yoktu ve küçük bir çocuk gibi bardağını Hil'e uzattı çay koymasını isteyerek. Hil bir yandan boşalan bardaklara çay koyup bir yandan konuştu " sen kimsin, ne iş yapıyorsun, bizi nasıl koruyacaksin " " sakin ol hepsini konuşuruz bir lokma yiyelim izin ver " sinirlenmiş gibi yaptı sarışın. Yeme içme faslı bittikten sonra sofrayı topladı ve Hil mutfağa geçti, bulaşıkları yıkarken Emin yanına geldi " eşyalarımızı topladım Neriman ablaya da söylersin " bakkalı aşağıdaki eniştelerine bırakırız, evlerini sana emanet etmişler teşşekürünü edersin, herkesle bağımızı koparacağız " hil bir şey demedi anlamıştı olanı biteni ama kaçmak doğru muydu kararsız kalmıştı. " Evet ablacım... bir akrabamız var o çağırdı beni... Tamam hoşçakalın ... Tamam... Sizde ... Sağol ..." Emin içeriye girdi ve sarışın da söze " bu kardeşin hiç yalan söylemeyi beceremiyor ben komut veriyorum " deyip kalkıp dışarı çıktı " eşyaları arabaya koydum " hil elinde telefonla abisine bakıyordu, emin yanına gelip " biliyorum aklın çok karıştı benim içinde her şey çok ani oldu ama mecburuz, birlikte, bize ait bir hayat için, özgürlük ve mutluluk için bazı sorunlara boyun eğeceğiz " dedi ancak Hil onu dinlemiyor gibi bir yöne sabit bakıyordu, Emin de baktığı yöne baktı. Zavallı felç annelerinin yıllarını geçirdiği koltuğa bakıyordu, boğazına bir yumru oturdu ama yapacağı bir şey yoktu. Kader, her şey kaderden ibaret.


Tekirdağ'dan İstanbul'a geldiler ve eski, tahmin edilmesi zor bir caddedeki bir apartman dairesine girdiler " bir süre burada kalacaksınız, ben abimle bir konuşayım sizde burada kalın, perdeleri örtün, cama çıkmayın, bir arkadaş erzak getirecek size " deyip çıktı sarışın, kapının yanında, duvarda asılı anahtarlığa evin anahtarını bırakıp. Ev en az 25 senelikti. Tüm duvarlar beyaz renkti bazı kısımları dökülmüştü, eşyalıydı ancak üzerlerinde ki örtüyü kaldırdıkların da emin koltuğun minderine sertçe vurdu, öylesine toz kalktı ki iki kardeş öksürmeye başladı, hil hemen evin tüm camlarını açıp, perdeleri de kapalı tutup tüm evi baştan aşağıya süpürdü Emin de sildi. Ev 1+1 di ve fazla eşya yoktu ondandır 2 saat geçmeden bitti. Emin tüm bedenini koltuğa bıraktı, tam hil de başka bir tekli koltuğa oturdu ki kapı çaldı. Emin hemen doğruldu ve birbirlerine baktılar, emin önde yürüyüp kapı dürbününden baktı, tanımadığı birisiydi ve adam kapının arkasından seslendi " beni sarışın gönderdi erzak için " kardeşler rahat nefes aldılar. Hil mutfağa geçip yemek için makarna ve çorba yaptı. Emin yere örtü serip, sofrayı koyduğunda kapı çaldı, gelen sarışındı. Birlikte sofraya oturdular " bu gece dinlen, yarın sabah seni almaya geleceğim, işimiz var " emin hiç ses çıkarmadı onun yerine hil sordu " ne işi " sarışın bir yandan yemek yiyip bir yandan laf yetiştirdi " abime para ödemeyen bir grup var onlarla konuşmaya gideceğiz ... Paramızı vermezlerse kafalarına sıkacağız ... Sonra ... Kasalarına gidip bütün parayı alıp, orayı delil bırakmamak için ateşe vereceğiz " hil'in elindeki kaşık masaya aniden düştü emin sert bir şekilde sarışın'a bakıp " ona böyle şeyler anlatma, daha 14 yaşında hem de bilmiyor, etkilenir, korkar " sarışın omuz silkip " dürüst bir insanım ayrıca bilmeye hakkı var, ileride yalan söylediğinde sana alacağı tavır daha mı çok hoşuna gider " deyip yemeğe devam etti. Haklıydı diye düşündü ama yine de yaptığının yanlış olduğuna kanaat getirdi Emin.


Kardeşi koltuğa serdiği yatağa yattı, abisi de üstünü örttü, anlına bir öpücük kondurup kendisi de hemen koltuğun yanındaki yer yatağına yattı. Hil yataktan başını sarkitip " ya sana bir şey olursa, korkmuyor musun ? " emin gözleri kapalı şekilde " korkuyorum ama sen düşünme, geleceği düşün, güzellikleri hayatımıza yapacağımız olumlu yenilikleri düşün, okuyacaksın, meslek sahibi olacaksın, eh maaşını çektiğin bir gün bana da bir çift çorap alırsın " dedi, Hil kıkırdadi " bir sürü kıyafetimiz, kendi evimiz... Anneme isimli bir mezar " dedi Hil arada yutkunarak ve başını yastığa koyup " iyi geceler abi " dedi ve kendilerini uykunun sakin kollarına bıraktılar.


Sarışın sigarasını yana fırlatıp emine bir bakış attı ve Emin başını hızlıca aşağı yukarı sallayinca, ormanın içerisindeki 2 katlı dublex eve girdiler ve içeri girmeden önce üstleri arandı ardından şöminenin başında beyaz keten gömlek ve siyah geniş eşofman giymiş, kel ve sert çehreli, orta boylarda bir adam duruyordu. İki tarafında da siyah takım elbiseli adamları duruyor karşılarında ki iki genç adamın her hareketini takip ediyorlardı. Sarışın bir adım öne çıkıp ellerini arkasında bağlayıp, kendinden emin bir şekilde konuştu " mallarımızın parasını ödememişsin Celal " adam yavaşça koltuktan kalkıp elleri arkasında bağlı geniş omuzlarini iyice geriye atarak sarışının karşısında durdu " malları çok beğenmedim oradan biraz kestim ... Ama ödedim " adamin gözleri uykulu gibi gamsız bakışlar atıyordu. Emin korkuyor ama kendini rahatlatmaya çalışıyordu " tam mal aldıysan parasını da tam ödeyeceksin " Celal duydukları karşısında " aynı abisi " iki yanındaki adamlara bakarak siritarak söyledi " burda iki kişiler 10 dan fazla adamın olduğu evde bana artistlik yapıyor " deyip sarışına iyice yaklaştı ta ki nefeslerini hissedecek kadar Emin bir an öp*şecekler sandığı için hafiften sırıttı ama tuttu kendini ve sarışın " paranı öde, ticaretimiz son bulmasın " dedi Celal biraz düşünür gibi yaptı gözlerini kıstı ve doğrudan gözlerini kırpmadan birlerine bakıyorlardı ve Celal arkasını dönüp evin içerisindeki merdivenlere doğru giderken " ikisini de öldürün, sarışının kellesini abisine gönderin " demesiyle sarışın eliyle işaret verdi ve içeriye sniper kuşunlari Yağmaya başladı tüm camlar tuzla buz oldu. Sarışın eminin sırtına kolunu atıp eğilmesini sağladı ve koşarak salonun kolonlarından en yakınının arkasına geçtiler. İçerideki adamlarla dışarıdaki kişiler arasında bir süre mermiler konuştu, Emin kulaklarını elleriyle sıkıca kapatmıştı ama silah sesleri öyle yüksekti ki neredeyse ev titriyordu. Vurulan adamlardan biri önüne düştü, beyaz ceketinin altındaki gömleği kan içinde kalmıştı ve bir an her şey sessizleşti Emin kulaklarının sağır olacağından korkmuştu ve sarışına baktı, sarışın yavaşça kolondan, görecek kada kafasını doğrulttu. Biri delik deşik olmuş kapıya tekme attı ve kapı açıldı ve yeşil bir gömlek giymiş, uzun hoylu, kalıplı bir adam, arkasından sivil giyinmiş ellerinde taramalilar olan bir kaç adamla girdi ve sarışın kolonun arasından çıkıp öndeki adamla tokalasti " eyvallah " dedi ve Emin de saklandığı yerden çıktı, tüm eşyalar parçalanmış veya süzgeç olmuştu. Bir tane sağlam eşya kalmamış yerler cam parçalarıyla doluydu. Sarışın geri çekilip Emin'i göstererek " yeni iş arkadaşım artık tuvalete bile gitsem benimle gelecek " emine bakıp " ruhunu bana sattı " deyip göz kırptı elbette ki herkes şaka yaptığını biliyordu sadece Emin ciddiye almıştı yalnız " sadece yardım istedim " sarışın merdivene koşup yukarı çıktı ve bütün odaları gezdi ancak Celal'den iz yoktu, öfkeyle aşağıya inip " kaçmış " dedi birlikte evden çıkıp arabalara bindiler, selamlaştığı adam öne, emin ve sarışın da arkaya oturdular " ben hallederim sen depolarına git paramızı al " dedi adam ve Emin'e dönüp " ben Semih, abisiyim " deyip elini uzattı, Emin hemen elini sıkıp " emin " dedi adam dudağının bir kenarını kaldırıp samimi görünmeye çalıştı ve önüne döndü " depo nerede " sarışının eli çenesindeydi ve duymamisti bile, Semih bakmadan konuştu " adı selim ve depoya gidiyoruz " dedi. Yol boyunca kimse konuşmadı ve durduğunda Emin de dalıp gittiği yerden ayılıp sarışınla birlikte arabadan indiler, bagajdan bir büyük çanta çıkarıp büyük ve fabrikaya benzeyen ama tek katlı bir depoya girdiler. Merdivenden çıkıp eşyalı ve temiz bir odaya girdiler. Sarışın çantayı Emin'e verip " kasadakileri topla " dedi ve kasaya şifreyi girip açtı ardından uzaklaşıp kapıda nöbet tuttu . Emin de ne bulduysa koydu ve birlikte etrafı kolaçan ederek arabaya gittiler " şifreyi nereden biliyordun " diye sordu emin " Celal in Oq seviyesi kız kardeşinin yaşı kadardır yani kendi doğum yılını yapacak kadar " dedi ve bagaja çantayı koyduktan sonra iki benzin bidonu çıkarıp birini Emin'e verdi ardından deponun her yerine döktüler




 ve arabaya bindiler. Birlikte İstanbul'un gözde bir yerindeki 2 katlı fazla eski olmayan bir eve geldiler. Büyük bahçesi, verandasi, evin içerisindeki eşyaların yeniliği ve güzelliğiyle 'hil burada olsaydı çok beğenirdi ' diye geçirdi içinden. Karşılıklı koltuklara oturdular, sarışın bir odaya gidip kapıyı kapattı diğer adamlar da mutfağa gittiler ve içeride karşılıklı oturan emin ve sarışının abisi Semih kalmıştı " sarışın senden bahsetti, düşündüğümden daha sogukkanlisin aferin " deyip bir sigara yaktı ve paketi emin e uzattı, emin bir dal aldı ve Semih in uzattığı çakmakla yaktı, çakmağı geri uzatıp bir kere dumanı çekmişti ki öksürüklere boğuldu nefesi kesildi ve boğazı ile genzi yandı, Semih de güldü. İçeriye eşofman ve siyah bir tişörtle sarışın girdi o da semihten sigara ve çakmak aldı ve yakıp eminin yanına oturarak bir ayak bileğini diğer bacağının üzerine atıp, kolunu da koltugun üstüne serdi Semih de arkasına yaslanıp " 18 yaşındasın değil mi " diye sordu ;


- evet

+ Bir kızkardeşin vardı

- evet

+ İstersen burada kalsın, sarışın sana guvenipte hem yanında gezdirip bir de ev verdiyse artık senin bacın bizimde bacimiz olur... Burası babamızın eviydi bu evin sınırları bir anlaşma yapılarak dokunulmaz hale geldi, bu alemdeki herkes bilir ki bu evin sınırları içinde silah patlamaz kan dökülmez 

- neden

+ Babam yer altının en buyuklerindendi, ona herkes hürmet gösterir ve korkardi çok yaman sert bi adamdı ama özellikle karakteri yüzünden herkes onun sözlerine itaat ederdi, ondan büyükler bile

- peki nerede

+ Kızkardeşim ve annemle arbada eve donerlerken suikaste uğradılar, babamı sevmeyenler bile ona duydukları saygıdan, o adamı bulup işkencelerle öldürdüler

