İnsanların işten çıkış saati olduğundan trafik zirvedeydi, bu yüzden TangTang bahsettiği batı bölgesindeki banliyösindeki villaya ulaştığında bir saatten fazla zaman geçmişti ve gökyüzü iyice kararmıştı.
Batı banliyölerindeki yeşillikler son derece gürdü, ağaçların gölgeleri yolları kaplamıştı ve beyaz BMW’nin akıl almaz şekilde göze çarpmasına neden oldu. Fakat açıkça bütün yüksek sınıf villalar aynı sorundan müzdaripti; yolda onlardan başka kimse yoktu.
TangTang’ın talimatlarıyla küçük bir avluya ilerlediler. Ev parlak bir şekilde aydınlatılmıştı ve evde bekleyen biri vardı.
“Tamam, teşekkürler amca, yakında derslerime yoğunlaşmaya başlamak zorundayım, bu yüzden beni düşünmek zorundansın.” Ayrılmak istemeyen TangTang konuştuğunda büyük gözlerini Yang Chen’e kırptı.
Yang Chen onun yumuşak saçlarını okşadı, sonra şakayla azarladı, “Sebepsiz yere neden seni düşünmeliyim? İn arabadan küçük kız, ablanı bekletme…….Oh hayır, bekleyen annen.”
“Tch, Jiejie, Jiejie dir, bu hayatta annem olarak geri dönüş yapmayı unutabilir!” TangTang inatla homurdandı. Arabadan indikten sonra, kapıyı kapatmadan önce Yang Chen’e kurnaz bir şekilde bir öpücük üfledi ve eve doğru koştu.
Olaysız bir şekilde TangTang’ın kapıyı açıp eve girdiğini gördüğünde Yang Chen rahatlamayla iç çekti. Onun gece boyunca nasıl ilgilenmesi geretiğini düşünmesi gereken hususlar vardı, sonra gösterge panelinin üstündeki saate baktı, akşam altıya gelmek üzereydi, bu yüzden hemen gaz pedalına bastı ve villanın alanından ayrıldı……..
……………..
Kibarca eve girdiğinde TangTang çamdan yapılmış ahşap zeminin üzerindeki akdeniz halısında yürüdü. TangTang pembe kanvas ayakkabılarını çıkardığında, giymiş olduğu sevimli karikatür baskılı beyaz çorapları ortaya çıktı, sonra oturma odasındaki kanepeye doğru yürüdü.
TangTang vücudunu yavaş yavaş yana eğdiğinde deri kanepenin üzerinde yatan tanıdık bir figür gördü. Bu kişinin dalgalı saçları zemine sarkmıştı, kıvrımlı bir vücudu ve göze çarpan çift kalçaların radyanı, kadınların büyük çoğunluğunu kıskançlıkla dişlerini gıcırdatmaya yeterdi.
[ÇN]: Radyan: bir çemberde, uzunluğu çemberin yarıçapına eşit olan yayın belirlediği merkez açı.
“Zarif ve büyüleyici bayan bir kitap mı tutuyor? Tokugawa Ieyasu? Bir sayfa hafifçe çevrilmiş.” Aniden konuştu, “Ne zamandan beri kahramanımız TangTang eve bu kadar sessizce ve dikkatli dönen biri oldu?”
“Bu dikkatli olmak değil, bu saldırılara karşı korunmak…….”
“İçeri gel, bugün kara mayınları yok.” Bayan bir gülümsemeyle konuştu.
Bayanın öfkeli olmadığını gördüğünde, TangTang rahatlayarak göğsünü okşadı. Bayanın yanına yürüdüğünde rahat bir gülümseme takındı ve bayanın yumuşak saçlarını zarifçe okşadı, “Benim harika Jiejiem, giderek daha genç ve güzel oluyorsunuz, birkaç yıl içinde yaşlarımız değişmek zorunda olacak.”
“Kurnaz velet, eve geç geldiğini bildeiğinden yalakalık ediyorsun.” Bayanın parmakları sevgi dolu bir şekilde TangTang burnuna dokunmak için uzandı. Genç kıza büyük miktarda yumuşaklıkla baktı, “Sana kaç sefer söyledim, beni anne diye çağır Jiejie olarak değil!”
“Sana Jiejie olarak seslenmemi isteyen kimdi, sana anne diye seslenmeyeceğim, anne demek çok yaşlı yapıyor. Jiejie ile sen çok daha gençsin.” TangTang konuşurken surat astı.
Bayan ayağa kalktı, kitabını indirdi ve TangTang’ı onunla kanepeye oturması için iki eliyle aşağıya çekti. Ağırbaşlı bir tavır içinde konuştu, “O zamanlar sen çok küçüktün. O zamanlar ben gençtim ve duyarsızdım ama bu doğru değildi. Artık büyüdün ve daha mantıklı oldun, anne yerine nasıl bana Jiejie diye seslenmeye devam edebilirsin? Birisi duyduğunda utanç verici olmaz mı?”
“Bu önemli bir şey değil, Jiejie demek istiyorum, Jiejie harika, Jiejie ile bir nesil farklılığı yok!” TangTang nükteli bir gülümseme gösterdi.
“TangTang itaatkar ol ve beni anne diye çağır!” bayan itiraza devam etti.
“Ben itaatsizim, ben senin küçük kız kardeşin olmak istiyorum……..”
“Ben senin annenim, beni dinlemeyi nasıl reddedebilirsin?” Bayan kaşlarını kırıştırdığında öfkeyle konuştu.
TangTang somurttu ve kafasını iki yana salladı, “Hayır, benim annem değilsin! Seni sadece Jiejie diye çağıracağım, Jiejie, Jiejie………”
“Nasıl senin annen olmam?!” Bayan panikledi, sesini epeyce yükseltti, “Seni kötü şans çocuğu! Karnımda ne kadar uzun kaldığını biliyor musun? On ay hamilelik, karnımdan et ve kan çıktı, nasıl bana anne diye seslenmezsin!?”
“Nuuuu…….” TangTang şirin bir biçimde reddetti, bayanın kucağına kendini attı ve bayanın yumuşak ve zarif beline sarıldı, “Ben sana anne diye seslenmek istemiyorum…….. Sana anne diye seslensem bile, bir babam yok……… Bir kayadan doğmuşum gibi…….. Jiejie diye seslenmek daha yatıştırıcı, en azından bir kız kardeşe sahip olduğumdan yalnız hissetmeyeceğim……”
Bu kekeme yumuşatıcı ses, kıyıya vuran şiddetli dalgalar gibiydi. Bayan sarsıldı ve gözleri git gide nemlendi. Eliyle kızının sırtını sıvazladı ve hafifçe TangTang’ın saçlarını öptü.
“Özür dilerim TangTang, annen seni bu dünyaya getirdi ancak sana bir baba veremedi, annen seni hayal kırıklığına uğrattı……..”
Masa lambasının yanında, genç anne ve kızı sessiz ve sakince kucaklaştı.
………………
Yang Chen eve döndüğünde, evden yavaş yavaş çıkan yemek kokusunu alabildi. Bütün öğleden sonrasında karnı zil çalan Yang Chen artık daha fazla bekleyemeden hızla arabayı park etti ve eve koştu. Tabii ki, Wang Ma zaten masayı hazırlamıştı, kış kavunlu domuz kaburgası, karnabaharlı bonfile, ızgara patlıcan ve diğer yemekler buhar çıkararak kokularını yayıyorlardı.
Kanepede oturan Lin Ruoxi, Yang Chen’in evin içine hücum ettiğini fark etti. Hassas kaşları hafifçe kırıştı ama bir kelime bile etmedi. Sessizce ayağa kalktı, yemek masasına doğru yürüdü ve oturdu, sonra mutfağa seslendi, “Wang Ma çalışmayı bırak, gel ve yemek ye.”
Yang Chen içinin sıcakladığını hissetti, bir gülümsemeyle sordu, “Birlikte yemek için beni mi beklediniz?”
“Ben değil Wang Ma senin için bekliyordu, ben yemek için Wang Ma’yı bekliyordum.” Lin Ruoxi bunu oldukça dolaylı bir şekilde söyledikten sonra, Yang Chen’i umursamadan yemeye başladı.
Mutfaktan yürüyerek çıkan Wang Ma candan bir gülümsemeyle konuştu, “Genç efendi hanımımın saçmalıklarını dinlemeyin, hanımım aslında sizin için bekliyordu.”
Bunu duyunca Lin Ruoxi oldukça rahatsız hissetti ancak Wang Ma’nın niyetinin iyi olduğunu bildiğinden bunu reddetmedi, bu yüzden küçük ağzıyla yemeye devam etti.
Yang Chen aralarındaki soğuk sessizliğe alışmıştı, Wang Ma’ya hoş bir şekilde gülümsedi, Wang Ma’nın pirinç kasesine daha fazla yemek ekledi, sonra da kendisi için yemek almaya başladı.
Masadaki atmosfer oldukça garipti, Lin Ruoxi orada değilmiş gibi sessiz kalmaya devam etti.
Wang Ma ikisi arasındaki ilişkiyi birbirleriyle daha fazla konuşmaya teşvik ederek düzeltmeye çalıştı fakat Lin Ruoxi’nin korkunç bir ruh halinde olduğunu gördüğünden nereden başlayacağını bilmiyordu.
Yang Chen yemekleri yüksek sesle tırmıkladı. Wang Ma’nın yemeklerinden dolayı bugün ki Lin Ruoxi’nin olağanüstü soğukluğuyla uğraşmak istemedi. Kısa sürede tüm kaseyi boşaltı, sonra pirinçle doldurmak için tekrar uzandı.
“Genç efendi, eğer pirinç yeterli değilse, biraz erişte de pişirebilirim.” Wang Ma, Yang Chen’in yeterince yememesinden korkarak mutluca konuştu.
Yang Chen kafasını iki yana salladı, “Bu yeterli, bu kaseden sonra doyarım.”
Lin Ruoxi memnun değildi ve konuştu, “Wang Ma neden ona iyi davranıyorsun? O sadece yiyor ve bir işe yaramıyor, eğer daha fazla yerse bu sadece ülkenin tahıllarının israfıdır.”
Wang Ma bu sözleri uygunsuz buldu ve acilen konuştu, “Hanımım, böyle bir şeyi nasıl söyleyebilirsiniz, genç efendinin harika iştahı iyi bir şey.”
“Onun iştahı iyi ancak ben kendiminkini kaybediyorum!”
Lin Ruoxi yemek çubuklarını masaya çarptı, ayağa kalktı ve merdivenlere doğru yürüdü.
Öğleden sonrasından beri bütün öfkesini tutuyordu, bu herif işte çaba sarf etmiyordu, mesai saatleri boyunca oyun oynadı ve oyun oynayacak insan bulmak için dışarı bile gitti!
Pekala, Mo Qianni ile olan meselesini bana açıklamadı, fikrini birazcık bile ifade etmedi ve ben buna katlandım! Fakat bu bitmedi, eve gelmeden çok geç saatlere kadar oyun oynadı, ancak daha öncesinde evi aramayı bilmedi, benim ve Wang Ma’nın onu eklemesine neden oldu, döndükten sonra kendisini açıklamadı bile ve yemekleri tırmıklamaya başladı!
Lin Ruoxi kaseyi bu herifin ağzının içine tıkamak ve o zaman yemeğin yeterli olup olmayacağını görmek istedi.
Her şey çok çabuk bir şekilde oldu, Yang Chen beyni çoktan yukarı çıkmış olan ve kapıya çat sesiyle kapatan Lin Ruoxi’ye öncesinde ne olduğunu çözemedi.
