Çevirmen: Lodos

Noel gecesi olduğu için Yang Chen, Zhenxiu'nun küçük kiralık dairesine yalnız başına gitmesine izin vermedi.  Sonuç olarak, Zhenxiu'nun reddetmeye çalışmasına bakmaksızın, Zhenxiu'yu Ejder Bahçesi'ndeki villaya getirdi.  Zhenxiu'dan sadece birkaç yaş büyük olmasına rağmen, Zhenxiu'nun büyüdüğüne tanık olduğu için Lin Ruoxi'nin de bunu umacağını düşünüyordu.

Yang Chen, Zhenxiu ile eve geldiğinde, üç kadın kendi aralarında mutfakta sohbet ediyordu.  Lin Ruoxi'nin eve bu kadar erken gelmesi nadirdi.  Doğal olarak Hui Lin de onu itaatkar bir şekilde takip etti.

Lin Ruoxi, Li Jingjing'den, yemek yapmayı öğrendikten sonra hala yemek yapmayı hatırlıyordu.  Doğduğundan beri akıllı bir zihne sahip olduğu için her şeyi öğrenebiliyordu.  Öte yandan Hui Lin, küçük yaşlardan beri vejetaryen diyetini ve kutsal yazıları zikrederken Baş Rahibe Yun Miao ile tepelerde yaşamış olmasına rağmen, bazı temel yemek pişirme becerilerini de biliyordu.  En azından küçük görevlerden rahatsız değildi.  İki bayan, Wang Ma'ya mutfakta neşeyle yardım etti.

Yang Chen'in eve vardığında çıkardığı sesi fark ettikten sonra, Hui Lin acele eden ilk kişi oldu.  Yang Chen'e gerçekten kayınbiraderi gibi davrandı.  İyi yetiştirilmesi, Yang Chen'i selamlamak için dışarı çıkması gerektiğini bilmesini sağladı.

“Kardeş Yang, geri dönmüşsün,” dedi Hui Lin gülümseyerek, Yang Chen'in yanında duran, gergin bir şekilde etrafına bakan küçük bir kızı fark etmeden önce.  Hui Lin'i gördüğünde, başını eğerek onu selamladı, ama sesi o kadar yumuşaktı ki kimse onu duyamıyordu.

Yang Chen, Zhenxiu'yu öne getirdi ve tanıtmaya başladı, “Bu küçük kız kardeşim tanıdığım biri, senin ablan da onu tanıyor, bu Xu Zhenxiu.  Yalnız olduğundan geceyi bizle geçirmesi için onu buraya getirdim.

Hui Lin gerçekten düşünceliydi.  Hemen Zhenxiu'ya gülümsedi ama ona aşina olmadığı için ne söyleyeceğini bilmiyordu.

Mutfaktaki Lin Ruoxi, Yang Chen ile uğraşmak istemiyordu.  Ancak Yang Chen'in ”Zhenxiu” demesini dinledikten sonra, ıslak ellerini silerek, üzerinde pembe bir önlükle mutfaktan çıktı.

Yang Chen'e hiç bakmadı ve doğrudan Zhenxiu'ya yürüdü.  Zhenxiu'nun elini tuttu ve gülümseyerek, “Bugün başkanı mı ziyaret ettin?” diye sordu.

Zhenxiu, LIn Ruoxi'yi görünce biraz rahatlamış gibiydi.  Tatlı tatlı gülümsedi, başını salladı ve “Evet, ziyaret ettim.  Kardeş Yang, çocuklara ve Başkana pek çok hediye almak için beni götürdü.  Orada öğle yemeği de yedik.”

“Harika, Başkan sevinmiş olmalı. Büyük Kız Kardeş'in evine ilk gelişin, orada oturup televizyon seyredebilirsin.  Kendini evindeymiş gibi hisset, yemek birazdan hazır olur.” Lin Ruoxi, Yang Chen'e bakmadı bile.  Anlaşılan, tam bir soğuk savaş başlatmıştı.

Yang Chen, bu konuda hiçbir şey yapamadığı için kalbinden acı bir şekilde gülümsedi.  Bu yolu seçtiği için böyle bir sonuca hazırlıklı olması gerekiyordu.

Hui Lin, ikisi arasındaki soğukluğu fark etti.  Kendini kötü hissettiği belliydi ama hiçbir şey söylemedi.

Lin Ruoxi, Hui Lin'i yemek pişirmek için mutfağa geri çekerken Yang Chen, Zhenxiu'yu kanepeye götürdü.  Wang Ma'nın kendisi için hazırladığı bazı şekerleri ve kurutulmuş sığır etini çıkardı, bu da onu utandırdı.  Her ay kazandığı para, kira, su, elektrik faturaları ve yiyecek için zar zor yetiyordu.  Ona göre atıştırmalıklar bile bir lüks olarak görülüyordu.

Yang Chen zor bir hayat yaşadığını bilmiyordu. O da onun için üzülüyordu, ama Zhenxiu'nun gururu, görünüşe göre Yang Chen'in ona güzel yemekler ve kıyafetler almasına izin vermiyordu.  Yang Chen'in ödünç verdiği parayı kullanarak nihayet liseye dönmeyi kabul etmesi biraz zaman aldı.

Buharda pişirilen sıcak pirinç ve diğer yemekler yarım saat sonra servis edildi.  Düşünceli olan Zhenxiu, bulaşıkları taşımaya yardım etmek için zorla mutfağa girdi.

Lin Ruoxi, Zhenxiu'nun minik ellerinin henüz buharlaşan bir tabağa uzandığını görünce aceleyle, “Zhenxiu, ona dokunma, ellerin yanacak!” dedi.

Zhenxiu hiçbir şey hissetmemiş gibi görünüyordu.  Gülümseyerek, “Sorun değil kardeş Ruoxi.  Sıcak değil.”

Lin Ruoxi, Zhenxiu'nun ısıdan etkilenmediğine şaşırdı. Tabağa bir kez bile dokunmaya cesaret edemedi.

“Bu çocuğun elleri nasırla dolu, pek çok kaba iş yapmış olmalı.”  Wang Ma'nın gözleri keskindi. Zhenxiu'nun avuçlarının belirli kısımlarının sarı olduğunu ve yukarı kalktığını fark etti.  “Ona baktığım için bile kendimi kötü hissediyorum.”

Lin Ruoxi daha önce Wang Ma ile Zhenxiu hakkında konuşmuştu, bu yüzden Wang Ma, Zhenxiu'ya karşı çok tuhaf hissetmedi.

Zhenxiu hafifçe gülümsedi. Böyle lüks bir villada olduğu için çok fazla konuşmaya cesaret edemiyordu.

Hızlıca beşi yemek masasının etrafına oturdu.  Yang Chen masanın baş koltuğuna oturdu. Wang Ma ve Hui Lin masanın bir tarafına otururken, Lin Ruoxi ve Zhenxiu diğer tarafına oturdu.

Birdenbire, bir gün bütün kadınlarının aynı masada her iki sırada oturarak yemek yiyebilirler diye düşündü.  Ne muhteşem, ne büyük bir başarı!

Ancak bunu bir süre düşündü.  Yang Chen, sevdiği kadınlara sahip çıktığı için biraz otoriter olmasına rağmen, eski bir imparator olduğunu düşünmüyordu ve söylemeye gerek yok, bu kadınlara saraydaki cariyeler muamelesi asla yapmazdı.  Bu yüzden, kendisine iyi davranan kadınların diğer kadınlarına dostça davranmasını beklemiyordu.  Aynı şekilde güzelliklerin  hepsinin kendi gururu vardı.  Tam aşk için çabalayan kalpleri, aynıydı.  Sırf Yang Chen istediği için birbirlerine nasıl tolerans gösterebilirlerdi?

Önünde birbirlerini boğarak öldürmek yerine yüzeysel olarak iyi davranıyorlardı birbirlerine.  Gerçekten uyum içinde yaşamalarını, bu büyük sorumluluğu üstlenmelerini istiyorsa, sayısız savaştan geçmek zorundaydı.

Ancak şu anda yanında olan Lin Ruoxi artık yanında olmamalıydı...

Dört kadın yemeklerini yedikçe daha iyi etkileşimde bulundular, önceden utangaç olan Zhenxiu bile yavaşça gevşedi ve daha sık konuşmaya başladı.

O anda kapı zili çaldı.

Wang Ma ayağa kalktı ve ekrana bakmak için kapıya doğru yürüdü.  Bir süre sersemledi ve kapıyı açmadan önce, “Cai klanının ablası geldi” dedi.

Cai klanının ablası doğal olarak Cai Ning'di.

Yang Chen oldukça şaşırdı. Cai Yan'ın Lin Ruoxi'nin yakın arkadaşı olduğunu biliyordu ancak, Cai Ning ile çok yakın olmamalıydı.  Yang için gelmiş olması daha muhtemeldi. Ama Noel gecesi herkes yemek için toplandığında onu buraya getiren neydi?

Cai Ning siyah bir rüzgarlık giyiyordu. İç enerjiyi uyguladığı için kışın soğuğu onu pek etkilemiyordu.  Uzun boylu ve ince figürü rüzgarlıkta son derece dikkat çekici duruyordu. Yüzü Cai Yan kadar soğuktu. O esnada yeni çözülmüş gibi görünüyordu. Uyguladığı soğuk aura insanları yaralayabilecek tarzdandı.

Evin içinde yürüdükten sonra, Cai Ning kimseye bakmadı ama sanki ona karşı derin bir nefret besliyormuş gibi kemiği delen bir bakışla sadece Yang Chen'e baktı!

Herkes afallamıştı. Hiçbiri Cai Ning'i selamlamaya cesaret edemedi.

“Kız kardeşime ne yaptın?”

Cai Ning'in sorusu Yang Chen'i hayrete düşürürken, Lin Ruoxi ve Wang Ma'nın ikisi de şok olmuş bir ifadeyle bakıştılar.  Hui Lin, Cai Ning'in Çiçek Yağmuru olduğunu biliyordu ama kız kardeşinin kim olduğunu bilmiyordu, bu esnada Zhenxiu'nun kafası tamamen karışmıştı.

“Ne yapmışım?” Yang Chen kafasını salladı. “Dün onunla öğle yemeği yedim ve bir süre konuştum ama ona hiçbir şey yapmadım.”

Cai Ning telaşlı bir şekilde, “Ona ne söyledin?!” diye bağırdı.

Yang Chen, Cai Ning'e doğru yürümeden önce biraz tereddüt etti ve dün olanları sadece Cai Ning'in duyabileceği bir sesle kısaca anlattı.  Genel olarak, ona Cai Yan'ı reddettiğinden bahsetti.

Cai Ning gözlerini genişletti ve öfkeyle Yang Chen'e baktı.  “Bunu ona nasıl yapabilirsin?! Bunun yüzünden ne kadar korkunç bir şekilde yaşadığını biliyor musun?!”

“Başka bir şey yapamam. Bu tür şeyler zorlanamaz, ayrıca onun yanlış yola sapmasını da hiç istemezsin,” dedi Yang Chen çaresizce.

“Sen... neden bahsettiğimi bilmiyorsun!” Cai Ning'in gözlerinden kristal benzeri gözyaşları düştü.  “Biliyor musun... çok acımasızsın…”

Yang Chen sessiz kaldı. Gerçekten acımasızdı, ama Cai Yan'ı kabul etmesi de onu acımasız yapmaz mıydı?

Cai Ning derin bir nefes aldı. Soğuk bir şekilde, “Yang Chen, kız kardeşime bir şey olursa, seni yenemeyeceğimi bilsem bile kesinlikle üstüne geleceğim.  Kesinlikle iyi bir hayat yaşamana izin vermeyeceğim.”

“Ona tam olarak ne oldu?” Yang Chen'in cevabını gerçekten istediği soru buydu.

Cai Ning ona baktı, “Bilmene gerek yok ve bilmeyi de hak etmiyorsun.” dedi.

Konuşmayı bitirdikten sonra, Cai Ning döndü ve gitti.

Yang Chen oldukça kasvetli görünüyordu.  Onu reddettikten sonra, acaba aptalca bir şey mi yaptı?

Cai Yan'ın yüzünden gözyaşları döküldüğünü düşündüğünde, Yang Chen aniden onun güvenliği konusunda gerçekten endişelendiğini fark etti.

O esnada, Lin Ruoxi ileri yürüdü. İfadesizce öfkesini bastırdı ve “Yanyan'a ne oldu?  Ne yaptın ona?” diye sordu.

Yang Chen iç çekti. “Bilmiyorum, ona ne olduğunu gerçekten bilmek istiyorum.”

Lin Ruoxi, söylediklerine inanmadığı için ona baktı.  Sabit hatta yürüdü ve Cai Yan'ın numarasını çevirdi.

Telefon kapalı bir cep telefonunun mesajını çaldığında, Lin Ruoxi'nin görünüşü daha da kötüleşti.  Yang Chen'e verdiği bakış, soğukluktan nefret dolu bir bakışa döndü.

Wang Ma, daha önceki sıcak aile yemeğinin, özellikle de Yang Chen ve Lin Ruoxi arasında herhangi birinin fark edebileceği rahatsızlığın, nasıl bu hale geldiğini düşündükçe üzgünleşti.