Bölüm 132: Duygularımı Arıyorum

avatar
4205 13

My Wife is a Beautiful CEO - Bölüm 132: Duygularımı Arıyorum


 

 

 

Birkaç günü yoğun geçirdikten sonra Yang Chen’in yaşamı sonunda normale geri döndü.

 

Rose, batı kuvvetlerini yeniden düzenlemekle meşguldü. Yeraltı dünyasının gururlu bir kraliçesi gibi işe yaramaz liderlerden ve üyelerden kurtularak arzu ettiği yeni düzeni kurdu. Diğer yandan doğu bölgesinin Dongxing’i ise çok daha ılımlıydı. Rose’a karşı iyi niyet göstermekten başka bir hareketleri yoktu; batı bölgesinin ayaklanan yeni derebeyini kabul etmiş gibiydiler.

 

Situ Mingze ise Rose tarafından önemsiz bir Kuzey Avrupa ülkesine gönderilmişti. Yaşlı, dilsiz ve sağır bir çift, hayatının geri kalanında ona göz kulak olacaktı. Çok fazla para verilmemişti ancak hayatta kalması için yeterliydi. Evi büyük değildi fakat bir kanepe ve televizyona sahip olması için yeterliydi.

 

Huaxia’dan ayrılırken SituMingze’nin, onu göndermemesi için Rose’a kederli bir şekilde yalvardığını, Küçük Zhao’dan duymuştu. Eğer giderse her şeyini kaybedeceğini biliyordu.



Rose, merhametinin aklının önüne geçmesine izin vermedi. Verdiği kararın ne kadar önemli olduğunu biliyordu.

 

Bu konu nihayet sona ermiş ve kapanmıştı.

 

Li Jingjing, Yang Chen’i gizemli olduğunu söylediği bir yere davet etmişti. Ancak, onlar sadece birkaç gün sonra gidebilecekti. Ayrıca Yang Chen’e annesinin Jiang, ailesiyle bağları kopardıktan sonra onun için yeni bir erkek arkadaş aradığını da söylemişti. Bu da Jingjing’in başını ağrıtıyor ve evden ayrılmak istemesine neden oluyordu.

 

Jiang Shuo ve babasına gelince, kimliği belirsiz birinden video gönderisini aldıklarından beri onlar, son derece dikkatli bir hale gelmişlerdi. Okulda Li Jingjing’i gördükleri zaman ikili, evcil hayvan gibi gülümsüyorlar ve ona yaltaklanmaya çalışıyorlardı. Li Jingjing’de sadece olan şeylerin farkında değilmiş gibi davranıyordu.

 

Tang Tang, nihayet okuldaki üçüncü yılındaydı. Ara sıra Yang Chen’i telefonla arayarak rahatsız etmesine rağmen, tamamıyla annesinin kontrolü altındaydı ve oynamak için dışarı çıkmasının bir yolu yoktu. Bu da Yang Chen’in gülmek istemesine neden oluyordu, her zaman yetişkin gibi davranan bu kız, nihayet itaatkâr olmayı öğrenmişti.

 

Lin Ruoxi döndükten sonra bütün Yu Lei İnternational tekrar hareketlenmişti; gelecek sezon için moda ürünlerinin tasarlanması ve yaklaşan sonbahar moda gösterisi için acele etmek zorundaydılar. Ülkenin tepesindeki moda şirketlerinden biri olarak,Yu Lei İnternational,bu yüzü kaybedemezdi.

 

Ancak bu hareketliliğin ortasında oldukça önemsiz bir şey meydana geldi.

 

Halkla İlişkiler Bölümü’nde, Yang Chen’in dışında tek erkek olan Chen Bo istifa etti. Yoldaş Küçük Chen’in istifasının sebebi, halkla ilişkilerdeki işinin kendisine uymamasıydı ve çoktan bir yayınevinde çalışmaya karar vermişti; söylediğine göre editör olmak karakterine çok daha uygundu.

 

Yang Chen, gerçek sebebin Chen Bo’nun kız kardeşi ChenRong’un, Rose’un yanında olmaktan elde ettiği yarar olduğu konusunda çok netti. Rose’un gelecekteki halefi bile olmuştu. Bu nedenle Chen Bo’nun ailesinin yüzleştiği sorun çözülmüştü ve artık Chen Bo’nun biraz daha fazla kazanmak için sevmediği bir işte çalışması gerekmiyordu.

