YOL AYRIMI

avatar
114 1

MY BROTHER - YOL AYRIMI


En başa Hala, yanına Semih, Semih'in yanına da kuzeni ramazan oturmuş, onların karşısında selim ve yanında emin vardı. Masa da hala nın karşısında ise Hil oturmuştu. Kahvaltı yapıyorlardı. Çayından bir yudum alıp Selim söze girdi " şu bastonlu Cengiz'in mekanını buldum " Emin sertçe yutkunup aklının bir köşesinden asla çıkmamaya yeminli olan ismi duymuştu ve Selim, Emin'e bakıp " bu akşam mekana gideceğiz " Neden " soran Semih'ti " sabah Hakan'ın adamlarından biri aradı Volkanı vurdurtmuş, haraca bağladığı mekanlar polislerin iyice dikkatini çekmeye başladı " " illa elini kıracak biri çıkar şu anda bizi aşıyor " Selim abisine bakıp, kafasıyla Emin i işaret ederek " onun Postacılarından biri vardı ya Halil, işte Eminin çocukluk arkadaşıymış... Emini para vereceğini söyleyip bu taşıma işine sokmak için yem etti çocuğu, öyle girdi hapse " Semih kaşlarını çattı. Emin kafa girerek " beni kullandığını nereden çıkardın " deyip arkasına yaslandı, derin bir nefes alıp dinledi. " Polisin bastonluyu takip ettiğini biliyordu, o kaçarken birini dikkat dağıtmak için kullanması gerekiyordu " deyip dudağının kenarını kıvırarak yemeğe devam etti. Herkes onları dinleyip bir yandan kahvaltılarını edip bir yandan izliyorlardı. Hil elindeki çatalı tabağa bırakıp dirseklerini masaya koydu " abi, Halil in eve gelip senin cezaevine düştüğünü söylemesi ile annem kalp krizi geçirdi, felç olduğu için... Anlayamadım " sonda sesi titreyip kısılmıştı ve Hala olan bakıp " üzülme yavrum " dedi anne şefkati ile " cezaevine düşse de c, yiyecek, içecek ve yatacak. Ortada bir ceza yok... Parayı verip çıkıyorsun eğer tehlikeli olmayacaksa ve intikam almak istiyorsan sana mani olmam " herkes 14 yaşındaki bu kız çocuğunu pür dikkat dinlemiş ve sözleri karşısında dumura uğramışlardı kimse beklemiyordu böyle bir tepkiyi. Emin Selime baktı ve Selim yemeğe devam ederek " işte şimdi geçerli bir bahanemiz var " diyerek menemen den kalan yağını ekmekle sıyırıp tabağını mutfağa götürdü. Ellerini yikadiktan sonra salona geri dönüp " ne düşünüyorsun Semih " Semih tabağını aldı ve sandalyesini arkaya itip ayağa kalktığında " diğer yaptıkları beni ilgilendirmiyor " dedi ve mutfağa doğru ilerlerken " bu öksüz sabinin hatrına neler yaparız bir bakarım " deyip mutfağa gitti. Selim Hil'e bakıp göz kırptı ve odasına çekildi. Hil de kalkıp hala ile sofrayi topladılar.


Hala, bulaşıkları sabunlayıp Hil'e uzatıyor, Hil de bulaşık makinesine yerleştiriyordu ( bulaşıkları sabunla temizleyip makineye yerleştirince daha temiz ve su dan kârlı oluyormuş ) Hala bir yandan evdekileri tanıttı. " Semih, aralarında en olgunlaridir, etliye sütlüye karışmaz ama onu ilgilendiren bir durum varsa en ince detayına kadar dahil olur. Bir iş yaparsa tam yapar, merhametlidir. Hiç bir zaman öyle asayım keseyim taraftarı olmadı hep konuşarak anlaşmayı seçer ki çok mantıklı konuşur, ikna edemediği kimse yok. Selim, daha çocuksu, küçükken de abisinin aksine her işini kavga patırtı ile çözmeye çalışırdı. 22 yaşına geldi ama bazen küçük çocuk gibi davranıyor. Evin neşe kaynağı da odur " derin bir iç çekip " kavga ettiğinde onu benden başka kimse sakinleştiremez, lisedeyken hep kavga çıkarırdı... kaç kere öldüresiye dövdügu arkadaşlarının ailesine yalvar yakar şikayet etmesinler diye kapılarına gittim. Ramazan iyi çocuktur, aralarında en büyük o, 27 yaşında ama çok olgun efendidir her zaman bir adım sonrasını hazırlar ama Allah'ın lütfu mu bilinmez sezgileri kuvvetlidir söylediği şeylerin aksi çıktığını pek görmedik " hala ellerini yıkayıp makineyi çalıştırdı Hil de merakla " başka kimseniz yok mu ? " diye sordu " bir gün bir akrabamizin düğününde saldırı oldu. 2 abim vardı, ilk abim ve Ramazan'ın 2 kardeşi ile yengem orada can verdiler, selimlerin bir kız kardeşi ve büyük abim ile yengem de arabayla donerlerken saldırıya uğradılar. Diğer akrabalarımız bizden uzak duruyorlar bir nevi bizi dışladılar " " yalnızlıktan korkmuyor musun ? " Kadın kızın yüzünü avuclari arasına alıp " kalabalıkta darbenin nereden geldiğini kestiremezsin ama yalnızken gözlerinin içine bile bakarsin " deyip gülümsedi. Mutfaktan çıktıklarında Emin, Hil in yanına gelip " bizim bir işimiz var akşam döneriz " deyip alnından öptü. Evdeki tüm erkekler bir arabaya binip gittiler. Henüz sabahın erken vakitleriydi. " Bizde kız kıza alışverişe gidelim " deyip gülümsedi hala " adını hiç sormadım hala " dedi Hil ve kadın ona dönüp " Nil, annem Nil nehrinin yanında daha 7 aylıkken doğuracağı tutmuş bana da Nil adını vermişler ".


Ramazan, Emin'e de uzattı ve Emin kutudan bir dal alıp yaktı si*arasını, Selim arabaya bindi ve harekete geçtiler " Hakan yoktu ama sağ kolu Yavuz vardı,dediğine göre şu Kadıköy'de işlettiği gece kulübünde bu akşam bir buluşma olacakmış. Hakan da adamlarını toplayıp gelecekmiş. Saat 10 gibi, dua et senin ki de orada olsun " Semih lafa girip " ne Halil miş " "Burak'ın mekana gidip silah alalım Hakan da oradaymış " ramazan gözlerini yoldan ayırmayarak " iyi bari, Emin ile de tanışırlar " Semih yüzünün yarısını arkaya döndürüp " hakan zor adamdır, kimseye güvenmez, inanmaz eğer güvenini kazanırsan önün açılır... Büyüklerle görüşüyor devamlı bir nevi... " deyip sustu tam uygun sözcüğü bulamamış gibiydi " köprü gibi " Semih " aynen Köprü gibi ". Eski bir gece kondu mahallesine geldiler ve bir evin önünde durup hepsi indi. Ramazan Zile bastı. Zemin katın penceresindeki perde hafiften oynamıştı ve dış kapı otomatik açıldı. İçeri girip merdivenden den aşağıya indiler, onları çelik bir kapı karşıladı ve onlara kapıyı açan adam yanlarından geçerek " hoşgeldiniz abi " dedi herkes başıyla karşılık verdikten sonra, adam cebinden çıkardığı anahtar ile kapıyı açtı ve içeriye girdikten sonra adam dışarı çıkıp kapıyı kapatarak oradan uzaklaştı. İçerisi 1+1 evin tamamı kadara genişlikteydi. Ortada büyük bir masa, duvarlarda cam kapılı dolaplar vardı ve her dolapta tek tür silah vardı ( bir dolapta tabancalar, bir dolapta otomatikler, bir dolapta her silaha göre mermiler vs ) ve masanın etrafında 2 adam konuşuyorlardı birisinin elinde silah vardı ve özelliklerini karşısındaki 1.85-1.90 boylarındaki cırtlak kahverengi deri ceketli adama tanıtıyordu selim eminin kulağına yaklaşıp " yüzüne uzun süre bakılmasından hoşlanmaz, ya gözünün içine bakarsın ya da hiç bakma " diye sessizce fısıldadı ve adamlar masanın etrafındakilere kafa tokuşturduktan sonra Semih eliyle Emin i gösterip " bu Emin, selim ile cezaevinden birlikte firar ettiler " deri ceketli adam emine elini uzattı ve adam " Hakan " dedi ve elini biraz yukarıdan indirip elini tuttu ve " Emin " dedi. Doğrudan adamın gözünün içine baktı ve Burak önüne dönüp " içerisi kalabalık olur taramalı ve tabancalar iş görür " dedi ve karşısındaki adam da elini uzattı ki " Burak " dedi ve Emin ile tanıştıktan sonra büyük silahlar olduğu dolaba yönelip bir tanesini alıp masaya koydu " UZİ hafif makineli, 25 ila 40 mermiye kadar uzanan şarjörleri var, Max menzili 200 metre " başka dolaba yönelip 3 tabanca çıkardı ve tabancaları sırayla tanıttı " 9x19 kalibre, safe Action tetik sistemi, uzunluk 186 mm / 7.32 inch, namlu uzunluğu 114mm / 4.49 inch, dolu ağırlık 904 g / 31.91 oz, standart kapasite 15 " adamlar başlarıyla onay verdikten sonra kenara itip emin e baktı " benim bilgim yok " dedi ve Burak biraz düşünür gibi yaptı, tabancaların olduğu yere uzanıp bir tabanca uzatti. Emin eline aldıktan sonra " Glock 26, çapı 9mm, şarjör 17+1, ağırlık 560 gr, kalibre 9x19, kolay bir silah, takması, kullanması vs " dedi ve aldığı dolabın altından şarjörünü çıkarıp nasıl takıldığını gösterdi ve karşı duvarda bir kapı vardı oradan içeriye girdiler. Atış yapılan bir yerdi. Duvarlar bariyerli bondex süngerler ile kaplanmıştı. Burak masanın üstünden kulaklığı alıp Emin'e taktı ve yanında duvara monteli raftan kumanda alıp 2 deliği olan hedef kağıdını yakınlaştırdı. Arada yalnız 10 adım vardı ve emine tutuşunu da gösterdikten sonra kulağına biraz yaklaşıp " nefesini tut, bir gözünü kapat, hedefinin bitirici noktasına " deyip alnının ortasına parmağı ile dokundu " alnın tam ortasından vur, bir yandan mermilerini say, kafanı eğip açık gözünü tabancanın namlusunun üstünde tut ve silahın güvenliğini yani tetigini aç ve ateş et " deyip uzaklaştı herkes kulaklarını tıkayıp onu izliyordu. Bir, iki, üç derken yalnızca bir tanesi kağıda değdi ve köşesini sıyırdı. Selim yaklaşıp " Halil i düşün Emin, annen onun yüzünden öldü, kız kardeşin küçük yaşında öksüz kaldı, o sana acımadı sen neden acıyorsun. Öldürmezsen sana yaptıklarını başkalarına da yapacak Emin, buna izin mi vereceksin " dedi iblisin insanı kötü yola düşürmeye çalıştığı gibi vesvese vermişti adeta ve geri çekilip kulaklarını tikadı. O esnada Burak yeni bir şarjör taktı silaha. Nefesini tutup odaklandı, namlu ucu tam kagittaki adam ciziminin alnının ortasına geliyordu ve tetiği çekti. Selim alkış tuttu " helal len sana... 10 metrede adamı omzundan vurdun " ve Burak ile Semih gülmeye başladılar. Yaklaşık 2-3 saat boyunca alıştırma yapmışlar ve yalnızca 2 kere bir kac metreden hedefi ortasından vurmuştu. Burak vazgeçip ona bir hafif makineli verdi. Ardından silahları arabaya yükledikten sonra vedalaşıp Selim ve Ramazan'ın yönettiği bir restorana geldiler. Küçük ve sade bir restorantdı. Restorandın arka tarafına geçip 5 adam akşamın planını yaptılar bir yandandan yemek yediler. " akşam haberleşir yerimizi alırız " deyip ayağa kalktı Hakan ve en son emin e elini uzattı " daha sık karşılaşacağız " dedi ve biraz başını yaklaştırıp " korkularını yen, sonunu düşünmek iyidir ama bazen günü kurtarmak için sonrası yokmuş gibi davranmalısin " deyip yanlarından uzaklaştı. Akşam olmuş adamlar gece kulübüne yaklaşmışlardı. İçeri girdiler. Hakan bir masaya geçti yanına bir kaç adamı ve diğer adamları random yerlere geçtiler. Semih, ramazan ve 2 arkadaşları ile merdivenden çıkıp parmaklıklara yaslanarak aşağıyı izlediler. Selim ile Emin ise bar sandalyelerine yan yana oturup dikkat çekmeden etrafı kolacan ediyorlardı. Kapıdan içeriye tanıdık bir yüz girmişti ve biraz yaklaşınca bunun Halil olduğunu fark etti Emin, Selimin omuzuna dirseği ile dokunup bakışlarını takip etmesini sağladı. Selim de  kaldırıp yukarıdan onları izleyen Semih e baktı, Semih sinyali alıp yanında duran arkadaşlarına bir şeyler söyledi. Halil, iki yanında süslü kadınların oturup sahte kahakhalar attıkları adamın yanına gidip kulağına bir şeyler söyledi. Adam kollarını kızlardan çekip yanında duran bastondan destek alarak Halil ile birlikte merdivenden çıkıp koridorun en sonundaki odaya gittiler. Ayağa kalktılar. Onları gören hakan da adamlarına başıyla işaret verip selimlerin pesine takıldılar. Ve Semih belinden silahını çıkarıp kapınin yanında durdu. Herkesin silahını çıkardigindan emin olduktan sonra emin de durdu ve emin ceketinin bir yanını açıp oraya sabitledgi hafif makineli silahını çıkardı. Semih, ellerinin titredigini görmüştü ve konuşma ihtiyacı duymayarak ona güven dolu bir bakış attı ve arkadan kadın garson geldi, adamlar kapının yanlarına çekilip saklandılar, kadın içeriye girdi kapıyı kapattı ve saniyeler sonra çıktığında Hakan'ın yanına gelerek " içeride 4 adam var, ortada silah görmedim ve buranın hasılatı hakkında konuşuyorlardı " hakan cebinden 400 TL çıkarıp kadına verdikten sonra " bir şey görmedin, bilmiyorsun " demesiyle kadın oradan uzaklaştı ve Semih kapıyı açıp içeriye daldı. içeridekiler ne olduğunu anlayamadan kulak zarı patlatan kurşun sesleri bir kaç dakika ard arda patladı emin gözlerini kapatıp duvarın köşesine çekilip ne olup bittiğine baktı ve bastonlu cengiz içerideki büyük masanın altına girmişti ve ellerini kaldırıp yavaşça yukarı kalktı. Masanın yanında karşılıklı koltuklarda oturan 2 adam vurulmuştu ancak pencerenin dibindeki yarali Halil yaşıyordu ve boydan pencere açıktı, usulca sürünüp balkondan aşağıya atladi. Selim koşarak balkona çıktı ve aşağıya kurşun yağdırdı. Emin ayağa kalkıp adım attı ki ayakkabısının altına belki belirsiz şeylerin parçalarini hissetmişti. Deri koltuklar parçalanmış yünleri çıkmıştı. Masanın üstünde sürahi ve kadehler varmış ancak artik parçaları kalmıştı. Perdeler bile delinmisti. Selim sinirle " biri biliyordu geleceğimizi Halil i arabaya bindirip götürdüler " dedi ve önündeki üzerine cansız ve kanlar içindeki adamın oturduğu deri koltuğa tekme attı. " Herşeyin bir sonu vardır Cengiz " dedi Semih ve cengizin iki yakasında tutup burnuna kafa attı ve cengiz yere düştü ancak bastonunu göremediği için ayağa kalkamadı ki arkalarından ayak sesleri hızla yaklaşıyordu. Çok