“Wang Ma, gene yanlış bir şey mi yaptım?” Yang Chen şaşırmıştı, sadece o çok yemek yediğinden kızmış olabilir miydi?
Wang Ma acı bir gülümsemeyle kafasını iki yana salladı, “Belki hanımım senin eve geç döndüğünü gördüğündendir ve sen ona bir mesaj bırakmadın, bu yüzden panikledi. Genç efendi, bunun hakkında çok fazla düşünme, hanımım çok sinirlendi çünkü seni çok umursuyor.”
“Bu umursama oldukça korkunç.” Yang Chen çekingen bir gülümseme gösterdi.
Wang Ma bir süre tereddüt etti, sonra dikkatlice teşvik etti, “Genç efendi, aslında hanımım sebepsiz yere öfkelenmedi. Geçmişte burada sadece o ve ben vardık, bu yüzden hanımım hiç kimseyi beklemek zorunda kalmadı. İstediğinde yemek yiyebiliyor ve istediğinde ayrılabiliyordu. Fakat şimdi ailede bir kişi daha var. Hanımım seni umursuyor, yine de sen, Genç efendi onun hislerini ihmal etti. Ona bir mesaj yollamadın ve eve bir saat geç döndün. Hanımım ona saygı duymadığını hissedebilir, bu yüzden öfkelendi.”
Yang Chen sessizleşti, gerçekten de hatalıymış gibi görünüyordu ve suçlulukla başını salladı, “Wang Ma, ben bir insan olarak hep ihmalkâr olmuşumdur. Değişmek için çabalayacağım ancak gelecekte yemek zamanında hâlâ evde olmazsam, lütfen benim için beklemeyin. Karışık bir durumda olup aramayı unutabilirim.”
Wang Ma bir gülümsemeyle kabul etti ve memnuniyetle Yang Chen’in kasesine daha fazla yemek ekledi.
Dolduğu zaman Yang Chen zamana bir bakış attı. Henüz yediyi otuz geçmemişti ve Rose bara ulaşmak için yeterli zamanı vardı. Bu geceki meseleyi unutmaya cesaret edemedi, orada olmadığı için Rose’a herhangi bir şey olursa hayatının geri kalanı boyunca huzuru bulamazdı.
Wang Ma’ya bir şeyler için evden ayrılmak zorunda olduğunu basitçe söyledikten sonra, Yang Chen hızla villadan arabayla çıktı.
İş için çalışma yapan Lin Ruoxi pencereden arabanın motorunun sesini duydu. Kaşlarını kırıştırarak dolma kalemini indirdi ve çalışma odasından çıktı, alt kata baktı. Elbette Yang Chen’i hiçbir yerde bulamadı.
“Wang Ma, o nereye gitti?” Lin Ruoxi tereddüt etti ama yine de sordu.
Masayı temizlemenin ortasında olan Wang Ma, onu duyduğunda memnun bir gülümseme gösterdi ve konuştu, “Görünüyor ki hanımım hâlâ genç efendiyi önemsiyor. Aslında gençler daha fazla sohbet etmeli, öfkelenmeye değer hiçbir şey yok.”
“………” Lin Ruoxi cevap vermedi, Wang Ma’yı endişelendirecek bir şeyler söylemek istemedi.
Wang Ma, Lin Ruoxi’nin konuşma tarzına alışmıştı, bu yüzden cevap vermeye devam etti, “Genç efendi bir arkadaşının ziyafetine katılacağını söyledi. Bu gece eve gelmeyebileceğini ve bana onun için beklemememizi söyledi.”
Ziyafet!?
Lin Ruoxi kendini daha iyi hissetmek için derin bir nefes aldı. Kendisiyle konuşuyormuş gibiydi, alayla gülümsedi ve konuştu, “Onun için beklemek mi? Onu beklemeye hiç gerek yok!”
Bunları söyledikten sonra Lin Ruoxi arkasını dönüp çalışma odasına geri döndü ve bir kez daha çat sesiyle kapıyı kapattı.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..