 

Ayrılmadan önce Chen Bo, gözyaşları ve sümükler eşliğinde Yang Chen’e minnettarlığını ifade etmiş ve hatta sonunda ‘gül kokulu dudaklarını’ bile teklif etmişti.

 

Chen Bo’nun ayrılması ofiste çok fazla üzüntüye neden olmadı.Bunun nedeni belki de oradaki varlığının çok da güçlü olmamasındandı.

 

Lin Mingyu, Halkla İlişkiler Bölümü Liderliği görevine başladığından beri çalışma konusunda son derece hevesli bir hale gelmiş ve artık diğer kız kardeşleriyle boş boş dedikodu yapmaya zamanı kalmamıştı. Bir yöneticinin saygınlığını taşımak zorundaydı. En azından çalışma saatleri içerisinde üstünlüğünü ortaya koymak zorundaydı.

 

MoQianni’nin Finans Bölümü’ndeki işine gelince, Yang Chen’in onunla karşılaşmak için çok az şansı oluyordu. Birkaç sefer asansörde birbirlerine rastlasalar da yaptıkları tek şey birbirlerini selamlamaktı.

 

MoQianni’nin bu soğukluğundan dolayı Yang Chen biraz boşlukta hissediyordu, ancak buna çok fazla önem vermedi.

 

Bu güzel bayan çaresiz kaldığında, inanılmaz derecede özgür bir adam onu kurtarmak için gelmiş, ona yaslanacak bir göğüs sunmuş ve rahatlıkla gözyaşını onun üstüne silmesine izin vermiş. Bu mesele yatıştığında ikisi de birbirlerine hiçbir şey borçlu değildi; Yang Chen ile aralarındaki ilişkiyi böyle görüyordu.

 

Yang Chen’in gülse mi ağlasa mı bilmediği konu ise doğal olarak onun harika karısıydı. Bu soğuk kadın CEO idi ve onun şirketteki varlığını tamamıyla görmezden geliyordu.

 

O gece, Lin Ruoxi başlangıçta Yang Chen’in onu terk etmesine izin vermeyeceği, iyi bir eş olmak istediğini söylemişti. Fakat beklenmedik bir şekilde Yang Chen’in ‘benim içimdesin’ sözleriyle provoke edildikten sonra Lin Ruoxi’nin keyfi bozulmuş ve onu daha fazla umursamamaya başlamıştı.

 

Yetişkin bir kadının aksine çok temiz bir akla sahipti ve gerçekten öfkelenmiş görünüyordu. Onun bakış açısından Yang Chen’in aklı tamamen kirliydi. Bu nedenle tekrar mesafeli durmaya başladı. Eğer Yang Chen hiçbir şey söylemezse Lin Ruoxi onu tamamıyla görmezden gelecekti. Bu yüzden yakınlaşmakla ilgili olarak herhangi bir faaliyetten bahsetmeye gerek yoktu.

 

Her gün kendini işine gömdü ve ifadesiz bir şekilde durdu. Lin Ruoxi’nin satın almış olduğu iki ders kitabı da acımasızca kitaplığın altına atıldı.

 

Yang Chen ona sordu: “Hala birbirini seven bir çift olmamızı istiyor musun?

 

Lin Ruoxi, direkt cevapladı: “Evet.

 

Neden o zaman benimle soğuk savaş yapıyorsun?”  

 

Lin Ruoxi, ciddi bir şekilde dedi ki: “Duygularımı arıyorum.

 

… … … … ...

 

Yang Chen, fiziksel ihtiyaçlarını karısının vücuduyla karşılamak için bu hayatta çok fazla umudunun kalmadığını hissetti.

 

Gün içerisindeki işi oldukça rahattı. Güzel kızlara takılmak ve sapık şakalar yapmak dışında Yang Chen’in tek yaptığı oyun oynamaktı. Ancak Yang Chen, Yuanye’yi tanıyıp, Warcraft oynamayı öğrendiğinden beri oynadığı oyunlar sadece Concentration değildi.

 

Yuanye, beklenmedik bir şekilde tutkuluydu, neredeyse her gün Yang Chen ile çevrimiçi savaş yapmak için iletişime geçiyordu.

 

Doğuştan gelen avantajı sayesinde Yang Chen için Yuanye’yi yenmek çok basitti. Fakat Yang Chen, oyunu eğlenceli hale getirmek için sık sık boşluklara sahip bazı saçma stratejileri kullandı. Oyunu daha eğlenceli hale getirirken Yuanye’ye kazanmak için daha fazla fırsat verdi.