- Allah rahmet eylesin

 

Sarışın ve Semih başları önünde aynı anda " amin " " amin " dediler ve emin " kardeşim daha 14 yaşında o böyle bir hayatı istemez korkar " Semih araya girip öne dogruldu " bu sarışın da babamla bahçede atış yaparken korkudan altına yapıyordu bak şimdi karşısında adam deşseler mısır yeyip izler " sarışın sinirle sigarasını küllüğe koyup hızlıca " yalan atma lan ! " Diye çıkıştı, Semih kaşlarını kaldırıp ona bakarak " kaç kere annemin yanına saklanmadin mi lan sidikli " sarışının sinirden damarları çıkmıştı " bana sidikli deme lan ! " dedi ve ikiside aynı anda ayağa kalktılar, Semih kolunun arasına sarışının kafasını alıp başını sertçe okşuyor, sarışın da kurtulmaya çalışıyordu. Eminin yanına bir adam gelip fısıldadı " gerçek dövüşselerdi sarışın alırdı " deyip güldü, Semih de gülüyordu ve yanındaki adam elini uzatıp " ben Ramazan, kuzenleriyim " Emin de elini uzatıp " Emin, Selim'in arkadaşıyım " Ramazan arkasına yaslanıp " senden bahsetti " ve içeriye bir kadın elinde bardaklarla dolu tepsi ile girdi, ardından çayı da getirip masaya davet etti herkesi. Kadın en başa oturdu, sarışın emine yaklaşıp sessizce " biz de kadınlar başa oturur bu halamız, aile de ondan dayak yemeyen yok " dedi ve eminle birlikte güldüler kadın sert bir surata sahipti, kumral ve beyaz tenli ince kıvrımlı, uzun boylu bir kadındı " oğlum hoşgeldin, sen kimsin ? " emin elindekileri bırakıp " Emin, Selim'in arkadaşıyım " selim ağzına ekmek alarak " artık hep yanaya olacağız hala, ha bir de düşündün mü kızkardeşini " kadın başını sallayıp " gelsin oğlum, koca evde tek başıma aklımı kaçıracağım... gelsin " dedi iyi bir niyetle ve tebessüm ederek. Ramazan'a dönüp " ne düşünüyorsun " dedi selim araya girip " kuzen ramazan, adamı gözünden tanır onun A dediği hep A, B dediği hep B çıkar anlayacağın hissiyatı da sarrafligi da kuvvetlidir pek daha yanıldığını görmedik " dedi ve dirseklerini masaya koyup ellerini birleştirerek emine bakti ramazan " bu oğlan " parmağını sallayarak " ileride büyüyecek, en çok böyleleri bu hayatta daha hızlı ilerliyor... Bu çocuğun gözlerinden okudum böyle kalmayacak " deyip yemeğini yemeğe devam etti herkes. İlerleyen zamanda sadece iş hakkında konuşuldu ve emin hayatı boyunca hiç etmediği kadar keyifli ve aktif bir sohbette bulunmuştu ve insan yerine konulmuştu. Bir ara selim evden çıkmış ve döndüğünde hil ve cantalarla gelmişti, emin yerinden dogrulup kizkardesine sarıldı ve Hil herkesle tanıştıktan sonra birlikte koltuklara oturup çay içerken hep beraber sohbet ettiler. Saat gece yarısı olmuştu ve selim, Emin e odasını gösterdi ki Hala, ikisinede temiz yataklar açıp, oda hazırlamıştı ve hemen kendi odasının yanındaki odayı hazırlamışti Hil için, yatağına yattıktan sonra hala, üstünü örtüp " iyi geceler yavrum " dedi ve Hil de " iyi geceler " dedikten sonra kadın odadan çıkıp kapıyı da kapattı. Hil'in içinde tarif edilemez güzel duygular vardı herşey bu kirli yolda devam edecek ama daha güzel bir hayata adım atmışlar gibi ve yarının eskisinden daha güzel olması ümidi ile gözlerini kapattı.


Arkadaşlar, bölümler hakkında yorum yaparak benimle düşüncelerinizi paylasirsaniz çok sevinirim. Bende eğer hata yapıyorsam veya daha başka istenilen konular vs varsa beni bilgilendirirseniz ona göre bir rota hazırlayabilirim ve şimdiden çok teşekkür ederim.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44734 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr