Odadaki erkeklerin yüzleri çirkinleşti. Zhang Fugui’nin kumar oynadığı 1.8 metre boyundaki Dajun ayağa kalktı ve düğmeleri açılmış gömleği onun çıplak göğsüyle iyi gelişmiş kaslarını ortaya çıkardı. Yang Chen’e gözünü dikti, ince bir çizgi oluşturana kadar gözlerini kıstı, “Velet, beynini çalıştır. Bu bölgenin kime ait olduğuna dikkat et. Borcunu ödemek doğrudur ve değiştirilemez, bir baba için kızını cezalandırmak normaldir. Kendi işinle ilgilenmen senin için daha iyi olur!”
Zhang Fugui, Yang Chen tarafından serbest bırakıldı ve bir kez daha küçümsendiği için öfkelendi. Yang Chen ve Mo Qianni’yi işaret ederek konuştu, “İyi….. küçük sürtük yani sen bugün sana yardım edecek bir adam buldun! Beni, babanı Zhong Hai’ye geldikten sonra ölüm gününü getirmek istiyorsun, değil mi? Gelecekte daha rahat bir hayat yaşamak için değil mi!?”
Mo Qianni’nin ona para vermeyi reddettiğini duyduktan sonra, Zhang Fugui öfkeden titreme noktasına geldi ve ağzını açar açmaz küfürler etmeye başladı.
Gözleri yaşlı Mo Qianni, ona tamamen çaresizlik ve kızgınlıkla baktı ve alaylı bir şekilde gülerek, “İstediğin her şeyi söyleyebilirsin ama para borcunu kendin ödeyeceksin! Yang Chen gidelim!”
Bunları söylediğinde, Mo Qianni ayrılma niyetiyle Yang Chen’in ellerini çekti.
Yang Chen doğal olarak bunu önemsemedi, gerçekten Zhang Fugui’ye duyubileceği hiç saygı yoktu, bu adamın ya beyin ölmüştü ya da işe yaramıyordu, ‘hiçbir ilaç kurtaramaz’ bu ifade diğer herkesten çok ona daha uygundu. Eğer Mo Qianni’nin üvey babası olmasaydı, Yang Chen, daha önce yapmış olduğu hamleyle, onu kırık bir kolla bırakmış olurdu.
Fakat, odadaki erkekler açıkça ikisinin basitçe gitmesine izin vermeyecekti.
Dajun soğukça kızgınlıkla söyledi, “Eğer ödeme yapmazsan, ayrılmayı düşünme bile!”
İnşaat işçilerinden ikisi geri dönüş yolunu engellemek için kapının dışarısına hücum ettiklerinde, kötücül bir gülümseme takınmıştılar ve Mo Qianni’nin açıktaki cildine şehvetli bir ışıkla baktılar.
Yang Chen’in bugün yeni bir şey tecrübe ettiği söylenebilirdi, güpegündüz onlar zorla tutuluyorlardı. Mo Qianni’ye doğru gülümseyip konuşmasına engel olamadı, “Neden bunun biz film çekiyormuşuz gibi hissettirdiğini merak ediyorum.”
Lakin Mo Qianni onunla şakalaşacak bir havada değildi. Gözyaşlarını silip bağırdığında, kalbindeki dehşete karşı koymak için çok çetin bir mücadele veriyordu, “Sizler ne yapmaya çalışıyorsunuz!? Polisi çağırmayacağıma inanıyor musunuz?! Yaptığınız şey yasa dışı kumar oynamak! Hepiniz gözaltına alınıp cezalandırılacaksınız!”
Dünyanın en büyük şakasını duymuş gibi, adamlar yürekten güldüler.
Zalim ve yabanı görünen Dajun ona doğru yürüdü sonra alaylı bir gülümsemeyle konuştu, “Küçük kız, söylememe izin ver, geçmişte, insanlar bana borçlandı, Dajun’a, inşaat alanındaki borçluların hepsi aynı şeyi söylediler. Onlar polise ihbar edeceklerini ve bizim hapiste çürüyeceğimizi söylüyorlardı. Ancak onlara daha sonra ne oldu biliyor musun?”
“Ne oldu?” Mo Qianni korkusuzca onlara dik dik baktı ve konuştu.
Dajun alayla küçümseyerek, “Bu dünyada, daha güçlü yumruğu olan haklıdır. Ben birilerini dövdüğümde ebeveynleri bile onları tanıyamaz, onlar polise bildirmeyi nasıl başarabilirlerdi? Yasa gibi şeyler sadece bir bok parçası! Sonunda, borçlarını yine de itaatkar bir şekilde ödemek zorundalar."
Bu sözlerin ardındaki anlam çok netti, borcu ödemek için onun bedenini kullanmak.
Adamlar barındırdıkları fesat düşüncelerle kötü bir ifadeyle Mo Qianni’ye bakıyorlardı, sanki onlar çoktan incelikle hizmet sunmayı gözlüyorlar gibiydi.
Dövülmekten korkan Zhang Fugui gergin bir biçimde yan tarafta durdu. Borcuna ilişkin bir umut olduğunu duyduğunda, ruhu aniden yükseldi ve Mo Qianni’ye doğru bağırdı, “Küçük velet, kıdemli kardeş Dajun zaten konuştu! Ne için boş boş bakıyorsun!?”
K.N: Adam şerefsizlikte çığır açtı.
“Bunun seninle ne sikim ilgisi var!?" Dajun, Zhang Fugui’ye doğru yürüdü ve bir tokat attı, “Bir kadının ırzına geçecek biri gibi mi görünüyorum?” Üstelik bu taze hanımın değeri nasıl elli bin edebilir?”
Zhang Fugui’nin aslında Dajun’un isteklerini kabul etmesini istediğini fark ettiğinde Mo Qianni neredeyse öfkeden bayılacaktı ancak gözleri çoktan suyunu çekmiş gibiydi ve orada sadece öfke ve azim kalmıştı, sert bir gülümsemeyle konuştu, “Rüya görmeyi bırakın, sizler beni korkutamazsınız. Yeterince zekiyseniz, şuanda gitmeme izin verin, aksi halde gerçekten polisi arayacağım!”
Mo Qianni’nin performansı Yang Chen’in beğenisini kazandı, başarılı kariyerli bir kadından beklenildiği gibi, daha öncesinde duygularının kontrolünü kaybetmiş olmasına rağmen, sakinliğini çabucak yeniden kazandı.
“Ben her zaman kadınların aptal olduğunu söylerim, saçmaladığımı mı düşünüyorsun?” Dajun kulağını kaşıdı ve hor görerek konuştu, “Seninle dürüst olmama izin ver, bölgedeki yerel karakol şefinin kayınbiraderimle bağlantıları var, polisi arasan bile hiçbir şey olmaz. Sen, kayınbiraderimi tanıyorsun, o diğer odadaki patron ve bizi izliyor. Benim param, onun parası, siz bu kadar kolay bir şekilde ayrılabileceğinizi düşünüyor musunuz?”
Yang Chen her şeyi bir anda anladı, yani bu şişman Dajun’un kayınbiraderi, ofisinin yanında Dajun’a kumar oynatması şaşırtıcı değildi. İşçilerin paralarını hileli bir şekilde almak için yapılan bir dalavereydi.
Mo Qianni daha fazla kalmayı düşünmüyordu ve konuştu, “Yang Chen gidelim, onları görmezden gel!”
İkisi hareket etmek üzereydi fakat birkaç adam aniden yollarını engellediler ve gözlerinde uğursuz bir ışıltıyla ikisine baktılar.
“Onları yakalayın ve içeri getirin!” Dajun daha fazla sözlerle uğraşmadı, güç kullanmaya karar verdi.
Zhang Fugui bir grubun hareket etmek üzere olduğunu gördüğünde, aceleyle acı içinde haykırdı, “Kardeş Dajun, onlar size parayı vermek istemiyorlar! Bunun benimle hiçbir alakası yok!”
K.N: Ananın bir suçu yok.
“Cehenneme git!” Dajun şiddetle Zhang Fugui’nin götünü tekmeledi, ve Zhang Fugui odanın içine geri düştü.
Diğer adamlar Yang Chen ve Mo Qianni’yi ayrı ayrı yakalamak ve odaya çekmek için ileri doğru yürüdüler ancak Yang Chen işlerin nasıl onların istediği gibi gitmesine izin verebilirdi? Yanındaki biraz kararsız kalmış Mo Qianni’yi tuttu ve ayağını kaldırarak yanına gelenlerin birkaçını tekmeledi!
Yang Chen’in etrafını çevirmek üzere olan birkaçı zamanında uygun duruş biçimi alamadı ve ani tekmeler tarafından havaya uçuruldu. Göğüs kemikleri kırılmış gibiydi ama onlar için şükür ki, sağlık durumları iyiydi, bu yüzden doğrudan kan tükürmediler.
Yang Chen, liderleri Dajun’un boş boş baktığını gördü, bu yüzden alayla küçümseyip ona doğru gitti ve saçlarından yakaladı. Dajun’a hiç tepki şansı vermedi ve odanın içine geri fırlattığında, bir avuç dolusu saçını yoldu.
Dajun o kadar sert düştü ki yıldızları görüyordu, her zaman güçlü bedeniyle kimseden korkmayacağını düşünürdü ancak sıradan görünen bu adam karşısında küçük bir hamle bile yapamayacağını asla düşünemezdi. Bunun yerine tepki vermek için en ufak bir şansı olmadan zemine çok sert bir şekilde düştü.
Çok fena bir acı içindeydi, sanki kafasındaki deriyi kaybetmiş gibiydi. Dajun kafasına dokundu ve büyük bir yığın saçın çoktan koparıldığını hissetti, hatta kan bile akıyordu. Bu dokunuşla elinin yarısı koyu kırmızı kanla kaplandığında bu onu çok korkutmuştu!
Bir anda masalar döndü. Yang Chen bir koyun sürüsünü yöneten bir çoban gibiydi, bir dizi attığı tekmeyle, bu cüsseli adamları annelerine koşup ağlayacakları noktaya kadar dövdü.
Zhang Fugui’nin gözleri biraz önce dehşet ve korkuyla doluydu ama bu sahneye şahit olduğunda onda hoş bir şaşkınlık ortaya çıkarmıştı. Götündeki acıya katlanarak aceleyle Yang Chen’in yanına koştu, minnettar bir gülümsemeyle konuştu, “Yani küçük kardeş bir uzman, hehe, onlara güzel bir dayak atmama yardım et! Öncesinde beni dövmeye nasıl cesaret ederler! Haha!”
Yang Chen ilgisiz bir şekilde ona baktı sonra onun kıçına başka bir tekme atmak için bacağını kaldırdı!
“OWWWWW!”
Zhang Fugui bir kez daha odanın içine yüz üstü düştü.
“Sen! Ne için beni tekmeledin !? Ben Ni-zi’nin babasıyım!” Zhang Fugui çıkıştı.
“Senin gibi bir babam yok!!” Yang Chen’in cevap vermesini beklemeden, Mo Qianni soğukça belirtti.
“Sen….. Sen…..” Zhang Fugui küfürler yağdırmak istedi ancak Yang Chen’in acımasızca dik dik baktığını gördüğünde, hepsini geri yuttu, ses çıkarmaya cesaret edemedi.
Mo Qianni daha korkusundan kurtulamamıştı, fakat bu durumun Yang Chen’in kontrolü altında olduğunu gördükten sonra, hem Yang Chen’in gücü karşısında saygıyla karışık korku içindeydi hem de onu kendisine eşlik etmesi için çağırdığından memnundu. Başlangıçta tek düşündüğü şey şantiyeye yalnız gelmesinin ne kadar uygunsuz olduğuydu, Yang Chen’in ona bu kadar büyük bir yardım olacağını asla beklememişti. Eğer o burada olmasaydı sonuç korkunç olurdu.
“Neler oluyor!?”
Arkadan bir ses geldi, devriyesinden yeni dönen, Dajun’un kayınbiraderi olan şişman yöneticiydi. Karmakarışık kavgayı gördükten sonra bağırdı.
Dajun, şişmanın oraya geldiğini gördüğünde kurtarıcısını bulmuş gibiydi. Kanayan başını önemsemeden, yüksek sesle feryat etti, “Kayınbirader! Kayınbirader! Geri döndün! Ödemeyi reddediyorlar, hatta benim insanlarımı bile dövüyorlar!!”
Şişmanın yüzü hemen siyaha döndü, konuşurken, kızgın yağlı yüzünü salladı, “Neler oluyor, sizler ne yaptınız! Bu kadar çok adam, bir kadınla adamın icabına bakamıyor mu!?”
“Bu velet biraz kung fu biliyor, owww gerçekten acıtıyor……” Adamlardan biri zeminde acıdan ağlıyordu.
Şişman onların sefil görünümüne baktı ve onun kalbinde bile biraz korku vardı ama korkudan sinme zamanı olmadığını biliyordu, bu yüzden sahte bir sakinlikle konuştu, “Velet, dövüşebiliyorsan ne olmuş? Toplum şimdi yasalar tarafından yönetiliyor, insanları dövdüğün için hapse girmen lazım. Şimdi polisi seni tutuklaması için arayabileceğime inanmıyor musun!?”
“Hapse gitmek?” Yang Chen gülümsedi, “Sizler böyle kumar oynanan yasa dışı bir yer işletiyorsunuz ve hatta dolaplar çevirerek işçilerin parasını soyuyorsunuz, eğer bu mesele açığa çıkarsa, bunun cezası sadece birkaç gün hapiste kilitli kalmak mı olurdu?
Bu tehditleri duyduğunda, şişmanın yüzü kızardı, “Düşünmeden konuşma! Bu Zhang Fugui kendisi kumar oynamak istedi! Bunun bizimle ne ilgisi var!?”
“Öyle mi? Bunun seninle hiçbir ilgisi yok mu?” Yang Chen kötülükle gülümsedi, sonra yavaşça şişmana doğru yürüdü ve konuştu, “Seninle hiçbir ilgisi olmadığını söylediğinden o zaman bunu seninle ilgili bir şeylere dönüştüreceğiz, ne düşünüyorsun?”
“Ne…… ne demek istiyorsun?” Şişman biraz şaşırmıştı.
Yang Chen aniden şişmanın boynunu yakaladı, şişmanın tepki vermesini beklemeden, şişmanı ölü köpek gibi sürükleyerek odaya getirdi; iki yüz poundluk(90 kilo) vücudu onun elinde önemsiz görünüyordu.
Şişmanı odanın içine attıktan sonra, Yang Chen arkasına döndü ve Mo Qianni’ye gülümsedi, “Karşıdaki odaya git ve biraz boş kağıt ve kalem getir, onlara ihtiyacım var.”
Mo Qianni işlerin hayal gücünün çok ötesinde ilerlediğini zaten fark etmişti ve her şey çok hızlı olmuştu ancak Yang Chen’e güvenmekten başka bir şansı yoktu bu yüzden Yang Chen’e derinden baktı ve başıyla onayladı.
Mo Qianni hemen karşı odadan tükenmez kalem ve biraz kağıt getirdi. Onları Yang Chen’e verdikten sonra, bir şeyler sormak istedi ancak nasıl soracağını bilemedi.
Yang Chen, onun niyetini anladı ve ona rahatlatıcı bir gülümseme gösterdi, “Endişelenme, hiç kimse ölmeyecek.”
Odadaki herkes çoktan ses çıkarmaya cesaret edemeyecekleri noktaya kadar Yang Chen tarafından korkutulmuştu. Onların tek istedikleri, bu aktiviteden biraz para kazanmaktı, bu devrimin kurbanları olmak değildi. Dövülmüş olduklarından korkuyorlardı. Bu yüzden Yang Chen’e rakip olamayacaklarının tamamıyla farkındalardı, eğer yapabilirlerse dayağa davetiye çıkarmayacaklardı.
Yang Chen, Mo Qianni’yi odadan çıkardıktan sonra odanın kapısını kilitledi. Sonra korkudan titreyip uysal bir şekilde gülümsemeye çalışan adamlara döndü.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..