 

Yuanye, gerçekten Yang Chen’in yeteneğine hayrandı. Yang Chen’in sıradışı savaş yeteneklerinin yanı sıra geçmişte ona söylediği sözleri bir kılavuz olarak düşündü. Bunlardan dolayı Yang Chen ile gerçekten arkadaş olmak istiyordu. Etrafında bolca alçak çocuk vardı ama iş; gerçek bir arkadaşa geldiğinde çok azdı.

 

Yang Chen’de, yavaş yavaş Yuanye’nin bazı diğer zengin ailelerin sorun yaratıcı genç efendileri gibi olmadığını hissetti. Yuanye, bazı aptalca işler yapabiliyordu ama en azından göze çok daha hoş görünüyordu. Yuanye, böyle dostane bir tutum gösterdiği için Yang Chen onu bir arkadaş olarak kabul etti ve ikili yavaş yavaş yakınlaştı.

 

Cuma günü işten ayrılma saati geldiğinde Yang Chen, Yuanye ile olan günün son oyununu henüz bitirmişti.

 

Yuanye’den bir mesaj aldığında Yang Chen, MSN’yi kapatmak üzereydi.

 

Yang-ge, gelecek ayın dokuzu benim doğum günüm, seni evimdeki partiye davet etmek istiyorum.

 

Yuanye’nin kesinlikle ultra zengin bir arka plana sahip olduğunu bildiğinden Yang Chen, tereddüt içindeydi. Böyle bir arka plana sahip bir aileden dolayı baskı hissetmeyecek olsa da bu davet cahil insanlara rastlamasıyla sonuçlanabilirdi. Bundan dolayı ortaya çıkabilecek bir çatışma da kötü olacaktı.



Yuanye, Yang Chen’in endişesini fark etmiş görünüyordu, bu yüzden başka bir mesaj gönderdi: “Endişelenme Yang-ge, sadece birkaç aile üyemi ve bazı yakın arkadaşlarımı davet ediyorum; hoşlanmayacağın herhangi bir türde insan olmayacak.”

 

Bu şekilde söylediği için, Yang Chen’in onu reddetmesi iyi olmazdı; bu yüzden kabul etti ve keyifle Yuanye’ye veda etti.

 

Yang Chen, bilgisayarı kapattı ve tam ofisten ayrılmak üzereyken ona en yakın oturan Zhao Hongyan birden sordu: “Yang Chen, işten sonra herhangi bir planın var mı?

 

Hayır ne oldu ki?

 

Zhao Hongyan, tebessüm ederek konuştu: “Mingyu-jie terfi aldığından beri herkes meşguldü ve biz onun için kutlama yapamadık. Bu gece ben ve Zhang Chai, Mingju-jie’yi kutlamak için Blueberry Bar’a gitmeyi planladık ve seni bizle gelmen için davet etmek istiyoruz. Sonuçta biz bir grup kadınız ve bir erkek olmadan sıkıcı olacaktır. Dahası bar gibi bir yerde bir adamla olmak çok daha güvenli olur.

 

Ancak o zaman Yang Chen, Liu Mingyu’nun terfisi için bir kutlama yapmadıklarını hatırladı. Çevresindeki güzel kızların rica eden bakışlarını gördüğünde, reddetmeyi imkânsız buldu. Bu yüzden bunu açık bir şekilde kabul etti.

 

WangMa için evi aradıktan sonra Yang Chen, iş kıyafetleri içindeki Lin Mingyu’nun ofisin dışına doğru yürüdüğünü gördü. Hafif bir makyaj yapmıştı, bağlanmış saçları arkasından sarkıyor ve dar mavi bir V-yaka tişört, dışına da beyaz bir gömlek giymişti. Hassas ve zarif görünüyor, olgun çekiciliği göz kamaştırıyordu.

 

Yang Chen’in ona baktığını fark eden Lin Mingyu, biraz mutlu hissetti ve sordu: “Güzel görünüyor muyum?

 

Bölüm Lideri Liu, Halkla İlişkiler Bölümü’ndeki bir numaralı güzellik olarak çağrılmayı hak ediyor.” Yang Chen, ciddiyetle konuştu.

 

İş saatleri dışında beni Bölüm Lideri olarak çağırma, kulağa çok nahoş geliyor.” LiuMingyu, gözlerini ona devirdi ve diğer kız kardeşlerle omuz omuza ayrılırken kahkaha attı.

 

Blueberry Bar, Zhonghai için ünlü barlardan biri olarak kabul edilirdi. Oldukça zarif dekorasyonları ve makul fiyatlandırması nedeniyle şehirdeki beyaz yakalılar arasında oldukça popülerdi.

 

Yang Chen’in buraya ilk gelişiydi,  iş arkadaşını olan yedi bayanı takip etti. Diğer erkeklerin gözlerinde kıskançlık, imrenme ve nefret vardı. Çünkü bu bayan iş arkadaşlarının hepsi olağanüstü güzelliktelerdi. Hepsi giyinip süslenmiş ve kendi içlerinde oldukça güzel görünüyorlardı. Bazısı genç ve canlı, bazısı olgun ve zarifti. Nasıl olurda bir grup kurdun gözlerinin parlamasına sebep olmazlardı?

 

Barın köşesindeki bir kanepeye oturduktan sonra sarhoş olma korkusu olmadan bir düzine alkol sipariş ettiler. Kadınlar paltolarını çıkardılar ve favori içeceklerini seçmeye başladılar. Hiç de hanımefendi gibi görünmüyorlardı.

 

Bir drama (piyes) için üç kadının yeterli olduğu söylenirdi, yedi kadın bir araya geldiğinde doğal olarak sonsuz bir lakırdı olacaktı. Alkollerini içtiler, meyvelerini yediler ve kısa sürede yüzleri parlak bir kırmızılıkla, üretilemeyen bir güzelliğe dönüştü.

 

Yang Chen’in elinde bir votka şişesi vardı ve onu yudumluyordu. Aklının kontrolünü kaybettiğinden beri, çok fazla alkol içmeye cesaret edemiyordu. Sonuçta alkol bilincine etki edecekti; Yang Chen bununla oynayama cesaret edemedi.

 

Kadınlar kahkahalarla sohbet ederken, dar yakalı bir gömlek giymiş, kulakları çivili ve yakışıklı bir yüze sahip genç bir adam masaya doğru yürüdü. Yang Chen’in yanında duran Zhao Hongyan’a doğru konuştu: “Yenge ne tesadüf.

 

Kahkahanın ortasında olan Zhao Hongyan, dona kaldı. Adama baktı ve anormal bir tavırla konuştu: “Oh, Küçük Hui. Evet, ne tesadüf! Sende mi burada içiyorsun?

 

“Buraya kadar kız arkadaşıma eşlik ettim, o çok fazla içti ve tuvalete gitti. Orada bir süre kalabilir. Aksi halde kız arkadaşım kıskançlaşacağından sana selam vermek için buraya gelmeye cesaret edemezdim, yenge.” Adam, yaramaz bir çekicilikle gülümsedi.

 

Sonra, puslu gözlü ZhangChai işaret etti ve sordu: “Hongyan bu kim?

 

Zhao Hongyan, garip bir şekilde tanıttı: “Bu benim kocamın küçük kardeşi, benim kaynım, adı YuHui.

 

YuHui, bayanları sıcak bir şekilde selamladıktan sonra, Zhao Hongyan’a sordu: “Yenge, ağabeyime gece içmeye çıkacağını söyledin mi?

 

Zhao Hongyan’ın güzel yüzü soldu. Dudaklarını ısırdı, zorla gülümsedi ve konuştu: “Bir telefon görüşmesi yapmayı unutmuşum gibi görünüyor. Neyse ki bana hatırlattın. Şimdi onu arayacağım.” Bunları dediği gibi Zhao Hongyan, kanepeden kalktı ve hızla Bueberry Bar’ın dışına yürüdü.

 

YuHui’nin yüzünde kısa süren gaddar bir gülümse vardı. Diğerlerine tekrar selam verdikten sonra barın dışına giden Zhao Hongyan’ı takip etti.

 

LiuMingyu ve diğerleri içkiden dolayı oldukça sersemlemişti. O anda korku içinde birbirlerine baktılar ancak bunun hakkında çok fazla düşünmediler. Bunu sadece küçük bir yanlış anlama olarak düşündüler.

 

Yang Chen, kendi kendine homurdandı, alkol şişesini yere koydu ve diğerlerine dedi ki: “Biraz hava almak için dışarı çıkacağım, burası oldukça havasız hissettiriyor. Siz içmeye devam edin.








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr