Bölüm 382: Naga

Yang Chen ve diğerlerinin pusuya düşürülmesinden on beş dakika önce, siyah, dar kıyafetler giymiş uzun boylu bir kadın, Zhonghai'deki Cai klanının askeri bölgesinin dışında kaşlarını çattı. Deri çizmeleriyle taş karoların üzerine basarken evine doğru yürüyen ve ayak seslerinin duyulmasına neden olan Cai Ning'den başkası değildi.

Cai Ning'in arkasında batılı bir takım elbise giymiş yakışıklı bir adam duruyordu ve konuşurken gülümsüyordu.

"Ning'er, çoktan bunu babamla konuştum. Gelecek ay Zhonghai'de Cai Amca ile buluşmaya gelecek. Yakında, evliliğimiz kesinleşecek."

Cai Ning hareket etmeyi kesti. Öfkeyle adama bakmadan önce başını çevirdi. "Young Ye, sana kaç kere söylemem gerekiyor. Seni sevmediğimi görmüyor musun? Neden anlamıyorsun?"

Oradaki adam İkinci Ejder Grubu'nun lideri Yong Ye idi. Cai Ning'in sözlerinden hiç etkilenmedi. Güldü ve dedi ki, "Ning'er, gençliğinden beri Tang Tarikatı altında öğrenim görüyorsun. Kendi neslindeki diğer çocuklarla etkileşim şansın olmadı. Benim dışımda, kimse sana layık değil. Birlikte mükemmel bir çift olmadığımız sürece ne anlamı kalır. Niteliklerimi şimdi olduğum gibi göremesen bile, evlendikten sonra ne kadar şefkatli bir koca olduğumu anlayacaksın.”

Cai Ning, söz verirken Yong Ye'nin kendine güvenen görünümüne baktı. O kadar sinirlendi ki güldü. "Mükemmel bir çift mi? Bu saçmalığı kimden duydun? Bu sözleri tekrar söylemeye cesaret edersen, yüzünün Armut Çiçeği İğnelerimle tanışacağından emin olacağım.”

Cai Ning'in bakışları soldukça Yong Ye soldu. Kalbinde lanetledi, Lanet olsun! Hangi yaşlı piç ona bu tekniği öğretmişti?!  Kendisinin olduktan sonra, ellerini kırmak için bir şans arayacaktı. O zaman da onu bu şekilde tehdit edebilecek miydi!?

Yong Ye öyle düşünse de bunu ifade etmeye cesaret edemedi. Masum davranmaya devam etti, "Tamam, tamam. Bu konu hakkında daha fazla konuşmayacağım. Ne de olsa evlenmemiz uzun sürmeyecek."

Aslında Cai Ning, bağlantılarına güvenerek İkinci Ejderha Grubunun lideri olmayı başaran vasat bir dövüş yeteneğine sahip bu adama karşı özel bir görüşe sahip değildi. Nitekim, son iki yıldır ona yapışmıştı ve bu da onu çileden çıkarmıştı.

Yong Ye için sıradan kadınlar ne kadar güzel olursa olsun bir anlam ifade etmiyordu. Sekiz Grubu'ndan kimse onun güzelliğinin yarısı kadar çekici değildi.

Başlangıçta ona hayrandı ama sonrasında utanmadan peşinden koşmaya başladı. Bugüne kadar, Yong Ye Cai Ning'i bir intikam biçimi olarak ele geçirmek istemişti. Daha hiçbir şeye elini süremediği gerçeği, onun daha da güçlü arzularla yoğunlaşmasına neden oldu.

Yong Ye'nin gururunun acı çekmesine neden olan Cai Ning'in tekrarlanan reddetmelerinin ardından, artık kaybedecek bir şeyi kalmadığı fikrine sahipti, ki bu henüz Cai Ning tarafından fark edilmemişti.

İkisi birlikte Cai ikametgahının oturma salonuna geldi. Klanın efendisi Cai Yuncheng, Baş Rahibe Yun Miao ve Taoist Yu Jizi ile çay içerken içeride oturuyordu. Aynı zamanda, ikinci Ejderha Grubu'nun diğer üyeleri burada liderleri Yong Ye'yi bekliyorlardı.

Cai Ning'i içeriye kadar takip eden Yong Ye'yi gören Cai Yuncheng istemeden iç çekti.

Büyük kızına karşı inanılmaz derecede suçlu hissetti. Cai Yan oldukça bağımsız büyümesine rağmen her zaman yanında ailesi vardı. Öte yandan Cai Ning, on yaşından beri Tai Tarikatındaydı. Cai Yunchung ve karısı sıkı bir şekilde korunan gizli Tang Tarikatını ziyaret edemezken, o zamandan beri eve zar zor geldi.

Böylece, Cai Ning öğrenmeyi bitirdikten ve geri döndükten sonra, Cai Yuncheng ve karısı Cai Ning'e mümkün olduğunca fazla sevgi vermek için ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı. Ancak, geride iz bırakmadan hareket etmesine izin veren bir beceriye sahipti. Sonuç olarak, yardımdan bağımsız olarak büyüdü ve bu şekilde kaldı. Her şeyi kendi başına halledebilir ve aynı zamanda küçük kız kardeşine ve ailesine bakabilirdi.

Bu nedenle Cai Ning'e göre iyi birini bulmak çabaya değer en büyük görev gibiydi.

Ne yazık ki, Yong Ye'nin ailesi Cai Klanına denk görünse de Pekin'deki üst düzey bir klandan geliyorlardı ki Cai Klanı öylece karşılarında duracak güçten yoksundu. Cai Yuncheng,Cai Ning'in Yong Ye'den nefret ettiğini bilse bile ona klanlarını tehdit edebilecek bir şey yapmamasını sürekli hatırlatmak zorunda kaldı. Ne de olsa, Yong Ye'nin ailesi onlara karşı gelmek isterse, Cai Klanı hayatta kalamayabilirdi.

Bu nedenle, Cai Ning Yong Ye'nin saçmalığına katlanıyordu. Elinden geldiğince onu görmezden geldi.

Baş Rahibe Yun Miao Yong Ye'nin niyetinin farkındaydı. Açık bir dille söylemeden önce soğuk bir şekilde homurdandı, "Yong Ye, zamanını bu kızı kovalamak yerine dövüş sanatlarını mükemmelleştirmekle geçirsen daha iyi olurdun.”

Yong Ye öfkelendi ama bunu ifade etmeye cesaret edemedi. Kılıcı ağzından çok daha hızlı olan bu yaşlı rahibenin, kışkırtmaya gücü yetmeyeceği Sekiz Grubu'ndan biri olduğunu biliyordu. Kıdeminin önünde, söylediklerine karşı yalnızca gülümseyerek başını sallayabilirdi.

"Taoist Yu Jizi, General bana Yang Lie'nin yaralarını sormamı istedi," Cai Ning sordu.

Yu Jizi bıyığını okşadı, "Lie'er önemli ölçüde iyileşti. Ancak, ciddi yaralanmalara sahip olduğu için uyanmadan önce iki ya da üç güne daha ihtiyacı var.  Büyük olasılıkla bu savaştan uzak durmak zorunda kalacak.”

Cai Ning başını salladı. Babasına dinlenmek için odasına gideceğini söylemek üzereyken aniden onlara doğru yaklaşan anormal bir aura fark etti.

"Kim var orada?!"

Baş Rahibe Yun Miao ve Taoist Yu Jizi de anında ayağa kalktı. Bedenleri iki ışık parçasına döndüğü gibi odanın önünde belirdiler.

Cai ikameti aydınlık bir yerdi.

Aniden, ses evin dışından yankılandı. Belirsiz melodiyi duyduktan sonra, herkes çimlenen bir bitkinin beyinlerine saldırmaya çalışırken kulaklarını deldiğini hissetti!

“Bu çok kötü! Herkes, kendinizi korumak için Qi'nizi deveran ettirin!" Yu Jizi bağırdı.

Söylenenden daha kolaydı. İkinci Ejderha Grubunun üyeleri yüksek düzeyde iç enerjiye sahip olmadığından, Cai Yuncheng'in kendisi de dahil olmak üzere Cai Klanının sıradan askerleri, yalnızca basit yetişim yöntemlerini biliyorken, hiçbiri kaynak iç enerjiyi gerçekten kavrayamamıştı!

Cai Ning kaşlarını çattı. Yaptığı ilk şey babasının yeleğini kollarından biriyle tutmaktı. Cai Yuncheng'i zor bela tutmayı başardıktan sonra ses dalgalarına direnmeye çalıştı.

Henüz düşmanlar eve girmeden önce onlarca asker yere düştü ve başlarını acı içinde tuttu. İkinci Ejder Grubu'nun tüm üyeleri de solgunlaştı. Daha önce enerjik görünen grup lideri Yong Ye şu anda acı çekiyor gibi görünüyordu.

Yalnızca Baş Rahibe Yun Miao, Yu Jizi ve Cai Ning düşmanlarından gelebilecek bir darbeye karşı odaklanmayı başarabilmişti.

"Tıss..."

Flüt sesi yavaşça zayıfladığında, bir baldır kalınlığında bir gövdeye sahip bir yılan kapıdan içeri girdi!

"Bir kobra mı?!"

Yu Jizi, yılanın kökenini tanımlayan ilk kişiydi.

"Daha doğrusu, İlahi Naga Yılanı.

Ağır Hint aksanıyla Mandarin konuşan bir adamın sesi dışarıdan geliyordu. Kısa bir süre sonra, saçları örgülü, siyah bir elbise giymiş bir adam eve girdi.

Adamın arkasında, göğsü havaya maruz kalan sarı saçlı iriyarı bir adam vardı. Bronz bir cildi ve yüzünde antik efsanelerin vajralarına benzer bir ifade vardı.

İçeri giren son adam küçük gümüş bir flüt tutuyordu. Koyu, altın, uzun saçları, sivri bir burnu ve bir şahininkine benzer keskin gözleri vardı.

Yu Jizi ve Baş Rahibe Yun Miao bir önsezi hissettikleri gibi birbirlerine baktılar. Üçünün aksanlarına ve tekniklerine ek olarak ortaya çıkması, efsanevi Hint örgütü 'Brahma'ya benziyordu!

Sarı Alev Demir Tugayından gelen tüm insanlar pozisyon alma sürecindeydi. Birçoğu hala diğer şehirlerden Zhonghai'ye acele ediyordu.

Sarı Alev Demir Tugayı hazırlık yaparken düşmanları bu fırsattan yararlandı. Belli ki Sarı Alev Demir Tugayını tuzağa düşürmek önceden planlanmıştı!

"Aptal Lin Zhiguo. Bize yanlış istihbarat raporu gönderdi!”Baş Rahibe Yun Miao homurdanarak kendi kocasını azarladı.

Ancak, mevcut durum onlara bir plan yapmak için zaman tanımadı.

Siyah örgülü adam üçünün lideri gibi görünüyordu. Sarı saçlı, şahin burunlu adama dedi ki, "Garuda, bırak diğer askerler gibi uyusunlar.”

Garuda denen adam biraz uykulu bir tipe benziyordu. Bir kez daha flütünü üflemeden önce sessizce başını salladı…

Çalmasına rağmen flütten gelen bir ses yoktu.

Ancak, İlahi Naga Yılanı'nın beyaz gözleri aniden kırmızıya döndü!

"Tıss!"

Naga aniden siyah yıldırım gibi yerden sıçradı. Ağzını açarak, Baş Rahibe Yun Miao ve Yu Jizi'ye doğru atılmadan önce yeşil, zehirli bir sis attı!