Yang Chen başkalarına içten bir şekilde davranabilirdi ancak ilk olarak ona saygı göstermeliydiler.
TangTang, Yang Chen’in tatsız değişimini fark etti ve tedirgin hissederek bir gülümsemeyle konuştu, “Amca sinirlenme, bu kişi babamın en güvendiği koruması, Dugu Zui. Amca, Ah Zhu her zaman böyle, sana kasıtlı olarak kaba davranmıyor.”
“O zaman o kasten mi bu şekilde?” Yang Chen alayla gülümsedi ve konuştu, “Buraya sürekli ağladığın için geldim. Emir alma fetişim yok. Eğer bana bu şekilde davranılırsa, ister istemez babanın beni araştırması için sürüklediğine ve beni dövmek istediğinden şüphelenirim.”
TangTang yüzü soldu, onun deneyimlerine göre bu amcanın her zaman sıcak bir tavır sergilemesine rağmen, kışkırtıldığında kimseye yüz vermeyeceğini öğrenmişti, bu yüzden onu ikna etmeye çalıştı, “Amca endişelenme, babam böyle bir şey yapmaz, o gerçekten sana teşekkür etmek istiyor.”
“Beni sürüklemek için suçlu gibi bir buzlu sopayla çağırmak, babanın teşekkürünü dile getirmek için tuhaf bir tarzı var.” Daha önce olduğu gibi, Yang Chen hareketsiz kaldı, hareket etmek için çok miskindi.
Dugu Zui merdivendeki dönemece doğru yürüdüğünde, onun hala devam etmediğini gördü, yüzünde katlanamaz bir ifade kendini gösterdi, küçümseyerek konuştu, “Senden gelmeni istedim, ne için fısıldıyorsun?”
“Söylüyorum ki, ailenin efendisine söyle kendisi aşağı insin, onu burada bekliyorum.” Yang Chen ona bir bakış attı, sonra arkasını dönüp yakındaki bir kanepeye doğru yürüdü ve oturdu.
Oradaki herkes kalplerinde öfkelendiler, açıkça Yang Chen’in tavrından çok hoşnutsuzlardı. Yalnızca TangTang endişeyle doluydu ancak ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Yang Chen’e tavsiye vermek istiyordu fakat Yang Chen’in öfkesini serbest bırakmasından korkuyordu, bu yüzden bir çıkmazda kalmıştı.
Dugu Zui’nin ağzı seğirdi, kasvetli bir şekilde merdivenlerden tekrar aşağı yürüdüğünde, gülümsemesinde kötü bir niyet izi vardı.
TangTang daha fazla dayanamadı, Dugu Zui’nin, Yang Chen’e karşı güç kullanacağından korkuyordu. Dugu Zui’in ne kadar güçlü olduğunu biliyordu ve Yang Chen’i inciteceğinden korkuyordu, bu yüzden Dugu Zui’ni engellemek için hemen önündü durdu, “Amca Ah Zui sinirlenme, Amca o…….o biraz inatçı, bunu kasten yapmıyor….”
Dugu Zui gözlerini kıstı, “Hanımım, efendi senin baban, bu kişi efendiye karşı terbiyesizce konuştu, babanın yerine onun tarafında mısın?”
TangTang garip ve acılı bir gülümseme gösterdi, “Bu büyük bir sorun değil, Amca sadece inatçı huyunu sürdürüyor.”
“Benim için, birisi efendiye hakaret ettiğinde bunun için acı bir bedel ödemeli.” Dugu Zui konuştuğunda herhangi bir karşı çıkmaya izin vermedi. Görünüşte nazik bir tavır içindeydi, TangTang kenara itmek için elini uzattı ama gerçekte onun karşı çıkmasını önlemek için yeterince güç kullandı.
Yang Chen bu sahneyi izlerken kabinde bu velet için daha olumlu bir izlenim edinmişti. Gerçekten onu bir arkadaş olarak görüyor gibiydi. Dugu Zui olarak çağrılan soğuk mankafaya gelince, onu ciddiye bile almadı.
Yang Chen dar kafalı değildi, çünkü geçmişte TangTang’ın babası ve onun arasında hiçbir düşmanlık yoktu. Hatta onlara yardım bile etmişti ancak bu insanlar tarafından emirler yağdırılması onu gerçekten mutsuz hissettirmişti. Huaxia’ya günlerini rahat bir şekilde geçirmek için geri döndü, zorbalık edilmek için değil.
“Hanıma biraz yardımda bulundun diye, inanılmaz bir şey yaptığını mı düşünüyorsun? Kendini çok mu önemli görüyorsun? Dugu Zui, Yang Chen’e doğru yürüdü ve onunla alay etti.
Tekrar bu ifade şekli ve bu tür bir tutum!
Yang Chen gözlerini kapadı ve Dugu Zui’nin ayrılmasını isteyen bir jestle elini salladı, “Bir korumayla konuşmayla ilgilenmiyorum, şimdi söyle efendine aşağı gelsin, eğer gelmeyecekse, ayrılacağım.”
Dugu Zui’nin yüzü karardı, gizlemeye çalıştığı şiddetli aura ileri doğru patladı, “Zhonghai’de kimse bana bu kelimeleri konuşmaya cesaret edemez, bir kez daha söylemeyi dene……”
“Kaybol seninle konuşmakla ilgilenmiyorum.”
Tereddüt etmeden Yang Chen onu önemsemeden cevap verdi ve Dugu Zui’ye alayla bile baktı.
Çoktan Dugu Zui’nin alnındaki damarlar ortaya çıkmıştı, çatırtı sesleriyle birlikte ellerini yumruk yapmıştı ve kollarındaki bütün kasları dışarıya doğru şişmiş gibi görünüyordu, “Ne yazık ki, sana söylemek zorundayım ki bu yerden sürünerek ayrılacaksın.”
Dugu Zui güç kullanmak üzere olduğu gibi, kalın ve kibar bir ses merdivenlerden geldi, “Ah Zui görevinizi ihmal etmeyin.”
Merdivenlerden aşağı inen kişi, beyaz bir gömlek, kumaş pantolon giyen ve altın çerçeveli gözlük takan orta yaşlı adamdı. Nazik bir tavır ve dik bir görünüşe sahipti. Yıllardır yüksek bir seviyede olmalıydı, çünkü her adımı kemiklerinden yayılan sakin bir mizaçla etkileyici bir duruş açığa çıkarıyordu.
TangTang, adamın yanında durdu ve rahatlayan göğsünü okşadı. Muhtemelen Dugu Zui’yi geri tutamayacağı için yukarı gidip babasını aşağı getirmesi gerektiğini fark etmiş olmalıydı.
Adam odadaki bütün diğer korumaların da sahibiydi, sonra TangTang merdivenlerden yukarı gitti. TangTang bunu istemese de babasına itaatsizlik edemezdi bu yüzden Yang Chen’e özlemle bir bakış attı ve uysalca merdivenlerden yukarı gitti.
Dugu Zui’ye gelince adam bir kere onu durdurduğundan, herhangi bir zamanda zehrini tükürecek bir yılan gibi sakince Yang Chen’e bakarak, boyun eğdi ve bir köşede durdu.
“Eğer Ah Zui sizi korkuttuysa özür dilerim Bay Yang, kötü bir huya sahip.” Adam asil bir şekilde gülümsedi ve konuştu, “Lütfen oturun Bay Yang.”
Yang Chen kanepeyi gösterdi, “Korkmadım, sadece oldukça rahatsız edici buldum. Dahası zaten oturduğum, sizin davetinize ihtiyacım yok.”
Adamın yüzü sertleşti, nezaketini takdir etmeyeceğini beklemiyordu. Konuşacakken durma noktasına geldi. Kibar bir yüzle saygılı bir gülümseme yaptı ve konuştu, “Bay Yang beni tanımalı, TangTang’ın babasıyım.”
Yang Chen gülmesini durduramadı ve konuştu, “Ne demek istiyorsunuz? Sizi tanımak zorunda mıyım? Buraya geldim çünkü senin kızın uzun bir süre bana yalvardı. Bu bizim ilk karşılaşmamız, nasıl sizi tanıyabilirim?”
“Soyadım Fang ve adım Zhongping, Fang Zhongping.” Fang Zhongping nazikçe ima etti, Yang Chen’in gerçekten onu tanımadığına inanmıyordu.
Yang Chen, onun söylediklerinden bir şey anlayamadı, “Fang Zhongping? Şarkıcı ya da aktör müsün? Ünlü müsün? Bir şeyde rol mü yapıyorsun ya da şarkı mı söylüyorsun?”
*Öksürme öksürme…….* Fhang Zhongping iki kez öksürdü. Yang Chen’in kasten cahil gibi davrandığına inandı ancak çalışma yılları ona bol miktarda deneyim sağlamıştı, bu yüzden tekrar bir gülümsemeyle ima etti, “Hükümet içinde çalışıyorum.”
“Zhonghai Şehri’nin hükümeti mi?” Yang Chen sordu.
Fang Zhongping içinden kıs kıs güldü, Yang Chen onu tanıdı, bu yüzden endişesiz bir yüz yaptı, “Bay Yang nihayet hatırladı, bu doğru, Zhonghai Şehri hükümetinin bir parçasıyım, Fang Zhongping.”
Yang Chen onaylamayla başını salladı ve konuştu, “Genellikle haberleri izlemekten zevk alıyorum ancak tek izlediğim tüm Huaxia hakkındaki haberler. Gözüken insanlar başbakan ya da bakanlar. Bu yüzden televizyonda sizi görmedim, Zhong Hai Şehri’nin hükümetinin bir parçasızınız! Bunu baştan söylemelisiniz, neden lafı geveleyip duruyorsunuz bir bilmeceymiş gibi, sizin inanılmaz bir kıdemli memur olduğunuzu düşündüm. Sadece bütün ülke hakkındaki haberleri izliyorum ve şehir hakkındaki şeyleri hiç izlemedim, bu yüzden sizi görmemiş olmam olağan dışı değil. Siz sadece makamınızın çok küçük olmasını suçlayabilirsiniz.”
Makamım çok küçük mü!?
Yang Chen’in sözlerini duyduktan sonra, Fang Zhongping kan kusmak üzereymiş gibi hissetti, garip bir şekilde gülümsedi ve konuştu, “Bay Yang nasıl şaka yapılacağını biliyor. Ben Fang Zhongping devletin bakanlarıyla karşılaştırılamayacak olsamda, Zhonghai denilen bu arazi parçasında, iki yılı aşkın süredir belediye parti komitesinin sekreteriyim. Şans eseri kırk yaşlarımın başında en yüksek makamı elde etmeyi başardım. Ülkedeki hiç kimse benim kadar şanslı değildir. Şansımdan bahsederken, bundan oldukça utanıyorum. Bay Yang kesinlikle beni daha önce görmüştür fakat belki de bir etki bırakmamışımdır.”
Yang Chen bu yaşlı adamın sahip olduğu ‘beni tanımalısın, beni tanımamana izin verilmiyor’ tutumunu kavramıştı. Politikacıların gerçekten sıradan insanlardan farklı beyinlere sahiptiler. Yang Chen, onunla bunun hakkında atışmak için çok miskindi, bu yüzden nazik bir şekilde gülümsedi, “Yani belediye komitesinin sekreterisiniz, uzun bir süredir sizinle tanışmak için sabırsızlanıyordum, uzun bir süredir……..”
Fang Zhongping’in cildi nihayet çok daha iyi bir hale dönmüştü ancak gizlice soğuk soğuk terlemişti. Ne demek istiyorsunuz uzun bir süredir benimle tanışmak için sabırsızlandığıyla, biraz önce kim olduğumu bile fark edemedin!
Fakat Fang Zhongping sonuçta daha öncesinde de sıkıntı deneyimlemiş bir insandı, güldü ve konuştu, “Bugün Bay Yang’ı yerime davet ettim çünkü daha iyi bir seçeneğim yoktu, eğer Bay Yang’ın yerine gitseydim, medya bunu öğrenirse benim için rahatsız edici olurdu. Bu yüzden Bay Yang beni affedebilecek mi sormak isterim.”
“Eğer beni buraya davet etmeseydiniz, daha rahat olurdum.” Yang Chen gözlerini devirdi.
Fang Zhongping sonunda Yang Chen’in karakterini anlamıştı, basitçe belediye komitesinin sekreterliğini ciddiye almadı. Tüm bu yıllar boyunca ona karşı yaltaklanıcı ve pohpohlayıcı konuşmayan kim vardı? Çok ani bir şekilde makamına aşağılayıcı davranan birinin ortaya çıkmasıyla Fang Zhongping bu değişikliğin yeni olduğunu ve aynı zamanda alışılmadık olduğunu fark etti, “Bay Yang şaka yapıyor. TangTang bu Fang’in tek kızı, eğer ona bir şey olursa, o zaman Fang gerçekten nasıl tepki vereceğini bilemezdi. Neyse ki Bay Yang, TangTang’ı kurtardı, gerçekten aslında size sözlerle şükranlarımı ifade etmeliyim.”
Yang Chen bu sözleri inanılmaz derecede çelişkili buldu, kaşlarını kırıştırdı ve konuştu, “Ne demek istiyorsunuz…..gerçekten aslında yapmalıyım ile? Teşekkür etmene gerek yok mu? Senin kızını kurtardım, benimkini değil.”
Fang Zhongping sadece münasip bir konuşma yapıyordu, eğer başka birisi söylediklerini duysaydı, onlar kesinlikle, Sekreter Fang çok kibar ya da Sekreter Fang resmi bir şekilde davranmamalı ya da benzeri şekilde tepkileri olurdu ancak onun önünde Yang Chen vardı, Yang Chen bu çeşit törensel kibar konuşmalarla eğitilmiş tarzda bir insan değildi ve genellikle gösterilen şekilde tepki göstermeyecekti!
Köşede duran Dugu Zui, Yang Chen’e doğru uzun adımlarla ilerledi, ona işaret etti ve derin bir sesle konuştu, “Aşağılık olma!”
“Ah Zui! Oraya geri dön!” Fang Zhongping sert bir şekilde seslendi.
Dugu Zui soğukça homurdandı ancak yine de emre uydu ve köşeye geri çekildi.
Yang Chen, kayıtsızca Fang Zhongping baktı. Eğer bu adam bir saniye daha geç bağırsaydı, Yang Chen avucunu Dugu Zui’nin yüzüne yapıştıracağından kuşkusu yoktu.
Fang Zhongping’in gülümsemesi çoktan kaybolmuştu, bazı şeyleri düşünmek için kafasını eğdi, sonra konuştu, “Bay Yang, gerçekten bana hiç yüz vermiyorsunuz ancak kızımı kurtardığınız için, sizinle atışmayacağım, umarım aşırıya kaçmazsınız.”
“*Tch tch*, sesinizin tonu, ailenize bir şeyler borçluymuşum gibi geliyor.” Yang Chen gülümsedi, “Bana teşekkür etmemeli misin? Neden o veledi kurtardığım için bir şey yapmam gerekiyor?
“Delikanlı, bazı zamanlar çok kibirli olmamalısın, ateşle oynamaman gerekir.” Fang Zhongping’in ifadesi sonunda çirkinleşmeye başladı. Yang Chen’e minnettarlık ifadesi gibi bir şeyler yapamazdı. Yang Chen bir şirkette halkla ilişkiler için çalışan biriyken, o belediye komitesinin sekreteriydi, onlar basitçe farklı seviyelerdelerdi.
Yang Chen gerçekten umursamadı ve omuz silkti, “Sadece gerçekleri söyledim, belediye komitesinin sekreteri olabilirsin ya da bir yol süpürgesi, benim için çok fazla bir fark yok. Bugün buradayım çünkü şükranlarını ifade etmek ve benimle tanışmak istediğin için. Buraya geldim çünkü kızını reddedemedim. Buraya senin poker yüzünle yüzleşmek için gelmedim. Eğer söylemek istediğin bir şey varsa söyle, hala öğle yemeğini yemek için eve dönmek istiyorum.”
Fang Zhongping’in gözlerinde bir kıvılcım ortaya çıktı, “Böyle olduğundan, o zaman lafı gevelemeyeceğim. Bay Yang sizin kimliğinize karşı şüphelerim var.”
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..