fazla kişi geliyordu ve bir kaç kurşun girdi odaya eminin tam basının üstündeydi ve ramazan " çok kalabalıklar " dedi masadan düşmüş ama yıkılmamış bilgisayardan çatlak olmayan kısmından güvenlik kamerasının koridoru gösterdiği yere bakıyordu, hakan öfke ile dışarıda ki adamlarla çatışan kendi adamları için odanın içinden kafasını yalnızca dışarı çıkartıyor ve ateş ediyordu içinde dışarıdakilerde karşılık veriyordu. Diğerleri de ona katıldı ve 20 dk kadar çatışma yaşandı ki emin başını yana çevirdiğinde Cengiz koltuktaki bir cesedin belinden aldığı silahı hakan a dogrultmus tetiği çekecekti ki emin elindeki hafif makineliyi adama doğrultup tüm şarjörünü boşalttı ve herkes ona döndü sonra artık bir ses duyulmamıştı. Hakan yavaşça ayağa kalkıp dışarı çıkarak etrafı kolacan etti, adamları ölmüştü ve arkasındakilere eliyle olumlu işaretini verdikten sonra herkes çıktı en son hakan arkasına dondugune eminin olduğu yerde cengizin cesedine baktığını gördü ve hızlıca yaklaşıp eminin kolundan tuttuğu gibi odadan çıkarıp kolunu bırakıp hızlıca mekandan çıktılar herkes kaçmış, müzik durmuş, etrafta bir kaç ceset vardı. Ve bar masasının arkasına saklanmış garson korkarak ellerini kaldırdı ve hakan tepki vermeden ilerlemeye devam ederek dışarıya kendini attı. 2 siyah minibüs gelmişti ve bindiler. Selim gülerek " nasıl yerle bir ettik ama " Semih " iyi halt ettin " dedi hoşnutsuzca ve hakan karşılarında oturan adamlardan gözünü çekip yanında oturan ve sıkıntı ile tırnaklarını yiyip bir yandan bir noktaya odaklanmış Emin e baktı " hayatımı kurtardin genç " emin aniden kafasını çevirip " öldürmek istemedim " dedi ve hakan elini emin in omuzuna koyup " sıkma canını her şeyin bir ilki vardır " dedi ve derin bir nefes alıp devam etti " sana borçlandım " dedi ve kafasını önde oturan Ramazan'a çevirip " ramazan icemeye gelir misiniz " selim lafa girip " halam biziı öldürür, mecbur eve gidiyoruz , üzerimizdeki kanları görsün, kıyafetlerdeki kan lekelerini ağzımızla temizletir " dedi Semih gülerek " yapar " dedi ve adamları evlerinin önünde bıraktıktan sonra minibüs oradan uzaklaştı. Ramazan kolunu eminin omuzuna atıp " bende ilk de senin gibi oldum ama alışacaksın bu alem hiçbir şeye benzemez, ya av olursun ya avcı " içeri girdiler ve sırayla duşa girdikten sonra Emin, Hil in odasının kapısını araladı öylece uyuyan tüm her şeyden habersiz kız kardeşine baktı arkasından selim yaklaşmıştı ama fark etmemişti " istersen söylemeyiz,haberi olmaz " dedi Emin kapıyı kapatıp " ondan hiç bir şey saklayamam bilmeye hakkı var " dedi aşağıdan Semih sessizce " halam dolma yapmış koşun " dedi ve herkes mutfağa koşup, masasının etrafına doluştuktan sonra tabağa bile koymadan kaşıkla dolmaları ekmek arası yapıp yediler. Emin yüzüne aldığı yumuşak bir darbe ile irkilerek uyandı karşısında mavi kot gömlekli selim duruyordu " az daha uyanmasaydin öldü diye cenaze işlemlerini başlatacaktık "deyip odadan çıktı, yanındaki komodin'in üzerindeki küçük saatten, öğlen 1 olduğunu gördü ve mutfaktan gelen sesler takip ederek oraya yöneldi. Hakan ile selim masada oturuyor ve konuşuyorlardı selim emin e dönüp " ramazanla Semih gece kulübünü devralmaya gittiler " deyip sustu ve hala nın " selim " diye seslenmesi ile mutfaktan çıktı ancak kafasını içeri geri sokup " halamla Hil bahçıvanlığa başladılar " deyip gitti " hakan a bakınca " bugün seninle bir gezintiye çıkalım ".


Araba durduğunda 3 katlı, havuzlu, geniş bahçeli, bir hayli görkemli bir evin önünde durmuşlardı. Her köşede bir takım elbiseli, kulağında kulaklık olan korumalar ardı. Bahçeye girip arka tarafa doğru yürüdüler ve bir verandaya oturdular. Yanlarına 45 ila 50 yaşlarında bir kadın gelip " hoşgeldiniz, bir şey ister misiniz " diye sordu, hakan, emin e baktı ve emin kafasını hayır anlamında sallayinca hakan " yok safiye hanım sağol " demesiyle kadın " peki " deyip gülümseyerek içeri gitti. Hakan arkasına yaslanıp ellerini kafasının arkasına koydu " senin yaşındaydım. sene 90 'ların sonu, bir gün babam eve geldi kan ter içinde kalmış bana koş git annenin yanına diye bağırdı bende ne olduğunu anlamadım, o zaman yurt dışında üniversite okuyordum,  cerrah olmayı kafaya takmışım , annemle yatak odasında oturmuş korkuyla babamın yanımıza gelmesini bekliyoruz sonra dışarıdan silah sesleri duyuldu ve merdivene doğru gelen ayak sesleri, babam içeri girip kapıyı da kilitledi. Annem durumu anlamıştı ' ne yapacağız ' diye sordu , babam anneme hiç umut olmayarak baktı annem bana daha çok sarıldı sonra odanın dışından silah sesleri geldi , kapıya iki delik açıldı babam da bir tanesinin bacağına gelmesi ile yere çöktü ki zaten göğsünden vurulmuştu. Sonra yere çömelip elinden tabancasını aldım kapıya doğrulttum hiç bir şey düşünemedim sadece ne olursa olsun bu hayattaki tek sevdiğim iki insanı, ailemi korumak uğruna silah da tuttum , insanları kurtarmanin okulunu okurken. Kapının kilidine iki kurşun daha ateşlenince kapıya tekme attı ve içeri girdi , onu ölsem unutmam. Faruk... Çizikli Faruk. Cezaevindeki geçen her gün için koluna çizik atmış oradan çizik Faruk lakabını almış. Adama Allah ne verdiyse sıktım. En son gözlerimi açıp tuttuğum nefesimi bırakınca babam gözleri açık gitmiş, annem babamın başında sessizce ağlıyordu, Faruk da yerde gebermisti. O günden sonra ne yapsam da kurtulamadık bu hayattan, peşimi bırakmadılar. Bir de kız kardeşim var, hayatta kalıp onun için yaşamam lazımdı, kendi hayatımdan geçmişim " evden yanlarına doğru genç bir kadın yaklaştı. Gece kadar karanlık uzun saçlı, esmer tenli, uzun boylu ve sol gözünün altında derin ve burnuna kadar uzanan bir yara izi vardı ama güzel bir kadındı. Kız abisine bakarak "tek geleceğini sanıyordum " dedi ve gözlerini emin e dikti " ben Yasemin " " emin " kız gözlerini üzerinden çekip " dışarı çıkıyorum Songülün annesi yemeğe davet etti " deyip yaklaşarak Hakan'ın bir yanağından öptü " dikkat et kendine " ve gülümseyerek uzaklaştı kadın. Hakan emin e dönerek " bu hayatın yolları çamurludur, adım attığın gibi paçaların kirlenir, sonra ilerlemek zorunda kalırsın, koştukca çamur seni daha da sarar ve bir an affallar durumun ciddiyetini kavrarsin ama çoktan bataklığa saplanmışsındır sen bıraksan da geçmişin seni bırakmaz, ne kadar yıkansan çamurun izi de kalır " hakan gözlerini uzaklardan çekip emin e kararlı bir şekilde baktı " peki sen bu yolda devam mı edeceksin, henüz kimse seni bilmiyor, yoksa bu aleme ayak basıp, varlığını leş kargalarına mı duyuracaksın, geri dönüşü olmamak üzere ? "...


Arkadaşlar rica ediyorum yorum yaparak benimle düşüncelerinizi paylaşın. Şimdiden teşekürler.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44754 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr